vergi borcu beklediğim kadar uçuk değilmiş de rahatladım sonunda. ocakta kurulan şirketim, sonraki ocak ayında temize çıkıyor sonunda 12 ay aradan sonra.devlet baba sağolsun; %18 kdv, %30 gelir vergisi ile deli dumrul tadında bir vergilendirme uyguluyor sektörüme. ve haftada 3 gün devlete, 3 gün kendime çalışmış oluyorum nihayetinde. o zaman aklıma neler geliyor bakayım: benim 3 yerimde bel fıtığı çıkacağına, vergi dairesi başkanında 1.5-bende 1.5 çıksa ya? ya da benim beyazlayan saçlarımın yarısı kadar, onunkiler de beyazlasa? dertliyim bu konuda, tez elden düzelsin isterim. olmayacağını da bilirim. soldan sağa yazıyor olmak kadar kanıksadığım bir alın yazgısı türkiye’de yaşamak. ya bu deveyi güdeceğim, ya da güdeceğim? peki.—————————pek de soğudum çalışmaktan şu sıralar.. sabah 10.30’da aradılar bu sabah, “iyi misin?” yollu. saat 9.00’da müşteride olmam gerekti, haliyle haklı adamlar. “iyiyim, yoldayım” deyip tekrar uyudum. gelince (garip bir şekilde bana mecbur olduklarından) yumuşak bir uyarı aldım (bkz: “geç kalman sorun değil de, haber verirsen sevinirim…”). nitekim dert yandım biraz uykusuzluktan, o da makul gördü sorunlarımı…—————————çıksam iyi olacak… açım ben. derin yazmak isterdim, ama bol “üç nokta”lı bir yazı oldu yine… gidişatı da aynı.. yol yakınken “oh” diyorum…