15-16 yaşlarındaydılar.. ilk günler 3-4 kişilerdi.. gece yarılarına kadar bi duvarın dibinde ellerinde tiner poşetleri oturuyorlardı.. insanları topluma kazandırma içgüdüm tetiklenmiş onların hakkında bir şeyler düşünmeye başlamıştım..bir akşam serinliğinde kavak ağaçlarından dökülen sinir bozucu şeytan tüyleri arka balkondaki çay bardaklarımıza düşerken içlerinden biri belinden yaklaşık 20-30 cm lik bir bıçağı çıkarıp dibinde oturdukları garajın bir yerlerine sakladılar..bir başka akşamdan sonrası yediklerimizi hazmetmesi için tv karşısında pineklerken bir iki el silah sesi geldi, balkona çıktık.. sokak lambasını altında birbirleriyle dişiyorlardı bu sefer daha kalabalıklardı yaklaşık 20 kişi..3-4 gün sonra tam evin önünde kopan gürültü müzik setimde çınlayan musikiyi bastırıp işitme organlarıma kadar ulaştı.. pasue a basıp olan bitene göz attım bir kişi yerde on kişi de onu tekmeliyordu.. ağır küfürler ardından koşmaya başladılar.. neyseki aralarında oynadıkları oyunmuş.. lisede biz de böyle dalak patlatmaca kafa göz yarmaca oynardık ama bu kadar acımasızca davranmazdık.. en azından bir kişiye on kişi girmezdik..ve dün.. muhitimizde oturan polis amcalardan biri 20 kişilik ergenlik cehaleti içinde, silah taşımayı, bıçaklı kavgaya girmeyi, surattaki façayı ve içeri girmiş olmanın kendilerine statü kazandıracağını sanan gruba sözlü müdahelede bulundu.. sayılarına ve belki bıçak ve silahına güvenen grup polis amcamıza karşılık verdi.. ve 5 dakika sonra bir ekip otosu belirdi.. çil yavrusu gibi dağıldılar..benim 155 i 5 kez ikaz etmiş olmam hiç bir işe yaramamış, polis amcamızın tek bir telefonu mahalledeki asayiş i berkemali sağlamaya yetmişti..155 tekiler ne iş yapar ? vatandaş ın telefonunu neden önemsemezler ? onları uyardığım süreç içerisinde bir yaralama veya cinayet meydana gelseydi polis e dava açma hakkım var mıydı ? gibi sorular kurcalamaya başladı kafamı.. ve ismi esenler olan semtimiz artık texasenler olarak mı anılacaktı ?