süperdik harbiden de ama o sıralarda fener-gençler maçı da olduğundan çoğunluğun ilgisiz kalmış olacağını düşünüyorum ben.. neyse şampiyon olunca uyanırlar belki 🙂 bi de maçı izlerken ki monologlarımdan bir anektod aktarmak istiyorum: “ulan türkiyemizi rus kurtarıyor yahu vay anasını!”
bugünlerde anneniz aklınıza daha sık gelmeye başladıysa, önemli suçlar işliyorsunuz demektir…
maç arasında kanald haber: takım oyuncularına cariye elbiseleri giydirmişler, oryantal müzik eşliğinde röportaj yapıyorlar. final maçı alnırsa koça da harem ağası şalvarı giydirip röp a la arman yapsınlar lütfen. bi de bangır bangır everyway that i can patlattı mı tamamdır.
çok istememe karşın izleyemedim, ancak FB-GB devre arasındaki kısmını görebildim. 1-0’da başa başa yakın bir oyun vardı, ama yine Almanya dışında kimseye set vermeden kazanmışız. Bu arada Almanya maçı hayatımda başından sonuna kadar izlediğim tek voleybol maçıydı ve arkadaşlarımdan birine “Voleybol en güzel spor olabilir mi?” sorusunu sordurtan bir maçtı. Final İstanbul’da oynansa giderdim ama nedense Ankara’da.Bu arada şuna bayıldım:”Bulgaristan’ı 3-2… yenen Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonu Rusya ile Romanya’yı 3-1’lik… skorla geçen son Dünya Şampiyonu İtalya, bugün saat 14.00’te 5.’lik müsabakasına çıkacak.”
‘Ya bu kadar ilgisiz olamazsınız; sevinsenize biraz ya…’ demiş arkadaş linkine reaksiyon gelmeyince. Yani bu milli spor olayları vesilesiyle, toplumsal bi öööfori içine girmemizi bekliyor. Kendisi sokağa çıkıp, araba penceresinden bayrak sallamış mıdır bilemeyiz ama, bu süreksite olmuş güruhu görünce insan girse girse depresyona, disforiye girer. Hele hele tv spikerinin naklen yayında ‘allah belanı versin senin gibi hakemin’ dediği bir atmosferden bahsediyorsak.Sevinin ulan!
o spiker diil, yorumcuydu; ayrıca özür dilerken bi hal oldu, fazla kaptırmıştı kendini maça. Hakemin o kritik ve hatalı kararı yüzünden maçı kaybettiğimizi iddia ediyorum ben. Spiker ise toparlayacağım diye yırtındı. (Almanya maçındaydı o vukuat.) Zaten mesele o değil beybi beyciğim, kızlarımızın beklenmeyen başarısı. Turnuva Türkiye’de diye katıldığımız Avrupa Şampiyonasında, bilmem farkında mısınız ama şampiyon olmak üzereyiz. Hatta ben şimdiden şampiyon olduğumuzu iddia ediyorum.Akşam 19:00’da maç, reklamlar can sıkıcı olsa da, ben ekibi kurdum, dolabı doldurdum. Bayrak sallamadan sevineceğim.Kanal D’ye yazıklar olsun, iyi ki sadece TRT’den takip etmişim maçları. Bu arada marş niyetine söylenen şarkıya da gıcığım, voleybolu da dansöz oyununa çeviririz yakında.
O spiker diil yorumcuysa, bizimkiler de kız diil bayan. Ne demek yani, yorumcu olması durumu hafifletiyor mu? Toparlayacağım diye yırtınmış olması yüzünden arkadaşı mazur mu görücez?Hayır, nedir bu gaz ve tantana anlamıyorum. Şampiyon olsak ne olacak? Gasteler yarın ‘Çıldır Türkiyem!’ diye başlık atıcak. Yenilirsek de ‘kızlarımızdan bazıları muayen günlerindeydi’ lafları yazılacak.Plum hanım, arkadaşlar bayan diye de heyecan yapmış anlaşılan. Olabilir; kıroluk ve magandalık sadece erkeklere özgü diildir.Yaşasın Polonya! Özellikle de kısa saçlı afet smaçörleri.
türkiye bayan voleybol takımı tarihinde ilk defa finale çıkıyor. kendimi bildiğimden beri ilk defa türkiye voleybol izliyor, futbol için değil de, voleybol için sokakları şenlendiriyor.
trt-3 yıllardır voleybol maçlarını yayınlardı ve trt-3 bu yüzden dolayı kıraathanelerin, az biraz halvet olma peşinde koşan karakterlerin fashion tv’siydi bu yüzden. bayan voleybol maçları sadece “köt bacak şenliği” olarak anlam taşımıştır türkiye’de büyük bir kitle için.
ama şimdi, voleybol maçlarını deli gibi heyecanlanarak seyrediyor herkes. (tabii bazıları halen göt bacak; o karı güzel, şu kız dolgun derdinde, hayvanın doğası gereği) yıllarca trt-3’de voleybol maçları olurken göte bacağa dikiz kesilen aynı adam bu defa “haydi kızlar, bastırın, çak şu smaçı neslihan…” gibi heyecanlarla izliyor maçları.
hiç bir konuda anlaşıp uzlaşamazken, her konuda, her durumda, kendini başka bir milletten sayar gibi “türk değil mi işte, tam türk işi, türk’lerden beklerim…” gibi sözler ediveren ve türk’lüğünden utanan; “beraber”liği, her hangi bir duruma milletçe bir olmayı bilmeyen, sürekli bölen, bölünen ama söz konusu futbol olduğunda milliyetçiliği kimselere bırakmayan, dünya kupası’nda 3. olduk diye yeri göğü inleten türkiye, kendilerine milliyetçi deyip mafyalık, kabadayılık yapan, “milliyetçi” kelimesinin ve milliyetçilik duygusunun ölümüne yol açan garip insanlara sahip olan türkiye, ara sıra basketbol’la, şimdi voleybol’la hepyürek oluyor, aynı heyecanı taşıyor, birbirine yakınlaşıyor, konuşacak başka şeyler ediniyor. bunu gören birileri de, “futbol, basketbol, voleybol, süreyya derken, belki başka konularda da hepbirlik yaşarız” gibi umutlar taşıyorlar.
oysa… neyse daha sonra…
unutulmaması gerekir ki, bu voleybol takımının da reklamı yapılmalı. reklamı yapılsın ki, daha geniş kitlelerin durumdan haberi olsun, takım, daha geniş kitlelerin kendilerini desteklediğini bilsin, güçlensin. bu “finaldeyiz” heyecanı, sadece haberlerde “voleybol milli takımı final maçı oynuyor” diye kısa bir haberle geçiştirilmesin de, şenliklice yayılsın. mesela voleybol takımı oyuncuları hep beraber dans pistlerine çıksınlar, hem eğlensin, hem yakınlaşsınlar birbirlerine, birisi “hafif.org”‘dan kendi çevresine final haberi versin, şehirler arası otobüslerde film konmasın da, final maçı izlensin, öteki çıksın, ne zamandır görmediği bir arkadaşını arayıp, beraber izleyelim bu maçı desin, çay hazırlayıp komşusuna maç izlemeye gitsin.
ama yok, bizim yaptığımız ne? göt bacak peşindeyiz halen kimimiz, öbürü way efendim, rakkaseye çevirmişler voleybolcuları, aman efendim, şarkıları kötüymüş diyor. bunlar olmalıdır ki, halkın ilgisi bu maçlara çekilsin, insanlar gidip maçları izlesinler, tarzlar yaratılmalıdır ki, o tarzlarla (mesela sürekli aynı şarkı çalınarak (12 dev adam gibi)) bilinsin, hatırlansın, coşulsun. o milletin geçmişinde rakkaselik varsa, dansöz elbisesi bile giyilsin, nedir altı üstü.
alman bayan voleybol milli takımı, sırf halkın ilgisini voleybol’a çekebilmek için, reklam yapabilmek için stern dergisine çıplak poz versin; rus milli takımı “oyuncularımız hamileyken gelip sahada mücadele ediyor, siz gelip maçları izlemiyorsunuz” propagandası yapsın, fransa milli takımı oyuncuları moulin rouge’da şekilden şekile girsin, ama bizimkiler, “biz filenin sultanları ismini çok beğendik” dediler diye, “rus antrenör nasıl kudurdu gördün mü” deyip gülüştüler, kıyafet değiştirip, endam ettiler diye, tarz yaratmak için aynı şarkıyı çaldılar diye, “akılsızca konuştu, ulan tam köylü kızı, vay dedikoducu, dansözlük yaptılar, yuh, yoz yobazlar bunlar” olsunlar.
işte böyle insan olun. her şeyi, hiç tadına varmadan eleştirin. işiniz gücünüz eleştirmek olsun. eleştirin ki kendinizi herkesten heryerden farklı bir yerde sanın. hiç bir şeyi beğenmeyin ama hiç bir şey de yapmayın; işin içinde “türk” olunca kılı tüyü bile eleştirin, her denenen şeye bir kusur bulun. kimselerle uyuşmayı, kimselerle aynı heyecanı paylaşmayı, gerektiğinde o kimseler gibi yozlaşmayı bilmeyin, beceremeyin. “türkler badi diye bir film çekmiş lan, ufo’nun arkasından su döktüler” diye eğlenin coşun mesela ama o filmdeki türk duygusunu, imkânlarla yapılabilirlik uğrunda yapılmışı hiç önemsemeyin, sempati duymayın, “benim halkımın insanı da böyle şeyler” yapıyor diye eğlenmeyin, sahiplenmeyin de, beğenmeyin hiç bir şeyi, yüzünüz güldüğü şeyi bilmesin.
neyse,
takıma başılar dilerim. hepsini şimdiden kutlarım. coşturanımız bol olsun. hepsi mutlu kutlu olsun.
Aa, ertuğrul özgöt hafif’e gelmiş de haberimiz olmamış. Etkilendim billa.Biz de tam türk milletinin voleybol vesilesiyle kendini tekrar bi millet gibi hisetmesini ve tabii ki hepimizin bu yüksek duygu etrafında nasıl kenetlendiğini konuşuyorduk. Biraları açtık, daha şimdiden ekranlarımızdan tezahürata katıldık. Cyrano’nun açıkça ifade ettiği gibi ‘gerektiğinde o kişiler gibi yozlaşmayı bilmek gerek’. Sürekli olarak 12 Dev Bayan marşını söylüyoruz, oradan Dağ Başını’ya geçiyoruz.
Kızıl saçlı bi oyuncu vardı Polonya’da, en güzeli oydu bence.Natalya smaç vururken “Türk önde, Türk ileri” diye marş söylemenin manasını çözemedim bi an için. Fekat beri yandan Fransızlar da Cezayir doğumlu Arap kırması Zidane’la dünya şampiyonu olduklarında Marsilya marşını söylemekten geri durmamışlardı sanırsam, oluyor demek ki böyle.
Aslında hakem taraf tuttu. Yani fileüstü mücadelelerde tercih hakkını polonya’dan yana kullandı. Rakip takım oyuncuları izin verilenin üstünde boy uzatmışlardı. Ve tabii ki, meşhur muayen günler hadisesi; sponsorumuz orkid’in bu konuda daha ciddi önlemler alması gerekirdi.Polonya takımının 1 numarası gerek hücumda gerek savunmada 1 numaraydı. TRT kameramanı da benimle aynı fikirdeydi; daha maç başlar başlamaz kızın yıldızlaşacağını bildi! Bu kestane kızın, özellikle servis atarken yaptığı kolu geriye atma hareketi hakikaten hafızalardan uzun zaman silinmeyecek.’Bu da büyük başarı: Avrupa ikinciliği’ falan diyenlere, Hıncal Uluç’un bi lafını hatırlatayım: ‘ikinciler hatırlanmaz’.
çok kötü oynadık. İkinci sette “pozisyon hatası, ondan oynayamadık.” dedik. Üçüncü sette “şimdi toparlarlar, Almanya maçına benzer.” diye teselli ettik birbirimizi . I-ıh, alışmadık götte don durmazmış. Finale hiç yakışmayan bir maçtı. Almanlar gibi cadaloz değildi Polonyalılar, hareket mareket de çekmediler ki bizim kızlar gaza gelsin.Beybi bey, hatunlar taş gibiydi vallahi. aslında şampiyonayı hollandalılar kazanmalıydı, o pasörleri bitirdi beni. Bizim takımdan da favorim Neslihan, bi’ ara bir iki bira açar, popo kritiği yaparız, ne dersiniz?
Ben kızıl gördüm maç boyunca, televizyon bozulmuş olabilir, ya da Daltonizm başladı bende, o da mümkün.Polonyalılar’ın Almanlar gibi cazgırlık yapmaması takdire şayan bir hareket. Polonyalılar Avrupa’nın en mutaassıp insanlarıdır, Yozgat’tan sonra Avrupa’nın en kapalı kadınları Varşova’dadır diye bir geyik vardır, misal. Üstelik Papa da Polonyalı. Maçtan önce okumuş olabilir son nefesiyle.
estağfurullah illa milli spor müsabakalarını beklemeye gerek yok, fenerbahçe galatasarayı yenince de sokaklara dökülünebiliyor. Yeter ki bu güruha bir neden verilsin.Aslında çok iç burkan bir durum. Kişisel başarısızlıklar, toplumsal hezimetler falan, ensesine vurulup ağzındaki lokmanın alınması durumları, ekonomik krizler, sonucu bir kıvılcım aranması. Fatih Terim’i Atatürk bile yapmıştı bir ara. Heykeli ya dikilecekti yada dikildi hatırlamıyorum.Ama o da hüsranla bitti Milan basınca tekmeyi bir süre ülke çapında bir bocalama yaşandı. Anlamsız yorumlar kritikler yapıldı sonra da üzerine düşünmenin faydasızlığına karar verilip rafa kaldırıldı konu.Milli afyonumuz etkisini yitirince başka spor dallarından medet ummaya başladık. Umarım atletizmin her dalına sıçrar bu arayışta yararını görürüz. Boşa gitmesin bu açığa çıkmış hezeyan enerjisi.
Sizlere koca bir teşekkür. İyi mücadele ettiniz. Elinizden geleni yapıp avrupa ikincisi oldunuz. Hıncal gibiler seni hatırlamasada ben ve benim gibiler sizi hatırlayacağız ve hep saygı duyacağız. Teşekkürler, Teşekkürler, Teşekkürler.
birsey diyen yok!elinden yasadigini hissettiren tek mutluluk kaynagini da alacak kadar kalpsiz degiliz.arada para biriktirip sozde kaliteli bir restorana cluba falan gidersin kisisel doyuma ulasirsin. Ya biz ne kadar iyi yasiyoruz ne kadar guzel hayatimiz var dersin.Istanbuldan baska sehir gormemis herbir fert gibi cennet yaw burasi ne sansliyiz der onune konani yersin iste.yukarida degindim uzere bazen imparatoruna Fatih Terim’ine kopek cekerler atlayiverir uzerinde durmazsin.
Ne duruyorsunuz…..!!!Uzay mekiği sandığınız o voleybol topunu alın ve çıkın polonyanın karşısına. Bakalım sizler ne kadar dayanacaksınız karşılarında…..!!!!Finali alamadılar diye kendinize göre konik konik espiriler yapacağınıza ayakta alkışlamanız lazım…..!!!Ama siz ne anlarsınız voleyboldan..!!! Siz spor değince Futbolu bilirsiniz…!!! Vay be işte siz bu kadarsınız!!! hep başarı kazanmak istiyorsanız sizde bi şeyler yapın!!!Şuan sizçe bu 2.lik yeterli değilmi? finale kalmış bir TÜRKİYE….!!!Polonya bizden çok iyi oynadı. Neden bunu kabul etmiyorsunuz ki? İyi blok yaptı. pozisyon tutuşları iyiydi. topa konsantre olmuşlardı servislerini iyi attılar bize oyun kurdurmadılar. topu düşürmemek için ellerinden geleni yaptılar. akıllı bir pasörleri vardı. oyunu iyi okudu ve zayıf bloklu kısımlara topu dağattı uzun ( yani 4 numara ) ve kısa ( yani 3 numara ) pasları o kadar çok kullandıki pasör harikaydı. Bizim kızların topu izlememelerinden ötürü hiç bloğumuz yok gibi gelen geçen hanı gibiydik. Ama şunu sölim ben genede iyi buluyorum kızların oyunlarını, bu kadar baskıya 2. olmaları bence gayet iyi……!!!Dışarıdan görüldüğü gibi sanmayın voleybolu. Futbola benzemez salon sporları. voleybol oynuyan sporcuların üzerinde daha çok baskı vardır. voleybol’u sadece okullarında yada mahallede zevk için oynuyanlar bilmez bizlerin halini…….!!!!!O PARKENİN TOZUNU YUTMANIZ LAZIM İLK ÖNCE, BELKİ O ZAMAN YORUM YAPMAYA HAKKINIZ OLUR….!!!
Senide düzelttiğimize sevindim o zaman. İşte anlatmak istediğim de bu sen bildiğin konularda yorum yapki. İnsanlara bir şeyler katabilesin!!!!!Bilmediğin konuda yaparsan yorumunu o yorum olmaz gerzeklik olur…….!!!!
kızlar bile kötü oynadıklarını kabul etmişken, cengaverlik yapmanın anlamı yok. Servisler içler acısıydı, bunun yanı sıra ne savunma, ne de atak yapabildiler. “Ay ay ikinci olduk, lay lay lom.” havasına girmeyelim reca ederim. Oynamadık desek yeridir. Şu ana kadar gelinmiş en iyi nokta olması, kötü oynadığımız gerçeğini değiştirmez. Polonya rahat oynadı, çünkü karşısında adeta bir lise takımı vardı. Ben de biliyorum, bilen konuşuyor yani, tasalanma.
Sana kimse çamur atmadan sen neden atlıyorsun onu anlamadım!!!Biliyorsan konuş engelleyen yok ki ve benim lavım bilmeden abuk sabuk yazan ahkamlara idi…….!!!!!!!Şunuda belirtim evet hala lisanlı bir voleybolcu olarak söylüyorum herkez sevinirdi bende sevinirdim ufak bir başarı değil karşındaki……!!!!Oynayan birisin bunun ne demek olduğunu sen daha iyi bilmen gerekiyor neyse ya……!!!!Biz çok oynuyordum diyeni gördük….!!! Buda seni kızdırsın diye….!!!!:)))))
paso kaya baliklari geliyor.Guzel bir ahkam olmus cizmissin ana hatlariyla kendini. Begenmiyoruz kizim salvarinla koyden gelip bize akil ogretmeni sorun bu iste. Once liseyi bitir sonra laf yaristir. O kendini yetistirmis nemrut tasra kizi, herkesi muma ceviriyor hayran birakiyor ayaklari anca filmlerde oluyor.
bak canım, benim tepemin tasını attırma, ne yazıyorsan adam gibi yaz, küfür de edebilirsin ama içinde zeka parıltısı olsun. benim sana yazdığım yorum ironik bir yorumdu, sürekli voleybol oynamaktan okuduğunu anlamıyorsun herhalde.lisanslı voleybolcuymuş; ben de lisanslı araba sürücüsüyüm.
Dünya Kupasında da Polonya’yı deviremedik, üstelik (4. set hariç) galibiyete çok yaklaşmıştık. Avrupa Şampiyonası finalinden sonra, bu skor yüreğime su sermedi de değil hani.
yani yenemesekte 2 sayı almamız mı su serpti?kafam karıştı da ondan sordum. Saldırmıyorum soruyorum, belirtmek istedim. Küfredersin falan şimdi boş yere..
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
yazdik arkadaslar, voleybola bu kadar ilgisiz olamazsiniz. Cok iyi oynamamiza ragmen, set vermeden mac aldik; biriniz de sevinin allah askina!
süperdik harbiden de ama o sıralarda fener-gençler maçı da olduğundan çoğunluğun ilgisiz kalmış olacağını düşünüyorum ben.. neyse şampiyon olunca uyanırlar belki 🙂 bi de maçı izlerken ki monologlarımdan bir anektod aktarmak istiyorum: “ulan türkiyemizi rus kurtarıyor yahu vay anasını!”
maç arasında kanald haber: takım oyuncularına cariye elbiseleri giydirmişler, oryantal müzik eşliğinde röportaj yapıyorlar. final maçı alnırsa koça da harem ağası şalvarı giydirip röp a la arman yapsınlar lütfen. bi de bangır bangır everyway that i can patlattı mı tamamdır.
çok istememe karşın izleyemedim, ancak FB-GB devre arasındaki kısmını görebildim. 1-0’da başa başa yakın bir oyun vardı, ama yine Almanya dışında kimseye set vermeden kazanmışız. Bu arada Almanya maçı hayatımda başından sonuna kadar izlediğim tek voleybol maçıydı ve arkadaşlarımdan birine “Voleybol en güzel spor olabilir mi?” sorusunu sordurtan bir maçtı. Final İstanbul’da oynansa giderdim ama nedense Ankara’da.Bu arada şuna bayıldım:”Bulgaristan’ı 3-2… yenen Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonu Rusya ile Romanya’yı 3-1’lik… skorla geçen son Dünya Şampiyonu İtalya, bugün saat 14.00’te 5.’lik müsabakasına çıkacak.”
‘Ya bu kadar ilgisiz olamazsınız; sevinsenize biraz ya…’ demiş arkadaş linkine reaksiyon gelmeyince. Yani bu milli spor olayları vesilesiyle, toplumsal bi öööfori içine girmemizi bekliyor. Kendisi sokağa çıkıp, araba penceresinden bayrak sallamış mıdır bilemeyiz ama, bu süreksite olmuş güruhu görünce insan girse girse depresyona, disforiye girer. Hele hele tv spikerinin naklen yayında ‘allah belanı versin senin gibi hakemin’ dediği bir atmosferden bahsediyorsak.Sevinin ulan!
o spiker diil, yorumcuydu; ayrıca özür dilerken bi hal oldu, fazla kaptırmıştı kendini maça. Hakemin o kritik ve hatalı kararı yüzünden maçı kaybettiğimizi iddia ediyorum ben. Spiker ise toparlayacağım diye yırtındı. (Almanya maçındaydı o vukuat.) Zaten mesele o değil beybi beyciğim, kızlarımızın beklenmeyen başarısı. Turnuva Türkiye’de diye katıldığımız Avrupa Şampiyonasında, bilmem farkında mısınız ama şampiyon olmak üzereyiz. Hatta ben şimdiden şampiyon olduğumuzu iddia ediyorum.Akşam 19:00’da maç, reklamlar can sıkıcı olsa da, ben ekibi kurdum, dolabı doldurdum. Bayrak sallamadan sevineceğim.Kanal D’ye yazıklar olsun, iyi ki sadece TRT’den takip etmişim maçları. Bu arada marş niyetine söylenen şarkıya da gıcığım, voleybolu da dansöz oyununa çeviririz yakında.
O spiker diil yorumcuysa, bizimkiler de kız diil bayan. Ne demek yani, yorumcu olması durumu hafifletiyor mu? Toparlayacağım diye yırtınmış olması yüzünden arkadaşı mazur mu görücez?Hayır, nedir bu gaz ve tantana anlamıyorum. Şampiyon olsak ne olacak? Gasteler yarın ‘Çıldır Türkiyem!’ diye başlık atıcak. Yenilirsek de ‘kızlarımızdan bazıları muayen günlerindeydi’ lafları yazılacak.Plum hanım, arkadaşlar bayan diye de heyecan yapmış anlaşılan. Olabilir; kıroluk ve magandalık sadece erkeklere özgü diildir.Yaşasın Polonya! Özellikle de kısa saçlı afet smaçörleri.
türkiye bayan voleybol takımı tarihinde ilk defa finale çıkıyor. kendimi bildiğimden beri ilk defa türkiye voleybol izliyor, futbol için değil de, voleybol için sokakları şenlendiriyor.
trt-3 yıllardır voleybol maçlarını yayınlardı ve trt-3 bu yüzden dolayı kıraathanelerin, az biraz halvet olma peşinde koşan karakterlerin fashion tv’siydi bu yüzden. bayan voleybol maçları sadece “köt bacak şenliği” olarak anlam taşımıştır türkiye’de büyük bir kitle için.
ama şimdi, voleybol maçlarını deli gibi heyecanlanarak seyrediyor herkes. (tabii bazıları halen göt bacak; o karı güzel, şu kız dolgun derdinde, hayvanın doğası gereği) yıllarca trt-3’de voleybol maçları olurken göte bacağa dikiz kesilen aynı adam bu defa “haydi kızlar, bastırın, çak şu smaçı neslihan…” gibi heyecanlarla izliyor maçları.
hiç bir konuda anlaşıp uzlaşamazken, her konuda, her durumda, kendini başka bir milletten sayar gibi “türk değil mi işte, tam türk işi, türk’lerden beklerim…” gibi sözler ediveren ve türk’lüğünden utanan; “beraber”liği, her hangi bir duruma milletçe bir olmayı bilmeyen, sürekli bölen, bölünen ama söz konusu futbol olduğunda milliyetçiliği kimselere bırakmayan, dünya kupası’nda 3. olduk diye yeri göğü inleten türkiye, kendilerine milliyetçi deyip mafyalık, kabadayılık yapan, “milliyetçi” kelimesinin ve milliyetçilik duygusunun ölümüne yol açan garip insanlara sahip olan türkiye, ara sıra basketbol’la, şimdi voleybol’la hepyürek oluyor, aynı heyecanı taşıyor, birbirine yakınlaşıyor, konuşacak başka şeyler ediniyor. bunu gören birileri de, “futbol, basketbol, voleybol, süreyya derken, belki başka konularda da hepbirlik yaşarız” gibi umutlar taşıyorlar.
oysa… neyse daha sonra…
unutulmaması gerekir ki, bu voleybol takımının da reklamı yapılmalı. reklamı yapılsın ki, daha geniş kitlelerin durumdan haberi olsun, takım, daha geniş kitlelerin kendilerini desteklediğini bilsin, güçlensin. bu “finaldeyiz” heyecanı, sadece haberlerde “voleybol milli takımı final maçı oynuyor” diye kısa bir haberle geçiştirilmesin de, şenliklice yayılsın. mesela voleybol takımı oyuncuları hep beraber dans pistlerine çıksınlar, hem eğlensin, hem yakınlaşsınlar birbirlerine, birisi “hafif.org”‘dan kendi çevresine final haberi versin, şehirler arası otobüslerde film konmasın da, final maçı izlensin, öteki çıksın, ne zamandır görmediği bir arkadaşını arayıp, beraber izleyelim bu maçı desin, çay hazırlayıp komşusuna maç izlemeye gitsin.
ama yok, bizim yaptığımız ne? göt bacak peşindeyiz halen kimimiz, öbürü way efendim, rakkaseye çevirmişler voleybolcuları, aman efendim, şarkıları kötüymüş diyor. bunlar olmalıdır ki, halkın ilgisi bu maçlara çekilsin, insanlar gidip maçları izlesinler, tarzlar yaratılmalıdır ki, o tarzlarla (mesela sürekli aynı şarkı çalınarak (12 dev adam gibi)) bilinsin, hatırlansın, coşulsun. o milletin geçmişinde rakkaselik varsa, dansöz elbisesi bile giyilsin, nedir altı üstü.
alman bayan voleybol milli takımı, sırf halkın ilgisini voleybol’a çekebilmek için, reklam yapabilmek için stern dergisine çıplak poz versin; rus milli takımı “oyuncularımız hamileyken gelip sahada mücadele ediyor, siz gelip maçları izlemiyorsunuz” propagandası yapsın, fransa milli takımı oyuncuları moulin rouge’da şekilden şekile girsin, ama bizimkiler, “biz filenin sultanları ismini çok beğendik” dediler diye, “rus antrenör nasıl kudurdu gördün mü” deyip gülüştüler, kıyafet değiştirip, endam ettiler diye, tarz yaratmak için aynı şarkıyı çaldılar diye, “akılsızca konuştu, ulan tam köylü kızı, vay dedikoducu, dansözlük yaptılar, yuh, yoz yobazlar bunlar” olsunlar.
işte böyle insan olun. her şeyi, hiç tadına varmadan eleştirin. işiniz gücünüz eleştirmek olsun. eleştirin ki kendinizi herkesten heryerden farklı bir yerde sanın. hiç bir şeyi beğenmeyin ama hiç bir şey de yapmayın; işin içinde “türk” olunca kılı tüyü bile eleştirin, her denenen şeye bir kusur bulun. kimselerle uyuşmayı, kimselerle aynı heyecanı paylaşmayı, gerektiğinde o kimseler gibi yozlaşmayı bilmeyin, beceremeyin. “türkler badi diye bir film çekmiş lan, ufo’nun arkasından su döktüler” diye eğlenin coşun mesela ama o filmdeki türk duygusunu, imkânlarla yapılabilirlik uğrunda yapılmışı hiç önemsemeyin, sempati duymayın, “benim halkımın insanı da böyle şeyler” yapıyor diye eğlenmeyin, sahiplenmeyin de, beğenmeyin hiç bir şeyi, yüzünüz güldüğü şeyi bilmesin.
neyse,
takıma başılar dilerim. hepsini şimdiden kutlarım. coşturanımız bol olsun. hepsi mutlu kutlu olsun.
Aa, ertuğrul özgöt hafif’e gelmiş de haberimiz olmamış. Etkilendim billa.Biz de tam türk milletinin voleybol vesilesiyle kendini tekrar bi millet gibi hisetmesini ve tabii ki hepimizin bu yüksek duygu etrafında nasıl kenetlendiğini konuşuyorduk. Biraları açtık, daha şimdiden ekranlarımızdan tezahürata katıldık. Cyrano’nun açıkça ifade ettiği gibi ‘gerektiğinde o kişiler gibi yozlaşmayı bilmek gerek’. Sürekli olarak 12 Dev Bayan marşını söylüyoruz, oradan Dağ Başını’ya geçiyoruz.
takımda bir slav olması kadar beni sevindiren başka bir şey yok. o kadar mutluyumki cümle kuramıyorum.
!
çok kötüydü,çook ..
Kızıl saçlı bi oyuncu vardı Polonya’da, en güzeli oydu bence.Natalya smaç vururken “Türk önde, Türk ileri” diye marş söylemenin manasını çözemedim bi an için. Fekat beri yandan Fransızlar da Cezayir doğumlu Arap kırması Zidane’la dünya şampiyonu olduklarında Marsilya marşını söylemekten geri durmamışlardı sanırsam, oluyor demek ki böyle.
Aslında hakem taraf tuttu. Yani fileüstü mücadelelerde tercih hakkını polonya’dan yana kullandı. Rakip takım oyuncuları izin verilenin üstünde boy uzatmışlardı. Ve tabii ki, meşhur muayen günler hadisesi; sponsorumuz orkid’in bu konuda daha ciddi önlemler alması gerekirdi.Polonya takımının 1 numarası gerek hücumda gerek savunmada 1 numaraydı. TRT kameramanı da benimle aynı fikirdeydi; daha maç başlar başlamaz kızın yıldızlaşacağını bildi! Bu kestane kızın, özellikle servis atarken yaptığı kolu geriye atma hareketi hakikaten hafızalardan uzun zaman silinmeyecek.’Bu da büyük başarı: Avrupa ikinciliği’ falan diyenlere, Hıncal Uluç’un bi lafını hatırlatayım: ‘ikinciler hatırlanmaz’.
çok kötü oynadık. İkinci sette “pozisyon hatası, ondan oynayamadık.” dedik. Üçüncü sette “şimdi toparlarlar, Almanya maçına benzer.” diye teselli ettik birbirimizi . I-ıh, alışmadık götte don durmazmış. Finale hiç yakışmayan bir maçtı. Almanlar gibi cadaloz değildi Polonyalılar, hareket mareket de çekmediler ki bizim kızlar gaza gelsin.Beybi bey, hatunlar taş gibiydi vallahi. aslında şampiyonayı hollandalılar kazanmalıydı, o pasörleri bitirdi beni. Bizim takımdan da favorim Neslihan, bi’ ara bir iki bira açar, popo kritiği yaparız, ne dersiniz?
Eh, kız meşhur olmuş bile.
Ben kızıl gördüm maç boyunca, televizyon bozulmuş olabilir, ya da Daltonizm başladı bende, o da mümkün.Polonyalılar’ın Almanlar gibi cazgırlık yapmaması takdire şayan bir hareket. Polonyalılar Avrupa’nın en mutaassıp insanlarıdır, Yozgat’tan sonra Avrupa’nın en kapalı kadınları Varşova’dadır diye bir geyik vardır, misal. Üstelik Papa da Polonyalı. Maçtan önce okumuş olabilir son nefesiyle.
estağfurullah illa milli spor müsabakalarını beklemeye gerek yok, fenerbahçe galatasarayı yenince de sokaklara dökülünebiliyor. Yeter ki bu güruha bir neden verilsin.Aslında çok iç burkan bir durum. Kişisel başarısızlıklar, toplumsal hezimetler falan, ensesine vurulup ağzındaki lokmanın alınması durumları, ekonomik krizler, sonucu bir kıvılcım aranması. Fatih Terim’i Atatürk bile yapmıştı bir ara. Heykeli ya dikilecekti yada dikildi hatırlamıyorum.Ama o da hüsranla bitti Milan basınca tekmeyi bir süre ülke çapında bir bocalama yaşandı. Anlamsız yorumlar kritikler yapıldı sonra da üzerine düşünmenin faydasızlığına karar verilip rafa kaldırıldı konu.Milli afyonumuz etkisini yitirince başka spor dallarından medet ummaya başladık. Umarım atletizmin her dalına sıçrar bu arayışta yararını görürüz. Boşa gitmesin bu açığa çıkmış hezeyan enerjisi.
Sizlere koca bir teşekkür. İyi mücadele ettiniz. Elinizden geleni yapıp avrupa ikincisi oldunuz. Hıncal gibiler seni hatırlamasada ben ve benim gibiler sizi hatırlayacağız ve hep saygı duyacağız. Teşekkürler, Teşekkürler, Teşekkürler.
birsey diyen yok!elinden yasadigini hissettiren tek mutluluk kaynagini da alacak kadar kalpsiz degiliz.arada para biriktirip sozde kaliteli bir restorana cluba falan gidersin kisisel doyuma ulasirsin. Ya biz ne kadar iyi yasiyoruz ne kadar guzel hayatimiz var dersin.Istanbuldan baska sehir gormemis herbir fert gibi cennet yaw burasi ne sansliyiz der onune konani yersin iste.yukarida degindim uzere bazen imparatoruna Fatih Terim’ine kopek cekerler atlayiverir uzerinde durmazsin.
Aaaahahhahahaha niooohohohohoaa
Ne duruyorsunuz…..!!!Uzay mekiği sandığınız o voleybol topunu alın ve çıkın polonyanın karşısına. Bakalım sizler ne kadar dayanacaksınız karşılarında…..!!!!Finali alamadılar diye kendinize göre konik konik espiriler yapacağınıza ayakta alkışlamanız lazım…..!!!Ama siz ne anlarsınız voleyboldan..!!! Siz spor değince Futbolu bilirsiniz…!!! Vay be işte siz bu kadarsınız!!! hep başarı kazanmak istiyorsanız sizde bi şeyler yapın!!!Şuan sizçe bu 2.lik yeterli değilmi? finale kalmış bir TÜRKİYE….!!!Polonya bizden çok iyi oynadı. Neden bunu kabul etmiyorsunuz ki? İyi blok yaptı. pozisyon tutuşları iyiydi. topa konsantre olmuşlardı servislerini iyi attılar bize oyun kurdurmadılar. topu düşürmemek için ellerinden geleni yaptılar. akıllı bir pasörleri vardı. oyunu iyi okudu ve zayıf bloklu kısımlara topu dağattı uzun ( yani 4 numara ) ve kısa ( yani 3 numara ) pasları o kadar çok kullandıki pasör harikaydı. Bizim kızların topu izlememelerinden ötürü hiç bloğumuz yok gibi gelen geçen hanı gibiydik. Ama şunu sölim ben genede iyi buluyorum kızların oyunlarını, bu kadar baskıya 2. olmaları bence gayet iyi……!!!Dışarıdan görüldüğü gibi sanmayın voleybolu. Futbola benzemez salon sporları. voleybol oynuyan sporcuların üzerinde daha çok baskı vardır. voleybol’u sadece okullarında yada mahallede zevk için oynuyanlar bilmez bizlerin halini…….!!!!!O PARKENİN TOZUNU YUTMANIZ LAZIM İLK ÖNCE, BELKİ O ZAMAN YORUM YAPMAYA HAKKINIZ OLUR….!!!
bundan sonra herkes profesyonel olarak yaptığı konular hakkında yorum yapsın. baby700 hariç, o her şeyde bilgili bir üst insan.
Senide düzelttiğimize sevindim o zaman. İşte anlatmak istediğim de bu sen bildiğin konularda yorum yapki. İnsanlara bir şeyler katabilesin!!!!!Bilmediğin konuda yaparsan yorumunu o yorum olmaz gerzeklik olur…….!!!!
kızlar bile kötü oynadıklarını kabul etmişken, cengaverlik yapmanın anlamı yok. Servisler içler acısıydı, bunun yanı sıra ne savunma, ne de atak yapabildiler. “Ay ay ikinci olduk, lay lay lom.” havasına girmeyelim reca ederim. Oynamadık desek yeridir. Şu ana kadar gelinmiş en iyi nokta olması, kötü oynadığımız gerçeğini değiştirmez. Polonya rahat oynadı, çünkü karşısında adeta bir lise takımı vardı. Ben de biliyorum, bilen konuşuyor yani, tasalanma.
Sana kimse çamur atmadan sen neden atlıyorsun onu anlamadım!!!Biliyorsan konuş engelleyen yok ki ve benim lavım bilmeden abuk sabuk yazan ahkamlara idi…….!!!!!!!Şunuda belirtim evet hala lisanlı bir voleybolcu olarak söylüyorum herkez sevinirdi bende sevinirdim ufak bir başarı değil karşındaki……!!!!Oynayan birisin bunun ne demek olduğunu sen daha iyi bilmen gerekiyor neyse ya……!!!!Biz çok oynuyordum diyeni gördük….!!! Buda seni kızdırsın diye….!!!!:)))))
paso kaya baliklari geliyor.Guzel bir ahkam olmus cizmissin ana hatlariyla kendini. Begenmiyoruz kizim salvarinla koyden gelip bize akil ogretmeni sorun bu iste. Once liseyi bitir sonra laf yaristir. O kendini yetistirmis nemrut tasra kizi, herkesi muma ceviriyor hayran birakiyor ayaklari anca filmlerde oluyor.
Google’dan aradım.O kadar da güzel diil bu resimde. O olmayabilir de tabi. Arwen filan diyorlar.
o kız. ancak burada cidden kötü çıkmış, daha hoş bir hatun. Kızıl mı kestane mi bilmem, benim bildiğim 1 numara ile oynayan hatunun bu olduğu.
bak canım, benim tepemin tasını attırma, ne yazıyorsan adam gibi yaz, küfür de edebilirsin ama içinde zeka parıltısı olsun. benim sana yazdığım yorum ironik bir yorumdu, sürekli voleybol oynamaktan okuduğunu anlamıyorsun herhalde.lisanslı voleybolcuymuş; ben de lisanslı araba sürücüsüyüm.
Dünya Kupasında da Polonya’yı deviremedik, üstelik (4. set hariç) galibiyete çok yaklaşmıştık. Avrupa Şampiyonası finalinden sonra, bu skor yüreğime su sermedi de değil hani.
yani yenemesekte 2 sayı almamız mı su serpti?kafam karıştı da ondan sordum. Saldırmıyorum soruyorum, belirtmek istedim. Küfredersin falan şimdi boş yere..