bildirgec.org

Ucuz Uçak Bileti

ozanTi | 29 February 2012 10:14

http://www.ozanti.net/2012/02/biletbayisi-ucuz-ucak-bileti-yurtdisi-ekonomik.html

Nedir Bu İş Görüşmesi?

Gezes | 28 February 2012 15:26

Merhaba;

Bir insan Kaynakları Yöneticisi olarak sizlerle nedir bu ik yahu dedirten bazı konuları paylaşmak istiyorum. Her şirkette insanların bir adım geride durmayı tercih ettiği, görüşmelere gelenlerin karşılarında ne yapacakalrını bilemedikleri bir departmanız biz. Aslında korkacak bir şey yok:) Biz de başka iK’cıların önünde aynı karşımıza gelenler gibi hissediyoruz. Peki bizler nelere dikkat ediyoruz nelere dikkat etmeliyiz?
Kendimden örnek vererek başlayacağım. Bir çok kişi için dış etiket çok önemlidir. Görüşmeye gelen bayansa, tam makyajlı, mümkünse diz hizasını çok yukarı geçmeyecek eteği, saçları toplu.. vıd vıdı vıdı vıdı işte, erkekse; takım elbiseli, traşlı vs.vs. işte bunu anlayamıyorum. Tamam tabi ki karşımıza gelenler kendini bırakmış, çok salaş şekillerde olmamalı ama bunu bu kadar kalıplaştırmak nedir? O zaman her geleni işe almamız gerekmez mi bu bilgiler her yerde ve bunlara uymadan gelen aday yok zaten:) Ben bu kriterleri ön eleme şartlarımın dışında bırakıyorum. Bunun yerine elimi nasıl sıktığı, kendine ne kadar güvev duyduğu, benimle nasıl iletişim kurduğu önemli bir hal alıyor.Özellikle ilk bir kaç dakika kişi gergin oluyor ve doğru gözlem yapmamız çok mümkün olmuyor, bu nedenle mümkün olduğunca önce kişiyi rahatlatma yoluna gidiyorum. Kendini bana açmasını sanki tanıdığı biri ile sohbet ettiğini hissettirmeye çalışıyorum. Tabi ki sonrasında pozisyonla özelliklerinin, tecrübelerinin uygunluğu çok önemli.
Diğer bir konuda tecrübe, tutturmuşuz bir tecrübe gidiyoruz. Tamam bazı işlerde tecrübesiz olmuyor kabul ediyorum ama bir çok iş için de kişinin o işi yapabilme potansiyeli, o iş için uygun değerleri taşıyıp taşımadığı önemli bana sorarsanız. Tıpkı üniversite etiketi aramadığım gibi her pozisyonda da tecrübe aramıyorum. Kişide işi yapacak potansiyeli gördüğümde daha mutlu oluyorum. Çünkü o işi ilk kez benim şirketimde benim şirket kültürümü alarak yapacak.
Hani üniversite de çok öenmlidir ya size en son başvurularda yaşadığım bir şeyi aktarmak isterim. Tamamen yabancı ülkelere (ingilizce) yapılacak bir satış pozisyonu arayışımız vardı. Kullandığımız ilan sitesine bazı ingilizce sorular ekledim. Bir başvuruyu incelemye başladım. Kişi Boğaziçi mütercim, tercümanlık bölümü mezunu. Ama sorulara verdiği cevaplar malesef iç karartıcı; maaş artı prim uygun mu sorusuna ”Yeah” gibi bir cevap vermiş. Burada 2 şey var insanı düşündüren ya ”Ben Boğaziçi Mezunuyum tabi ki ingilizcem süper bu sorularla mı uğraşacağım” ya da ”Ben o kadar okudum ama kendimi ifade etmeyi tam olarak anlamadım” Çünkü verilen cevapların görüşmeye çağrıda önemli olduğunu da belirtmişiz. Nitekim ön yargılarıma yenilmiş olsaydım o kişiyi elemem gerekebilirdi. Çünkü ciddiyetsiz cevaplar vardı. Fakat ben kedisi ile yüz yüze görüşmeyi tercih ettim. Aslında gayet iyi ingilizcesi olduğunu ve işimize uygun olabileceğini gördüm.
iş arayışı aktif arkadaşlara iletebileceğim önemli bir kaç nokta ile yazımı sonlandırmak istiyorum;

Derin karanlık 8

nihansage | 28 February 2012 15:21

– Yüzbaşı Hakan Çelik. Hem albay hem de bu geminin kaptanı mı oldun? Aferin sana. Ben yokken çok yol katetmişsin.Kaptan Çelik’in karşısında, yıllardır aradığı kişi durmaktaydı. Kayıp kaptan Emin Doğaner, gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Kendisine alaycı bir üslupla hitap etmekteydi.Kaptan Çelik ve yanında bulunan mürettebat şaşkınlık içersindeydi. Kaptan köşkünde bulunan herkesin aklında ki soruyu sordu.
– Kaptan Doğaner, gerçekten siz misiniz?Emin Doğaner kendinden emin adımlarla, kaptan Çelik’in yanına yürüdü. Küstah ve karşısındakini hor gören bir ifadeyle Kaptan Çelik’in sorusuna cevap verdi.
-Evet, benim. Ve şu andan itibaren, DERİN KARANLIK’a yüksek konseyin efendisi HAMANE adına el koyuyorum. Gemi ve mürettebat artık benim emrim altındadır. Benim iznim olmaksızın yapılan her uygulama, adamlarım tarafından şiddetli bir şekilde cezalandırılacaktır.Kaptan çelik ve mürettebat şok içersindeydiler. Kaptan, bulunduğu yerden indi. Kaptan Emin’in yanına geldi. Tam karşısında durdu. Bu kişi, yıllardır arayıp durduğu kişiye hiç benzemiyordu. Yüzünün hatları, vücut ölçüleri, kaptan Emin’e çok benziyordu ama gözlerinde ki ifadeler hiç onun tarzı değildi. Yıllar onu bu kadar çok mu değiştirmişti yoksa… Başını dik tutarak, karşısında bulunan ve artık kendisine yabancı olan bu adama, geminin gerçek kaptanı olarak hitap etti.
– Ben, DERİN KARANLIK’ ın kaptanı Albay Hakan Çelik. Bu gemi ve mürettebat tamamen benim emrimdedir. Uluslar arası yasalar gereğince hiç bir ulus veya koloni bir öğrenci gemisine silah zoruyla el koyamaz ve asla o gemiye saldıramaz. Bu durum savaş olsa dahi yapılamaz.Kaptan Emin, Kaptan Çelik’in tam göz hizasına gelecek şekilde yaklaştı. Gözleri tehtitkar bir ifadeyle bakmaktaydı.
– Hâlâ anlamadın mı? Gemine ve mürettebatına el koydum. Seni de hücreye yolluyorum.Etrafta ki mürettebata konuşmak için döndü.
– Bana karşı gelen olursa, onu kaptanınız gibi hücreye yollamam. Anında cezasını verip, uzay boşluğuna gönderirim. Herkes anladı mı?Kendisine şaşkın gözlerle bakan mürettebata baktı. Kimseden ses çıkmıyordu. Ses tonunu daha da yükselterek tekrar sordu.
– HERKES ANLADI MI?Tüm mürettebat “evet, anladık,” demek zorunda kalmıştı. Oktay ise yıllardır hayalinde yaşatmış olduğu kahraman babasını, bu şekilde karşısında görünce çok şaşırmıştı. Kaptan Doğaner ile birlikte gelen askerlerden ikisi, kaptan Çelik’i silah zoruyla gözetim odasına götürmek için harekete geçmişti. Kimseye de, gözetim odasının yeri nerede diye sormamışlardı bile. İkinci kaptan Rıza, Kaptan Emin’e yaklaştı. Öncelikle kendini ve rütbesini tanıttı.- İkinci kaptan Yüzbaşı Rıza Aslan. İzin verirseniz size bir şey sormak istiyorum efendim.Kaptan Emin Doğaner, tüm dikkatini yapmış olduğu işe vermişti.Yanında getirdiği cihazı, geminin ana bilgisayarına bağlamaya çalışıyordu. Yüzbaşının sorusuyla başını yapmış olduğu işten kaldırdı. Yüzbaşıya baktı.
– Ne istiyorsun?
– Efendim, adamlarınız geminin kaptanını götürdüler ama gözetim odasının yerini hiç kimseye sormadılar ve…Kaptan Emin, yüzbaşının lafını adeta ağzına tıkar gibi sözünün bitmesini beklemeden sorulan soruya yanıt verdi.
– Derin karanlık adını vermiş olduğunuz bu gemi, ileri bir uzaylı teknolojisiyle yapılmış, boyutlar arası geçişler yapabilen bir uzay gemisidir. Siz Yüzbaşı, bindiğiniz atın neler yapabileceğinin farkında olmayan küçük çocuklar gibisiniz. Benim adamlarim, gelmiş olduğumuz boyutta sıtandart ölçülerde yapılmış olan bu gemiyi avucunun içi gibi iyi bilirler. Hatta sizden daha iyi bir şekilde onu tanıyoruz. Bu yüzden sizlerin yardımına ihtiyacımız yok, bilmem anlatabildim mi?Yüzbaşı Rıza, şansını biraz daha zorlamaya karar verdi.
– Efendim, yüksek affınıza sığınarak size bir şey daha sormak zorundayım. Bu gemide yaşları henüz on yedi olan, otuz sekiz öğrenci var. Ve biz Titan’ın çok yakınında bulunmaktayız. Eğer izin verirseniz, öğrencileri küçük bir uzay mekiğiyle tahliye etmek istiyorum.Kaptan Emin, dik dik yüzbaşıya doğru bakmıştı. Sonra bakışlarını odada bulunan yedi öğrencinin üzerinde gezdirdi. Hepsi korkmuş koyunlar gibi birbirlerine sokulmuşlardı. Yanlarına gitti. Oktay, babasının kendilerine doğru yaklaştığını görünce ne yapacağını şaşırmıştı. Arkadaşlarının arkasına geçti. Boyu uzundu, ne yapsa kaybolamıyordu. Kaptan Emin, hepsine tek tek baktı.
– Yedi taneniz burada, demek geri kalanınız da geminin çeşitli yerlerinde görev yapmaktalar.Bakışları, Oktay’ın üzerinde sabitlenmişti. Yavaş yavaş, Oktay’ın yanına doğru ilerledi. Diğer çocuklar kenara çekilmek zorunda kalmışlardı.
– Yakanda ki isimliğin olmasa bile yine de seni tanırdım Oktay Doğaner. Gözlerin hiç değişmemiş. Üstelik alnında duran yara izi senin kim olduğunu ele veriyor.Gözlerini Oktay’ın üzerinden çevirmeden, Yüzbaşı Aslan’a seslendi.
– Yüzbaşı Aslan, Gemide bulunan herkesin, dinlenme salonuna gitmesini istiyorum. Bu bir emirdir. Emre uymayanlar, kim olurlarsa olsunlar, şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklardır.
– Efendim, peki ya tahliye…Yüzbaşıya doğru baktı.
– Tahliye yok. Gemide ki herkes şu anda Efendimiz HAMANE’nin kölesidir. Ölü ya da diri, hiç farketmez. Her ne olursa olsun emirlere tam uyulacaktır.
—————————

Orta ölçekli ev işletmeleri

bekdemir[pilli_silinen_hesap] | 27 February 2012 11:54

pazar sabahı saat 9
her daim çalışan buzdolabına alıştık zaten.
televizyonun sesi sonuna kadar açık yine o basit kadın proğramlarının
sesi
ev ev değil mübarek orta ölçekli sanayii işletmesi
altı üstü iki havuç doğrayacak blender sesi bir tarafta
çamaşır makinası,bulaşık makinası ve elektrik süpürgesi zaten
hafta içi bir türlü vakit bulamaz çalışmaya bütün işler
hafta sonuna kalır.bütün bunlar yetmez gibi
bu elektrikli süpürge halıdaki lekeleri çıkarmıyor.
bir halı temizleme süpürgesi almadın gitti nasıl adamsın anlamadım
dizeleriyle gürültüye eşlik eden bir ses
yatağın bir yerlerinde tabancamı arıyorum ama yok.
bu devletede aşk olsun evde bulundurma olsun bir ruhsat verde
tabancamız olsun en azından
kör şeytana dönüp baktım ne yapalım diye
pis pis sırıttı.
bir gazete okumuştum
acımasız koca karısını beşinci kattan attı
bir an gözlerimin önüne geldi.

84. kez Oscar

shane | 27 February 2012 11:30

Akademi Ödülleri 84. defa verildi. Tüm ihtişamı ve keyifli görüntüleriyle sona eren bir Oscar gecesinden zaferle ayrılan film, The Artist oldu. Tüm sonuçları burada bulabilirsiniz.

Sodom’da bekleyiş 2…

d e g g i a l | 27 February 2012 09:54

…günler ayları,aylar yılları kovalarken; yaşadı,olgunlaştı,yoruldu,tükendi ama hiç yaşlanmadı…

…gözlerini kapadı sonsuz bir uykuya dalmak istiyordu,çürümek yok olmak için…

…gözlerini açtı zamanın çok gerisinden günümüze dönecekti…

”Dylia Dylia Dylia Dylia” kulağında hala,hala o tatlı fısıltı tek gördüğü efendisinin anlık hayaliydi;yüzü zihninde, karanlık ve bulanıktı artık…

Önceleri insan gibi yaşamaya çalıştı,normal olmaya zorladı kendini hala iyi/kötü kahraman arasında bocalıyordu,kötülük kolay iyilikse ustalık istiyordu,aslında kötülük ustalık iyilik kolay gözüküyordu…
İlk deneme…
Her istediğini yapabilecek kudretteydi,ama bir planı olmalıydı,gücü ve enerjisi sınırsızken ne yapacağı ne olacağı konusunda fikri yoktu.Bir üniversitenin felsefe bölümünden mezun oldu,derece ile.Düşünceleri ve saplantısı değişmesede,öğrendiği şeyler tüm o filozofiler ona anlık huzur veriyor,evrende efendisi gibi anlamlandıramadığı birçok şeyin olduğunu bilmek kendi sonsuz yalnızlığının da türlü soru işaretleriyle bir şekilde anlaşılabilir ve paylaşılabilir olduğunu düşündürüyordu.
Aklı mı kttı ?,cevaplayamadığı onca soru beynine hücum ediyordu,karmakarışık bir denklemdi hayat pek çok bilinmeyeni pek çok değişkeni vardı,hesaba muhasebeye başladı…
Bir sigorta şirketinde işe girdi sınavlara tabi tutuldu kazandı,hayat sigortası uzmanı oldu.İnsanlara kazayı,belayı çok rahat anlatıyordu ancak ölüm teminatını anlatırken en olmayacak yerde bir gülümseme alıyordu onu.İnsanların gözlerinin içine bakarak onları etkisi altına alabilir satış patlamaları da yaratabilirdi ancak iyilik savaşçısıydı artık kendince zor yoldaydı hem o kadar da dikkat çekemezdi,hani bazen insan denen yaratığın soyunu kurutmak istemesine ramak kalıyordu ancak sonsuz yaşamında sonsuz da sabrı olmalıydı…
(Bir dahaki macerası kesinlikle bir Zen Ustasıyla geçecekti….)
Ey insan! rahat dur,sakin ol,para denen şey ne kadarda kıymetli olmuş,saçmalama ne para biriktireceksin hayatını yaşa;ye,iç,eğlen köpek gibi çalışıyorsan tasarruf neyine,ancak muhakkak bu dünyaya tohumunu bırak sen ölürsen o daha da refahlı yaşayacak,imzala şu poliçeyi bak keyfine aman ha primlerini öde bir de sakın aşık olma…
Dylia kafasındaki sistemin elbet çökeceğini biliyordu ama kendince iyilik savaşçısıydı artık…

Sms from World, İlginç bir site daha

Lenorlez | 27 February 2012 09:49

sms from world
geçen saatlerde facebook sayfasına rastladığım, sanırım yeni hayata geçmiş, muhtemel bir türk girişimi olan web sitesi. dediğine göre 05319295063 nolu numaraya mesaj atıldığında sitede mesajımız yayınlanıyormuş. mesaj güncellemeleri 12 saatte bir oluyor. yani öğleden sonra 2 gibi mesaj attığımda gece 12’de, gece 12’den sonra attıklarım da onu takip eden öğlen 12’de sitede yayınlanıyor. site tasarımı oldukça farklı, el yapımı bir site gibi duruyor. bildirgec.org’tan selam diye yollayayım, bakalım çıkacak mı.

CK Editör Hostta Gözükmüyor

MrtCoder | 23 February 2012 14:01

Arkadaşlar öncelikle 1 günümü alan bu sıkıntıyı çözdüğüm için sizinle paylaşmak istedim…

Kendi panelinizi oluşturuyorsanız Ck Editör, Fck Editör vazgeçilmezinizdir. Ancak Local çalıştığınız sunucuda kodlar biraz daha esnek yada sürümüne göre biraz daha katı olabilir. Bu yüzden hosta attığımızda hatalarla karşılaşıyoruz.

Fazla uzatmadan; Ck veya Fck Editörünüz hostta gözükmüyorsa ilk dikkat edilmesi gereken husus:

Plugin Ekli mi? Değil Mi?

If (Ekliyse){ Plugin ayarlarını ve ckeditor/config.js aynı şekilde fckeditor/config.js dosyalarını kontrol ediniz. Plugin ayarları doğru yapılandırıldığından emin olunuz. Her şeyden eminseniz plugin adı ile klasör adı aynı olsun, büyük küçük harf duyarlıdır. Hala sorun yaşıyorsanız Ck editor Toolbar ı tanımladığınız kodları kontrol ediniz. Eğer çalışmayan bir pluginin butonu var ise ck editor hiç gözükmeyecektir. Zaten Pluginden kaynaklı bi hata ise ck editor genelde hiç gözükmez. }