bildirgec.org

Sanal Dünya’da Gezinen Kimliksiz Karakterler

| 28 May 2011 10:09

Günümüzde iletişim teknolojilerinin en önemlilerinden biri olan internetin yaygınlaşmasıyla birlikte sanal dünya’da özgürce dolaşan kimliksiz karakterler ortaya çıkmıştır.

Kimliksiz karakterler; toplum içinde kimlik ve benlik çatışması yaşayan, baskı, çaresizlik, eziklik, kendini ifade edememe ve aşağılık kompleksiyle acı çeken, gerçek hayatta bulamadığı özgürlüğü ve serbestliği sanal dünyada arayan şizofren ruhlu kişilerdir.

Genellikle sosyal hayatta kendilerini ifade etmekten aciz, özgüveni eksik, alt kültür yaşam tarzı ve düşüncesiyle beslenmiş, kültür düzeyi düşük, görgü kurallarından habersiz, sapkın düşünceleri olan ve asalak gibi yaşayan, duygusal ve düşünsel olgunluktan yoksun, kişilik ve karakteri oturmamış, insani ve ahlaki değerlerden uzak her an buharlaşan bu kimliksiz karakterler, bir zombi gibi kontrolsüzce ve özgürce sanal dünyada gezinmektedirler.

sarhoşken mutluyum !

endop | 27 May 2011 21:37

Lise arkadaşlarım, erkekler .. hep birlikte gezerlerdi. Önceleri zar zor girerdim aralarına, sonra yavaş yavaş boşvermeye başladım, dünyada bir sürü insan vardı yalnız kalmam imkansızdı … Hep avuttum kendimi , ağladım, çok ağladım … Dua ettim, çok yalvardım. Ve hep sordum ”neden ben?” diye neden … Ben hep onlarla olmak istedim, onlar gibi olmak. Bilemezsiniz bu ne demek bir çocuk için, çok üzgünüm çok. Çok ölmek istedim, yapamadım … İlgi çekmek istedim, çektim de ama bu işleri kötüleştirmektan başka bir işe yaramadı . Ve artık yeniliyorum ben, hayır sağlıklı falan değilim , olamam da … Ama siz neden dışlıyorsunuz ki farklı olanı, neden dışlanıyor azınlıkta olan neden…

pusu-la

morfik | 27 May 2011 20:37

sırt çantama ne koymalıydım hiç bilmiyordum, bir şeyler koymayı başardım. önemli olan da buydu, vardı işte ağırlığı.
tam bir dakika kala, ben de bu otobüsün yolcusuyum dedim.
yanımda üç kitap vardı. Kafka, Kafka ve Kafka. birinci kitaptan birinci cümleyi, ikinci kitaptan ikinci cümleyi, üçüncü kitaptan dördüncü cümleyi okudum ve kulaklığı taktım.
gözlerim her yerdeydi.. dağlara çıkıyor, bir yatakta gülüşüyor, arabayı takip ediyor, mezarlarla oynuyordu. bir çukurdan bir bebeği çıkarıyor, diğerine koyuyordu. bazen unutuyor boş bırakıyordu. sonra ziyaretçilerine görünmeden kaçıyordu.
altı saat içerisinde bundan başka ne yaptım, unuttum. sadece elma yiyen bir kız hatırlıyorum. aslında sadece elmayı hatırlıyorum.
buraya kadar..

Zendegi va digar hich (1992)

queennothing | 27 May 2011 19:30

İran Sineması’nın önemli yönetmenlerinden biri olan Abbas Kiarostami‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Zendegi va digar hich“, 1992 senesinde çekildi. Sao Paulo Uluslararası Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanan filmde Farhad Kheradmand, Ferhendeh Feydi, Hocine Rifahi, Buba Bayour, Mahrem Feydi, Bahrovz Aydini ve Mohamed Hocinerouhi gibi isimler rol alıyor. Çekimleri İran’da gerçekleşen film, İngilizce’ye “Life, and Nothing More… ” diye çevrildi. 21 Haziran 1990 tarihinde İran, 7.4 şiddetinde bir depremle sarsıldı. Yaklaşık 40.000 insanın yaşamını yitirdiği, 60.000 insanın ise yaralandığı afet, 700’den fazla köyün ciddi anlamda hasar görmesiyle tarihin en büyük felaketlerinden biri oldu. Kiarostami’nin bir yönetmen ve oğlunun depremde hasar görmüş bölgelere yaptıkları ziyareti anlatan bu filmi, seyredilmesi gereken etkileyici bir drama.

kimse beni anlamadı .

endop | 27 May 2011 17:37

Gecenin içinde kayboluyorum yine , hep aynı yüzler aynı bakışlar kovalıyor yine beni , Konuşmuyorum konuşamıyorum , konuşsamda dinlemezler zaten ve içimdeki boşluk dolmuyor artık , seninle olmak isterdim ben , sıkılana kadar, benim olmanı issterdim , yok yok senin olmak isterdim ben , unutmuyorum unutamıyorum bana yaptıklarını , perdelerimi çekiyorum tekrar , girmesin güneşiniz odama , aynı toprağın çocukları değiliz biz , ben cenneten kovuldum , saklanmaya mecburum ve güneş hiç doğmayacak zaten , üç beş kişiye şarkı söyleceğim ve sonra karanlıkta kaybolacağım , eskisi kadar duygu yüklü de değilim ki .. ben deliğime kaçarken siz eski masalları anlatmaya devam edeceksiniz , ben susacağım , ağlayacağım .. savaşmaktan usandım , sevişmektende öyle . Ve kalbim boş olmaya deavam edecek , kalıplandım şekillendirildim işte size uygun bir insan oldum , midem bulanıyor kusacağım , yine çok içtim çok da değil aslında ama ibneyim ya narinim , sadece ağlamak istiyorum , boşalmak .. beni anlayan bir insan istiyorum sadece bir tane, sevişmek için değil hayır , sarılmak için konuşmak için .. çok yalnızım anlıyor musun pilli ? Ve sizler sonuna kadar sabredenler, bağışlayın beni , çünkü biliyorum anlamayacaksınız , ne saçmalıyorum ki ben , en büyük arzum anlaşılmaktı şu hayatta , olmadı … Kimse beni anlamadı , olsun .

neden bu kadar üzdüler beni ?

endop | 27 May 2011 16:37

Koştum, kaçtım karanlıktan. Yürüdüm, çok yollardan geçtim, saklandım… Ellerim kanıyor dikenleriniz battı çok, dizlerim çürük içinde çok düştüm, çok uzaklardan geldim. Aşkı aradım hep, tutkuyla bağlandım acıya, yalnızlığa. Tek başıma yaşıyordum aşkımı acılarımı, çok şey yazdım ve hepsini yırttım. İlgisizdim, bilgisizdim, görmüyordum, duymuyordum. Aşkı sırtıma aldım, yüklendim ve melektim kırıldı kanatlarım … İnanmadım onlara, yanlış yoldaydım ama bilmiyordum, görmüyordum.

Nema-ye Nazdik (1990)

queennothing | 27 May 2011 11:47

1940 senesinde İran, Tahran’da dünyaya gelen sinemacı Abbas Kiarostami, Cannes Film Festivali’nde dört defa Altın Palmiye adayı oldu ve bunlardan birini kazandı. Amerika’nın bir çok bölgesinde gerçekleşen film festivallerinde oldukça sevilen Kiarostami’nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Nema-ye Nazdik“, 1990 senesinde çekildi. İngilizce’ye ‘Close-Up’, Türkçe’ye ”Yakın Plan’ olarak çevrilen eserde usta yönetmen Mohsen Makhmalbaf‘ın yanı sıra Hossain Sabzian, Abolfazl Ahankhah, Monoochehr Ahankhah, Mehrdad Ahankhah, Nayer Mohseni Zonoozi ve Haj Ali Reza Ahmadi gibi isimler de rol alıyor. Montreal’de gerçekleşen bir film festivalinde Jüri Büyük Ödülü alan yapım, İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’ne layık bulundu. Özgün İran Sineması‘nın en önemli eserlerinden biri olan “Nema-ye Nazdik“, İranlı yönetmen Makhmalbaf’a hayran bir genç adamın kendisini Makhmalbaf olarak tanıtarak ilk sinema filmi için fırsat yakalamasını konu ediniyor.

Dünya’nın En Büyük ve En Eğlenceli Seyahat Gemisi – The Oasis Of The Seas

| 27 May 2011 11:28

The Oasis of the Seas (Denizlerin Vahası) dünyanın en büyük yolcu gemisidir. 2000’nin üzerinde mürettebatıyla hizmet veren gemi, 6200 kişilik yolcu taşıma kapasitesine sahiptir. 225.000 ton ağırlığında ve dünyadaki diğer yolcu gemilerinden %40 daha büyüktür.

20 katlı bir bina yüksekliğinde olan, toplam 15 güvertesi bulunan ve Royal Carribben International’a ait olan gemi, Finlandiya’da inşa edildi. ilk seferini 2009 yılı Aralık ayında gerçekleştirdi.