bildirgec.org

Şeytan Duymadan; Before the Devil Knows You’re Dead (2007)

dnz81 | 03 February 2011 10:04

May you be in heaven half an hour before the devil knows you’re dead.(Şeytan öldüğünü öğrenmeden, birbuçuk saat cennette olabilirsin).

Usta yönetmen Sidney Lumet‘den bir suç ve drama filmi, Before the Devil Knows You’re Dead (2007).

film afişi

Oscarlı Philip Seymour, Ethan Hawke, Albert Finney ve Marissa Tomei filmin kadrosunda yer almakta.
Andy ve Hank varlıklı bir ailenin yetişkin iki evladıdır. Evli olan Andy, eşi Gina ile lüks bir hayat sürmekteyken maddi sıkıntı içine girerler. Hank de işsiz güçsüz, dikiş tutturamayan bir karakterdir. Kariyerinde yükselemeyeceğini anlayan Andy’nin kusursuz bir planı vardır.

Fierce 5000 DPI Laser Gaming Mouse V2

maxhoper | 03 February 2011 09:56

Rudegameware firması adından da anlaşılacağı gibi oyuncular için mosue, mouse-pad, speakers, kıyafet vb ürünler üretiyor.

Şu an için ön siparişlerini kabul etmeye başladıkları yeni bir mouseları var. Lazer teknolojisini kullanan mouse; 5000 DPI hassasiyete sahip. Yapımcılar, oyuncular için performans artırıcı bir takım düzenlemeler yaptıklarınından bahsetmişler. Satış fiyatı ABD için 49.95$ olacak.

rude-mouse
rude-mouse

WPF de LAYOUTLER

admin | 02 February 2011 21:22

WPF’li Günler Layout Kavramı
Merhaba arkadaşlar, size bu yazımda her zaman ilgi duyduğum WPF (Windows Presentation Foundation)’de Layout kavramını anlatacağım.WPF çıkmadan önce WinForm Application’ larda düzen işlemleri yaparken sabit piksel koordinatlarıyla çalışıyorduk. Bir uygulamada işlemsellik ne kadar önemliyse görünüşte bir o kadar önemlidir. Bir uygulamanın ilk bakışta kullanıcıyı etkilemesi için user-friendly olmalıdır..Bu yüzden WPF’nin önemi burda birkez daha ön plana çıkmaktadır. WPF’in en önemli özelliklerinden biriside,bir uygulama farklı bilgisayarlarda farklı fontlarda farklı ekran çözünürlüklerinde çalıştırılsa bile görüntünün bozulmamasını sağlamasıdır. WPF ‘in zengin layouts katmanları sayesinde bu işlevselliğe çok kolay sahip olmaktayız.WPF’teki en çok kullanılan layout(düzen ) controllerine şöyle hızlı bir giriş yaparsak,
Stack Panel
Dock Panel
Grid Panel
Wrap Panel
Canvas Panel diye sıralayabiliriz.
Bu controlller aslında WindowsForm da container özelliğine benzemektedir. Bu panellerin en önemli ortak özelliği Panel isimli abstract sınıftan türetilmiş olmalarıdır. Windows Formda controlleri nasıl bir container üzerine yerleştiriyorsak buradada belli özellikleri var olan düzenleme yerleştirme şekli gibi farklı controllere yine controlleri yerleştiriyoruz.

ADO.NET BAŞLANGIÇ

admin | 02 February 2011 18:16

ADO.NET

Ado.Net Microsoft’un veriye erişme teknolojisinin adıdır. Eskiden Microsoft’un veriye erişme teknolojisinin adı bilindiği üzere Ado’dur.Bu teknoloji Activex teknolojisi ile geliştirilmiş bir teknolojidir. Ado,Ado.Net’ e temel oluşturduğu söylenen bir teknolojidir.Ancak hala bu görüş tartışılmaktadır.Aralarında ortak olan ve tartışılmayan tek şey ise veriye erişim felsefesidir. Ado.Net, .Net Framework ile geliştrilen veri işlemlerini kolaylaştıran, N katmanlı mimariler geliştirmek için hazırlanmış ayrıca offline sistemleride destekleyen ve XML’e tam destek veren bir sistemdir.
Ado.Net temelde 2 farklı model olarak incelenebilir. Bunlar Connected(Bağlantılı) ve Disconnected(Bağlantısız) modeldir.

mimari
mimari

Warnsdorff ve Allegro Örneği

admin | 02 February 2011 17:27

Herkese merhabalar,

Kısa bir süre önce Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi bir arkadaşım ödevi için Warnsdorff algoritmasının görsel olarak uygulanışını rica etmişti, ricasını bazı sebeplerden dolayı geri çevirmiştim ancak merakımı gidermek için biraz araştırdım ve Warnsdorff algoritması ve Allegro kütüphanesiyle “Dıgıdık” adını verdiğim bir uygulama hazırladım. Bu yazıda Warnsdorff algoritmasına yer verecek olsam da daha çok bildiğim kadarıyla Allegro üzerinde duracağım.

Nedir Warnsdorff Algoritması?
Konuyla ilgili problem şu; satranç tahtası üzerinde atı her kareye sadece 1 defa uğramak şartıyla bütün tahta üzerinde gezdirmeniz gerekiyor. Warnsdorff algoritmasının çalışma prensibi ise “en az alternatif sunan alternatif sonuca götürür” şeklinde. Algoritmayı uygularken yapmanız gereken olay, bir başlangıç konumu alıyorsunuz, sonrasında daha önce ziyaret edilmemiş alternatif konumları buluyorsunuz. Aynı şekilde, bu alternatif konumların “ziyaret edebileceği” alternatif konumları hesaplıyorsunuz. En az alternatif sunan konuma hamle yapıyorsunuz. Dikkat etmeniz gereken tek nokta ise, hiç alternatif sunmayan konuma en son yönelmek.

SANA GEÇ KALMAK

ebruliam | 02 February 2011 16:30

Geç bulup erken kaybetmek insanı yıpratır,umutlarını alır…Hayallerinin kısıtlar…Canı acıtan sessiz tatsız tuzsuz birşeydir bu.Uzansan onu yakalayacakmış gibi olur .Aslında her uzuandığımızda o bir adım daha uzaklaşır.Aşk ya bunun adı,kavuşmak olmaz.Tam işte bende,benimle derken bile bir şüphe kemirir beynimizi.Ya giderse? Gidecektir de elbet.Kavuşmak,aşık olmak neden bu kadar kolay olsun ki.İlle bir zorluk çıkacaktır.Kolay olsa ismi aşk olur muydu zaten? İki imkansızın bir bilinmeyenli denklemde x ve y olmasıdır.Uzaklaştıkça değeri artacak,yakınlaştıkça çözüme sabrı taşacak.Geç kalmak mıdır AŞK yoksa tüm zorluğa rağmen direnebilmek midir ?

PrintBrush 4X6

maxhoper | 02 February 2011 16:25

Printdreams firmasının geliştirdiği printbrush serisinin son versiyonu olan printbrush 4X6 fotoğraf makinesi ve aynı zamanda mürekkep püskürtmeli bir yazıcı.
Sıradan bir fotoğraf makinesinden sadece biraz büyük olan bu aygıtla fotoğraf çekilebiliyor ve çekilen fotoğraflar herhangi bir düz yüzeye, aygıtın düz yüzey üzerinde gezdirilmesi sayesinde yazdırılabiliyor.

PrintBrush
PrintBrush

J2ME ve Geleceği

admin | 02 February 2011 15:16

J2ME nedir?

J2me(java 2 micro edition) cep telefonları, pda’ler, printerlar gibi gömülü sistemler için üretilmiş bir java teknolojisidir. J2ME de kullanılan temel kütüphaneler topluluğu olan cldc (connected limited device configuration ) 512 kb tan ufak hafızası ve sınırlı ağ bağlantısı olan cihazlar için tasarlanmış şu an için tercih edilen konfigürasyondur.
midp(mobile information device profile ) cldc için kullanılan en yaygın profildir ve ikisi birlikte j2me nin ana yapısını oluşturup hedeflenen cihazlar için uygulama ortamı sunarlar. cldc nin versiyonları arasında cldc 1.0 ve cldc 1.1 bulunmaktadır. midp versiyonları arasında ise midp 1.0, midp 2.0, midp 3.0 bulunmaktadır. şuan için en çok kullanılan versiyonları cldc 1.1 ve midp 2.0 dır. bunların üstüne üreticiler ihtiyaçları olan opsiyonel paketleri eklerler (advanced multimedia api gibi).

DEFNE SENİ SEVİYORDUK…

colorito | 02 February 2011 14:30

Defne seni seviyorduk
Defne seni seviyorduk

Sabah kalktığında yapacak çok işi olduğundan nereden başlıyacağını şaşırmış haldeydi. Kafasında bir plan yaptı. Salondan başlayıp, mutfağa geldiğinde yemek yapıp derleyip toplayıp diğer bölümlerde işlerine devam edecekti…Her sabah içtiği ilacını alıp yarım saat sonra birşeyler yiyebileceği gerçeği ile daha önceden haşlanmış yumurtayı oda sıcaklığına gelmesi için buzdolabından dışarı aldı. Göz ucuyla gelip geçtikçe kendini çağıran bilgisayara bakıyor ” Şu işleri bitirmem lazım, bir kere açtımmı işlerim kalıyor” düşüncesiyle ona yüz vermiyordu. Benzer sebepten TV yi de açmamıştı.

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-1

takyon | 02 February 2011 13:08

“Televizyondaki evlilik programları seyredilir”
Televizyonda evlilik programı var, takılıyorum, iş yok güç yok, gezmeye para da yok…Ne yapalım koca bulmaya gelenleri seyrediyorum annemle birlikte. Bazen eğlenceli bile olabiliyor, anladım ki önyargılı olmamak lazımmış. Hikayelerini dinledikçe insanların bazılarına hak verdiğim bile oldu. Gelmişler belli bir yaşa, yalnız kalmışlar, ya eşleri ölmüş ya boşanmışlar; bir korku var yüzlerinde daha çok. Hepsinde değilse de çoğunda var. Yalnız kalma korkusu…Olamaz mı? Olur, bal gibi olur, yargılamam. Seyrettikçe bir sürü rahatsız edici soru üşüşüyor beynime. İki gencecik insan geliyor gözümün önüne. Özenmişler, bir sürü hazırlık, düğün dernek, bir ömür birlikte yaşayacaklar, çocukları olacak ve torunları, mutlu mesut yaşayacak ve ömürlerinin son demlerinde de hep birlikte olacaklar. Ama öyle olmamış işte. Bunca insanın planı yürümemiş. Demek ki bu planda bir yanlış var.
Erken kaybedilen bir eşin yokluğu nasıl acı verir kimbilir…Hele de hiç sönmemiş bir aşk varsa arada. Hiç hesapta olmayan ani ayrılış. Uzaktan seyredene birkaç çekirdek çıtlamalık bir durum ama ya o kişi için…Bir umutla gelmiş programa, yola birlikte devam edeceği bir eş arayışında. Öyle gülmeler kıkırdamalar arasında seçim yapacak; hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadığı, tamamen yabancı insanlardan birine bir sıcaklık duymayı umacak. Zor, çok zor…
Kimisi de boşanmış. Otuz kırk yıldan sonra boşananı da var, bir ay evli kalıp 15 yıldır bekar yaşayanı da. Olmaz mı, olmuş işte. Hayat bu. Demek ki gençlikte hayal kurarken ayakları hepten yerden kesmemek lazım. Herşey insan için. Beklentileri yüksek tutmak, hayal kırıklığının acısını derinleştiriyor ne yazık ki.
Yok mu aralarında macera aramaya gelenler, var tabii ki. Malı mülkü de varsa hele orada öyle boy göstermek pek hoşlarına gidiyor, pek bir ince eleyip sık dokuyorlar, eğleniyorlar daha çok.
Bazıları üç dört defa evlenip ayrılmış, yine akıllanmamış, gelmiş. Be insan şimdi sana soracaklar niye aldın da bıraktın o kadar adamı ya da kadını? Ne diyeceksin? Olabilir tabii ki, insanız, her seferinde bir umut girişmiş ama işler yolunda gitmemiş lakin gel de anlat hadi ordakilere.
Bir ara dedim ki, neden bu insanlar eş dost çevresinden araştırmıyorlar da, bilmem kaç milyon kişinin önünde komik sorular ve cevaplarla birini tanımaya uğraşıyorlar. Düşünsenize, yeni tanışan iki insan başbaşa bile olsa ne kadar heyecanlanır, dili dolanır, elleri titrer…Normal. Bir de bunu milyonlarca kişi izlerken yapıyorsun. Neden ve nasıl? Çevreni sarmış onca meraklı ve manalı bakan göz de cabası. Yok ben bir cevap bulamadım buna.
Yalnız kızdığım bir şey varsa o da henüz onsekiz, yirmi yaşlarında gençler gelmiyor mu oraya. Onları alıp şöyle kızılcık sopasıyla akıllarını başlarına getirmeyi ne çok istedim; ki ömründe bir karıncayı incitmemiş olan ben. Sen orada ne arıyorsun be insan? Hangi ara koca ya da kadın aradın da bulamadın ve şartlar seni oraya sürükledi? Sana bu yaşta umudunu kaybettirip stüdyolara koşturan ne? Enerji ve umut deposu olman gereken bu yaşında, her yüzüne kapı kapandığında başka kapıyı çalacağın yerde, evlilik gibi yükü ağır bir işe kalkışmadan önce ekmek paramı nerden çıkarsam arayışına gireceğin yerde, taşı sıkıp suyunu çıkaracağın yerde orda işin ne? Senin derdin ne? Yazık, bütün ümitleri tükenmiş, yorulmuş yavrucağız. Oradaki yetmişlik delikanlılardan da utanmıyorlar.
Azıcık durup düşünmekten zarar gelmez, niye burdayım, başka ne yapabilirim, komşunun kızı ya da oğlu bana neden yeterli gelmedi de iki dakikada tanıdığım insanla aynı evde yaşamayı göze alıyorum?
Yok yok, bu böyle olmayacak. İş güç yok diye evlilik programlarına sarmak benim aklıma zarar. Ben şu ilanları beşinci defa tarayayım da belli olmaz, sıkılacak bir taş bulurum belki. Bugün olmazsa yarın bulurum, benim hala umudum var.