bildirgec.org

filozof ve fahişe Ninon de Lenclos

nazokiraze | 31 July 2010 17:28

Ninon de Lenclos hayatını özgür yaşamaya en baştan karar vermiş bir kadındı, belki bunda ne var diyecek olanlar vardır amma kendisinin yaşadığı dönemde (1620-1705) bu çok sıradan bir karar sayılmazdı.

Çevresindeki kadınların içinde en güzeli olduğu bilinen ve yaşı ilerlediğinde bile kadınlar tarafından kıskanıldığı belirtilen Ninon de Lenclos , Moliere’in de yakın dostuydu.

TEK BİR KİŞİ GÖRSE

mavilikler | 31 July 2010 15:09

Biri ağlıyor kapının ardında… Belli belirsiz sesler duyuluyor. İki kişi mırıl mırıl konuşuyor sanki.

Biri az önce ağlayan… Diğeriyse ağlamaya son verip konuşmayı başlatan olmalı.

Seslerden daha genç olanı ağlayana ait. Kelimeleri hıçkırıklarla bölünüyor hala sıklıkla. Bazen bu aralar iyice uzuyor, yeni bir ağlama nöbetine bırakıyor yerini. Diğer ses, yani olgun olanıysa hep aynı sükuneti korumayı sürdürüyor inatla. Duymuyor sanki ağlamayı. Duymayınca gözyaşları yok oluyor sanki.

Çocuğumla Oynamak…

firatocal | 31 July 2010 13:28

Çocuğumla oynarken çocuk olmak… Oyunların ve oyuncak ların büyülü dünyasında kaybolmak … Oğlum Rüzgar’ım ile birlikteyken hissettiğim duygular bunlar… Onun dünyası, hiçbir kısıtlayıcı kuralın olmadığı , yaşamın gülücüklerden ibaret olduğu bir harikalar diyarı…

Rüzgarımla oynarken kaybolduğumu ve bulunmayı hiç mi hiç istemediğimi fark ediyorum… Kalbi duran ve belli bir süre öylece yatıp tıbben ölü sayılan, sonra yeniden hayata dönenlerin anlattıklarını hatırlıyorum… Bir müddet tünelde ilerlediklerini , sonunda beyaz bir ışığın onları beklediğini , ışığa doğru ilerledikçe , tüm dertlerinden ve acılarından uzaklaştıklarını ve mümkün olsa bir daha geriye dönmek istemediklerini anlatıyorlardı… Sanki onlar da benim gibi , sonsuza dek kaybolmak ve bir daha bulunmak istemiyor gibilerdi… Başka bir alemin , bedenin zincirleri boşaldıktan sonra hissettirdikleriydi bunlar…

Ben de Oğlum Rüzgar ile oynarken anlatılan duyguların aynısını , sanki başka bir alemi yaşarcasına , engelsiz ve dur duraksız hissediyorum… Hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi görmüyor , aklımın mantık zincirlerinin boşalmasıyla birlikte var olan kuralları tanımaz hale geliyorum…

Oğluma sarılıp , kokusuyla saatlerce mest olmayı , yanı başında uykuya dalıp , bilinmez bir zamanda ve faili meçhul bir yerde , günlerce , haftalarca hatta aylarca sonra uyanmayı diliyorum…

firefox çıldırtmaya başladı

admin | 31 July 2010 11:43

Sizlerde de aynısı oluyor mu bilmiyorum ama hiç hata vermeyen firefox son günlerde sık sık hata verip kapanmaya başladı. Silip silip tekrar yükledim ama değişen bişey olmadı. Sizde de aynı sorun var mı? Yoksa benimki neden hata verebilir?

RED (2010)

AsetilCoa | 31 July 2010 11:31

BRUCE WILLIS, MORGAN FREEMAN VE JOHN MALKOVICH AYNI FİLMDE

Warren Ellis’in RED adlı çizgi romanından uyarlanan bu film oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Bruce Willis, Morgan Freeman, ve John Malkovich haricinde Mary-Louise Parker, Karl Urban ve Helen Mirren gibi oyuncular da var.

Film Bir CIA ajanının(Bruce Willis) bulaştığı belalara karşı takım arkadaşlarıyla birlikte verdiği mücadeleyi anlatıyor. Konusu bana pek de orjinal görünmedi ama çizgi romanın içeriğini bilmediğim için yorum yapmak istemiyorum. Zaten böyle bir film konusu iyi olmasa bile sırf kadrosu için izlenir.

ABD’de Ekim ayında vizyona girecek. Türkiye vizyon tarihi ise henüz belli değil.

Her pencerede bir kadın bacağı..

| 31 July 2010 11:28

İlk yaz
Tam 0nyedi yaşındayım
şiir yazıyorum

Kalkıp gitmeli burdan
varmalı moskovaya
Bir elimde kağıt kalem
dağ yollarında dolaşmalı

sormalı köylüye
sormalı işçiye
Sormalı “Nilovna anaya”
İhtilali nasıl yaptınız diye..

kaldırıyorum gözlerimi
yukarda çok yukarlarda
ışıldıyor mavi sonsuzluk .
steplere baharı fısıldıyor..

Her pencerede bir kadın bacağı
camlar siliniyor
çamaşırlar yıkanıyor
ilk yaz temizliği..

camı, en güzel silenin kolları bembeyaz.
saçları sımsıkı topuz, etekleri belinde,
pırıl pırıl dizleri baldırları
unutuyorum ihtilali, soluğum döşümde kalıyor..

panasonic hm-ta1

schizophrenia13 | 31 July 2010 10:04

panasonic hm-ta1
panasonic hm-ta1

panasonic’in yeni kamerası hm-ta1, doğrudan bilgisayara takılabilen dahili usb arayüzü, bilgisayar aracılığıyla youtube ve facebook erişimi, skype için kullanılabilmesi, full hd kayıt yeteneği ve kolay kullanılabilirliğiyle dikkatleri üzerine çekiyor.
53.0 x 104.0 x 17.8 mm boyutları ve 93gr ağırlığıyla oldukça kompakt olan hm-ta1, e.i.s. adı verilen bir sarsıntı önleme sistemine, aydınlatma için kullanılan bir led ışığa sahip, beraberinde videolar için basit kesme, yapıştırma işlemleri yapmayı sağlayan iframe yazılımıyla geliyor.
hm-ta1’in amerika satış fiyatı 169$ olarak belirlenmiş.

Mighty mini Speakers

Lorilleux | 30 July 2010 19:20

Bu hoparlörler çok küçük olan görünümlerinden ötürü işe yaramayacak gibi görünseler de aslında gayet güçlüler. Normal büyüklekteki hoparlörlerle yarışacak kadar ses veriyorlar. Disko topu, amfi ve boombox olmak üzere üç farklı modeldeler. 3.5 mm ses girişli bütün model cep telefonları ve mp3 çalarlar ile uyumlular.

Küçük Sırlar dizisi:Bunlar nasıl bir gençlik dizisi????

suleceizler | 30 July 2010 18:16

Bir kaç zamandır fragmanları dönüyordu ekranlarda.Geçenlerde zap yapıp gezerken kanalları bu dizi denk geldi.Biraz bakayım dedim.Aman Tanrım !!bunlar nasıl lise öğrencisi,altlarında son model otomobiller,süper telefonlar,minicik etekler tam bir Amerikan özentisi bir lise.Acaba Türkiye’nin yüzde kaçını temsil ediyor bu görüntüler.Kaç kişi kolej imkanlarında okuyabiliyor.Zaten diziyi izledikçe sınıfta ders yapılırken şeklinde bir pek sahne de pek görülmüyor.Birbirine düşman iki kızın savaşı aslında görünen.Hep aynı hikaye Ayşegül olan kötü,Su iyi.Buna tamamda 16-17 yaşlarındaki bu gençler son model arabalarla nasıl geziyor?Ehliyet yaşımı düştü?Eğer orası bir lise ise öğretmenler nerde?Hadi bunlar lise son sınıf öğrencisi ve 18 yaşındalar ise neden hiçbiri sınava falan hazırlanmıyor da , birbirinin kuyusunu kazıp duruyorlar.En önemlisi bu sınıfsal ayrımcılık bu kadar gözler önüne nasıl serilir sorarım size?Neden böyle özendiricilik yapılıp,gençler yanlış yönlendiriliyor.Türkiye’nin şu an bulunduğu şartlara bakarsak kesinlikle çok yanlış bir dizi…Zaten yeni yetişen gençliğimiz o yaşlarda hepimizin olduğu gibi hayatının bu bölümününde kendini bulmaya çalışır.Hayatta en çok yanlış en çok bu yaşlarda yapılır ve doğaldır bu durum.Doğal olmayan medya tarafından bu tür dizilerle gözler önüne serilmesi.Yine başka bir kanalda yayınlanan ”Arka Sıradakiler” de başka bir versiyonu.Bir kaç kez izledim, o dizi karşısında da donup kaldım.Medya olarak çok daha duyarlı davranmanız gerekmez mi?Amerikan özentisi diziler hiçte bizi yansıtmıyor?Muhakkak ki bu şekilde yaşayan gençler var ama Türkiye’nin yüzde kaç diliminde?Benim fikrimce bu tür diziler mutlaka yayından kaldırılmalı ve daha yapıcı ve eğitici diziler yayınlanmalı.Örnek olarak Perran Kutman’nın ”Hayat Bilgisi” dizisi gibi hayattan dersler vermeli.Öyle değil mi ya?

Yaşam ve Çalışma Üssünüz Hazır! Güçlü ve Üstün Performanslı!

majesty s infinity | 30 July 2010 17:20

Daha önce farklı çalışma ortamlarında bulundunuz, onlarla keyifli anlar yaşadınız, bilginizi artırdınız, hiç görmediğiniz şeyleri gördünüz. Onlar sizin hayatınızı ve çalışma imkanlarınızı daha üst düzeye taşıdılar. Peki bugüne kadar kendi üssünüzün olduğunu hayal etmiş miydiniz? Görmek isteyenler yazının devamına göz atabilirler.