bildirgec.org

BİLGİLENDİRME

kalasi | 31 May 2007 03:52

2.günden beri pilli hesabıma hiçbir tutarda gelir yansıtılmıyor.

mail atmama rağmen herhangibir cevap yazılmadı. 3 – 4 aydan beri hergun büyük – küçük mutlaka tutar geçiyordu. Lütfen bilgisi olan yardımcı olsun.

Duygusal Tiplemeler

| 31 May 2007 02:56

Herkes duygusal bir şeyler yazmayı seviyor. Sürekli duygusallık içinde mi yaşıyor bunlar? nedir bu kadar duygusal yapan insanları bilinmez. Hadi bayanları anlıyoruz. Duygusal olmaları her olaya duygusal açıdan bakmaları gayet normal. Ya erkekler? Her gün bu tür yazılar yazan yazarlar var. Nedir bu durumun özeti. Duygusal yazılar yazan erkekler kadınları kendi eksenine daha çabuk mu çekiyor. Gazeteler de, dergiler de,internet üzerindeki formlarda erkeklerin sürekli olarak bu tür yazılar yazdığını görüyoruz. Meselenin amacını henüz kimse bilmiyor. Ancak bilinen şu ki bu insanlar 24 saat romantizm yaşamıyor ve duygusal olmuyor. Ancak böyle görünmek onların zırhlı hale getiriyor ve avlarına daha çabuk ulaşıyormuş gibi görünüyor. Buyurun size duygusal bir yazı..

– Fena bir geceydi. Yıldızlar ve denizin üzerine vuran şehir ışıkları her an bana onu hatırlatıyor ve bu hatırlatmalar canımı yakıyordu. Ve sanki bütün yıldızlar sadece benim tepemde durmuş ona olan özlemime inat parlıyorlardı. O kadar içkiyi bu bünye kaldırma biliyorum. Sanırım ona olan özlememi azaltmak için bütün yemeklerden yedim. Ve içim gaz doldu. İnsanın içinde gaz olmasına rağmen birini seviyor olması ve özlüyor olması ne güzel. Camı açıp içimde biriken gazı atmosfere yaymak istiyorum. Bu evin duvarlarına onun kokusu sinmiş bu kokuya ihanet etmek istemiyorum. Tuvalete doğru ilerken koridordaki karanlıkta onunla kaç kez öpüştüğümü hatırlamıyorum. Anca bu loş koridor sevişme öncesi buluşma noktamızmış gibi beni zevklendiriyor her zaman. Tuvaletin kapısını açıyorum. Kakam yok ancak onu düşünecek en sessiz yerin burası olduğunu düşünüyorum. Her sabah bu lavabonun önünde traş olurken gelir beni öperdi. Hüzünle bakıyorum lavaboya ve kırmızı el şeklinde sabunluğa. Pazardan almıştık eve gelirken el ele tutuşup bütün esnafı aşkımıza tanık etmiştik. Şimdi o sabunluğun içi boş. Onun sevdiği kokulu sabunlardan almak istemiyorum bile. Donumu sıyırıp oturuyorum klozete ve onun bende bıraktığı tüm izleri ve güzellikleri düşünüyorum. İçimde biriken gazlar seri halde çıkarken bu duruma aldırmıyor şu an evde olmasının beni ne kadar mutlu edeceğini düşünüyorum. Birden kakam da geliyor. Buraya kadar geldim madem yapıp çıkayım diyorum. Akşam onun sevdiği yemeklerden o kadar fazla yemişim ki kabız olmuşcasına zorlanıyorum. İçimden çıkan tüm artıklar onun adına yenmiş olduğu için içimden çıkmalarına üzülüyorum. Kakam bitiyor. Kalkıyorum. Sanki özleminden başım dönüyor. Ellerimi yıkıyorum beni ensemden öptüğünde gözlerini gördüğüm lavabo aynasına derin derin bakıyorum. İçimden ne kadar çok yemişim diyorum. Sifonu bir kez daha çekiyorum. Aynı koridordan yeniden geçip odaya geliyorum. Kanepeye uzanıyorum ve içimde bir parça daha kalan gazı dışarıya atıp camı açıyorum. Sonra kıçı çevirip onun hayeli ile biraz daha uyumak istiyorum. Kabızlığım geçene kadar evden çıkmak istemiyor bu evde olmasa da o varmış gibi ayaklarımı sehpaya uzatmıyorum.

İnternette En Sevmediğim 10 İnsan Tipi

semazem | 31 May 2007 01:51

10. Forward adı verilen mesaj yönlendirmeleri sırasında mesajların başındaki > işaretlerini silmeyenler

9. Mesajda sadece bir adres ya da dosya gönderip, ne olduğunu açıklamadan, mutlaka bakın diyenler.

8. Basit bir mesaja çiçekler böcekler kelebekler ekleyerek fuzuli hat işgali yapanlar.

7. Mesajlarının altında “bu mesaj kurumumuzu bağlamamaktadır” tarzı yazılar bulunanlar.

6. Tek kelimelik ya da işaretlerden oluşan mesaj gönderenler.

5. Yanar döner resimleri imza niyetine kullananlar.

4. Özellikle gruplara, her sabah günaydın mesajı gönderenler.

Ben ve Martı ve de Yazar…..

plakton | 31 May 2007 01:10

“Ay yoktu ortalarda. Yıldızlar küskündü geceye” Gene geldim işte. Malum cıbıldak tepedeyim. ”Gün biteli çok olmuştu bu şehirde de. Gece kasıp kavuruyordu, yalnızlığı vuruyordu yüzüne” Tabiî ki yalnız olacaktım. Olmalıydım da. Bir martıyı dövdüğümü nasıl açıklaya bilirdim ki? Sonra bütün hayvan hakları dernekleri falan ayaklanırdı. Neme lazım işi sağlama almalı gözükmemeliyim. ”Her şeyi örtüyordu gece karanlığıyla. Örtemediği sadece acısıydı.” Yazar deşme. Bak deşme yaramı. Tamam, adımı bilumum ortamlarda Anti-Romantik ‘e çıkarmış olabilir, ama daha savaş bitmedi. Ben, ben ki senelerce romantik olacam diye resmen k…..mı yırtmışım. Bi salak martıya yenilmem arkadaş.

MAYBE

siyuu | 31 May 2007 01:06

http://www.youtube.com/watch?v=NMN-I8kERdY&mode=related&search=

tüm zamanlar en yaratıcı programlama kitabı: Why’s (Poignant) Guide to Ruby

farkob | 30 May 2007 23:54

kapak
kitabın kapağı

digg‘i açtığımda Why’s (Poignant) Guide to Ruby isimli müthiş bir programlama kitabıyla karşılaştım.

Kitap popüler programlama dili Ruby üzerine (ruby on rails değil). İnternet üzerinden bedava olarak okunan bu kitap, _why tarafından yazılmış. Aynı zamanda karükatürist olan _why kitabı bir sürü karikatürle süslemiş. Kitabın anlatımı oldukça yaratıcı, benzetmeler ve espirilerle süslenmiş. Anlatım sırası da çok yerinde. Ruby zaten insan dili olduğu için gayet rahat anlaşılıyor.