bildirgec.org

Google Earth Kaynakları

Ege | 02 October 2006 12:22

Google Earth* çıktığından beri, merak ettiğimiz her yeri, kuş bakışı olarak görme imkanına sahibiz. Peki, google earth ile daha neler yapılabileceğini biliyor musunuz?

  • Daha önce kara tarafından bildirilen google earth blog ile, G.E. hakkındaki son haberleri öğrenebilir ve bir çok eklentiyle ilgili bilgiye ulaşabilirsiniz.
  • ogle earth, onlarca G.E. blogunun arasından öne çıkanlardan biri.
  • Myguestmaps ile, ziyaretçilerinizin haritaya işaret koyabileceği bir ziyaretçi defteri oluşturabilirsiniz.
  • Bir kaynak olmasa da, kolaylık olarak, flash üzerinden g.e. erişimini deneyebilirsiniz.
  • GeLessons, öğretmenlere, öğrencilerine G.E. etkileşimli sunumlar yapabilmeleri için kaynak sağlıyor.
  • GEwar ile, google earth üzerinden risk benzeri bir oyun oynayabilirsiniz.

DURU GÖRÜ YETENEĞİ VE AURA

spongebobsquarepants | 02 October 2006 12:19

Bazen öyle enteresan dejavu tarzı olaylar yaşarsınız ki anlatılamaz sadece yaşanılır. Mesela ben, bazen ki bu benim elimde değil konsantrasyonla ya da bilinçli medite olmaklada ilgisi yok pek, birden oluşan flashback tarzı görümler yaşarım. Mesela derimki hiç alakasız bir anda sanki gökten vahiy inmiş gibi az sonra telefon çalacak ve Hakan adlı biri arayacak, tanımam etmem sanki rüya tarzı bir yaşantı… Ve olay birebir gerçekleşir. Bazende dejavu tarzı olaylar yaşarım. Evet ben buraya daha önce gelmiştim şeklinde tuhaf bir duygu…
Bir inanışa göre insanların, yerlerin, mekanların, nesnelerin farklı birer auraya (açılımı ruh yada enerji) sahip olduğu kabul edilir. Evet bu bencede doğru. Geçmişteki yaşantılarımda elde ettiğim deneyimle buna katılıyorum. Bir insanın aurasını taşıyan bir eşyasından dahi bazı şeyler hissedebilirsiniz. Bu medium (medium kavramını medite olabilen anlamında kullanıyorum) tarzı bir yaşantı aslında… Lineer mantıkla açıklanabilecek bir durum değil daha çok quantum mantığıyla anlaşılabilecek bir olgu sanırım.
Evet garip ama gerçek… Duru görü (clair voyance) yeteneğim sayesinde insanların auralarını görebiliyorum. Ve o insanla hiç bir sözsel iletişimim olmasa dahi enerjisinin negatif mi yoksa pozitif mi olduğunu algılayabiliyorum.
Beş duyu ötesi algılamalar diyor buna işin akademisyenleri… Hala araştırılan bir olgu… FBI da falan bu tür insanları olay yeri incelemede kullanıyorlarmış.
Felsefi olarak bakarsak Budizm deki nirvana yada ataraxi durumuna benziyor aslında duru görü yani bir nevi farkında olduğunun farkına varma durumu… The Awakened Warrior adlı bir kitabında Carlos Castenada bu tür yaşantılara değinir ve kızılderililerin duru görü yetenekleri olduğundan bahseder…
Eğer doğayla içiçe uyumlu sevgi dolu bir yaşam sürer, yediğimiz ekmeğin, içtiğimiz suyun, teneffüs ettiğimiz havanın tadına varabilirsek ve bilinç durumumuzu yükseltmeyi başarabilirsek çok daha mutlu bir yaşam sürebiliriz.
Şimdilik bu kadar… Daha sonraki yazılarımda ayrıntılara değineceğim…
İlk adım hissederek yaşamak ve farkında olmak…

Geldikleri gibi gittikleri gün

oci | 02 October 2006 11:53

2 Ekim 1923’te Türkiye topraklarında ki son işgal devletide Atatürk’ün dediği gibi geldikleri gibi gittikleri gün. Konun detayı buradan okuyabilirseniz.
Ne mutlu Türküm diyene..

İşte Sosyal Sorumluluk Projesi Böyle Olur

ucanpenguen | 02 October 2006 10:40

“İnsanlara toplumsal inisiyatifin gücünü ve eğer istenirse büyük sponsorluklar olmadan, birtakım şirketlere gereksiz ve fahiş paralar kazandırmadan, gençlerimizi belli markalara esir etmeden ve vizyonlarını kısıtlamadan, dünyanın kültür ve entelektüel mirasından faydalanarak bir şeyler üretilebileceğini göstermek istiyoruz.”

Emre Sevinç ile Çocuklara Bilgisayar Projesi üzerine yapılan röportajın devamı turk.internet.com‘da.

(via fm)

Devler ülkesinden gelen ağaçlar bulmuşum gibi

kahkar | 02 October 2006 09:50

Ağaçları kendi haline bıraktığımızda, ne hale gelebileceğini bize anlatan ağaçlar var. Hepsinin isimleri aynı: Anıt ağaçları. Diğer arkadaşlarından daha yaşlı, daha uzun ve çapları daha geniş oldukları doğru. Bu halde gördüğünüz hemen hemen bütün ağaçlar anıt ağaçları gibidir, ama hepsi değil. Karar verebilmeniz için kuşaklar arasında bağ kurulacak uzunlukta, doğal bir ömrü olup olmadığını bilmeniz gerekir. Bitmedi. Ağaçlara anıt diyebilmemiz için başka başka özelliklerden bir diğeri, ağaca atfolunan kültürel ayrıcalıktır. Bulunduğu yöredeki insanların ondan bahsedebilmesi gerekir. Olumlu veya olumsuz, gerçek ya da hayali olsa bile bir hikayesi olmalı. Tarihteki bazı olaylar anlatıldığında akla gelmesi gerekmektedir, tanık olarak bu ağaç parmakla gösterebilmelidir.

Ingiltere’de Rot’larin Katliami!!!!!!

Serto | 02 October 2006 09:20

Ne kadarda iyi bir egitici olsaniz bir noktaya kadar egitebilirsiniz, ozelliklede hayvanlari!! 11 yildir Ingiltere’de yasiyorum. Gunde iki defa yuruyuse cikarim. Elimde ya bir baston yada cebimde bir tas !! Hayvan ve Doga sevgisini kalbimde tasiyorum ama suna inaniyorumki herkes kendi dogasinda yasamali. Eger cok merakliysaniz kopek bahcedeki klubesinde, Insan’sa evinde!!! vede onlarin egitmesi mumkun olmayan sag duyularina, ic gudulerine vede dogustan sahip olduklari guclerine saygi duyarak! Ben inaniyorumki Rot gibi hayvanlari pet olarak secen insanlar bir saglik kurulusuna gorunmeli!
Sevgili ROT sahipleri gecen hafta Ingilterede Iki vakada bir bebek arabasinda uyurken parcalanarak olduruldu, ve bir cocuk olumle cebellesiyor. (Kiskanclik!!!) Ben derimki Watch your back and GOOD LUCK GUY’S!!
Saglicakla kalin…
Seref Topcu-London

Tam bir yıl sonra ;

sbaskentli | 02 October 2006 08:01

Can sıkıcı günlerin birbirini tren katarının vagonları misali ağır ağır kovaladığı günlerden biri idi. Bundan tam bir yıl öncesi.

Yazma hastalığının son deşarj şekli olan blogları yeni keşfetmiş ve onlarla oyalanma çabası içerisinde iken tanıştım pilli camiası ile. İlk önceleri sadece bildirgeç vardı benim için. Hafif sadece adını duyduğum ve ilgilenmediğim bir kardeş site idi.

O vakitler yazdıklarımızın okunma sayılarını görebiliyorduk yazılarımızın altında. Yazdıklarını sadece kendisi okuyan ve bu olguyu böyle seven ben için farklı bir tattı.

Speedup Emule ABC

Brandon | 02 October 2006 05:03

Emule
Emule

Geçenlerde Emule‘u açtım, şöyle bir baktım nedir durumlar ne gelmiş ne gitmiş diye. Aşk ve Sigaraydı sanırım film, filmin adına sağ tık, açtım yorumlar bölümünü. Bilmeyenler için; emule’de dosyanın tamamını bilgisayarınıza indirdiğinizde, dosyayı Paylaşılanlar sekmesinde görebilirsiniz. O sekmede de, sağ tık dosyaya ait yorumlar penceresini açtığınızda, o dosya artık neyse film, müzik, yeni çıkan bir albüm her neyse, hakkında düşüncelerinizi ve dosyanın gerçekten aranan içeriğe sahip olup olmadığı konusunda izlenimlerinizi kısaca yazarsınız. Neyse sağ tıkladım inen dosyalardan birine, açtım yorumlar sekmesini, elemanın biri şöyle yazmış: “Speedup Emule Abc Eng.txt explains all.” Aynen bu. Filmle alakası yok cümlenin. Nedir ki şimdi bu dedim, üşenmedim aradım emule’de, ilgili “tekst” dosyasını. Karşıma hemen yüzlerce farklı varyasyonu çıktı. “Eng” kısmı “Ger” olmuş, “Français” olmuş bilmemne, her dile çevrilmiş. Bu ne ya dedim, çektim. 30 saniye sürmedi dosyaya ulaşmam. 3 KB zaten.

Dosya adının çeşitli varyasyonları var demiştim, inceledim şöyle, “Don’t share speedup emule abc it explains shit” tarzı, almancası ünlem işaretleri, paylaşmayın bu dosyayı .mına koduklarım tarzı kızgın kullanıcılar gördüm. Nedir ki dedim şimdi bu, aç abi.