İnsan hayatı boyunca varolışuna mahkum edilmiştir ve bu bilinçli veya bilinçsiz mahkumiyet , sonlanabilir veya sonlandırılabilir karabasan , varolmak , zorunlu yaşamak gibi bir hapsoluşu da beraberinde getiren bir tutsaklığa , spiritualistlere göre ruhun bedene , materyalistlere göreyse bedenin kendine mahkumiyetini zorunlu kılmıştır. Varolmak , insanın yaşamaya kendini tutsak etmesi dışında dolayısıyla , kendine de tutsak düşmesidir. Bu , şüphesiz insanın kendine , özünün temelinde yatan o özgürlüğe karşı bir amansız ve altını şizerek söylemek isterim zorunlu bir başkaldırış , bir yıkıcı isyandır. İnsan , bu içindeki , benliğindeki ve sürekli görmezden geldiği bu eylem,isyan dünyasında kendini kaygan bir zeminde hisseder.Bu karamsarlık insana , artık içindeki bu büyük eylemleri bastıramamasının yorgunluğunda ansızın gelir ve bir daha uzun süre de yok olmaz.İşte karamsarlık varoluşun en büyük acısının kaynağıdır.