bildirgec.org

1982…

javelin | 06 June 2004 15:23

Annem evde okunabilecek her nesneyi saklama gibi garip bir huya sahiptir. Bana da bulaştırdı, dergileri filan elden çıkaramaz oldum. Bu dergideki bu dosya çok ayrıntılı ve iyi hazırlanmış, iyi bir başvuru kaynağı olabilir, yani atılmaz… Bunu da saklamak lazım… Yaa n’apsam gerekli sayfaları mı kesip saklasam?? Yok o daha beter, dağınık dağınık… Hiç çıkamam işin içinden… Durum bundan ibaret… Geçen kütüphaneyi karışıtırırken buldum… Annem 1982 yılının saatli maarif takvimini saklamış.. Neymiş efendim; takvimin yapraklarında “aklınızda bulunsun” köşeleri, yemek tarifleri, ilginç bilgiler varmış. O takvim neredeyse benimle yaşıt yahu… Şöyle bir göz gezdirdim… şu leke bununla çıkarmış, bunu bununla pişirince daha lezzetli olurmuş… bir de tefrika roman var, her yaprakta ayrı bir heyecan… “…izm”lerle ilgili bilgiler… biraz garipsediğim kelimeler dışında karikatürleri ile filan keyifliydi okumak 1982 takvimini… kimbilir n’apıyordum o yıl, dünyayı keşfetme derdindeydim herhalde…

ışığı kapama çubuğu

lavukprenses | 06 June 2004 14:24

Dün gece başucumdaki lambanın ampülü yanmıştır.Kitap okumama yardım eden bu lambayı çok sevmekteyimdir ben.Kitabı okur,lambayı kapatır yatarımdır.İşin güzel yanı odur,lamba onun için başucundadır.Odanın lambasını kullansan kapamak için kalkman gerekir,uykun kaçar.Başucumdaki lamba kalleşlik yapınca böyle,ben de odanın ışığını yakarımdır.Fakat o da nedir? Kapamak için kalkmak gerekecektir.Bir bilim adamı edasıyla düşünmeler sonucunda önce odada bulunan iki baget birbirine bantlanır uç kısımları birbirine denk gelecek şekilde.Sonra boş kalan diğer uçlara bir cetvel ve mutfaktan bulunan bir oklava da bantlanınca upuzun bir ışığı kapama çubuğu elde edilir.Yatağa büyük bir keyifle uzanılır,kitap okunur,uyku çökünce çubukla ışık kapatılır ve uyunur.

MPi’den sanal kumara duzenleme

ploop | 06 June 2004 12:36

link

milli piyango idaresinden internet uzerinden oynanan bahis ve kumar oyunlarina sinirlama geliyor.. milli piyango idaresi, turkiye sinirlari icinde oynanan kumar ve turevi sans oyunlari konusunda her turlu yetkiye sahip kurulusumuz. yakin gecmiste iddaa isimli bir oyun cikardi (bu oyunun ismi ayri bir tartisma konusu). iddaa sadece kombine maclara oynandigi icin sanirim ilgi beklenen gibi olmadi.. bu yuzden iddaa icin internet uzerinden de bahis oynama imkani saglayacak milli piyango idaresi, internet uzerinde de diger bahis sitelerini devre disi birakmak icin ugrasmakta. bana gore hem iyi hem de kotu uygulama. birincisi vergi acisindan yillik bazda cok buyuk kayiplarin oldugu bir alan, kayit icine alinmis olacak. oyle ya nerde oldugu belirsiz kumar sitelerine milyarlarca lira akiyor her gun.. diger yandan da haberdeki su cumle dikkatimi cekmekte: “Milli Piyango İdaresi’nde yapılan ön çalışmalarda, ilk aşamada internetteki kumar sitelerinin perdelenmesi üzerinde duruldu.” internete sansur uygulamak ne kadar dogru olabilir? 16000 internet cafe kapatan cin ve cep telefonlarini yasaklayan kuzey kore ile ne farkimiz kaliyor acaba? biraz durup dusunmek lazim..

Takdir-i ilahi.

ser-hus | 06 June 2004 11:55

Kendi ellerinle gömüyorsun arkadaşını toprağa, ailesi yanında feryat figan ederken sanki rutin bir şey yapıyormuş gibi kaskatı bir soğukkanlılıkla eşeliyorsun toprağı, toprak sert. Kefeni öylece güzelce koyuyorsun, Sert toprağı örtüyorsun işte. Dualar düşüyor ağzından ve ölümün o soğuk yüzüne çaresiz bir şekilde bakıyorsun, tüm arkadaşların orada, şaşkınlıkla izliyorlar, yardım ediyorlar, isteksizce toprağı kefenin üzerine atıyorlar, pis bir duygu geçiyor içinden, b..tan şeyler hissediyorsun işte, sol cenahındaki kafes sıkışıyor, herkes bir şeyler okumaya çalışıyor mezar başında,İnna lillahi ve inna ileyhi raciun diyorsun, ailesini teselli etmeye çalışıyorsun, geri dönüyorsun. [-Daha dün karşılaşıp muhabbet etmiştin, aynı lisede okumuştun,iş arıyordu, bulmuştu, fabrikaya girecekti, çalışacaktı, askerliği vardı, gitmişti, bitirip gelmişti. Şimdi öldü. On beş ay yoktu buralarda-askerdeydi- geldi ve öldü. Evlerine kat çıkıyorlardı, kendi evini yapıyordu, az inşaatlarda çalışmamıştı, iyi işçiydi, çalışkandı, sessizdi, askerlik dönüşü vakit kaybetmeden, fabrikaya girmesine bir gün kala hemen işe koyulmuştu, ta ki inşaatın elektriğine kapılıncaya kadar,ölüm ansızın yakaladı, bırakmadı da… ölüm haberi başka bir arkadaşın düğününe geldi, oysa inşaatta kalan küçük bir işini bitirip o düğüne kendisi gelecekti, gelemedi. Keyifler kaçtı, takı merasimi hızlı bir şekilde yapılıp cenaze evine gidildi.-]

orman yolu

daywalker-hafif | 06 June 2004 02:33

çok garip… çok… son 3 gecedir yürüdüğüm bir orman yolu var kendisinin bundan haberi yok ama hayatımın en güzel anlarını geçirdim orda. kendisi çok endişeleniyor beni kullanıyor olmaktan. orman yolunu işkence sanıyor. belki de anlamıştır yüzümden onu bırakırken. arkamı dönüp giderken gözümdeki ışıltıyı görmüştür belki. kulaklıklarımı takıp 3 gündür “inadına” dinlediğim “without you i’m nothing” çalarken onunla eve kadar elele yürümüş yanağına bir öpücük kondurmuş (bugün o beni öptü yanağımdan) olmanın verdiği inanılmaz huzurla ve de kendimle başbaşa o orman yolundan geçerken ben dünyanın en mutlu insanıyım. her seferinde aklıma “peki yarın ne olacak? ne yapıyorsun? neden?” soruları gelse de bunları düşündüğümde sonra tekrar seni düşündüğümde ve sonra da “az önce düşündüklerim ne kadar boşmuş… ben aşık oluyorum… gerisi umurumda değil…” diye bırakıverdiğimde kendimi neredeyse sonuna gelmiş oluyorum yolun. zaten bi kaç adım sonra onu arıyor/mesaj atıyor “geldim… merak etme… ii geceler” diyorum. ardından eklemek isterdim… “seni seviyorum…” ama yapamam… çok üzerdi o zaman bu onu. hayır aşık etmeye çalışmıyorum seni bana… sadece çok isterdim seni seviyorum diyebilmek… merak etmesin yürürüm ben her gece orman yolundan sadece kendisini 5 dk. daha görebilmek için. elini 5 dk. daha tutabilmek için. her parmağına teker teker dokunabilmek için. aslında kendisine bakmak için girmiştim buraya yazı yazarken buldum kendimi. o umarım okumaz bunu… hiç istemiyorum acı çeksin. lütfen sessizce fısıldasın bana giderken “seni seviyorum” diye. yalan olsa bile böyle çıksın dünyamdan. 🙂 🙂 mesaj attı şimdi, şu an “bana karşı ne hissediosun?” diye. bu sefer tutmadım içimde söyledim… seni seviyorum dedim.. sanırım çıkacak dünyamdan sessizce. ama böyle olsun sonum. eğer yaklaşmışsam dibe geri dönüş çok daha uzun ve zahmetli bir yol. neyse… “her an aşık oluyorum sana daha çok. sürekli seni düşünüyorum. her an…”