bildirgec.org

Kıskançlık üzerine

terepiben | 23 November 2003 14:27

Sevmek ve de en önemlisi sevilmek

en guzeli, olmasi gerektigi gibi.

Sahip çıkan erkek deyince hemen feminist duygularinız kabarip kadinlar zayıf ya da meta degildir diye bagirmamak gerekir. (Bunun dozajı da önemli tabi ki, abartan insanlar da olabilir tabi ki ama abartısı da zaten baskı altına almakö ezmek oluyor).

sahip cikmak deger vermektir korumaktir erkegin yapısında olani hayata gecirmesidir sahip cikmayip her hangi bir mevzuda konuda olayda harcanmasina goz mu yumulmali özellikle ortalıkta birsürü it-kopuk varken? bu kadinlari zayif olarak gormek onlari meta olarak gormek değildi, tam aksine yaninda ben varken sana bir zarar gelmesine elimden geldigince engel olacagim demektir

yolun öteki yarısı

lulu-thebrainsweeper- | 23 November 2003 10:09

BBC’deki bir “bedenine yakışanı giy kuşan” programında 35’inden sonra etek boylarının dizden yukarı çıkmaması öğütleniyordu, yakışsın yakışmasın. O günden sonra cesaretim kırıldı, minilerimin altına dizüstü çoraplar satın alıyorum hala, ama giyip de dışarı çıkamaz oldum. Oysa ben, bu hiçbir şey yapmasa gözleriyle taciz eden, dizden 5 santim yukarıda etek giyen kadına orospu muamelesi eden erkekler ülkesinde ne savaşlar kazanmıştım cesaretimle. Ve hala çok güzel bacaklarım benim. Tıpkı Kylie’nin poposu gibi. Ve Kylie Minogue da, 35 yaşına girdiği için, bundan böyle poposunu kamuya açmayacağını duyurdu geçenlerde. Slow adlı son albümü için, “35’inde bir kadın olarak hayatımın aynası. Sürati düşürdüm, yavaşladım ve son video-klibimde kapandım” diyordu. Madonna da iki arada bir derede: kah çiçekli elbiselerle masalcı teyze olarak çıkıyor karşımıza, kah Britney Spears’in dudaklarına yapışıp gençliğini emiyor… Neden peki? 30’dansa 40’a daha yakın olan Kylie Minogue, Nicole Kidman ya da 40’ını aşan Madonna, Demi Moore… Genç görünüyorlar, gençler gibi giyiniyorlar ve gençlerden sahne çalmayı da pekala beceriyorlar… Çünkü 35 hala yolun yarısı pek çok zihinde… Özellikle de kadınlar için. 35 yaş, daha doğrusu 35 yıl bir kadını arzu nesnesi olarak görmek için kültürel olarak alışılmışın dışında uzun bir süre. Bir kulüpte 45 dakika kur yaptıktan sonra yaşımı öğrenince girdiği şoktan, bana teyze diye hitap ederek ve böylece komiklik de etmiş olduğunu sanarak çıkmaya çalışan “delikanlı”yı bağışlıyorum. Ama hakikaten o beni terk etmeden ben mi terk etmeliyim seksapelimi ve unumu elerken zarif döpiyesler mi giymeliyim? 37’lik Ayşe Armani gibi ‘bir yandan hayatta herşeyi yaptım’ diye kendimi avuturken, ‘şimdi çocuk istiyorum’ diyerek yaşıma başıma yaraşır bir tutum mu almalıyım ve yine onun gibi ‘aman adam sonra gider 20’lik bir kızla evlenirse’ diye nikah masasından, spor salonlarından, anti-aging kremlerden ve nihayet operasyon masalarından medet mi ummalıyım? Yoksa şu dizüstü çoraplarımı çekmeceden çıkarıp pileli mini eteğimin altına giydiğim gibi kulübün yolunu mu tutmalıyım ve yaşımı sorduklarında müstehzi bir gülücükle içkimden bir yudum alıp piste mi fırlamalıyım?

Karadeniz’de her yıl 3000 yunus ölüyor!!!

CauLerpA | 22 November 2003 15:40

Karadeniz dünyanın en yoğun petrol trafiğinin yaşandığı denizlerden biri, kirliliktehdidiyle karşı karşıya ve birçok canlı türü artık Karadeniz’de yaşamıyor, büyük bölümünün de soyları tükenmek üzere…Yoğun gemi trafiğinin yarattığı çöp ve sintine problemleri, kontrolsüz avcılık ve kirlilik yüzünden tükenen türleriyle Karadeniz alarm veriyor. Her yıl yaklaşık 3000 yunusun öldüğü Karadeniz kendisi için alınacak önlemleri bekliyor. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), 31 Ekim Cuma Uluslararası Karadeniz Günü dolayısıyla dikkatleri bir kez daha bu çok önemli konuya çekmek istiyor. Uluslararası Karadeniz Günü için bir açıklama yapan TÜDAV Başkanı Prof. Bayram Öztürk, Karadeniz için acil eylem planı hazırlanmasının şart olduğunu ve bunun için Karadeniz’e kıyısı bulunan 6 ülkenin işbirliğinin şart olduğunu söyledi. Bu yıl uluslararası Karadeniz Gönüllü Kuruluşları Temsilciliğini üstlenen TÜDAV Karadeniz için komşu ülkelerin sivil toplum örgütleriyle birlikte uluslararası adımlar atıyor. TÜDAV’ın yaptığı araştırmalara göre Karadeniz’in herhangi bir yerinde meydana gelecek petrol kazasının yaratacağı kirlilik en geç bir gün içinde Türkiye kıyılarına ulaşacak. Dünyanın en yoğun tanker trafiği bölgelerinden biri olan Karadeniz’de bu yoğunluğun yaratacağı riskleri ortadan kaldıracak, kirliliği kontrol altına alacak kapasitede araç ve tesisler yok. Ayrıca bu yoğun gemi trafiği sintine ve çöp problemleri yaratarak denizi büyük boyutlarda kirletiyor. Günümüzden sadece 30 yıl önce Karadeniz’de ticari değeri olan 26 tür balık varken bugün sadece 6 tür balık yaşıyor. Mersin, kalkan, uskumru, orkinos, kılıç ve Akdeniz foklarınaKaradeniz’de rastlamak günden güne hayale dönüşüyor.Karadeniz’de kılıç, orkinos ve uskumru bulmak artık imkansız, mersin ve kalkanlar ise ölüm kalım savaşı veriyor. Aşırı avlanma ve kirlilik canlı türlerini tehdit ediyor. Soyu tükenen türler başka canlıları da etkiliyor, zincirleme bir ilişki sonucunda başka türler de yok oluyor. Sürdürülebilir balıkçılık tercih edilmeli ve balıkçılar kurallı avlanması alınabilecek ilk önlem. Ayrıca Özel Deniz Koruma Alanlarıoluşturularak soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan türler koruma altına alınmalı ve Doğanyurt ve Boğaz çıkışı gibi doğal özelliklerini henüz kaybetmemiş olan bölgeler böylece çevresel tehditlerden uzak tutulmalı. Karadeniz’de her yıl kalkan avcılığı nedeniyle yaklaşık 3000 yunus hayatını kaybediyor. Kalkan ağlarına takılan yunuslar kurtulamayarak, karaya vuruyor ve hemen hergün onlarca yunus ölü bulunuyor. Bunu önlemek için kalkan balıkçılığının sınırlandırılması şart. Kirlilik de yunus ölümlerine yol açan bir diğer neden. Tüm bu tehditlere karşı önlemler alınmazsa Karadeniz yavaş yavaş sona doğru yaklaşacak.