bildirgec.org

yurttan kaçma şeysi

shmoo | 29 September 2002 20:42

Dayanamadım, şu yurttan kaçma hikayemi anlatmaya karar verdim. Malum okullar açılıyor, ders çıkarılması gereken noktalar mevcut.

Olayların gelişmesi benim yurtkur’un banyo dediği, ancak vücudunun sığabileceği küçük klubelerde hızlıca alınan bi duş sonrasıyla başlamıştı. Bornoz kılığında( ki yurtta böyle gezmek yasaktı, hatta önü açık terlik giymenize de pek hoş bakılmıyordu. Sanırım bekçiler erkek olduğundan, onların cinsel iştahlarını kabartmayalım durup dururken fikriydi bu) odama çıkacaken, banyonun karşısındaki kazan dairesinde fare var mı, fare yoksa ne var falan diye keşife çıkmaya karar verdim. Bu keşfim sırasında ise dışarıya açılan kapının açık olduğunu gördüm. Odama çıkıp arkadaşlarıma anlattım. E kaçarız bi gün falan diyerekten konuyu kapattık. Günlerden bir gün, ben kaçmaya karar verdim. İmzayı attıktan sonra çıkıcaktım kapıdan, arkadaşlarım da kapıyı kapıycaktı. Dünya sabırsızı bi insan olduğumdan hadi diyorum, dur diyolar, hadi diyorum dur diyolar. Ben de indim aşağı, çıktım kazan dairesinden, bizim pencerenin önüne gelip birinin ismini çığırmaya başladım. Arkadaşım çıktı, napıyosun orda dedi? Hadi kapatın kapıyı dedim. Artık bekçiler mi duydu ne halt olduysa çakallar farketmiş kapının açık olduğunu ve nöbetçi memur da tekrar imzaya çağırmış. E tabii imzam var ben yokum. Pek sevgili arkadaşlarım da bana sabah haber vermeyi uygun görmüşler ki ben Ankara ya Rashit adlı grubun konserine gitmiş, izlemiş, baygın vaziyette uyumaktaydım. Acilen şehrime geri döndüm, arkadaşlarımla netçez şimdi biz tarzı bir konuşmadan sonra, aynı şehirde oturan teyzeme haber veriyim, bana geldi falan desin dedim. Aldım teyzemi gittik yurda. Saçlarımı tek tek zenci misali ördürmüştüm, müdür bana; -ben de ne diye böyle geziyo bu demiştim, serserinin tekiymişsin falan dedi. Herşey bana karşıydı yani, öyle hanım hanımcık bi porte çizemiyordum saçlarım yüzünden, kadın ne anlatsam inanmıyordu zaten. Bi dolu yalan attık, ama ailene haber vericez dedi. Hı zıçtık dedim, harbiden de zıçtım zaten. Annem bi posta aradı azarladı, babam bi posta aradı azarladı, babam annemi arayıp bi posta azarladı, kardeşim babam annemi azarladı diye beni aradı azarladı. Ananem niye anneni üzüyosun diye aradı azarladı. Büyükbabam niye annaneni üzüyosun diye aradı azarladı. Bu geniş çaplı azarlama olayından sonra günler boyu bu olayın soruşturması sürdü. Önce tatbikat yaptırdılar. Müdür,yardımcıları ve teyzem aralarında da ben kazan dairesine indik ki bi kelepçeler eksikti kollarımda. Suçlu psikolojisine balıklama daldırdılar.( Suç işleyebilirmişim gibi bi tip mi vardır nedir bende, lisedeyken de kadının teki cüzdanını kaybettiğini farkettiği anda yanında sırf ben vardım diye boğazıma sarılmıştı cüzdanımı ver diye) Nerden kaçtın, nası çıktın falan bi dolu saçmasapalak sorulardan sonra savunma yaz dediler, bi sürü yalan uydurduğum için ne yazdığımı hatırlamıyorum şu an. Verdim savunmamı, görüşüldü falan aslında bunun cezası yurttan atılmak ama 3 gün uzaklaştırma veriyoruz dediler. Ben üzüldüm 3 gün verdiler diye. E sonra resim hikayesi var tabii. Bi baktım asmışlar fotoğrafı, altına da nerden kaçtığımı, ne kadar ceza aldığımı falan yazmışlar. Bakın görün cıss yaparız sonra hesabı.

Rezillik tabii. 3 gün kafa dinledim, arkadaşımda kaldım, bi de deli gibi kar yağmaz mı, sabaha kadar kaydık durduk. Yurdun önüne gittik, herkes camdan karı izliyodu. Ben heyoo şeklinde hoplayıp zıplıyodum. Yurda döndüğümde, banyoda kafamı şampuanlıyorum yan kabinden sensin di mi kaçan? ne cesaret yaa? süper falan deyip gözüme şampuan kaçmasına sebep oluyolardı bi takım insanlar. Ehü ehü şeklinde cevap veriyodum. O sıralarda da okulda sosyoloji sempozyumu yapılıyordu ve diğer illerden bi sürü öğrenci gelmişti. Telefon sırasında arkamdan onlardan ikisi vardı, ama yani tam solcu tiplerdi. Ben telefonda bi arkadaşıma bu kaçma olayını anlatıyodum ama onlar uzaklaştırma olayını anlatırken geldiler. Telefonu kapattım, sigaralarından kısa bi nefes aldılar, baksana naptın sen? bildiri falan mı dağıttın dediler? ben içimden hass diyerekten, yok ben yurttan kaçtım, şeyden, kazan dairesinden dedim. Bunlar da sanki bildiri dağıtsaydım beni baş tacı ediceklermiş ama yurttan kaçtığım için; -heee hikayesin yani, tarzı bi bakışla uğurladılar. Artık odamız benim adımla anılıyodu. Gençlik işte..

Bi de sokaktan geçen ne üdüğü belirsiz bi kişiye seslenerek bize bira almasını istediğimiz ve benim bir eldiven bi de mavi eşofman altına malolan hikaye var ki, rezilliğin bu kadarı yeter diyerekten noktayı koyuyorum.

Burayı sevmeye çalışıyorum

vstride | 29 September 2002 14:35

İzmirde yaşıyordum 4 ay öncesine kadar. İşim güzel değildi ama eğlenceliydi.

Aile yüzünden şirin sayılabilecek bir ege kasabasına yerleşmek zorunda kaldım güzel de bir iş buldum gelmeden.( Bu işimse güzel ama sıkıcı) Her şey çok güzel başlamıştı her zaman ki gibi ama yerinde gitmeyen birşeyler vardı çabalıyordum çabalıyordum ama bir yere ulaşamıyordum. Sebebi bence diğer iş arkadaşlarımın çok salak olmasından kaynaklanıyor ve hala öyleler çok salaklar!!!(ne alaka demeyin gelin görün derdim ama neyse)

Sonraları kendime yeni yeni uğraşlar bulmaya çalıştım ama bulduklarım da bana sıkıntı vermeye başladı en sonunda kendimden 9 yaş olan bir bayna hayranlık duymaya başladım (ve ben nişanlı bir herifim) ama …. hnm da göz ardı edilemeyecek kadar çekici ve seksi. Kendisine söyledim bunu açık yüreklilikle önce bana kızdı ve “beni bana bir daha ne mail at ne de telefon et” dedi (iş nedeniyle en az günde bir kez görüşüyorduk ama 🙂 ) Sonra “tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır hesabı” tekrar görümeye başladık ben her zaman ki gibi ısrarlarım sonucu bıktırmışım ki “hiç birşey demiyorum artık sana nasıl davranmak stiyorsan öyle davran” dedi. Neyse geçen hafta içinde o’na bir kitap hediye ettim o da bana “keşke 9 yaş daha büyük olsaydın dedi” (Her kitap veren böyle demez ama konuyu fazla açamıyorum önemli olan bunu demesi bence !). Bende kendime yürü be dedim. Öyle işte her gün onunla konuşmak için can atıyor duruma geldim bu ısrarımı daha başka islerde kullansam her halde odtü ‘yü falan bitirirdim. Ama halimden mutluyum. Dün gecede bana dediki nette “sana aşık olacağım bu gidişle seni bir numaralı hayranım ilan ediyorum”. Benim korkum şu aslında. Belki o’nu elde edeceğim böyle giderse ya elde ettikten sonra ne olacak bütün heyecan bitecek! İstemiyorum aslında bıraksın acı çekeyim 🙂 Mazomuyum ne?

çok sahtekar adamım

redstar | 29 September 2002 14:29

üniversite yılları..

bi kaç arkadaş okulda takılıyoruz.canımız içmek istiyor ama paramız yok.. akla fikre ihtiyacımız var.

burda devreye redstar nam-ı diğer “iblis” giriyor.hemen plan uygulamaya konuluyor.okul kütüphanesinden bir çeçenistan haritası renkli print out olarak temin ediliyor.bir hademe masası kantin girişine yerleştirilir.broşür nitelikli renkli yazılar a4 e çıktı kütüphaneden gene.kırtasiyeden para makbuzu.çeçenistan a yardım kampanyası diye para toplanmaya başlanır.öğleden sonra 3 e kadar toplanan parayla 6 şişe absolut ve 10 kişilik meze, meyve suyu temin edilir.benim evde, jim morrison ve iggy pop eşliğinde, ertesi günün ilk ışıklarına kadar 4 kişi olarak tamamı tüketilir..

cehennem de çok cezası var mı bu işin..

denizli \’YE ilk adım.

jeyjey-hafif | 29 September 2002 13:38

bu gün yeni bir şehire okumaya gidiyorum.Denizli ‘ye gidiyorum.3-4 saat sonra oradayım.niye mi gidiyorum?okumaya gidiyorum…Gerçi gelemeyecek miyim?Gelecegim.hafta sonları nazilli deyim tekrar.bazı zevklerimden mahrum kalacagım fakat.yeni zevklerimde olacak. yurtta kalacagım. ranzada yatacagım.(büyük ihtimal üstte,allahtan yükseklik korkum yok.) hafife eskisi kadar takılamayacagım.(son2-3haftadır da akasatıyorum zaten) hayırlısıyla 4 yıl okuyacagım. yurtta gece yarısına kadar geyik yapacagım. yemeklerden sikayet edecegim. ……… neyse kendinize iyi bakın…günlük sende iyi bak…