bildirgec.org

Postmodern bir müze olarak süpermarket

hamilikart | 02 August 2002 01:11

Evrimin ilk basamaklarından itibaren insanoğlu yaşamda kalmasını sağlayabilecek, ileri aşamada bugün ve daha ileri aşamada yarın daha da iyi yaşamasını sağlayabilecek milyonlarca içiçe geçmiş yöntem oluşturdu. Avlandı, bitkiler yetiştirdi, temizlendi, karnını doyurdu, sevişti, çocuk sahibi oldu, daha rafine zevklerin peşinden gitti. Yıllar boyunca yaşamış yüz milyarlarca insan tarafından, zeytinyağı yapmaktan, biber yetiştirmeye, altına eden çocuklarının altını temiz tutmaktan, yüzündeki sakalları traş etmeye, evcil hayvanlarını beslemekten bilgileri birbirine iletmeye varan binlerce değişik konuda oluşturulmuş bilgi haznemiz inanılmaz bir boyuta ulaştı. Parayı Likyalılar basıp kullanmıştır diye bilinir. Düzinelerce anaakım (mainstream) ekonomi metodunun yanında, bunların binlerce farklı çeşiti evrimleşip, globalleşme adında kapımıza dayandığında, bizden arzu ettiği en önemli şey cüzdanımızın içindekiydi. Yargılamıyorum. Kapitalizm de insanoğlunun diğer buluşları gibi evrimleşmek zorunda. Bu da diğer bir dolu insan yöntemi içinden sadece bir tanesi. Geçelim…

bozuk para, çok bozuk!

knemo | 02 August 2002 00:05

İlkokulda yazdığım ilk kompozisyonun aziz hatırasına…

Güzel bir bahar akşamıydı, aynı apartmanda oturma talihsizliğine eriştiğimiz evsahibine rastlamış ve bozulan kombi’sinin tamiri için ödediğimiz parayı kiradan düşmesini rica etmiştim ki; açtı adam ağzını, ben yumdum gözümü, bir güzel dalaştık!

“Ödemiycem!” dedim kirayı, sonra “-sahip” rahatsız etmeye başladı, arıyor tarıyor filan. Ev arkadaşlarımla Seinfield seyrediyorduk birgün, oradan aklıma geldi, tamam ödeyeceğiz ama Cosmo’nun yaptığı gibi, hepsini bozuk para olarak: 150 milyon! Önce çok cazip ve eğlenceli ve aşağılayıcı geldi bu intikam planı. Sonra işyerine gidince kendi kendime terapi yaptım: Aramızdaki kavgayı daha da büyütmekten başka bir işe yaramayacaktı bu fikir. Ben kendi kendimi sakinleştirmeye çalışırken, dâhiyane fikrimi duymuş olan deli ev-arkadaşlarım lafımı hiç sektirmeden çalışmalara başlamışlar bile… Gün boyu çevre semtlerdeki bilumum bakkal, market -ve hatta- gross marketleri dolaşmış, mağduriyetimizi anlatmış ve onların takdir duygularıyla, eve bırakmak gafletinde bulunduğum paranın 100 (yazı ile yüz) milyonunu öğütüp bozuk para halinde sırt çantasına doldurmuşlar. Eve geldim ki bir de ne göreyim: İki kafa-dar, yayılmışlar salona şıngır mangır bütün paraları sayıyorlar. Bir yandan da gülüyorlar, bak ne iyi yaptık, bütün gün dolaştık ama değdi doğrusu, acayip eğleniyoruz der gibi. “Hayııııır!” Siz beni öldürmek mi istiyorsunuz?!..Gayet karikatürize olmuş bir halde bankamatiğe yollandığıma mı yanayım, bi 100 milyon daha çekip kirayı tamamlayıp kapıcıyla gönderdiğime mi yanayım! Kira parasını zarfa koyarken arkadaşım boynunu büküp,

angarya

nikita | 01 August 2002 21:37

okul bitti, bari yazı boşboş oturarak heba etmeyelim diye babamın da zoruyla tanıdık birinin yanında çalışmaya başladım. tabii burada “çalışma” fiili kulağa fazla oturaklı gelir. benimki az buçuk ayak işleri, tabiri caizse angarya…

iktisatta okuyoruz, biraz ticareti öğrenelim diye umarken; başımıza geleceklerden tabii ki haberimiz yoktu. şu son bir kaç gündür yaptıklarım, hani biraz acı bir itiraf babından da olsun, benim gibi biraz rahat büyümüş adama harbiden oldukça sıkıcı ve biraz da ağır geldi.

neyse dün şirket içerisinde çaylak modunda bulunmam hasebiyle ssk primi yatırmaya yollandım. prim nedir, ssk’nın açılımı nedir, sonra tahakkuk nedir bihaber olan ben kurtlar sofrasına silahsız olarak atılıverdim. dedik 1-2 saat bekleriz, genç yaşta olsak da devlet dairelerinin işlem prosedürlerini azıcık ucundan tatmışız nasıl olsa…

tabii kazın ayağı öyle değil(miş). neyse gittik girdik 3,5 kat+1 koridor burgu yapan sıraya… tam olarak 5 saat sonra sıra geldi; o arada akşam yemeği olarak uzun ve kalabalık insan hengamesinin arasından karpuzlar, ayranlar geçti memurlara yemek niyetine… velhasılı kelam o mşen yüzlü, pek sevecen, tabii hamarat memur zatla yüzyüze gelme şerefine nail olabildik. kendisi pek muteber bir şahsiyet olarak, şirekin numarasını kağıttan okuyamama, bir (1) çeki tam olarak 10 dakikada işleme sokma gibi değişik enstantaneler içindeydi. pek bir mutlu, biraz yorgun bir şekilde çıkarken, geride bırakmış olduğum 2,5 kat+1 bahçe sırasındaki insancıkları düşünmeden edemedim beşiktaş’a kadar yürürken…

merdivenden yuvarlamaca

detay-hafif | 01 August 2002 17:18

Demolar için sağda solda gezinirken ilginç bi oyuna rastladım. İndirdim baktım pek komik. Merdiven başında duran bir adamın bir noktasını dismount ediyorsunuz ve adam haliyle merdivenlerden aşağı yuvarlanıyor. Oyun da bu yuvarlanma esnasında en çok zarar vermek ile ilgili. Highscore’lar web üzerinden kaydediliyor şeker yapmışlar.

İlgilenenler için download adresi: http://tAAt.fi/taat/porrasturvat/ Readme.txt’ten alıntı (çevirmeye üşendim)