bildirgec.org

DELİ KIZIN RÜYASI..

jaded | 02 May 2002 23:38

rüzgar uğultu peşinde esmeye tetikli..aynı anda fırtınayla karışık yağmurda yağabilir..bu hiçlik kasırgası..şiddeti gittikçe büyüyor.. bir kırlangıç olsaydım..hiç çıkarım olmazdı hayattan..mevsimleri severdim belki kış hariç..yeni iklimler keşfederdim,binlerce yol katederdim..hiç yorulmazdım..içim bir öncekine göre hep hevesli..hep uçmak isterdim hep uçayım..bu sonsuza dek sürsün;umudum kasırgadan payını almasın,temizim ben sadece bir kırlangıç..sıcak iklimde yaşarım ben..rüzgarı severim..gelinciklerdir çecuklarım ve derken bir silah sesi duyuldu..kanadımdan vuruldum artık uçamam..öldüm ben..kırlangıç olmasaydım… . .bir rüzgar olsaydım ben..hırçın olurdum belki bilmediklerine hevesli ama gücümü esirgemeyen..can katardım tohumlara uçururdum onları bir ağaçtan öteline..çiçeklerle arkadaş olurdum..bir çocuğun yüzünde yumuşak bir tebessüm oldurdum..belki de “o” yalnız kadını okşayan tek erkek..herşeyi severdim hele deniz..küçük yaramazlıklar yapardım dalgalarla..kimseye zarar vermezdim;derken koca bir fırtına kasırgayla yola çıktı..bana kimsin diye sordular..sen nesinki dediler..üflemeleri yetti..tüm ağaçlar ayrıldı kökünden..çiçeklerim uçtu kayboldu..dalgalar ağlayarak devirdi sandalları…herşey öldü..öldüm ben..rüzgar olmasaydım…. . .bir ağaç olsaydım..en güçlü ben olurdum asırlık dev bir çınar..dallarım bedenimden güçlü..yavrularım çiçeklerim birbirinden hevesli..birbirinden güzel..kuşlarla aram pek iyi..hele bir kırlangıç varya..işte aşığım ona…dallarımı o konsun diye uzattım..rengim tüylerinden çalmışçasına kızıl..yaşama sevincim herşeyim..ama her daim güzel olamam ki ben..güz olur yapraklarımı dökerim;yavrularımı..içimde hüzün..terkeder beni o güzel kırlangıç birdaha gelicem diyerek…der ve gelir lakin kocaman bir yalnızlık bu kocaman çınara fazla geldi..gitmeseydi..bir ağaç olmasaydım…. . .küçük bir kız çocuğu olsaydım..babamın en sevdiği kızı..en şımarık..hep büyümeye hevesli olsaydım..içimde yerinde duramayan milyonlarca parça..oyuncaklarımdan ibaret olsaydı dünyam..acımasaydı canım..dövmeseydi babam beni..annemin ağladığını görmeseydim..herşey öldü..öldüm ben..bir çocuk olmasaydım..19 yaşımda,dokuz yaşında ölmüş bir çocuk taşıyorum içimde..bazı şeyler belki hala yasta;benliğim??arada bir konuşuyor o çocuğun ruhu..sonra deli diyorlar çok bilmişçesine..ağlamasaydım,daha çok şey yazardım….. (justine bu senin için)

şaşkın

futur | 02 May 2002 23:22

Akıl gün geçtükçe daha anlamsız ve işlevie yöneliklik bir yana bir mikrodalda fırın gibi geliyor.

İhtiyacın olmadan düşünceler, karmaşıklaşan hayaller, üretilen yeni bir hiç daha; rüya görmeye başlamamla birlikte, hayatımın boktan bir hal alışı aynı günlere rastladı. Günler karanlıklaştı, geceler renklendi. Kabus bile gördüm sayesinde, evet, anlamak kolay geliyordu birçok şeyi, birçok şeyle geçmişimi birleştirmek; bir karıncayla bir tuğla arasında dahi bir takım bağlantılar mevcut hale gelmişti. Ne istediğimi bilemiyordum ama yinede….. Belkide en az bilendim..

Oynamak istiyordum ama asla kaybetmek istemiyordum. Karıncalar, bir buğday başağı, sulanan çimenlerin kokusu, kadın kokusu, esen yelin kokusu ile anılarını bana verişini düşünüyorum şu günlerde, halim iyi değil…. Ama delirmek yok kurgumda, gelecekte yalnızlık da yok, tüm bunları beni seven ve sevmeyenlere borçluyum.. Tüm anlaşılırlıkları ile anlaşılmaz kıldığım dünyada ölmek en güzeli…. ölmek zamanı gelince… hapsolmadığım ama yine de inşa ettiğim hücremden bakmıyorum bu dünyaya, onun kaidesinin tam yanındayım. İnsan en büyük sorum, ve cevabına en yakın olduğum soruymuş. Tüm yapılanlar çok açık geliyor, belki de belirlenimci; ama heyecanımı yitiremem belirlenim tuzağıyla…. Heyecansız bir deli olamaması, bana delirme ihtimalinin yüksek olduğunu hissettiriyor. Ne dediklerini düşünüyorum, ben yarattım bu kurguyu sorumlusu benim, kızamam yaptıklarına…. Ben yeniden anladım bu güzel dünyayı.. Bir daha yarattım hiç bir referans göstermeden. Kaynak: benim o kadar…. Sormayın nerden bildiğimi, şaşırmayın bildiklerime; bana şaşırmaktan daha kolay şaşmalısınız, hücre birlikteliğinize…..

Eyvah!?!?

depart | 02 May 2002 21:05

Eyvah mı demeli acaba…? Aniden çekip giden sen, hala Walt Disney’i özleyen ben, özlemlemek ile özlemek arasındaki farka takılı ilişkimiz… Senin sürekli dikine gidişin, ve hiç bir zaman eşkenar olmamaktaki ısrarın, 30-60-90’lara mahkum kalışımız… “Hey, orada günlerin nasıl?” diye sitemle sorasım geliyor. Her su sesini yağmur sanıyorum artık, her tıkırtıyı şimşek… Sen, oradaki, herkes seni var sanıyor…