bildirgec.org

garipmiş.

bobiler.org daki ozan | 30 January 2002 05:41

forward manyakları yolladı. pek garip bişeymiş gibi geldi. maili aynen yapıştırdım:

Bu zeka testi Almanya’da Daimler firmasinda gelistirilmis. Yazidaki F harflerini sayin..

=========================== FINISHED FILES ARE THE RE- SULT OF YEARS OF SCIENTIF- IC STUDY COMBINED WITH THE EXPERIENCE OF YEARS

===========================

Kaç saydiniz ? Emin misiniz ?

(cevap devamında..) Eger cevabiniz 3, 4 ve 5 ise yanlis

6 tane F var…

Genelde bu teste insanlar 3 olarak cevap veriyormus Eger ilk defada 6 bulduysaniz bir dahisiniz… Daimler firmasindakiler insan beyninin OF karakterlerini yanyana çogu kere dogru algilayamadigini kesfetmisler…

tamam, deliyim. ama, önlem önlemdir

hafifuyku | 30 January 2002 05:38

Florida’da bi kasabanın başkanı, “ne olur ne olmaz hukuki önlemlerimizi alalım” diyip, resmi olarak şeytanın kendi kasabasına gelmesini yasaklayan bir bildiri yayınlamış. CNN ing.

Turkcell’den Önemli Uyarı

ryan | 30 January 2002 03:09

turkcell müşterilerini uyarmak için site girişine pop-up açılan bir uyari koymuş.

belirttiklerine gore web adresinizin ve şifrenizin sorulduğu Turkcell web sayfası görüntülü bir e-posta ortaliklarda dönüyormuş. bu mail bana gelmediği için gösteremiyorum. ama mailin ulaştığı kişilerin dikkatli olmalarini istemiş. çünkü bu mail turkcell tarafindan gönderilen bir mail değilmiş.Abonelerini zor durumda bırakabilecek e-postanın engellenmesiyle ilgili olarak tüm çalışmalar Turkcell bünyesinde başlatılmış.

+ olarak dikkatimi çeken bir olay oldu. turkcell.com.tr adresi artik turkcell.com adresine yönleniyor. turkcell dışındından birisinde olduğunu duymuştum. sanırım dava açıp almışlar.

“Neden, neden?” derken bunu buldum

empty | 30 January 2002 00:22

ne kadar çok sevdim ve de ne kadar çok kırdım… ALDATMACA Nasıl bir kadın arıyorsunuz ya da nasıl bir erkek…? Aşkınızı yaşamak için istediğiniz insan nasıl biri…? Nasıl tarif edersiniz o aradığınız insanı…? Ve o aradığınız insanı gerçekten bulsanız hemen koşar mısınız onun yanına…? Yoksa ürküp geri mi çekilirsiniz…? Ahmet Altan’dan inciler “Terk etmiş ve terk edilmiş” bir kadının macerasını anlatan Çiğdem Anat’ın “Aklım Nereye Gidiyor, Ellerim Nereye” kitabını okurken gördüm birden cevabı. Kitabın bir yerinde o cümle çıkıyor karşınıza, romanın kahramanı olan kadınla yeniden ilişki kurmak isteyen eski sevgilisi, karısından yakınırken şöyle diyor kadına: “Beni aldatabilecek bir kadın istiyorum.” Bu cümlede duruverdim. “Kendisini aldatabilecek bir kadın isteyen” bir erkek. Birden fark ettim ki bütün erkekler aslında, bunu açıkça söylemeseler de, “kendilerini aldatabilecek bir kadın” istiyorlar. Bütün kadınlar da “kendilerini aldatabilecek” bir erkek. Ama bu cümlenin, kitapta yazılmayan bir devamı bulunuyor, bir başka cümle daha var bu cümlenin ardından gelen. “Beni aldatabilecek bir kadın istiyorum,” ama “beni aldatmayacak bir kadın.” Herkes, kendine muhtaç olmayacak kadar güçlü, başkalarına gidebilecek kadar özgür, her an kendisini beğenecek başka birini bulabilecek kadar alımlı birini istiyor, ama bu istediği özelliklere sahip olan insan kendisini aldatmasın da istiyor. “Aldatabilecek biri olmak” çekici kılıyor insanı, belki de çekiciliğin tarifi bu kadar basit, “aldatabilecek biri” olmak. İnsanlar “aldatabilecek olana” doğru çekiliyorlar, yaklaşıyorlar, dokunuyorlar, sonra kendi şartlarını söylüyorlar ; “Ama aldatmayacaksın”. Ve “aldatabilecek olanın” çekiciliği ile aldatılma korkusu arasına sıkışıyorlar. Her an bir kuşkuyu, bir korkuyu, bir tedirginliği soluyorlar öyle biriyle olduklarında. Biliyorlar ki, “aldatabilecek biri” aldatabilir. “Aldatamayacak biri” güvenli ama sıkıcı “aldatabilecek biri” çekici ama korkutucu. Aşkın en zor kavşağı. Hangisini seçeceksiniz, istediğinize sahip çıkacak cesareti gösterebilecek misiniz, yoksa güvenli bir sıkıcılık mı daha cazip gelecek size…? Kitabın erkek kahramanı da “aldatabilecek birini” aradıktan ve üstelik onu da bulduktan sonra duruyor zaten, karısını, çocuğunu, alışkanlıklarını bırakamıyor. Boş bir evde aşkla kendisini bekleyen “aldatabilecek kadının” yanına gitmiyor. “Aldatabilecek bir kadın” istiyor, o kadını buluyor ve daha önce verdiği sözden dönüp o kadını “aldatıyor”. “Aldatabilecek kadından” korkuyor erkeklerin çoğu gibi. En çok istediği kadın, onu en çok korkutan kadın çünkü. Hayatı boyunca düşlediği, özlediği kadına kavuştuğu anda o kadından aslında ne kadar korktuğunu fark ediyor erkek ve “aldatamayacak olanın” sıkıcılığına dönüyor. Sonra da, hayatının sıkıcılığına, kendi korkaklığına bir teselli bulabilmek için toplumsal payeler, işinde geçici başarılar elde etmeye uğraşıyor. “Aldatabilecek kadın” ise yapayalnız, bir sevgili bekliyor. Erkekler aldatabilecek bir kadını” sevip, “aldatamayacak bir kadınla” yaşıyorlar, güven ve rahat aşka ağır basıyor. “Aldatabilecek kadın”, kendisine benzeyen bütün kadınlar gibi mutsuz oluyor kitapta. Onu şartsız ve korkusuz sevecek birini bulana kadar da mutsuz kalacak. Ahmet ALTAN Söylenebilecek hiçbirşey yok… “Kadın”larımızın sırrı bu olsa gerek… ne kadar çoğuluz ve ne kadar yalnız;

Aymek

Wrzl | 29 January 2002 23:50

iMac dizaynları yapılırıken denenen bazi prototipler.

CNN’ den Nazim Hikmet’e sansur

Yarma | 29 January 2002 22:46

CNN Turk te yayinlanan belgeselde, Nazim’ in “amerikan emperyalizmi” nden bahsettigi siir ve konusmalari sansurlenmis. Bence ayip… Leman’ in bu haftaki sayisinda da cikan yazi aynen soyle:

“Vay Ne Hale Gelmiş Memleket CNN Türk’de yayınlanan Nâzım Hikmet belgeselinde sansür… 20 Ocak 2002 Pazar akşamı yayınlanan Nâzım Hikmet’in hayatını anlatan belgeselde Nâzım’ın “Vatan Haini” isimli şiiri sansürlü yayınlandı. Amerikan sermayeli yayın organı olan CNN Türk Nâzım’ın vatan haini şiirindeki “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.” Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet. “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.” Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. “Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet. “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.” diye başlıyan satırları yayınlanmadı, belgeselin Nâzım Hikmet’in vatan haini ilan edilen bakanlar kurulu kararından sonra hakkında yazılanların anlatıldığı kısmında, “Nâzım’a ilk kez vatan haini diyen kişiye yıllar sonra verdiği yanıtta” diye başlayan bölümünde Nâzım’ın “Vatan Haini” isimli şiiri Genco Erkal’ın ağzından sunuldu, şiire aşağıdaki satırlarla başlandı. evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Aynı belgeseldeki ikinci sansür yine Amerikan emperyalizmi sözüne idi Nâzım Hikmet’in eski sovyetlerdeki hayatını anlatan kısmında Bulgaristan’da yaptığı konuşmada geçen Amerikan emperyalizmi sözcüğünü içeren konuşması, belgeseldeki bütün konuşmalar Türkçe olarak alta yazılırken bu sözü alt yazıda verilmedi. 40 yıl önce yazıldığı halde günümüzde Amerikan emperyalizmine karşı hala güncelliğini koruyan şiir ya Amerikan sermayesinin yerli uşakları tarafından sansür edildi ya da otosansür’e (ben ona otomatik korku diyorum) kurban gitti.”