bildirgec.org

ustaninduasi

11 yıl önce üye olmuş, 3 yazı yazmış. 14 yorum yazmış.

Bağdat

ustaninduasi | 08 October 2008 15:07

Bağdat doğuyor

Bağdat’ın yapımına 772 yılında başlanılmıştır. Abbasiler’in baştan beri Bizans’a yakın olmasından ve şehre tam olarak hakim olamayacaklarını bildiklerinden, Emevi başkenti Şam’a tedirgin yaklaşmışlardı. Bunun üzerine Bağdat’ı kurmaya karar verildi.

Halife Mansur’un işaatsını emrettiği Bağdat’ın kuruluşuna dair oldukca ilginç ve kökleri geleneksel sembolizmden beslenen rivayetler vardır. Bu rivayetlerden birinde; Bir keşif heyeti ‘hali (boş)arazi’ olan Bağdat’ın bulunduğu yöreye gönderilir. Havasını suyunu ve nehirle ulaşımını göz önünde bulunduran halife orasınını uygun bulur.

Ancak bir başkentin kurulması için bu gerekce yeterli olmazdı. Bölgede yaşayanları çağırarak, dört mevsimde havasının nasıl olduğunu sorar. Dahası, adamlarını gönderip onların bir süre orada kalıp gözlem yapmalarını ister. Kendisinden asırlarca sonra yaşamış olan İbn haldun’un başkentlerin yer seçimi için söyledikleri mukaddime’sinde aynen şöyledir: ” Şehir dağ başında yüksek ve sarp bir tepenin üzerinde ya da ağaç ve taş bir geçilemedikce ulaşılamıyacak bir tarzda çevresi, bir nehir yada deniz tarafında kuşatılmış olması gereklidir. Hastalıklardan koruna bilmek için havadar, insanların geçimlerini sağlaya bilmeleri içinde tarım alanlarına yakın olmalıdır.” İşte Bağdat bu tariflerin hepsine çok uygundur.

Tarihçiler Bağdat yakınlarında ki bir kilisenin rahibinin kadim kitaplardan kendisine ulaşan bilgilere dayanarak, bu şehri ancak milas(hırsız) isimli bir kişi kurarsa yaşayacağını, onun dışında kim kurarsa kursun uzun ömürlü olmayacağını naklederler. Bunu duyan halifenin adamları kendisine bu durumu anlattıklarında Mansur; ” Allah’a yemin ederim ki, benim bir lakabım da miklas’dır.” Der ve çocukken bir ceylan çalıp satmasına ve o parayla arkdaşlarına hediye almasına binayen kendisine o lakabın verildiğini, ancak zamanla unutulduğunu söyler.

Bu rivayetin doğru olup olmadığı burada bizi doğrudan ilgilendirmiyor. Koca bir rahibin “Kitaplarımızda böyle yazıyor” Demesini ciddiye alması daha önemli. Anlaşılıyor ki, Masur döneminde antik şehirlerin kuruluşunda benzer efsane ve kehanetler hala önemini koruyordu.

İlginç ve gözden kaçırılan bir ayrıntı, Halife Mansur’un İmam-ı Azam Hanife’nin de bir şekilde Bağdat’ın harcında tuzu bulunmasında ki ısrarıdır. Bağdat’ın inşatı başlayınca Ebu Hanife, tuğla ve kerpiçlerin sayımı ve inşaat eminliğiyle görevlendirilmiş, hatta sayım konusunda kendine mahsus bir teknik geliştirmiştir.

Besmeleyle şehre ilk kerpici koyan halife, bu günü müneccimlerinin tasvifi üzerine seçmiştir. Sehl-i Nezbaht, Güneşin yay burcunda olmasının şehrin uzun ömürlü olmasına delalet ettiğini söyler kendisine. Ve ekler: “Yıldızlardan anladığım kadarıyla hiç bir halife bu şehirde yatağında ölmeyecek!.”

Gariptir, Halife Mansur Hac yolunda, oğlu Mehdi Ruz’da, onun oğlu İsabad’da, Harun Reşit Tus’da, Emin, Dicle’nin doğu yakasında. Me’mun Bedendunda, Mu’tasım, Vasık ve Mütevekkil Samarra’da öldüler. dolayısıyla bu garip tevafuk çımış oldu.

Başkentler kıskanç olurlar. Yanı başında Dicle’nin batı yakasında inşaa edilen Rusale ve Kerh şehirlerinin kendisinde nufus koparmasından duyduğu üzüntü henüz geçmemişken, bu defa Mu’tasım’ın başkent olarak inşa ettiği Samarra çıkmıştır Bağdatın karşısına. Gerçi eni konu Bağdat, halifelerin tekrar sinesini onlara açacaktır ama tarif edilmez bir kıskançlıkda girmiştir Bağda’la Abbasi halifelerinin arasına.

bir Bağdat manzarası
bir Bağdat manzarası

köylü

ustaninduasi | 11 August 2008 09:00

(1)Bir zamanlar milletin efendisiydi, (2)Cahil dendi aşalandı, (3)Sonra bir oy bile çok görüldü, onların cahil kalma sebebi onları hor görenlerin insanca yaşamayıda çok görmüş olmalarıydı,(4)Ve sonra bi gün anasınıda aldı gitti…
Gitti dedim çünkü o güzel insanlar gerçekden gitti.. Bende bir köylü çocuğuyum, üstü başı toprak kokan hikayenin iki eli cebinde uydurulmuş kahramanlarından. Köylü denince pek çoklarının aklına gelen o kötü kelimenin dışında bi kaç şeyde ben söyleyim isterim. Hem belki bundan sonra bazılarının aklına bakşa başka kelimeler gelir.
Benim bildiğim köylü yazın 3o derecenin altında çalışırken alnından damlayan ter tarlasına düşen insan. Benim bildiğim köylü o sıcağa rağmen soyunup dökünmeden “Aman bi gören olur” diye haya etmeyi hiç bırakmayan insan. Öyleki bırakın üzerinden çıkarmayı gömleğini en üsdüğmesine kadar ilikler pek çoğu, ta boğazına kadar. İlk görenler anlayamaz, nedenini sorar. Cevap belli “Allah’dan haya ederim!” Kişi bi yana Allah’dan haya ederdi bu insanlar. Ama tüm bunlar ha bitti ha bitecek, çok güzel bir masalın sonu. Ne batılı ne doğulu olamamış iki arada bi derede kalmış memleket insanın bu kültür karmaşasından köylüde nasibini aldı. Şimdi köylü çocukları ne anasına ne babasına benziyor. Daha dün gece gördüm birtanesini; Sivri burun beyaz kundura, ispanyol paça kot pantolon, önünde kara bir ejderha olan kırmızı gömlek, onun üzerinde sanırım lacivert kapüşon, bir elinde tesbih ve zippo diğer elinde hala anlayamadığım bilardo eldiveni! telefonunda çalan arabeksmi hip-hop mı olduğunu anlayamadığım şarkıyı dinliyordu. Bi ara bize baktı! dikkat çekdiğini anlayınca o göğsünü gerdi şımardı. Ben mi? ben utanmakla üzülmek arası kaldım.
Nerede yurdumun o güzel insanları?

Kaynaklar: 1:Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 2:Pek çoğumuz, 3:Aysu kayacı, 4:Recep Tayyip Erdoğan,

Azerbaycan pkk’yı terör örgütü olarak görmüyor!

ustaninduasi | 31 March 2008 08:43

Evet başlığı okuyunca muhtemelen çok şaşırdınız, onların davası olan Karabağ meselesinde destek çıktığımız dostumuz dediğimiz Azerbaycan pkk’yı terör örgütü olarak görmüyor!Yıllardır Türkiye’de kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmaksızın suçsuz ve savunmasız yüzlerce insanı öldüren PKK terör örgütünün nasıl bir organizasyon olduğunu herhalde uzun uzadıya açıklamak, anlatmak gereksizdir. Zira PKK örgütü, kanlı eylemleri ile bölgede yarattığı huzursuzluk nedeniyle birçok ülke tarafından terörist örgüt olarak kabul edilmiştir.Devlet başkanı tarafından “Biz tek millet, iki devletiz” tespiti yapılan bir ülkenin böylesine çelişkili tutumunu nasıl yorumlarsınız?Azerbaycan’da gerçek anlamda aydın ve hem ülkesini hem ülkemizi seven insanların bulunduğunu biliyoruz ama Azerbaycan yönetiminin PKK’nın bir terör örgütü olarak tanınması konusunda neden direniyor? Yetmiyor gibi Bakü’de Diplomat Gazetesi sahibi Tahir SÜLEYMANOV PKK nın propagandasını yapmakta.Beni çok üzen ve hani hep söylene bi söz var ya “Dünyada Türke Türk’den başka dost yok” hemde Azeriden bile!

kaynak