bildirgec.org

tga

11 yıl önce üye olmuş, 59 yazı yazmış. 736 yorum yazmış.

norveçliyiz

tga | 30 June 2002 01:02

inciraltı taraflarına gittik, elim belim bağlı (40 days 40 nights -niyeyse “kırk deys kırk nayts” şeklinde telaffuz ediyor biletçi kız) isimli yapıtı izledikten sonra eve döndüm. girdim içeri, yemek yenen balkon’a uzadım ve babamın sokaktaki birisiyle konuştuğunu gördüm -zemin katta oturuyoruz. genç 25 yaşlarında, sarışın ve bana “hello” diyen bir kişi bu. ılıca termal’e ortopedik sorunların tedavisi için yanaşan bir çok avrupalıdan biri. içeri gidip tabak, çatal falan aldım kendime, sofraya oturdum, babam; (ingilizce konuşuluyor) – norveç’te işin yok ve buraya tatile geldin ha? ben bu problem’i çözemedim, ekonomik bir üç kağıt var sanki. adam: aslında anlaşılmayacak bir şey değil, bizim ülkemiz sizinki kadar kalabalık değil, biz orada tahmine bir kaç milyon kişiyiz, ama sadece istanbul’da 15 milyon insan yaşıyormuş… böylece sürdü konuşma, ülkenin zenginliğinin nedenlerini anlattı biraz. sonra bana ne iş yaptığımı falan sordu, okuyorum dedim. canımı sıktı erif. işsizim, norveç’te sıkıldım, türkiye’ye tatile geldim diyor yahu!

aman tikkat

tga | 22 June 2002 04:03

[email protected] adresinden gelen maile cvp vermeyin, icq elden gider

sonra 😉

gordugum en guzel fake lerden biri simdie kadar.

bunu bir mail listten aldım, güvenilir bir mail list. haberiniz olsun dedim.

hayatın anlamını buldum

tga | 21 June 2002 05:22

gecenin bir yarısı ezan okununca birden şimşek çaktı kafamda. neydi ? hayatın anlamı evet neydi bu ? biraz düşündüm, sonra “madem internet var neden faydalanmıyorum” deyiverdim. google dan arattım ve hayatın anlamını buldum. şöyle salak bir şey çıktı karşıma, biraz gülüp şunu okudum sonra. baktım olacak gibi, istatistiklere baktım ve istatistiklere göre hepimizin öleceğini öğrendim. şu sitenin güzel ama göz yoran yapısına biraz bakıp, buraya yöneldim, dini açıdan yaklaşmış arkadaş, iyiki ahkam kesilmiyor buna dedim. Görüldüğü gibi yazının sonuna geldiğimiz halde, daha önce de belirtildiği gibi, herkesin aklının, gönlünün yattığı bir açıklamaya ulaşamadık. Bu hakikaten neden böyledir diye sorulacak olursa, cevap sakın şöyle bir şey olmasın: Belki de yaşamın anlamının gizliliği, erişilmezliği, evrenin şifreli bir kasa olmasında, ve şifrenin de, kasanın içinde kilitli tutulmasındadır!… Ne dersiniz? şeklinde bitirmiş “î” harflerini ihmal etmeyen yazısını. sonrasında, hayatın, anlamının, diğerlerinin, databaselerden bulunamayacağını anlayıp, rahatsız uykuma yönelmeye karar verdim. başlık hatalı yani, bulamadım ben…

Hızar

tga | 15 June 2002 16:49

Finallerin, yanına birşeylere alarak bittiği günün saat 3 sularında, milyonların içinde yapayanlız sendromu‘nun yaşandığı, ve güruh’un susmak bilmediği bir anda düşünülenlerden, grafik destekli notasyonlar.

Motorlu testeresiyle biçiyor bahçıvan çit bitkilerini; – carr carr – dans ediyor gibi, sallana sallana – adımları, az önce yediği kuşun kanını yalayan kedininkiler gibi -, sakin güçlü kolları sallanıyor. Eskiden makasları vardı bu adamların, daha iyi bir ritmi vardı makaslarının, bir ritmi vardı, güzel bir ritmi. Şimdi daha az yorulduğu için memnun hayatından, şanlı olduğunu düşünüyor, oysa istediği ne çok şey var kimbilir, kimbilir nasılda emindir o otların arasından çıkaramayacağına talihi. Yinede devam ediyor dansına, bilerek, bulmayacağını kendini talihin.

Talih; tüm şu “doğru yer, doğru zaman, doğru insan” saçmalıklarından öte, kutuplarda, herhangi birinde, nevada’da bir çölde, buzdolabı’nın önünde, lunaparkta, herhangi bir holding binası önünde – kansızlarla dolu olmasına rağmen kan kokarlar – Budist rahiplerin, ; alkolün veya kahrolmak yada kahretmekten başka işi olmayan bir başkasının elinden bulmaktır, bulabilmektir ölümü.

Hepimiz bir şeyleri isteyip duruyoruz, bilerek – bilmeyerek

O şeylerden hiçbirinin hiçbir zaman, bizi istemediğini. Bahçıvan dansına ara verdi, kim bilir ? beklide hissetmiştir. Oysa tek ihtiyacımız olan biraz şefkat, sadece şefkat içeren bir kaç saniye belkide, Ama etraftakiler, tüm şu kutsanmayı bekleyen güruh bir birine sırıtıp duruyor ve yıllardır, yalanlarının, sahtekarlıklarının aynı olmasına rağmen hala doğal olmayı en azından görünmeyi, beceremiyorlar.Tükendin mi hiç ? yada hissettin mi bunu, kıçın sıskışmış, kaçış yok, kaçacak bir yer ve nedende yok. İnsanlar, herşeyi bildiğini zanneden ahmaklar, bir bok bilmeyen ahmaklar, ruhunu çalmaya çalışırlar, bedenini isterler, yalnızsın… oldumu sanada ? anlıyorum, anlıyorum.

yerler herşeyi

tga | 09 June 2002 07:36

duymayanımız kalmamıştır şu köpek eti davasını…

etrafta bir patırtıdır gidiyor, “kore‘de çin’de köpek eti yeniyor!, bunun önüne geçmeli!” “hayvan hakları!”… ee peki güzelde köpek ile inek arasındaki farkı merak ettim açıkçası [lütfen inekleşmeyelim besin olarak diyorum] sağlığa zararlı iddiaları var.

e tabi sokaktan toplanıp pişirilirse sağlığa zararlı olacak ama besi çiftlikleri’nde yetiştirilen köpekler en az bizim entegre et tesislerimiz dekiler kadar sağlıklı. bizimkiler yemiyorda n’oluyor öldürüp çöp’e atıyorlar. yerim hepinizi diye blog girmiştim onun devamı gibi bu blog aslında. neden yenmeyecekmiş ki ? bir hindu’ya inek eti yemek nasıl saçma ve ürkütücü gelicekse sizede [siz, hepiniz anlamında değil] köpek eti itici gelicek pek tabi. üstelik bu olay yıllardır var yani köpek eti’nin yenmesi avrupa ve amerika’daki çin’liler orada da yiyiyorlardı yıllardır, kimseden ses seda çıkmıyordu ama 2002 World Cup olunca işin içinde kıyamet kopuyor. neden ? star gazetesi her zamanki gibi sanki kıyamet kopmuş gibi lanse etti bugünkü sayısında. ilgili haberde şu bizim kore’li hakemin fotoğrafını koyup “oda köpek yiyiyor” diye yazı vermişler. bilmiyorum ama olaylar yine “nasıl düşünülmesi isteniyorsa öyle” lanse ediliyor. uyumamak lazım.

signature:

rent a car

tga | 09 June 2002 05:27

saat 05:19 hafif’teki bütün linkleri grileştirdim, userlara baktım, bin tane siteye girdim çıktım, sallama çay içtim, aklıma vampir fıkrası geldi, başka fıkralar geldi, fıkralı sitelere baktım, komik sitelere baktım, fax geldi bi tane, bekçi faks yolladı, fotoşapla kırk tane saçma şey yaptım, 3 bira içtim [kırmızı kapaklı bulamadım] pazarertesi günü elekrtonik sınavı var çalışmadım, ilk defa bu senenin ilk vizelerinde ders çalıştım, dersin hoğğmuğna koyum, lemanyak almıyom çok pahalı, html taglarını kurcaladım, status barda bi s.k yazmıyo, statüler çok önemliymiş yeni kavradım, statüm yok hiç biraz edinmem lazım, ctrl+shift+arrowkeys ile gezip duruyorum, anykey espiri var, yahu delimiyim neden uyumuyorum diyorum, öyle hafifledimki uyku muyku kalmadı diyor içerden biri, peki diyorum bunca virgüle yazık değil mi yazma böyle.

dırayvır

tga | 03 June 2002 18:12

arayıp bulup çıkartanlar departmanı;

dırayvır masası…

pctel modem var bi tane bi tanede rockwell 56k flex hardware var bu ikincisi anormal hızlı bazen korkutuyo yani o kadar. dap ile 28kps download yaptığımı biliyorum mesela. neyse bu pctel için driversguide dan bi pack indirdim setup’lı falan, daha güzel oluyo böylesi sadece .ini değil .dll de var içinde daha bi performans veriyo sanki. indi bu setup diyorum hsp micro modem initilaze failed mı ne diyo lavuk. baktım olmuyo windows bul bakım dedim modem sürücüsünü, seçiyorum bu sefer pctdll16.dll yok dedi arıyorum hakketen yok ;o) bu indirdiğim setup klasörüne bakıyorum tamam bazı dosyalar xxx.dl_ şeklinde ama adı pctdll16.dl_ olan yok sonra bi tane dll doysadını ordan seçip rename olayına girdim sonrada pctdll.32.dl_ yok dedi lavuk aynı dosyaya bide öyle isim verdim, şimdide günlük yazıyorum. ne ki bu ayıp yahu.