bildirgec.org

teacher07

11 yıl önce üye olmuş, 126 yazı yazmış. 2082 yorum yazmış.

MERAK ETMEK

teacher07 | 25 November 2008 18:37

Kimler, neleri merak eder? Çok meraklı biri misiniz? Etrafınızda çok meraklı kişiler var mı? Sahi merak nedir acaba? Merak etmenin ne gibi sonuçları olabilir ki? Ve Sadece insanlar mı meraklıdır acaba?Bir şeyi anlamak, öğrenmek için duyulan istek olarak tanımlanmakta merak. Bir şeyi elde etme, yapma, bir şeylerle uğraşma isteği, düşkünlük anlamları da vardır. Kısaca öğrenmeye yönelik bir davranış biçimi diyebiliriz. Bu davranışa yol açacak duygunun adıdır.

Sadece insanlara özgü bir özellide olmadığı görülmektedir. Böcekler, sürüngenler, balıklar ve diğer hayvanların da merak ettikleri bilinmektedir kolayca gözlenebilir davranışları vardır. Merak, insan ve hayvanların öğrenme ve araştırma duygularının temelidir. Çevresinde olup biteni merakları sonucu kavrayan insan ve hayvanlar, çevreye uyum sağlayacak bilgileri merakları sonucu elde ederler. Bütün buluşların temelinde de merak duygusu vardır.

İnsanlar, bebeklik yaşlarından başlayarak, ömür boyu süren bir merak içindedir. Çocukların ne derece meraklı olduklarını söylemeye gerek yok sanırım. Dış dünyayı tanımaya çalışan çocuk, akla hayale gelmeyecek, büyüklere belki de komik gelecek, anlamsız bulacakları sorular sorması merak duygusu sonucudur. Büyükleri sanki bir soru bombası yağmuruna tutarlar. Merak ettikleri, sordukları sorular, yakın ilişki kurdukları ortamla ilgilidir. En çok da cinsel sorular vardır. Çoğu ana-babayı bunaltan, korkutan sorulardır bunlar. Cinsel soruların temeli, cinsel duygular değildir aslında. Üreme ve dünyaya gelişleri ile ilgilidir merak ettikleri. Kendi bedeni, anne ve babanın bedeni hakkında meraklı soruları vardır.

BEN BİR ÖĞRETMENİM

teacher07 | 24 November 2008 16:00

Sarı Hasan doktor olmuş
“Minik kuşum” hemşire
Derman dağıtıyorlar dağ başlarında
Biliyorum
Kuşlar söyled

Üzerdi beni zaman zaman
Yaramazdı, Mühendis Mustafa
Elektrik akıtıyormuş evlere
Beni utandırdı
Duyuyorum yeller den öğrendim.

O da tutmuş minik bir el
Yazıyor yazdırıyor.
“Atatürk” yazdırmıştım
Boncuk Ayşe öğretmen olmuş.
Görüyorum.

Gecenin kör karanlığında
Kara bulutlar çöker de
Keskin eser yel.
Ama mutluyum.
Dağ başlarında yalnız mıyım?
Soruyorum.

ÖZVERİ

teacher07 | 23 November 2008 15:18

Aylar öncesinden hazırlanmıştı, öğrencileri de kendi de. Milli bayram, hem de çocukların bayramıydı. Program hazırdı, Piyes, şiirler, monologlar, marşlar, türkü ve şarkılar… Çocuklar canla başla uğraştılar. Görevlerini en iyi şekilde yerine getirecekler, arkadaşlarından, öğretmenlerinden, velilerden alkış alacaklardı. Öyle küçümsenecek bir olay değildi bu çocuklar için.

Birçok kere provasını yapmışlardı. Yinede eksikleri kalmaması için, büyük bir titizlik vardı. Her provadan sonra, arkadaşları hakkında eleştiri ve övgüleri konuşuldu. İyisini yapacaklarının bilinciyle diğer provaya daha iyi hazırlandılar. Marşlar, türküler ve yöresel oyunlar hummalı bir şekilde hazırlandı.

SEVGİ BEREKETTİR ELLERİMDE

teacher07 | 23 November 2008 09:49

Ben bir öğretmenim
Doğarım karanlıklara, güneşten parlak
Yağarım gönüllere sağanak sağanak.
Sevgiyle ulaşırım yarınlara,
Sevgi berekettir,
Bereket ellerimde…

Birer çiçektir eserlerim
Dünyalara değer birer gonca,
Büyür dünyalar kadar
Dünyalar kadar ellerimde…

Dolu dolu mutluluklar yaşarım,
Gündüzleri kara tahta başında,
Düşümde geceleri.
Işık ışık sevgi işlerim,
Gönüllere renk renk,
Desen olur,
Desen desen ellerimde…

PARANOYA

teacher07 | 17 November 2008 12:23

Sabahın ilk kızıllığında gözlerini ovuşturup, pencereye kendini atacasına yaslandı. Hoyrat balta darbeleriyle, yana yatan bir ağaç gibiydi. Ağır gövdesi komşu ağaç dallarına yaslanmış, odun mu, kereste mi olacağı belli olmayan, ama yıkılmış bir ağaç… Pencerenin pervazına dayanan elleri taşıyamaz durumdaydı koca bedenini. Kolları kırılıp, camdan fırlayacak gibi hissetti kendini. Ürkerek geri çekildi, yedinci kattan yere çakılmak hiç de hoş değildi.Yığılırcasına attı kendini koltuğa. Tavanda avizeye takıldı gözleri bir süre. O da ne? Avize, bir o yana bir buyana sallanmaya başladı. Keskin kılıçların parıltısı fışkırdı ampullerden. Sağından, solundan, başının üstünden tiz bir ıslık çalarak savruluyordu kılıçlar. Televizyondan mermiler yağmaya başladı sağına, soluna. Başını bir o yana bir bu yana eğerek korunmaya çalıştı. O kadar çoktu ki, bunaldı olanlardan. Elleriyle kapattı gözlerini, dizlerini karnına çekti, kıvrıldı koltuğun üzerine.

EVLİLİKTE EŞ SEÇİMİ

teacher07 | 13 November 2008 17:48

Günümüzde kuramsal olarak, herkes herkesle evlenebilir. Ama araştırmacılar, aslında kimin kimi seçebileceğini bilmektedirler. Çünkü toplum seçme alanını sınırlamıştır. Seçmeyi sınırlayan şey nedir acaba? İnsanlar eşlerini nasıl seçerler?Eş seçmek dünyanın her yerinde görülen olaylardan biridir. Büyük çoğunluğun gözünde “evlenmek” anlamı taşır. Yazılıp çizilenlerin aksine, çağdaş Batı toplumunda çok sayıda kişi daha genç yaşta evlenmektedir. Eş seçimi konusunda araştırmalar yapan Amerikalı Prf. R. F. Winc şöyle der: “İnsanların çoğu için aşk, yaşanacak bir olaydır, tanımlanabilecek bir şey değildir.” Eş seçiminde bazı tahminde bulunanlar da; “karşıt kişiler birbirini çeker” ya da “benzer kişiler birbirini bulur” derler. Ama toplumbilimciler bu konuya el atmış ve araştırmışlardır.

ATATÜRK’Ü KİMLER, NEDEN SEVMEZ?

teacher07 | 10 November 2008 15:52

Atatürk halkın içinde
Atatürk halkın içinde

Çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracak Cumhuriyetin kurulması…

Saltanat ve hilafetin kaldırılması…

Dinin bir vicdan meselesi görülüp, din ve devlet işlerinin ayrılması, laikliğin getirilmesi…

Ümmet anlayışından, millet anlayışına geçilmesi…

Arap harflerinin kaldırılıp, Latin alfabesine geçilmesi…

Benzerlik…

teacher07 | 07 November 2008 13:42

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10302992.asp?yazarid=2&gid=61