günahlarım sende kaldı…
doğrularda gördüğüm yalın kaderimdi ve geriye dönüp bakmadan bulduğum anılarım.
üzerimde duran aydınlık, adını paylaştığım hayat ve soğuk tenimde duran gölgeni alıp gittin. duyuyorum korkak sokakların çıplak seslerini. seninle geçiremeyeceğim anların hayalini kuruyorum.
ak teninde saklı naif, bir o kadar heybetli kokun. kokusunu senden almış kır çiçekleri haykırıyor gün batımının ufukta kayboluşuna, senin kayboluşlarına.
gittin…
uzaktan uzağa iletişim. mektup, telgraf, telefon, e-posta, v.s. şeklinde uzanırken yakın zamanımızda akraba çıkma heyecanı ile takip ettiğimiz kızılderililerin kullandığı çok ilkel (-ki yaşadıkları dönem bunu gerektiriyor) basit iletişim; dumanla haberleşme.
bir adaya hapsolduğunuzu düşünün. en kısa yoldan kurtulma şekli ateş yakmak ve duman sayesinde o yakınlardan geçen gemilerin yaktığınız ateşi doğal olarak sizi fark edip kurtarması.
şu modern çağımızda, iletişim ağının öncüsü olarak algılayabiliriz bu bulguyu. en yüksek tepelerde ve dağlarda yakılır. bu sayede görüş daha basit hale getirilir ve daha kısa zamanda mesaj yerine ulaşır. duman işareti duman battaniyesi ile yapılıp, rüzgara bırakılır. bu oluşum karşıdakinin dikkatini çekene kadar sık sık ve uzun olarak yapılır. Çünkü onlar sık sık dikkat çekme yada haber iletmek için duman işareti veriyorlardı, bugün deşifre edilebilecek standart işaretleri yoktur. Her kabile kendine ait sadece alıcıların tercüme ettiği duman işaretleri vardır.
daha iki gün öncesine kadar iş arıyor ve mutsuzdum. huysuz, evde geçimsiz ve gereksiz saçmalıklarla zaman öldüren bir adamdım.
form verdiğim yerlerden birisi aradı, randevu vedi. görüşmeye gittim ve işe başladım. çok mutlyum arkadaşlar, bana zor günümde iyi niyetleri ve dualarıyla destek olan siz tüm kardeşlerime teşkkürü bir borç bilirim.
diğer yandan evimize güneş gibi doğan bu haber daha yolun başlangıcıymış meğersem. mutluluk o güzel yüzünü gösterdi ve gülümsedi tekrardan bana. eşimden az önce bir haber aldım ve bugün hayatımın en güzel günü oldu. sevgili karım, benim birtanecik hayat kâidem, sevgilim, herşeyim 1 ayık hamile ve ben baba olacağım. inanılmaz bir duygu, ilk defa yaşadığım bu hislerimi, sevinçlerimi ve mutluluğumu siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. zorlu bir dönem bizi bekliyor yorgun ve mutlu bir bekleyiş olacak:)
ülkemizde ki dizi furyasını pekala biliyorsunuz. her akşam hangi kanalı açarsak açalım bir dizi ile karşılaşıyorsunuz. kaç tane dizi çekiliyor sizce? 5 popüler kanalın dizilerinin adlarını bir sayayım;
star tv ;
acemi cadı, iki aile, vazgeç gönlüm, köprü, çemberin dışında, tatlı bela fadime, sevgili dünürüm ve bilimum bir iki bölümle kaldırılanlar…
atv ;
elveda rumeli, gazi, karayılan, avrupa yakası, geç gelen bahar (yeni başlıyor), sessiz gemiler, parmaklıklar ardında, sıla, hatırla sevgili, selena, hepsi1, görgüsüzler, sinekli bakkal ve bilimum bir iki bölümle kaldırılanlar…
kanal d ;
bilmem ne kadar mantıklı cümleler kurabilirim senin adına
ya da ne kadar konuşabilirim kokunu?
nefesin ensemi tokat gibi acıtırken
eski bakışların kalmamış gözlerinde
deler içimdekileri.
ve acıtır saçların tekrar alevlenen kor yüreğimi
son sözler kalmamış dudaklarında
hepsi buhar olup dağılmış benliğiminin o soğuk duvarlarına.
seni bende arayıp bulmak neyi değiştirir
karşımda duruyor suretin beni yiyip bitirir…
eski hafifi geri istiyorum. bu kaçındı değişim birine alışıyorsun diğer format ona alıştın diğeri lütfen bundan önceki site daha iyi bence lütfen
yeni hafifi sevmedim…eskiyi geri istiyorum
ölümü düşündünüzmü? ne kadar yakın bize ölüm? ne kadar uzak? ya kabri düşündünüzmü? ne olacak öldükten sonra hissedebiliyormusunuz? ölüm sözcugüyle nasıl bir duygu içerisindesiniz? korkuyormusunuz? ya da mutlumu oluyorsunuz?
evimiz dolu, bu insanlarda kim? a amca neden ağlıyorsun, ne oldu ki? dayı sen ne zaman geldin istanbuldan hani bayramda gelecektin işin çoktu?
anne neden ağlıyorsunuz, neden konuşmuyorsunuz benimle? oy annem kıyamam dayanamam yapmayın ne olur.
babam sendemi sen bağri ağlama senin ağlamana hiç dayanamıyorum. hiç ağladığını görmemiştim. nedir seni üzen?
birazda gülelim….
hepimizin (yani hafif üyelerinin) takip ettiği bir program olduğunu zannediyorum. günümüz saçma yayınlarından ziyade zevkle ve keyifle izlenesi bir yapım anında görüntü show.
önceleri star tv de yaz aylarında yayımlanmaya başlayan program kısa bir ara verdikten sonra fox tv‘de süper bir giriş yaparak yayınına yeniden başladı. yaklaşık 7 haftadır zevkle izlediğimiz anında görüntü show tamamen mahşer-i cümbüş üzerine kurulmuş olup showda resmen yok yok herşey doğal ve doğaçlama. hazırlık aşaması, proğram akışı yok hepsi anında oluveriyor. Osmantan Erkır’ın pratik zekası ile birlikte süper bir hal alıyor ve izlemekten gerçekten çok zev alıyorum.
farklı turları mevcut. Dörtlü Dönme, kumanda, cıbırca(ki hayranıyım), nesne, dublaj, kart.
ölümler çıplak gelir ve acıtır yalnızlık dürtüsü ruhumu. sevdan bir ateş gibi yakarken benliğimi, dengesizce dolaştığım bu acılar parkında seninle geçirdiğim zamanlar aklımda. yüzüme vuran mor yel, gecenin rengini anımsattı ve umutlarım söndü aniden.
seni tanımayan yoktu bu şehirde, benim dışımda herkeste vardı bir anın. hüzün kovan kuşunu bekledim gecenin bir yarısı acılar parkında gelmedi, gelmeyecekti. yaşamdan söz aldım beni benden alıp bana vermeyecekti geri ve sen gelmeyecektin birdaha.
sen yine seni sev birtanem ben veremem sana acımı ve kanatamam acıyan derin yaramı. hep böylemi olur tanrım? sonu hep hüsran, hep hicran ve hep acıyan…
