bildirgec.org

siirimsi

11 yıl önce üye olmuş, 57 yazı yazmış. 1 yorum yazmış.

İKİLEM

siirimsi | 16 December 2007 21:44

Az önce senden geldim… Az önce sende yittim, kayboldu sende geçmişim, düşüm, çiçeğim, sende bitti düşlerim…

Az önce bir kadın doğurdu, yırtınırcasına bağırarak, dünyayı yıktı haykırışı, bir kız bebek gülümsedi ışığa, ağlayarak… Sen ağladığını sandın, halbuki dudaklarındaki gülümsemeydi, göremedin sesindeki sevinci…Sen neyi gördün ki zaten, neyde bütünledin kendini, nerede aştın yüreğinin gizemini, kimle paylaştın?… Sahi sen, var mıydın, ben mi seni yarattım?…

Az önce geceydi, şimdi sabah oluyor, ben senden gelmiştim, sana gidiyordum yine.Hep mi öyleydi, ben mi öyle sanmışım?… Çok olmadı, daha yeni, az önceydi, bir dev küçüldü ,küçüldü, cüceye döndü… Prenses uyandı, yüzyıl sürmüştü uykusu, ayıldı… Ne kadar uyusan uyansan, sabah olur elbet, elbet sabahı getirir geceler… Böyle miydi o şiir, kulağımda çınlıyor mısraları?… Elbet gerçeği görür insan, ne kadar istemese de bir gün uyanır. Ben az önce uyandım, az önce, çok olmadı, hemen şimdi, az önce henüz sabaha bağlanmamışken gece, az önce seni gördüm, sende kendimi gördüm, gözlerinde sen vardın, tanımadığım bir sürü kişi yaşıyordu mavisinde, kalabalıktı, utandım, zaten hiç sevmezdim kalabalığı, orada ben yoktum… Üzülmedim sendeki yokluğuma, bendeki seni düşündüm, çok garip kalmıştı, çok yalnız, vefasız, sana benzemiyordu hiç.. .Gözleri başka gülüyordu, dudakları başka renkti, sesindeki uzak şarkı götürdü beni gerçek sana… Bendeki sen bir düştü, karanlıktı, hiç de aydınlanmamıştın zaten… Ben mi öyle sanmıştım yüzyıllarca?.. Sen sanmıştım, yok_u taşımışım yüreğimde bilmeden… Sabah oldu, ışığa kavuştu gün, tanyeri ağardı, şimdi ben varım, şimdi doğdum az önce, çok olmadı, hemen az önce bir kadın doğum yaptı, bir kız çocuğu gülümsedi dünyaya, ağladı sandın sen hep, sanmakla mı geçmişti zaten ömrün bilmem?… Bildiğim biri değildin zaten, yüreğimdeki sen başka biriydi çünkü… Çok fazla yabancı bir gülümseyişti yüzündeki , sen mi doğdun, yoksa ben mi bilemedim , ama bir kız bebek gibiydi dünyaya gelen, beyaz yüzüyle umut çağırıyordu dünyaya, esmer değildi, sana benzemiyordu… Gülüyordu, yeni doğmuştu, az önce, çok olmadı. Az önceydi…

KİM OLURSAN OL!…

siirimsi | 03 December 2007 09:26

Eskitilmiş yaşamlar üzerine

(Yıpranmış bir sürü elbise gibi, bir zamanlar kullanıp da kıyamayıp bir kenara attığımız eşyalara benzeyen, biriktirdiğimiz bir çok şey var yaşamda… Ağırlığını üzerimizde taşıdığımız bir çok yük oluyor çoğu zaman eskittiğimiz yaşamımız… Yaşamın her anı, dakikası, eski bir film karesinden çıkmış gibi siyaha ve beyaza döndürmekten başka bir renge sığdırılamayan küçük şeritler halinde gözümüzün önünden gitmeyen anılar, yaşanılmışlıklar, yaşanılmamış, yaşanılası günler olarak geçip gidiyor önümüzden… Eskiyen sadece anılar değil, sanırım düşleri de eskittik, zamana yenildi düşlerimiz… Bir çok sabahın akşamına saklandı gitti hep yarına, yarına deyip ertelelenerek, eskittik yarınlarımızı da şimdiden…

salkım söğüt

siirimsi | 22 November 2007 11:36

Ben

Bir salkım söğütüm

Dost, dedim, bilendim

Yar dedim, yenildim

Göğsümden girdi kurşun

Tam ortasında vuruldu kalbim

Sevdadandır, bilesiniz

Eğildi belim

Uçuramadı kuşlarımı

Bunun için göğe küstüm…

Küçücüktüm, büyüdüm

Siz görmeden yürüdüm

Kesmedi yağmurlar yolumu

Fırtınadan aldım umudumu

Sevdim, kırıldı dalım

Esen rüzgara yenildim

NE KADAR GÜLÜMSERSEN

siirimsi | 12 November 2007 23:37

GÜLÜMSE
GÜLÜMSE

Gülümse… Hayatın kıyısında kalmış olsan da…

Yapabildiğin en güç şey olsa da gülümse…

Başarmak için henüz gec değil…

Geç kalmışlıktan çok başaramamak

yıkar insanı.. Yolun sonunda bir tek

ışık olsan da gülümse hayata….

Gercekler her zaman acıtır, kanatır yüreğimizi..

Ne kadar acıtsa da, yana yakıla feryat figan

KADINIM, KİMSEYE BENZEMEZ, YOKSULLUĞUM

siirimsi | 08 November 2007 09:14

KADINIM
KADINIM

Kadınım,

Yüreğim ipekten yumuşak, pamuk kadar beyaz, çiçek

kadar saf ve temiz…Ne sandığınız kadar masumum,

ne de düşünemediğiniz kadar güçlü…Yakama yapışınca

kederler,olumsuzluklar geldikçe peşim sıra, daha bir

bileyilenir sadece, yaşama tutunma umudum. Sizler gibi

değilim, bencilliği nefessizlik bilirim… Kaçmasını ,

saklanmasını, yok_ muş çasına yaşamasını ben, bilirim…

Saklanmak yok olmaktır, kendini hiçe saymaktır,

BİLSEYDİN

siirimsi | 05 November 2007 13:22

Uzak yollar, uzak ufuklar
Uzak yollar, uzak ufuklar

Uzak yollara yürüdün hep, uzak dağlarda uzak ufuklar seçtin kendine, uzak mutluluklar hedefledin, uzak yollarda yürümek istedin her zaman… Uzak gözlerde yaşadın kendini, uzak umutlarda kaybettin hayallerini. Uzaklarda yitirilmiş bir küçük insandın, bulunmayı bekleyen, seni bekleyen, senden başkası olmayan bir uzak yar, bir uzak dost bakıştı görebildiğin… Mesafeler dolusu kilometrelerde var olduğunu bildiğin ama, çok uzaktan baktığın…

Başlayıp da bitiremediğin, bir türlü sonunu getiremediğin bir iş oldu sana hayat… Öylesine yaşamaklarda, öylesine koşturmaklarda, öylesine susmalarda geçiverdi günlerin… Uzak dağlardan, gök kızılı akşamlardan, aydınlık sabahlardan kesmedin umudunu… Kendinden başlayıp kendinde biten bir hikayede bulamadın düşlerini… Hiç bir şiirden arta kalan bir mısrayı bir kıtaya dönüştüremeden, yarım kaldı şiirin. Yarım kalmışlığı ad edindin yüreğine, yarım bir şiirsin şimdi, cümleleri uzaklarda arayan… Bilseydin, bir gün uzakların hiç yakın olmayacağını, şiirini tamamlardın belki… Bilseydin var olmanın kendin olmak olduğunu, unuturdun uzakları… Bilseydin…

Yazmaya Dair

siirimsi | 30 October 2007 16:58

Belki de yaşamdan beklediğin her şey, burada, bu kelimeler arasındadır, kimbilir?...
Belki de yaşamdan beklediğin her şey, burada, bu kelimeler arasındadır, kimbilir?…

Yazmaya Dair,

İlk başlarken kendim için, diyordum, yeniden yazmanın, başlamanın mutluluğu yeterli, bu huzuru, bu ince köprüyü kurmak hayatıma bir anlam katacak, başarmanın yüceltilme duygusu bana yeterli diyordum… Her zaman kanaatkar bir insan olmama rağmen yazmakta bunu başaramadım sanırım… Başladım, devam ettikçe duygular başka yönlere kaydı sanki… Yazdıkça yenileniyor, her konuda, her cümlede yazacak bir yön keşfetmeye çalışıyor buluyorsunuz kendinizi… Hele de bir konuya, düşünceye odaklandıysan bir hayalet gibi beyninde kurtlar dolana dolana sarıyor sayfalarını, günlerini, düşüncelerini, beynini kemirir oluyor yazacakların, ister istemez… Nasıl yazsam, ne yazsam, çok güzel olmalı, çok okunmalı, beğenilmeli, beğenildikçe büyümeliyim düşüncesi, yazdıkça büyümenin hırsı ve arzusu kelimelerinin arasında hapsediyor yazılarını… Kendim için_leri aşan, özgürce yazmayı sınırlayan bir şey bu… Belki de ben yazmaya başlayınca dünya sallanacak, yazılarımla bir depremi yaşatacağım duygusu ve bencilce düşünceleri kapladı mütevazi düşüncelerimi… Halbuki ne yer sallanıyor, ne de gökte bir kıpırdanma var… Bu, insana has bir duygu da olsa, herkesin başına gelebilir, her insan ister bunu, deseniz de bu konumdan memnun olmadığımı söylemeliyim… Çünkü yazmak öyle bir şey ki, olağan, sıradanlığı yaşatan bir eylem olmalı, bir akıntıya atmalısın kendini, ama kurtarılmayı beklememelisin. Yazdıkça kendini yenileyen ve akıntıdan kendi çırpınışlarınla bir dala tutanabileceğin bir sel bu… Her yağmurda yıkanan, arınan bir saflık duygusu olmalı… Yoksa sahteciliği kelimelerin arasından kurtaramazsın… Yazmak bencilliği sevmiyor çünkü, hapsi sevmiyor, dünyada en çok özgürlüğü seven olgu bu yazma eylemi… Kelimelerin hapsi müebbet bir susuşa, arada bir de görüşe çıksan da, güneşe uzaktan bakmaya itiyor gitgide. Ne yazarsan yaz, istediğini aktaramıyorsun elinde olmadan, doğallığı kaybediyorsun çünkü… Saflığını kaybettikten sonra da yazdıklarının bir anlam taşıması mümkün değil… Tıpkı yaşamdan saydığın her an gibi, gerçekten hissetmedikçe yaşamış sayılmazsın çünkü… Yazmanın tutkusu ise ne aşka benziyor, ne evliliğe, ne sadakate, ne de kendine ihanete… Nasıl etmeli, ne yapmalı da bu hapsi özgürlüğe çevirmeli bilmiyorum ama, bunu da aşabileceğimden eminim… Hangi geçilmez köprüleri geçmedim ben, hangi ferkul’ u yenmedim ki… Bunu da başarabilirim, eminim…

susma

siirimsi | 19 October 2007 14:38

sen sustukça
sen sustukça

Susma,

Sen konuştukça cennet kokusu kaplar dünyayı… Kuşlarım kanat çırpar, yelken açar martılar denizler üstünde çığlık çığlığa… Sesinle baharlanır toprak, yeşillenir baharlandıkca umutlar… Uyanır karıncalar uykudan… Dizelenir yollara sıra sıra, öbek öbek yağar düşlerim. Yağmur gibi, sel gibi sesinle, ıslanırım… Islandıkça büyür içimdeki yaslı çocukluğum…

Susma,

Sen konuştukça dünya adalet çiçekleriyle beslenir… Kolu kırılmış sevdalar, bağrı yanık şarkılar, ayrılıktan dem vuramaz artık… Dirilir yaşama direncim… Her kıtasında sevinç, her cümlende huzur melodileri güzelleştirir geceyi… Gündüzden kaçamaz olurum, kucak açarım aydınlığına… Can bildiğim bütün canlar feda olur yolunda…

Sen ve Ben

siirimsi | 17 October 2007 13:17

  • Sen ve Ben

    İKİ ŞİİRDE KALDI

    YAŞAMIŞLIĞIM,

    BİRİ SEN’ DE BİRİKTİ,

    BİRİ BEN’ DE

    YİTİP GİTTİ……

* # Sen uzun günlerde kaldın, uzak yollara yürüdün hep…

Sıcak günlere sakladın sevincini, yeniden doğmuşluğunu

biriktirdin yüreğine…Yüzüne yapıştı mevsimler, inadına

hüzün yaşatmadın içinde.Hiç bir gülümsemek yakışmamıştır

sendeki kadar, güzellik katmamıştır filizlenmiş beşinci

© Copyright pillinetwork 2006 - 2012. All Rights Reserved.