bildirgec.org

pHx-hafif

11 yıl önce üye olmuş, 196 yazı yazmış. 1093 yorum yazmış.

Hafif’te Havada Uçuşan “terlikler”

pHx-hafif | 21 September 2003 03:19

Son günlerde iki tane konu tartışıldı Hafif’te : Biri İsmet Özel‘in röportajı ile ilgiliydi. Diğeri de moonshine‘ın ikinci çocuk ile ilgili hissiyatını içten bir şekilde bize sunduğu günlüktü. Her ikisine de bakın, herhangi bir sonuca varılabilmiş mi ? Sitede tenis oynamaya çalışanlar ve oynatmayanlar diye iki grup varolmaya başladı. Servis atılıyor, karşılayacak olan, topa vuracağına raketi fırlatıyor. Karşıdakinin de eli armut toplamıyor, o da kendi raketini fırlatıyor, yetmiyor, ayakkabılarını, yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor…. İsmet Özel blogunu ele alın … Indian, runaway, g-men, nags head, psycho, ben… kimimiz sert kimimiz yumuşak kelimelerle içimizden gelenleri hafif’e dökmüşüz. Peki sonra ne olmuş … Diyalog ya da tenis maçı başladıktan 3 adım sonra başladığımız nokta ya unutulmuş ya da bir daire çizilmeye başlanmış. Bir tartışmayı kişiselleştirmeden sonlandırmayı neden beceremiyoruz ? Eğer birbirimize küfür edip, aşağılamak istiyorsak neden yardımcı olsun diye belirli konular üzerinden hakaret edip, aşağılıyoruz ? Yılmaz Erdoğan bir oyununda “ biz birbirimizi sevmeyi beceremedik” diye sonlandırıyor perdelerinden birini. Acı ama çok doğru. Sap ile samanı ayıramayanlar var. Tartışılan konu sex iken birden siyaset yüzünden kavga çıkıyor. İsmet Özel’i tartışıyoruz, fransızca dil dersine dönüşüyor, ‘ ne alakası var şimdi, “o kim, bu kim” diye sorulduğunda, “salak” ‘ diyip içinden kurtuluyor, kaçıyor. Tartışmada böyle bir cümle sarfedilir mi ?İsmet Özel’e laf etmeyin, çünkü o mükemmel, laf eden salaktır. ‘ Böyle tartışma olur mu ? Bir konu üzerinde fikirlerimizi söylüyoruz, karıncalar gibi küçük çöplerden bir sürü odalı yuvalar yapmaya çalışıyoruz, birisi gelip, hepsini berbat ediyor. Eğer amaç tartışmayı baltalamaksa, söyleyelim hafif uyku’ya sitenin formatını değiştirsin, “closed-blogging” tarzında üstüne konuşulmayacak sadece yalın linklerin olduğu bir site ortaya çıkarsın. Diğer tartışma konusu ” kader mi ? tesadüf mü ? ” gibi üzerine çok güzel sohbetler yapılacak, beraberinde kahve yudumlanıp, kaçamak özel mesajlara vesile olacak bir konuydu : Dünyaya yeni bir bebek getirmek. O blog da anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk durumuna sokuldu. Bir çuval incir berbat oldu. Oysa buradan ne güzel felsefi görüşlere pencereler açılabilirdi, farklı filazofların farklı görüşleri ne de güzel tartışılabilirdi. Ama ne gerek var biraz yoğunluğu olan tartışmalar yapmaya, en fazla 10 ahkâm sonra, hemen: “sen topsun, ağzını topla” vs… İki seneyi aşan sürede hiç rastlamadığım şekilde Hafif’ten iki tane blog’un tamamen silinmesi de ayrıca çok üzücüydü. Sınıfta terbiyesizlik yapanları sınıftan atmak yerine, dersi bitirip, bütün sınıfı cezalandırmak gibi oldu, isterdim ki daha güzel bir çözüm getirilebilsin… Diğer taraftan da layık olduğumuz idare ile yönetildiğimiz gibi bir sonuca da varmamız mümkün ki bu daha da üzücü. Internet farklı davranış tipleri ortaya çıkardı. İncelemeye değer … Mail-group, forum, blogging siteleri gibi çok sesli ortamlarda bireylerden bazıları konu yerine kişileri tartışıyorlar. Konu: Çiçek A, diyor ki: ‘ben çiçeği sevmiyorum‘ B geliyor, ‘ çiçeği sevmeyen aptaldır ‘ Hatalı. Oysa B dese ki ‘ çiçeği neden sevmiyorsun ? ben seviyorum çünkü çiçek böyle, şöyle ve öyle‘ Böyle başlarsa diyalog diğer gelen C kişisi de ortama ayak uydurmaya çalışır. Cafer’e bez getirmeye çalışırken dengesini kaybedip muhabbeti rezil etmez. Elbet benim de çok hatam, kırdığım kalpler olmuştur ama artık birbirimize ucu sivriltilmiş bıçaklarla saldırmayalım. Bıçaklarımızla birbirimizi değil, tartıştıklarımız konudaki nesneleri keselim. Onlara yine kabuk bağlatmasını, gönüllerini almasını biliriz ancak burada hepimiz birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Birbirimizin yüzüne yürekten gülümsemelerle bakalım. Çok mu şey istiyorum ?

Fikri Hür, Vicdanı Hür Kadının El Kitapçığı

pHx-hafif | 11 September 2003 15:46

Envai çesit kadin dergilerinin, “erkegi tanimanin on etkili yolu, onu nasil kafeslersiniz, nasil bir asik?” gibi çesitli derin mevzulari 52 punto basliklarla girdigi bir yüzyilda yasiyoruz. Herkes basarili, dogru, mutlu, uzun iliskilerini gördügü yerde tanima; buldugu anda da birakmama pesinde. ‘‘ Iddia ediyorum- ki aslinda etmeme gerek bile yok, öyleler- bu yazilanlarin hepsi zirvadir sevgili hemcinslerim. Bu kadar siglikta yüzmekte güçlük çeken akli selim kadinlar, kendi engin deneyimlerini yakin çevrelerine yayarak bir aydinlik savasçisi olma misyonunu üstlenmeye çalisiyor. Mesajlar iki kisiye ulasiyorsa, üçüncüye gitmiyor. Artik bu konuya el atma zamani gelmis de geçmistir! Iste size erkek milletinin tutarsiz, dengesiz, öküzce davranislarinin iç yüzü ve bu insani verem eden davranislara karsi kitlesel savunma ve saldiri teknikleri. 1- Ilk gece olmaz… Olmaz, diyorum! Hiçbir erkekle ilk geceden yatmayin. Bunu Cosmopolitan da söylüyor. Nedeni de sonuçlari da her zaman ortadir. Bu noktada Cosmo editörleri yüksek ihtimalle “süründürün, kudurtun, birakin sizi elde edemeyecegini düsünsün” gibi içi bos ama sonuç getiren tavsiyelerde bulunuyorlardir. Ben isi bir adim daha ileriye götürüyorm. Hanimlar hazir olun sizlere büyük bir hizmette bulunup, isin “Çok yatasim geldi, atin ölümü arpadan olsun dedim, veriverdim… S.çtik mi?” kismini açikliga kavusturacagim. Simdi bu adami tekrar görmeyi gerçekten istiyor musunuz? Önce düsünün ve kararinizi verin. Sonra basiniza is açmayin. Evet mi? O zaman… Iste bu ihtimal karsisinda yapilabilecekler… Size sorulma ihtimali %99 olan “Nasildi?” sorusu bu durumda kritik noktayi olusturuyor degerli hemcinslerim. Bu soruya “olaganüstüydü” gibi bir yanit verdiniz mi bilin ki ayvayi yediniz. Bundan sonra yapacaginiz her iletisim girisimi “Off, iyi ki bi yattik, hatun kötü yapisti bana” türevinden erkekler arasi dedikodulara meze olmanizdan baska bir ise yaramayacaktir. Yapmaniz gereken tek sey gözlerinizi kirpistirip “Fena degildi… ama sakin yanlis anlama, belki de ilk kez sevistigimiz içindir” demek. Sevgili meslektaslarim artik bilin ki ikinci bir geceyi garantilediniz demektir. Bu oyunu böyle sonsuza kadar sürdürebilirsiniz. Artik bu mevzu onlar için bir onur meselesidir. Pasam siz orgazm olana kadar rahat bir uyku yüzü görmeyecektir. Eger daha da ileri gidip de, bir erkegin hazin yikilisina tanik olmak isterseniz “fena degildi” gecesinden sonra onu bir daha hiç aramayin, telefonlarina bile çikmayin. Hafizasindaki yerini sonsuza kadar garantilersiniz. Yattigi kadini mutlu edememis, bir de üstüne üstlük aninda postalanmis bir adam, bacagi kirilmis bir at gibidir. Sorarim size, bu at nereye kadar gidebilir? Bir erkek için unutulmaz olmak istiyorsaniz,hayatinizi onunla beraber geçirmemeyi göze almalisiniz canim hemcinslerim. Unutulmaz, bulunmaz, biricik… olma takintili küçük hanimlara duyurulur. Asla, birlikte oldugunuz bir erkek için bu sifatlara sahip olamazsiniz. Onlar, her zaman baskalari olurlar. Bunu sakin unutmayin. 2- Arasam da mi saklasam, aramasam da mi saklasam Iliskinin ilk günlerinde, bu telefon konusu, karin agrisi mahiyetinde düzenli olarak tezahür eder. “Bugün aramadi, arasam mi? Simdi arasam yanlis anlar mi?” gibi lamsiz, saçma sapan hezeyanlar içinde bogulup gideriz. Niye? Inanin hiç bir fikrim yok kizlar. Erkeklerde buna benzer herhangi bir tribal bulguya rastlanmamistir, rastlanmayacaktir. Arkadaslar, kural basit: Aramiyorsa, aramayacaksiniiiiz! Niye? Herseyden önce “Kiz üstüme kalacak, bana baglanmaya basladi galiba…” türünden paranoyakça düsüncelerin önünü almak için. Aramayin, mesaj atmayin, çaldirmayin. Diyelim ki elinize hakim olamadiniz, aradiniz. Pratik zekâli olun, hemen yazmaya baslayin. “Sunum, bunum sende kalmis ya da sende bilmemkimin numarasi var mi?” bahanesi sahane bir nedendir. Üstelik %100 garantilidir. Zaten konusmanin gidisatindan olayin ne tarafa dogru segirtecegi belli olur. Dialog ya “yarin görüsürüz.” ya da “kendine iyi bak” diye bitecektir… Ilkiyse mesele yok, hayat mükemmel.Ama yok, ikinci iletisim modeli söz konusuysa ve sizin bu adamla ilgili çok hain planlariniz varsa, kollarinizi sivayin dügmeye basin.Modelimizin adi “bese bir ölçüsü” . Bu iletisim modelini, ondan gelen her bes aramaya karsi bir arama olarak açiklayabiliriz.Bese bir çok kasarsa, üçe bir, ikiye bir gibi mekanizmalar üretebilirsiniz. Bu sizin dayaniklilik derecenizle parallelik gösterir. Bu kati rejimi sonunda bozmaktansa, siz de bünyenize uygun makul bir rejim seçin. Sonra kendinizi iradesiz bir haspa gibi hissetmeyin. Söylemesi.Eger iki defa üst üste aramazsa, bir kerelik “bire bir” ölçüsünü deneyin ve havayi koklayin. Baktiniz ki hazret kaf dagina dogru paket tur programi satin almis, telefonu derhal kapatin. Numarasini da aninda silin. Hayata kaldiginiz yerden devam edin. 3- Seni sevdigimi de nerden çikardin? Hanimlar, sonunda olan oldu ve köpekler gibi asiksiniz öyle mi?? Yazik size!… Ama madem is isten geçti ve suurunuzu kaybettiniz. Bu konu için de bir iki önerim mevcut.Ilk olarak karsi taraf “seni seviyorum” demeden sakin ama sakin gaza gelip ilan-i ask etmeyin.Bu durum aniden tezahür edebilir. Misal kirk a bir size çiçek almistir da sevinçten ateslenip halüsinasyon görecek durumlara gelirsiniz, maazallah agzinizdan çikani kulaginiz duysun. “Banaag suuveggdii…” acizligiyle o sakincali iki kelimeyi sakin söylemeyin. Kibarca tesekkür edin. mümkünse daha sonra o çiçekleri çöpte görmesini saglayin.Ya da mutlu bir gecenin sonunda, arkadasin gögsüne yatmis ne kadar sansli bir kadin oldugunuzu falan düsünüyorsunuzdur, bu ultra romantik anda kendinizi bir anligina kaybedip de dönüp söyleyiverirsiniz, ortalik saniyesinde antartikaya döner. Arkadasimiz gözlerini tavana diker, geçici bir katatonik sürece girer. “Allahim, bana ne dedi? Bu kadin bana ne dedi ya… Mahvolmus bir erkegim artik ben. En yakin çikis neresi? Pencere kapali mi? 4 kattan simdi atlasam, ölür müyüm, sadece ayagim mi kirilir?” Gibi binlerce düsünce topu topu bes saniye içinde kafalarinda elli tur atar. Sonra bos bos size bakar “Ben de canim.”Deyiverir. Dünya basiniza yikilir. Oracikta tas kesilirsiz, pismanlik denen cehhenem atesinde cayir cayir yanarsiniz valla… Ne zorunuz var, deli misiniz? Yapacaginiz tek sey karsi taraftan böyle bir sevgi talebi gelmedigi sürece agzinizi siki tutmaktir. Ola ki karsi tarafin içineki öküz bir anlik uykuya daldi ve bu iki keime agzindan çikiverdi. Ne yapacaksiniz? Basit, Duymamis gibi… Konuyu bölmeden, aynen devam edeceksiniz. Bu…iste bu tam bir soguk dus etkisi yapacaktir. Iki dakika sonra da durup, “Sen demin beni sevdigini mi söyledin?” diye sorarsaniz iskence tadindan yenmez… Ama madem çok seviyorsunuz ve az çektirmek istiyorsunuz, bu sevgi sözcüklerine kisik bir “ben de” ile karsilik verebilirsiniz. Ama sonuçlarina katlanirsiniz. Söylemedi demeyin de… 4- Kiskançlik benim dogama aykiri bi’ kere. Akli selim kadinlarin kiskanç adamlardan hoslanmadigi varsayimiyla bu maddeyi yaziyoruz. Yok, kiskançligi bir sevgi gösterisi olarak adlandiriyorsaniz, kendi kiskançliginizdan da gocunmuyorsaniz bu maddeyi okumadan geçebilirsiniz. Zira kiskanç kiskanç partnerinizle birbirinizi kiskaçlayabilirsiniz. Alan memnun, satan memnun yuvarlanip gidersiniz. Hanimlar, kan basinciniz yükseldikçe, kanin beyninize siçramasi daha muhtemel bir hal alir. O yüzden kendinize hakim olun, elinizden geldigince nabzinizin normal atmasini saglayin. Aksi taktirde kiskançlik gibi çok gereksiz bir duygunun pençesine düsmeniz neredeyse kaçinilmaz. Gece geç gelen telefonlar, meçhul bir aramada 100 metre kadar ileriye açilmalar gibi nedenini sormayi gururunuza yediremeyeceginiz ama sormadan de edemeyeceginiz bir takim davranislar ruh ve beden sagliginiza geçici hasar verebilir. Simdi ne yapacaksiniz.Agatha Christie olacaksiniz! Karsi tarafi bunaltip, ürkütmeden olayin iç yüzünü ögreneceksiniz. Olasi kurgulari ve olaylar karsisinda neler yapacaginizi bilmiyorum. Ipucu toplamak ve olaylar arasinda baglanti kurmak zaten dogustan getirdigimiz bir yetenek. Sakince etrafi kolaçan edin. Tüm bunlari yaparken sükunetinizi koruyun. Söyleyeceginiz her sey ileride delil olarak aleyhinize kullanabilir zira.Çünkü siz kiskandikça, arkadas kendini hint kumasindan zannetmeye baslayip, tepenize çikacaktir. “Vay be! Ben nasil bir erkekmisim böyleh!” diye ebleh triplere girecek. Sonra durumu kontrol edemeyeceksiniz.Ne gerek var bir Frankestein yaratmaya…. Dr. Frankestein’in basina gelenleri hatirliyorsunuz degil mi? Sonra “Ben… ben bir canavar yarattim” diye kendinizi daga tasa vurup, zirlamayin. Sözün özü, kiskanmayin… Kiskansaniz da kiskanmiyormus gibi yapin. Elin adamini simar simar simartmayin. Hepsi yoldan çikmaya pek bir tesnelerdir zaten. Baktiniz ki aslinda kiskanmakta haklisiniz, bir boynuz durumu mevzu bahis. Göze göz kurali ortaçagda kaldi bayanlar.”Simdi onu öyle bi’ aldatacagim ki kafasi tavana vuracak.” Tribinden zararli çikan yine siz olacaksinizdir. Böyle bir durumda en iyi yolunuza sagdan devam etmektir. Edindiginiz tecrübe sizi zaten bu oyunda 1 Level daha yukari çikarmistir. Dayaniklilik ve Güç hanenizdeki rakamlar ikiye katlanmistir. Bunu size tanrinin bir hediyesi olarak kabul edin ve oyunu “save” edin. 5- Ilahi kapris komedisi. Sevgili fikri hür, vicdani hür kadinlar bu son maddemizde kapris meselesine deginecegiz. Oldukça nazik bir konudayiz anlayacaginiz. Çünkü birden fazla degiskeni olan, neresinden tutsaniz elinize yapisan bir durum.Simdi, çocuklugumuzdan bu yana bize zirlayarak her seyi elde edecegimiz zerk edilmedi mi? Dudagimizi büktügümüzde sirin bulunmadik mi? Bu birinci faktör. Iki. erkek denen millet için güç gösterilmedikçe güç degildir. Çogu da koruyup, kollayacaklari beceriksiz kiz çocugu teranesini pek sevmezler mi? Sonra da kapristen hiç hazetmediklerine dair ulu orta konusmalar yapmazlar mi? Varan üç. Akli selim kadinlar olarak, hakedene elimizden geldigi çekilir bir hayat sunmaya çalissak da arada bilinçaltimiz pört diye açiga çikamaz mi? Peki, bazi kadinlarin hayatlarini naz ve kapristen kazandigi yalan midir? Seslerinin en tiz, en çocuksu halini kullanarak: ” Ama ben o pantolonu çok begendiiiim…” diyerek, sahit oldugumuzda bizim bile tüylerimizi kaldiran cizirtilar çikarmazlar mi? Peki genelde cevap ne olur: “Alalim askim.” Iste o zaman en yakin duvara kosarak kafa atmak gelmez mi insanin içinden?.. Gördügünüz gibi olay biraz karisik. Bu kisir döngüden yakamizi nasil kurtaracagiz ey kadin milleti? (Kurtarmak isteyenlere konusuyorum tabii.) Şimdi öncelikle kapris sever, sevgilisinin babasi-hamisi olmaya merakli adamlardan uzak duracaksiniz. Zaten onlar da sizi sevmez muhtemelen. Nedenini anlamasalar da, içten içe sizden hiç hazetmezler. Böylece içinizdeki kapris potansiyelini tetikleyebilecek en önemli faktörden kendinizi uzaklastirmis olacaksiniz. Peki bunu neden yapiyoruz? Erkekler için mi? ne münasabet! Öz be öz kendi özsaygimiz için. Söylenmek, sikayet etmek gibi eylemleri içinizden yapacaksiniz. Kaprisin pörtleyecegini hissetiginiz anda ona kadar sayacaksiniz. Bu maddede sunu eklemeden geçemeyecegim. Kapristen arindiginizda da level atlamis oluyorsunuz. Yalniz artik, çiçek, böcek,ilgi, simartma gibi size kendinizi iyi hissetirebilecek bonuslar da hayatinizdan çikartmis oluyorsunuz. Zira aglamayana da meme vermiyorlar hayatta biliyorsunuz. Hayatinizdan bunlari çikarmaya hazir misiniz? Aferin. Son Söz: Çok degerli hemcinslerim. Bu küçük kitapçigin elbetteki pek çok eksigi var. Buraya kitabe yazsam yetmezdi zaten. Genetik midir nedir, genelde Clint Eastwood görünüslü, Lee Van Cliff ruhlu adamlara kayar gönlümüz. Sonrasi… Üzüntü ve muz kabugu. Bu el kitapçigi bu tür adamlara karsi önlem olarak hazirlandi. Piyasada az da olsa domuz yagi ihtiva etmeyen ürünler de var tabii… Bulursaniz, degerlendirin benden söylemesi. Hep hatirlayin, hayattaki en büyük basari kriteri, suursuz bir serseriyi kendine asik etmeyi basarmak iyildir. Illa önemli bir seyler yapmak istiyorsaniz quantum fizigiyle falan asmanizi, eforunuzu bilime, edebiyata, ölü dillere falan kanalize etmenizi tavsiye ederim. Inanin geri dönüsü daha tatminkâr olacaktir. Isteyen bana ulasabilir. Belki bilinçli tüketici dernegi falan kurariz.