bildirgec.org

padmess

11 yıl önce üye olmuş, 28 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

I.Q. – Aşk ve Zeka (1994)

padmess | 13 July 2011 17:59

Tim Robbins ve Meg Ryan’dan romantik bir film

Albert Einstein’in yiğeni Catherine Boyd son derece zeki, akıllı ve mantıklı bir kadındır. Amcasının araştırmalarına da yardımcı olan Catherine hayatında duygulara pek de yer vermeyen, mantık çerçevesinde oluşturmuş olduğu ilişkisini evlilikle devam ettirecekken arabası bozulur ve her şey bir anda değişmeye başlar.

Ed Walters, son derece zeki ancak kimilerine göre (mesela Catherine Boyd’a göre) potansiyelini kullanamamış bir araba tamircisidir. Alber’ın ve arkadaşlarının da desteğiyle Catherine’e olan aşkını ifade edip, onu tavlamaya çalışır…

What the Bleep Do We Know (2004)

padmess | 12 July 2011 16:11

Amanda boşanma sürecini yeni atlatmış bir fotoğrafçıdır. Günlük işleri arasında kaybolup yaşamaya dalmışken bir anda kendini Alice Harikalar Diyarında’ymış gibi fantastik bir dünya içinde hayatı sorgularken, anlamlar ararken bulur.

Kader, kuantum, din ve bilim arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan film belgesel film olarak niteleyebileceğimiz türden.

Film, aslında 2004 yapımı olsa da İstanbul Film Festivali kapsamında 2006’da Türkiye’de izleyicileri ile buluşabildi.
Filmde, 1986’da aldığı ödül ile “En Genç Akademi Ödüllü Oyuncu” ünvanını alan Marlee Matlin‘i başrolde izlerken, William Arntz ve Betsy Chasse‘yi ise yönetmen koltuğunda görüyoruz.

Gelin Benim Olacak – Made of Honor (2008)

padmess | 11 July 2011 10:20

Tom ve Hannah çok yakın arkadaşlardır. Tom, sürekli kısa süreli ilişkiler yaşayıp; bir ilişkiden, aşktan neler beklediğini hala bilmiyorken Hannah var olan ilişkisini evlilik ile devam ettirmeye karar verir. Hannah’ı kaybediyor olduğunu gören Tom, hislerinin farkına varır ve düğüne hazırlık sürecinde Hannah’ın aklını karıştırmak, onu sevdiğine Hannah’ı ikna edebilmek için uğraş verir.

Türkiye’de Gelin benim Olacak ismiyle vizyona giren filmin yönetmenliğini özellikle de Mr. Bean dizisindeki yönetmenliğinden hatırlayabileceğimiz; Paul Weiland yapmıştır. Başrollerinde ise Grey’s Anatomy‘den aşina olduğumuz Patrick Dempsey ile Due Date ve The Heartbreak Kid gibi filmlerden tanıdığımız Michelle Monaghan‘ı görüyoruz.

Aşka Fırsat Ver – L’âge de raison (2010)

padmess | 07 July 2011 17:10

“Sevgili kendim, bugün yedi yaşıma basıyorum ve bu mektubu sana, Mantık Yaşı’nda verdiğim sözleri ve ne olmak istediğimi hatırlatmak için yazıyorum…”

Margaret Flore (Sophie Marceau); iş dünyasının zorlu yollarında oyunu kurallarına göre oynayan, gerektiğinde son derece katı olabilen son derece başarılı bir iş kadınıdır.
7 yaşında yazdığı geleceğe mektuplar tam da küçükken planladığı gibi 40 yaşında bir anda kapısını çalmaya başlar ve işte ozaman hayatı, yaşadığı ilişkiyi, hayallerini, umutlarını sorgulamaya başlar. Kendi içinde 7 yaşındaki bir kız çocuğu sayesinde derin bir yolculuğa çıkar.

The Hunting Party (2007)

padmess | 04 July 2011 19:13

Özellikle televizyon kanalları için çektiği film ve dizilerden tanınan yönetmen Richard Shepard‘dan bol aksiyonlu bir film: The Hunting Party.

Simon Hunt (Richard Gere), dünyanın belki de en tehlikeli savaş bölgelerinden yaptığı haberlerle Amerikan ulusal basınının en gözde muhabirlerindendir. Ancak özel hayatında yaşadığı sıkıntılı bir dönemde ulusal kanalda yayındayken yaptığı bir hata ile gözden düşer ve kariyerine son noktayı koyar.

Aradan 5 yıl geçtikten sonra eski kameramanı Duck (Terrence Howard) ve yeni yetme muhabir Benjamin (Jesse Eisenberg) ile Saray Bosna’da bir araya gelir. Amaç: dünyanın en çok aranan suçlularından biri olan Tilki’yi (Ljubomir Kerekes) bulmaktır.

Micmacs à tire-larigot (2009)

padmess | 14 June 2011 18:40

Jean Pierre Jeunet‘ten incelikli bir film daha; Micmacs à tire-larigot

Delicatessen ile ilk uzun metrajlı filmini çeken; Fransız yönetmen; asıl ününü Türkçe’ye Ameli’nin Masalsı Kaderi olarak çevrilmiş filmi ile yakalamıştır. Başrolde Audrey Tautou’nun yer aldığı filmde; senarist ekibinde gördüğümüz Jeunet’i aynı zamanda yönetmen koltuğunda da görürüz.
Avrupa Film Ödüllerinde en iyi film ödülünü; ikisi En İyi Film ve En İyi Yönetmen dallarında olmak üzere dört César Ödülü’nü; En İyi Senaryo dalıyla birlikte ise iki BAFTA Ödülü’nü alan film aynı zamanda da Akademi Ödüllerine aday gösterilmişti. Bu film ile yakaladığı başarıyı 2004 yılında vizyona girmiş olan ve Türkçe’ye Kayıp Nişanlı olarak çevrilen “Un long dimanche de fiançailles” filmi ile devam ettirmiştir.
5 yıllık aradan sonra ise Kayıp Nişanlı’daki ağır, romantik temponun aksine komedi ve suç unsurları ile süslediği filmi Micmacs ile karşımıza çıkar.

Kebab Connection (2004)

padmess | 02 June 2011 14:44

Fatih Akın‘ın senaryosunu üç senarist ile daha yazdığı son derece komik bir film: Kebab Connection!
İbo (Denis Moschitto), Almanya’da yaşayan ‘kung-fu’ya düşkün bir Türk gencidir. Hayali; birgün, ilk Alman kung-fu filmini çekmektir. Bu hayali için attığı ilk adım: amcasına ait olan döner lokantası için bir reklam filmi çekmek olur. Bu adımını attıktan sonra ise birden sokağının yıldızı olur.
Herşey hızlı ve tam da İbo’nun istediği gibi gelişirken kız arkadaşı Titzi’nin (Nora Tschirner) hamile olduğunu öğrenir. Ve İbo’nun hayali de hayatı da bir anda alt üst olur.
İbo artık baba olmaya hazırlanan, bir yandan sevgilisini ailesine kabul ettirmeye çalışan, babası ile arası açılan, sevgilisi ile de ilişkisini pek iyi devam ettiremeyen bir genç olur.
Filmde Sibel Kekilli ve Güven Kıraç da ufak rollerle de olsa yer almışlardır.
Duvara Karşı ile Altın Ayı ödülünü alan Fatih Akın‘ın bu ödülden sonra yer aldığı ilk yapım bu film olmuştur. Kebab Connection’dan sonra ise yine senaryosu kendisine ait olan Yaşamın Kıyısında ile Cannes’da en iyi senaryo ödülünü aldı.

Little Manhattan (2005)

padmess | 01 June 2011 09:22

11 yaşındaki iki çocuğun Manhattan’da buldukları aşkı anlatan film, 2005 yılında gösterime girmiştir.
Filmde Manhattan’da boşanma sürecindeki ailesiyle yaşayan 11 yaşındaki Gabe’in (Josh Hutcherson) Rosemary’e (Charlie Ray) olan büyük aşkını küçük yaşına rağmen onun romantik dünyasından izleriz.
Başrolde iki çocuğun yer almasından ötürü sadece çocuklara hitap eden bir film olduğu düşünülse de; hayata dair ince detaylarla oluşturulmuş diyalogları, platonik aşkı ve sevgiyi sorgulayışı ile bu durumun sadece görünüşten ibaret olduğunu söyleyebiliriz.
Film; bu iki çocuğun ilk aşkını, büyüklerin çizdiği sınırlara rağmen küçük dünyalarındaki büyük yaşantılarını hem romantik hem de komik bir dille ele alsa da bir çocuğun anne ve babasının ayrılışından nasıl etkilendiğine de çok fazla trajik öğeye yer vermeden değinir.
Senaryosu Jennifer Flackett‘a ait olan filmi ilk yönetmenlik deneyimini bu filmle yaşayan Mark Levin yönetmiştir.