bildirgec.org

natalie anne makker

11 yıl önce üye olmuş, 19 yazı yazmış. 2 yorum yazmış.

En keyifli hayalim (:

natalie anne makker | 18 August 2006 14:13

Kokoreç yedim bugün.Yanında da ayran içtim.Ayran içtimi ingilizce yazmaya kalktığımızda ı drunk ayran da yazabiliriz ı run each team de yazabiliriz.WOHAAAAAAAAAAA espri makinesi miyim neyim?

İğrenç bir gündü.Yine yoruldum.Üselik lenslerim gözüme yapıştı solüsyonda bi numara var ama anlamadım.Galiba çinler ucuz mal alacak kadar zengin değilim derken haklılar.Neyse…

Şimdi portakalla elma yiyorum.

Hayal kurdum eve gelirken.Bi tane karavanım olacak.(Aslında bu hayali bi arkadaşımdan çalıp güncelledim)Karavan değil de konteynırım olcak.Bir oda bi banyo.Sadece bi yatak son teknoloji bi tv,ses sistemi filan bir de dvd oynatıcı,tabi bir de laptop…100 metrekarelik bir alanı çitle çiviricem.Kafama göre çiçekler böcekler domates filan ekmek lazım.Mütevazi bi ev işte.Ama kapımda bir porche carrera olmak zorunda.Metalik gri böyle en gıcırından.Çok şey mi istiyorum yaaaa????

mutluyum…Şaşılacak şey :S

natalie anne makker | 18 August 2006 11:00

Hummalı iş hayatım yüzünden (hehe) bir süre yazamadığımın farkına varıp geçtim klavyenin başına.Havanın güzelliğinden midir,aşktan mıdır bilinmez işimde tuhaf bir mutluluk var bir kaç gündür.Sanki dağların altındaydım,denizaltında yaşıyordum yada patlamak üzere olan bir volkanın içindeydim de dağları attım üzerimden,birdenbire su yüzüne çıktım yada ilk pof sesiyle püskürtüldüm dünyaya yeniden.evet işte aynen böyle hissediyorum.Yeniden doğuş gibi…Şanslıyım galiba.

Şu an Çilekeş dinliyorum ama bakmayın siz isminin Çilekeş olduğuna hakikaten sağlam bir gruptur dinlemeyenlere ısrarla tavsiye ederim.Çayım var masamda ,sigaramda yanıyor,gerçi yazı yazarken onu biraz ihmal ediyorum ama olsun bana darılmayan hem de param olduğu müddetçe benle kalacağını bildiğim bir dosttur kendisi.(Bırakamadım)

kendimi kendime rağmen seviyorum (:

natalie anne makker | 16 August 2006 15:23

*Dengem yok.Duman konserinden çıkıp fasıla gidiyorum.İşkembenin üstüne beyti yiyorum,yanında da ayran içiyorum.

*Feridun Düzağaç dinleyip,arakasından İbrahim Tatlıses’in cdsini takıp kavur balıklarında oynuyorum.

*Ayda bir kez odamdaki mobilyaların yerlerini değiştiriyorum.

*Saat sesinde uyuyamıyorum.

*Çok alkol alınca sızamıyorum.En kötüsü kusamıyorum.

*İnsanları sevmiyor ama onlara kızamıyorum.

*Sigaraları ucuca ekliyorum.

*”Deli gibi seviyorum” dediğim adamı bir hafta sonra tanımıyorum.

*Uyku arasında konustuklarımı hatırlamıyorum.

sigarayı bırakıyorummm

natalie anne makker | 16 August 2006 14:25

Zor bir karar aldım.Bu arada karar kelimesi gerçekten türkçe kelimeler içinde en sevdiklerimdendir.Çünkü onu hem alabilirsiniz hem de verebilirsiniz.Yani ilk cümlemi şöyle de kurabilirdim.”Zor bir karar verdim“.Bir de kadın cinsel organı verir ve alır…Böyle bahsedilmesi ne kadar da utanç vericidir….
Tamam karar verilir ve alınır ama biz bir şey vermeyiz,sunmayız,sunulanı almayız.Paylaşırız,bu böyle biline.

Zor kararım şudur;yapmaktan en çok zevk aldığım şeyi yarın sabah itibariyle terkediyorum.Bu gece paketimdeki tüm sigaraları bitirmeye niyetliyim.”Sigaramın dumanına sarsam ,saklasam seni”,”Son bir sigara içelim öyle git gideceksen”,”Sigaram gibisin en tutkulu keyfimsin” gibi şarkıları playlistimden kaldırıyor,irademle onulmaz bir savaşa giriyorum.Utku benim olur yada olmaz.Ama aldım bir karar yada verdim işte her neyse.

Gazam mübarek ola. (:

sigaram olmadığından ….

natalie anne makker | 16 August 2006 12:25

Ben çok özledim…

Binbir pişmanlıkla kavurduğum tenimi,son bir vaha bulmak umuduyla sunduğum onlarcanızdan dönüşte,çatlamış gördüğümde anlıyorum bunu.Dokunulmazlığını her hücremin,sinek kovar gibi hızlı bir hamleyle elimin tersiyle savurduğumda düşünüşüm…Her seferinde acı yemek..Buna rağmen sadistleşmiş dilimin damağa yakın kısmına hayranlığımı gizlemek yıllardır..”Bu son” deyip en kolayını seçtiğim..Sonra neden kekremsi denildiğini anlamadığım tuzlu suları tam yerine aksınlar da yalayım diye başımı eğişlerim,yön verişlerim…”Bu son”larıma inanamayışlarım ve sırf bu yüzden duygu zamanzingosu kalbimi red edişlerim…”Zaten”le başlayan cümlelerim “Keşke”ye dönüştüğünde hala bilmeyişim;yaşımı mı düşündüm acımı mı???Bunu hiçbir zaman anlayamayacak oluşlarım da çabası.

Kitabımın Devamı…(bölüm1,2 ve 3)

natalie anne makker | 26 February 2006 00:34

(Şimdilik bölümler kısa kısa ama uzayacaklar…)

Bölüm 1

Saat kullanmadan istediği zamanda uyanan insanlardan değilim.Hiç bir zaman da olmadım ama o sabah sanki yetişmem gereken bi işim,eşim tarafından hazırlanmış bir kahvaltı masam ya da okuluna yetiştirmem gereken bir çocuğum varmış gibi aceleyle uyandım.Saat sabahın sekizi idi ve ne bir işim,ne bir eşim,dolayısıyla ne de bir çocuğum vardı.Dedim ki uğraşma Şahin arama,burda kalman için de bir sebebin yok,ikile.

Yataktan kalkmanın bile kuralları vardır bilir misiniz?Ne kadar aceleniz olursa olsun.Önce sırtüstü boylu boyunca uzanıp,tüm vücudu düzleştirmelisiniz.Hangi yönden kalkıyosanız (bu önemlidir aslında sağı tercih etmeli insan) o yöne dönüp ellerimizden yardım alarak doğrulmalı ve ayaklarımızı yataktan sarkıtmalı,sonra da yavaşça kalkmalıyız.Askerseniz diş fırçalamanın bile kuralları olduğunu bilirsiniz ve “Kurallı olan herşey angaryadır” mantığıyla diş fırçalamaktan nefret edersiniz.Evet yataktan kalkmanın belli kuralları vardı ama bu günlük ihmal edilebilirdi.

Osman ölmüş…..

natalie anne makker | 23 February 2006 21:09

Osman ölmüş.Basbayağı ölmüş.Köyün Osmanı ölmüş.

Bütün kış gelmemi bekleyen,yazlarını cennet ettiğim çoban osman,öldün mü sen?Aldın mı lokomotifli saatini yanına giderken?Sahi öldün mü,yoksa saklandın mı şırıldak’a,hani kayardık yosununda,çalılara asardık üstümüzü kurusun diye de sen utanırdın,gülerdim ben.Uçaklara rota çizmedik mi biz senle,hiç görmediğin denizlere göndermedin mi uçakları sen?Uçtun mu şimdi onlar gibi,gökte misin,baksam bi,görür müyüm seni?

Sahi öldün mü be osman?Kirpi yüzdürdüğümüz yerde mi yıkadılar seni?Hani kipri mi kirpi mi diye tartışıp küstüğümüz yer…Hatırladın mı şimdi?

kendimi kendime anlatırken,ağırlaşışım…..

natalie anne makker | 23 February 2006 16:36

Sıkıcı bir sabah olmadı ,gün de fena gitmiyor ama daha güzellerini yaşamıştım.

Bugüne kadar ne yaptın tully diyorum ne yaptın en iyi yaptığın şey neydi mesela.Yerli yersiz her boka ağladın.Onlarca kedin oldu,herbirine akla mantığa uymayacak isimler koymaya kalkıştın ama ev halkı tarafından engellendi bu mantıksız isimler sözlüğü kıvamındaki adlar hayvanların için.(her zaman devrik cümle kurdun,ama bunu özellikle yaptıgın için hiç gocunmadın ve lisede türkçe öğretmenin tüm devrik cümlelerine rağmen seni hep 5’te 5 ile geçirdi.)Üniversite sınavında türkçeyi full çıkardın,bu takdire şayandı,tebrikler…Adını biber koyduğun kedin kireç kuyusunda öldü,maraz koyduğun doğuştan zeka özürlüydü bir gün evden çıktı ve gelmedi,hamsi ve şemsi kardeşler zulmüne dayanamayıp terkeylediler hane-i divanını,recai sahi recaiye ne oldu ya?o da kaçtı galiba yada öldü.Zaten koyduğun bütün aptalca adlı kedilerin yalan oldu gördüğün gibi…..

“Hayal Et” ti sevgilin….

natalie anne makker | 20 February 2006 00:27

Bir tek seni sevdiğim doğruydu… Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı… Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin… Tepeden tırnağa aşka,tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet… Kimisi senin beni beklettiğin kapıda beni bekledi.Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim diye buralardan… Ve ben en çok onların sevgisine inandım.En çok onlara derinden üzüldüm. Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine sevebildiler diye… Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna, bu insanların bir hayalete duydukları o akıl almaz, o sonsuz sevgileri yüzünden bir kez daha inandım… Seni unutmak için başladığı her aşkı yine seninle aladatan bir hayalete… Seninle kendini, bütün düşlerini, çocukluğunu, yaşadığı bütün acıları aldatan bir hayalete… Bir tek sana duyduğu sevgisi doğru olan, bu yüzden bütün hayatı bir yalan olan hayalete…

alyuvarlar,akyuvarlar bir de beyaz dede…

natalie anne makker | 19 February 2006 22:31

Hani biz küçükken bir çizgi film vardı.Adını hatırlamıyorum ama vücudumuzu,organlarımızı filan anlatıyordu.Orda bilge bi hücre vardı yaşlı,beyaz.Ben yaşlardakiler izlediyse hatırlayacaktır eminim ama adı neydi acaba ve bir yerlerde bir kaç bölümünü bulmak mümkün müdür dersiniz?Bulana fersah fersah altın veremeyeceksem de büyük bir teşekkürü borç bilir,öderim.

Sevgiler.