bildirgec.org

mansonilized

11 yıl önce üye olmuş, 116 yazı yazmış. 6630 yorum yazmış.

İstasyon

mansonilized | 24 March 2008 13:54

Türk filmleri kuşağımda Tatar Ramazan’dan sonra İstasyon’u inceliyorum bizler için.

Cüneyt Arkın ( Gırgır Ali) Erol Taş tarafından dönemin ünlü assolisti, milyonların sevgilisi Hülya Koçyiğit’i ( Yasemin) kaçırmak için tutulur. Önce bu teklifi geri çeviren Cüneyt ağabeyimiz gidip Yasemin’i görünce kaçırmaya karar verir. Gırgırına. Erol Taş kötü adamdır bir sürü adam tutabilir istese ancak özellikle Cüneyt ağabeyimizi ister zira o namusludur ve ona güvenilebilir.

buzun kralı

mansonilized | 18 March 2008 17:50

evgeni victorovich plushenko nam-ı diğer zhenya buz pistlerine gelmiş en ünlü isimlerden biri. maalesef artık onu pistlerde göremiyoruz ama izlediğimiz yıllarda bizi kendisine hayran bırakmıştı.

tipik bir başarı öyküsü onunki. 4 yaşında annesi tarafından kreş paten kursuna bırakılır. inanılmaz yetenekleri keşfedilince önce antrenör sonra da şehir değiştirir. ben onunla 1999’da tanıştım. onun sayesinde sırf can sıkıntısından izlediğim buz pateni tv izleme alışkanlığımı delip beni tüm müsabakalarda tv önüne mahkum etti. şu ana kadar iki kez düştüğünü gördüm.

eczane gürgen palamut

mansonilized | 12 March 2008 16:36

Eczaneye girilir. Her şey son derece yolundadır. Güzel birgün başlamaktadır.

– günaydın gençler

– günaydın abla. Abla yalnız sabah sabah sana kötü bir haberimiz var.

– Hayırdır? ( Varan 1, iyi haber verildiğine henüz şahit olunmamıştır )

– Abla kapının önünden dükkanın bisikletini çalmışlar, görmedik.

– Neyse can sağlığı. Koltuğumda beni götürmediklerine dua edelim. ( zira semtte sürekli hırsızlık olmaktadır)

– Abla bir de paspası çalmışlar.

– Paspası niye çalıyorlar ya. Kirli paspası kim ne yapsın?

the bucket list

mansonilized | 12 March 2008 09:04

morgan freeman, jack nicholson ve sean hayes’tan oldukça eğlenceli bir film.

filmi görmeden fragmanını izleyip aman bu film kaçmaz diye düşündüğünüz film aslında bir çok bakımdan vasatken iyi oyuncu bir filmi böyle mi kotarır demekten alamayabilirsiniz kendinizi.

firkete ( tasarım harikaları 3 )

mansonilized | 06 March 2008 16:09

Firkete çok sesli bir kelime. Bu yazıyı yazmak için araştırma yapmadan önce benim için firkete saç tokası olarak kullanılan basit siyah tel tokaydı. Ancak çengelli iğne hakkında yazı yazmaya başlayınca firketenin bir çok insan tarafından çengelli iğne anlamında kullanıldığını öğrendim. Tasarım harikaları serimizin bu ayağında firketeden bahsedeceğiz.

Çengelli iğnenin tarihçesi kayıtlara göre 1842lerde başlasa da milattan önce bile kullanıldığı varsayılıyor. 1842 yılında Thomas Woodward çengelli iğnenin patentini aldı. Ancak tasarladığı nesne çok güvenli değildi. Tutulmadı. 1840lı yıllarda ise Walter Hunt adlı boğazına kadar borca batmış birisi borcu olan kişilerle iddiaya girerek sadece tel kullanarak işe yarar bir alet kullanabileceğini savundu. Eğer iddiayı kazanırsa borçları silinecekti. 3 saat çabaladı ve sonunda bugünkü çengelli iğneyi yaptı. Tüm borçları silindi. Ancak zengin olamadı ve patent hakkını borçlandığı dostlarına bıraktı. 1849 yılında.

Jilet (tasarım harikaları 2)

mansonilized | 29 February 2008 10:33

Jilet ince dikdörtgen bir metal parçasıdır. Kısa kenarları güvenli uzun kenarları ise keskindir. Çok basit bir mantıkla tasarlanmıştır. Ancak işlevi çok önemlidir. Traş bıçağı.

Markaların ürünün ismi haline gelmesinin en güzel örneğidir. Türk dil kurumu sözlüğünde bile geçer.

İlk olarak 1901 yılında King Camp Gillette tarafından yapılmış ve ismini tasarımcısından almıştır. Gillette bunu üretirken uzun bir süre dünya traş bıçağı piyasasının sahibi olacağını tahmin edebilir miydi bilinmez ancak işler başta çok da iyi gitmemişti. Birinci dünya savaşı patlak verene kadar. Birinci dünya savaşında askerlerin traş ihtiyacının giderilmesi için ciddi bir sipariş verildi ve Gillette imparatorluğu günümüze kadar yıkılmayacak şekilde dikildi. Sonradan piyasaya hakim olmaya çalışan başka firmalar da oldu ama ortak olarak kaldılar (kılıç üreticisi wilkinson gibi) .

Kürdan (tasarım harikaları 1)

mansonilized | 28 February 2008 14:51

Kürdan iki ucu sivriltişmiş ufak bir çöp parçası. Cure (tedavi etmek) ve denth (diş) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşan curedent kelimesinden, Fransızcadan geldiği varsayılıyor. Oldukça sağlam bir maddeden yapılıyor. Yemekten sonra dişlerin arasına sıkışan parçaları bununla çıkarıyor insan. Türkiye kürdanını dışardan alıyor. Bizde ki birkaç firmanın kürdanları ise şu dişinize sokunca kırılan ya da etrafında tırtık olanlardanmış maalesef. Ancak artık plastik kürdan üretimi de başlamış durumda. Dünyada kürdan üretiminin başkenti Amerika, Main Eyaleti. Kürdan huş ağacından yapılıyor ve ağaçların kabukları soyulup şeritler elde edilerek işlem yapılıyor. Amerika bu işi Charles Foster’ın otomatik kürdan makinesini icat ettiği süreye kadar tamamen elde yapıyordu bu bir işçilik meselesi idi. Günümüzde çeşitli ve çok çeşitli diş ipleri kürdan kullanımını azaltmış olsa da kürdan krallığı yıkılacak gibi değil. Kürdan çok fonksiyonu olan bir tasarım. Kürdanla dişlerinizi karıştırabilir ve sürekli aklınızın ağzınızın içinde kalmasını engelleyebilirsiniz. Zayıflıktan arkadaşlarınızla kürdan Melahat kıvamında sözlerle dalga geçebilirsiniz. Kullandıktan sonra atmazsanız uzun süre kullanabilirsiniz. Ne de olsa aldığımız yerine koymazsak asla düzenimizi sağlayamayız.
Bir bonsainiz varsa spidermite (örümcek biti) denilen zaralıyı bonsainizden uzaklaştırabilirsiniz.

uzaylı zekiye

mansonilized | 22 February 2008 10:48

1980li yıllarda çocuk olan şanslı kesimin heyecanla izlediği bir dizi. Herkes severdi bunu. çocuklar için hazırlanmış gibiydi ama tüm aile izlerdi.

Uzaylı zekiye tipik bir mahalle kızıydı. Ancak şimdi detaylarını tam hatırlamadığım bir (patlama mı, ışın bombası mı, deney mi çıkaramıyorum) nedenle havada çakan şimşek onu garip bir bünye yapmıştı. İşin ilginç kısmı aslında ortada uzaylı filan olmamasıydı. Hatun sadece büyü yapma, zamanı eğip büküp dondurma gibi bir yetenek kazanmıştı.
Kocaman bir kadındı ama onu çocuk gibi gösteren bir kılık kıyafet anlayışı içindeydi. Saçlarını böyle yanlardan bağlayıp havaya doğru kıvırırdı. Saçma sapan bir de makyajı vardı. Yanlış değilsem kalemle yapılmış nokta nokta şeklinde çiller vardı suratında. Çok rezil espriler vardı bu filmde. Zekiye tane tane, yaya yaya konuşurdu. İnsanı gererdi. Aptal ötesi bir kızdı.

Tatar Ramazan

mansonilized | 20 February 2008 11:38

Tatar Ramazan Türk sinema tarihinin benim gözümde en iyi filmlerinden biridir. Film temelde günümüzdeki takım elbise, silah, süslü cep telefonları ve arabalar, bol miktarda genç kirli sakallı adam, birkaç derin devlet hikayesi ile sunulan delikanlılığı anlatır. Ancak bu filmde konuyu cilalayacak unsurlar, bir adet Kadir İnanır, birkaç ağa ve figürandan oluşmaktadır.

Tatar Ağa’nın akrabalarından biri öldürür ve 4 yıl hapis yatar. Hapisten çıkınca ona rahat vermezler; bir cinayet ve ardından gelen sürgün. İşte bu noktada Tatar Ramazan Sürgünde çekilir. Bu filmde bir garip kızcık rolünde Esin Moralıoğlu yer alır. Şimdi filmin konusunu detay vererek anlatmaya çalışırsak kritik noktaları deşifre edeceğiz ki filmi izlemeyenler olduğunu düşünerek bu kısmı geçiyoruz.

aysel gürel öldü mü ıssız acun kaldı mı?

mansonilized | 19 February 2008 10:15

aysel gürel ölmüş.

ağır bronşit ve akciğerlerindeki kanamadan diye açıklamışlar.

birçokları bu kadından iğrendi, dalga geçti, güldü.

türk sanat dünyasına yazdığı şarkı sözleri ile ciddi zenginlik katmış bir insandı. bu şarkılar bize hitab etti ya da etmedi ancak şu bir gerçek ki insanlar delice sevdi bu şarkıları.

marjinallik kaygısından mı bir varoluş biçimi mi diye bu kadın böyle diye sordum kendime. ben özünde cidden bu kadının biraz garip olduğuna inanıyorum. bence o saç, o makyaj, o konuşmalar cidden içinden gelerek yaptığı şeyler.