bildirgec.org

mansonilized

11 yıl önce üye olmuş, 116 yazı yazmış. 6630 yorum yazmış.

SERİ KATİL ÇİFTLER- 3

mansonilized | 28 June 2008 10:00

Myra HindleyIan Brady

Myra Hindley 23 Temmuz 1942’de, Manchester’da, şiddet yanlısı bir baba olan Bob ve ondan sürekli dayak yiyen karısı Hettie’nin kızı olarak dünyaya geliyor. 1946 yılından itibaren büyükannesi ile yaşamaya başlıyor çünkü anne ve babasının Maureen adında bir kızı daha oluyor. Myra büyükannesine güya geçici bir süre için gidiyor ancak bir türlü geri dönemiyor ve hayatının geri kalanını onunla geçiriyor. Zekası düşük değil ama ya ev işlerine yardım etmek ya da başka nedenlerle okula çok fazla devam etmiyor ve bu yüzden ancak ikinci bir sınıf liseye devam etmeye başlamaya hak kazanabiliyor.

( myra'nın çocukluğu )
( myra’nın çocukluğu )

Myra lise yıllarında en yakın arkadaşı Michael Higgins’in boğulması üzerine ağır bir depresyona giriyor. Myra Michael’ın davetini kabul edip onunla gitmiş olsa her şeyin farklı olabileceğine ve tüm bunların kendi suçu olduğuna inanıyor ve bu düşünceler Myra’yı okulu bırakmaya kadar götürüyor. Çekingen, tahsilsiz ve depresif bir genç kız olan Myra birkaç işten sonra hayatının erkeği olan Ian Brady ile tanışacağı Millwards Şirketine giriyor. Millwards’ta Myra sekreter Ian ise depo katibi olarak çalışıyor.

Ian Brady 2 ocak 1938’de hiç görmediği gazeteci bir babanın ve bekar bir annenin (Margaret Stewart’ın) çocuğu olarak dünyaya geliyor. Margaret kendini Mrs. (ingilizcede evli bayanlar için kullanılır) Stewart olarak tanıtıyor ve kendine Peggy denmesini istiyor. Çalışıyor ancak bebeğine bakamıyor ve Ian’ı bakabilecek birilerinin yanına vermek adına gazeteye ilan veriyor. İlanı yanıtlayan 4 çocuklu bir çift Mary – John Sloane, Ian’ı 4 aylıkken alıyor. Ancak gerçek annesi Peggy teyze olarak bir aile dostu gibi sürekli gelip gidiyor, Ian’a hediyeler alıyor. Ian 12 yaşına gelip Peggy teyze Patrick Brady ile evlenene kadar Ian her sıradan çocuk gibi – ki yaşadıkları yer Gorbals– Glascow oldukça sert bir mahalle – kavga dövüş büyüyor. Huysuz ve huzursuz, akıllı ama kendini derslerine vermeyen, suça yatkın, hayvanlara zarar veren bir çocuk. Arkadaşlarından biri Ian’ın bir kediyi canlı olarak gömüp ne kadar süre yaşayabileceğine dair testler yaptığını anlatıyor yıllar sonra.

SERİ KATİL ÇİFTLER- 2

mansonilized | 24 June 2008 14:02

SERİ KATİL ÇİFTLER- 2

Karla Homolka- Paul Bernardo

Hastalıklı bir çift diye işte ben bu ikiliye derim. Sex düşkünü bir katil ve onun kölesi olup bırakmamak adına her şeyi göze alan bir ruh hastası. Sado mazonun anlam bulduğu bir çift; sadist bir koca ve mazoşist karısı.

4 nisan 1970 doğumlu Karla Homolka Kanada’da yaşayan hoş bir genç kız iken 1987’de bir iş gezisinde Paul Bernardo ile tanışmış ve ona ilk görüşte aşık olmuştu. Paul Bernardo son derece yakışıklı, gelecek vaat eden bir gençti. Karla’yı hafta sonları evinde ziyaret ediyordu bütün aile – ebeveynler ve Karla’nın kız kardeşleri Tammy ve Lori- Paul’e bayılıyordu. 1990’da Paul Karla’ya evlenme teklif etti ve kısa bir süre sonra yaşanacak trajediden habersiz olarak düğün hazırlıklarına başlandı.

Bu arada Karla Paul’e geri dönülmez bir şekilde bağlanmıştı. Paul Karla’ya hükmediyordu. Ona anlam katanın kendisi olduğunu, koşulsuz hizmet etmesi gerektiğini, sex konusunda sınırları olmaması gerektiğini, çirkin, şişman, başarısız olduğunu söylüyor ve Karla bunların tümünü kabul ediyordu. Artık Paul Karla’dan her istediğini alabilirdi. Bu istekler ne kadar akıl almaz olursa olsun.

Paul, Karla ile tanıştığında bakire olmamasının bir suç olduğunu ve Karla’nın bunu telafi etmesi için kız kardeşi Tammy’nin bekaretini istediğini söylüyordu. Karla çalıştığı veteriner kliniğinden aşırdığı ilaçla Tammy’i uyuşturdu. Önce Paul kıza tecavüz etti, sonra da Karla’ya kız kardeşine oral sex yapması, onunla sevişiyor gibi görüntüler vermesi için talimatlar verdi. Karla tümünü yerine getirdi. Her şey kameraya alındı. Tammy olay sonrası kusmaya başladı ve tıbbi ekip gelene kadar öldü.

(tammy homolka)

Yaklaşık bir yıl sonra Karla Paul’ü evde bir kızla buldu. Paul kıza tecavüz etmek için Karla’dan yardım istedi Karla kabul etti. Leslie Mahaffy tecavüz, taciz ve şiddete maruz kaldıktan sonra boğularak öldürüldü.

SERİ KATİL ÇİFTLER- 1

mansonilized | 23 June 2008 13:42

Bu seride kadın erkek seri katil çiftlerine; aşk kuşlarına bir göz atacağız. Ancak ben herhalde hemcinsim olmaları bakımından olayları daha çok kadın seri katil ağırlıklı anlatacağım. Sex katilleri Rosemary- Fred West, çocuk katilleri Myra Hindley ve Ian Brady, yine sex katilleri Carla Homolka- Paul Bernardo vb..

Rosemary West –Fred West

Kesinlikle kalbimde özel bir yeri olan ve şiddet profili açısından en tiksinti uyandıracak kadın seri katili barındıran çift diyebiliriz.

Rosemary Letts 29 Kasım 1953’te doğdu. Geçmişine dönüp bakıldığında seri katil oluşuna zemin hazırlayacak bütün etkenler itinayla hazırlanmıştı. Baba Bill Letts bir şizofrendi. Anne Daisy Letts ise Rosemary’nin doğumundan sonra doğum sonrası depresyon teşhisi ile psikiyatri kliniğine yatıp ect (elektrokonvulsif tedavi) alan mutsuz bir kadın. Bill tüm çocuklarını taciz eden, şiddete yatkın bir ruh hastası idi ve Rosemary ile cinsel ilişki kuruyordu. 10’lu yaşlarında Rosemary erkeklere sarkıntılık eden, erkek kardeşlerine mastürbasyon yapan tacizci kimliğine tamamen kavuşmuştu. Rosemary genç kız olduğunda birkaç defa tecavüze uğradığını söylemiş, sık sık önüne her gelen erkekle yatan sorunlu ve hayatın seks çevresinde dönen biriydi artık.

Fred West ise libidosu yüksek ve sado mazoşist eğilimleri olan genç bir adamdı. Fahişe karısı ve çocuğuyla bir karavanda yaşıyor bebek bakıcısı olarak eve gelen kızlarla cinsel ilişkiye giriyordu.

Fred ve Rosemary diğer birçok seri ikilide olduğu gibi ilk görüşte aşık oldular. ‘Aslında gerçek itici güç hangisi’ diye soracağımız dava açılana dek de kadınları öldürdüler.

Rosemary West kendi kızı Heather, Fred’in fahişe karısı Rena’dan olan kızı anne Marie ve Rena’nın başka bir adamdan olan kızı Charmaine ile aynı evde yaşamaya başladı. Hem anne hem baba kızlara korkunç davranıyorlardı ancak bunlar gelecek günler için sadece iyimser hazırlıklardı.

Bok

mansonilized | 12 May 2008 11:21

Bok vücudun tamamen kendi tasarımı olan harika bir şeydir. İlk bakışta kokusu, rengi, duruşu ve vücuttan çıktığı garip yer itibarı ile çoğumuz ondan nefret ederiz. Dürüst olayım ben de böyle düşünürdüm. Ta ki onu yıllarca göz ardı ettiğimi anlayıp hakkında etraflıca düşününceye kadar.

Yurdumuzda çok güzel besinler vardır. Limonlu cheesecake olsun, kuru soğan olsun, patlıcan kebabı olsun, midye dolması olsun, tuzlanmış ve haşlanmış taptaze mısır koçanları olsun bu güzel besinlerimizi hepimiz çok severiz ve yeriz. Yurdumuzun besinleri çok lezzetlidir. İşte bu güzel besinleri yedikten sonra elbette az bir esnekliğe sahip olan ama temelde belli bir yanılma payı dışında sabit hacim sahibi vücudumuzun bunları bir şekilde dışarı atması gerekir ki işte güzelce işlenip etinden sütünden ve hatta yününden yararlanılmış bu besinler anüs/ makat/ kıç ( çok afedersiniz!) dediğimiz müstesna organımız tarafından bağırsaklarımızın yapmış olduğu peristaltik hareketlerin de yardımı ile dışarı atıldığında oluşan ürüne bok denmektedir. Peristaltik hareket nedir; bağırsakların bir solucanın kasılıp gevşeyerek ilerlemesi gibi kendinden bir ileri itme hareketi oluşturmuş olduğu durumdur. Gelelim boku bu yazıya konu eden çok kullanılabilirlik ve işe yararlılık hallerine.

ilaçta toplatma

mansonilized | 24 April 2008 10:05

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=520239&Date=24.04.2008

patron kim?

mansonilized | 23 April 2008 17:22

Gündelikçimin (şimdi bak aşağılıyor filan diyecek olan olur isteyen ev işleri yardımcısı, isteyen temizlikçi desin bir rahat verin ama ben gündelikçi diyeceğim ) ütüledim dediği giysileri dolapta kırış kırış bulmam üzerine cinnet geçirip seri bir şekilde bulduğum yeni gündelikçi yanıma ilk geldiğinde açıkçası biraz ezildim. Gözlerine sürme çekmiş, rengarenk boncuklardan oluşan küpeler, kolye ve bilezik takmış, hafif bir makyaj yapmıştı. Sabah zorla tokanın içine sokuşturduğum solgun saçlarım, üzerime döktüğüm mürekkep yüzünden lekelenmiş önlüğüm ve ailevi göz altı morluklarımla bir an özür dilerim siz şöyle koltuğa oturun ben ayakta beklerim demek geldi içimden. Aslında o an her şeyi anlamalıydım…

reye sendromu

mansonilized | 26 March 2008 08:48

Bu bir bilgilendirme ve uyarı yazısıdır.

Hepimiz çocukken bebe aspirini yutmuş ya da yemişizdir. Kiraz aromalı üstelik de çok lezzetlidir ve tüm hemen tüm çocuklar hiç itiraz etmeden alır bebe aspirini. Bu da demek oluyor ki hepimiz birkaç kez ölümden döndük!

Grip, su çiçeği vb virüs kaynaklı hastalıklarda 16 yaşından küçük çocuklarda aspirin kullanımı reye sendromu denen bir hastalığa yol açabilir ve bu hastalık erken teşhis edilemezse %90 ölümle sonuçlanır.