bildirgec.org

mansonilized

11 yıl önce üye olmuş, 116 yazı yazmış. 6630 yorum yazmış.

stardust

mansonilized | 22 October 2007 17:36

Neil Gaiman’ın romanından sinemaya uyarlanan büyükler için yazılmış fantastik öğelerle süslü aşk romanı. Matthew Vaughn kitabı sinemaya uyarlarken birçok detayı değiştirmiş hatta hiç olmayan karakterler bile eklemiş. Romanı okumadığımdan uyarlamanın ne denli başarılı ya da başarısız olduğuna deyinemeyeceğim. Ancak filmi izlesem mi diyenler için bir ön bilgi sunumu yapabilirim.

Konu delice aşık olduğuna inandığı kızı elde etmek için ona kayan bir yıldızı bulup getirme sözü veren Tristan’ın o kayan yıldızın aslında bir kız olduğunu fark etmesiyle başlıyor. Ancak kayıp, dünyaya düşen bir yıldızın kalbini yemek cadılara sonsuz güzellik ve güç bahşediyorken üstelik o yıldız kral olmak için savaş veren 4 prensin mutlaka sahip olması gereken bir kolyeyi taşıyorken bu pek de kolay olmayacaktı. Film masal havasında rengarenk görüntüler eşliğinde akıcı bir şekilde ilerliyor. Oyunculuk konusunda bence yıldız rolündeki Claire Danes hariç herkes on üzerinden on puan almayı hak ediyor.

Robert de Niro’yu izlerken bu adam ölürse ne kadar üzülürüm diye düşünmekten Michelle Pfeiffer’ı her görüşümde bu yaşta hala bu kadar etkileyici olmayı nasıl başarıyor diye şaşırmaktan alamadım kendimi. Korkunç korsanı oynayan de Niro’nun elbiseli dans sahnesi, Pfeiffer’in büyü yapmadan hemen evvelki bakışları inanılmaz etkileyici. Peter O’ toole kısacık rolüyle her zamanki gibi insana bir an nerede olduğunu unutturuyor. Filmde hayalet prensler sürekli bir gülümseme etkisi yaratıyor, konuşmalar esprili. Aşk incecik narin bir duygusal titreme gibi kenara ilştirilivermiş ancak o kadar yakışmış ki gözümüzü üzerinden alamıyoruz (benim gibi romantiklikten uzak birinde bile duygulanma hissi yarattı!).

modus operandi / seri 1

mansonilized | 25 September 2007 15:23

BU YAZI LE SORCIER VE MANSONİLİZED İŞBİRLİĞİNİN BİR SONUCUDUR.HER HAKKI SAKLIDIR.

Seri Katil

“Sanırım biraz tuhafım.”

George Joseph Smith

(Küvetteki Gelinler Katili)

***

“67 Mustang’im 123 Levington Sokağı girişinde kuytu bir köşede park halinde. İçi sıcak. Sıcak çikolatam torpido gözünün üzerinde, dumanları tütüyor. Nefesim içki koktuğuna göre içine votka karıştırmışım belli. Ellerimi ovuşturuyorum malum mart ayı. Arabanın içi ne kadar sıcak olursa olsun, soğuk mutlaka girecek bir delik buluyor. Ayın 6’sı. Saat geceye yarım var. Bayan Lennord az sonra kırmızı fordu ile bu köşeden dönüp az ilerideki kahverengi evin önüne park edecek. Sarı bukleleri çok hoş. Gerçekten. Bayan Lennord fakında değil ama o çok özel bir kadın. Bu gece bunu ona hissettireceğim…”

luminol

mansonilized | 12 September 2007 09:18

kana basma iz olur
kana basma iz olur

Luminol (amin türevi br kimyasal yapı) Amerikan polisiye filmlerinin vazgeçilmez havalı bir öğesidir.

Ancak temelde kimyasal bir tepkimenin gündelik yaşama gayet fonksiyonel bir şekilde uygulanmış halidir. Şu bol bol izlediğimiz, kanıtların peşinde koşan dedektiflerin eli ayağı olan kanıt toplama ekiplerinin en büyük yardımcısı olan luminol görünmeyen kan lekelerini büyülü bir iksir misali görünür hale getirir.

cırtatan

mansonilized | 07 September 2007 12:59

Halk arasında çok farklı isimlerle anılan ecballium elaterium tedavi etkinliği yüksek ancak oldukça toksik bir bitkidir. Bitkinin genel özelliklerine göz atalım;

cırtatan
cırtatan

halk arasında anılan isimler;

-acı dülek
acı kavun
-acı düvelek
-cırtatan
-cırtlak
eşek hıyarı
-yabani hıyar
-it hıyarı
-karga düveleği
-bırtlangıç
-şeytan keleği

Unutulmayanlar

mansonilized | 05 September 2007 14:27

Türk sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan bu film maalesef hak ettiği yeri bulamamıştır. Şahsi kanaatim filmin imdb’de değil ilk 250ye ilk 25e ivedilikle girmesi yönündedir. Bu kült yapımın ortaya çıkışı temelde 80li yıllardaki sex furyasında yer almayı reddeden jönlerimizin bir sinema şirketi kurarak 10 film çekmek üzere bir araya gelmesidir. Ancak film o denli büyük bir hayal kırıklığı getirmiştir ki bu şirket ilk yapımla batmıştır. İzzet Günay ‘sinema hayatımın hatırlamak istemediğim bir filmidir’ diyerek durumun vehametini ortaya koymuştur. Remzi Jöntürk’ün yönettiği filmde Cüneyt Arkın, Fikret Hakan, Ekrem Bora, İzzet Günay, Orhan Günşıray, Eşref Kolçak, Selma Güneri gibi isimler bir arada bulunuyor.

Bu müstesna yapımda Türk sinemasının en şahane kral ve dahi aslan parçası jönlerinin her biri değişik hikayeleri olan kamyon şoförleri olarak çıkıyor karşımıza. Cüneyt Arkın kendi çocuğuna ötenazi yapmış eski bir doktor, Ekrem Bora son derece klas bir dolandırıcı, Fikret Hakan çocuklara tecavüz etmekten haz alan sapık bir vantrilok, İzzet Günay annesini doğramış gariban bir tip, Orhan Günşiray ise başı beladan kurtulmayan bir zamparadır. Filmin teması tarafımdan 4 defa izlenmesine rağmen tam olarak belirlenememekle birlikte temelde kamyon şoförlüğü yapmakta olan kahramanlarımızın uyuşturucu işine bulaşarak polisle başlarının belaya girmesi ve şebekenin başını bulabilmek için girdiği maceralardan mütevellitdir. Film İstanbul’dan Beyrut’a kadar uzanan bir coğrafyada geçer ki bu arada aklınıza gelemeyecek denli absürt konuşmalar ve aktiviteler gerçekleşir. Bu arada mola yerinde Türk bayrağını yere atan Amerikalı turist budaklı odunla dövülerek milliyetçilik mesajları verilir. Yine mola yerinde İtalyan baba artık acıkıp ağlayıp sızlayan çocuğuna kıyamayarak garsona şöyle seslenir;

ratatouille

mansonilized | 31 August 2007 18:13

afiş
afiş

Ratatouille Pixar’ın yeni görsel şöleni. İnanılmaz detaylı süper renkli ışığın süper kullanıldığı bir film.Film diğer fareler gibi çerçöp yemek istemeyen Remy’nin aşçı olmak için duyduğu inanılmaz hevesin tesadüfen hayallerini süsleyen bir tür Ümit Usta olan Auguste Gusteau’nun çökmek üzere olan restoranına ulaşması ve burada yemek yapmaktan bihaber Linguini’nin yemek yapmazsa işten atılma riskine karşı birlikte savaşını anlatıyor.Gereksiz bir sürü duygusal saçmalık zoraki duygusallık az biraz tiksindirsede film gerçekten şöyle damakta tat bırakan cinsten. Özellikle kameranın dünyayı farenin gözünde görmesi fazlasıyla gerçekçi ve heyecan verici olmuş. Adeta fare gibi hızla ilerleyen kaçacak delik arayan kamera bir ara bana cidden kapana sıkışmış hissi verdi. Ancak birçok animasyonu rezil ettiğimiz gibi bunu da dublajla az biraz tatsızlaştırmak konusunda elimizden geleni yaptık. Hatta bununla da yetinmedik herkesin Fransız olduğu filmde ne akla hizmetse şefi seçip garip bir Rum Fransız aksanı ile seslendirme yaptık.

Fareleri sevdiğimden mi animasyon hayranlığımdan mı yoksa Disney’le Pixar’ın elele vereek uçmuş olmasından mı bilinmez filmi çok beğendim. Nitekim film imdb’de şu an itibarı ile 250’ye girerek yaptığı süksenin boş olmadığını kanıtlıyor.

Filmle ilgili değişik haberlerden tırtıklamak suretiyle elde edilen bilgiler aşağıda ilgilenenlere sunulmak üzere sıra sıra dizilmiştir.

-Filmdeki fare kavramını oturtmak için bir fare uzmanı olan Debbie Ducommun kendi farelerini de getirerek birçok test yapmış.

Kerebiç

mansonilized | 03 August 2007 12:40

Kerebiç Mersin’e has bir tatlı türüdür. Özelikle ramazan ayında İstanbul’da güllaç, kaymaklı ekmek kadayıfı neyse Mersin’de de kerebiç odur. Kocaman bir tabak kıvamlı krema içinde yüzen içi fıstık ya da ceviz dolu enerji bombası kurabiyelerden oluşmaktadır.Kerebiçin yapımı da en az kendisi kadar özeldir. İçliköfte şekline getirilerek yapılan kısmın dışı irmik, yağ, karbonat ve şekerle yapılıyor; içine de fıstık veya ceviz konuluyor.Burada hassas nokta kurabiyelerin kesinlikle kızarmış olmaması. Kreması ise her ne kadar halk arasında farklı bilinse de aslında bir bitkiden yapılmaktadır. Halk arasında ki bende bu yazıyı yazmaya karar verip araştırana dek öyle biliyordum ramazana özel olmasından mütevellit ramazan ayında pidenin üzerine sürülen yumurta sarılarının yumurta tüketimini arttırmasına bağlı olarak yumurta akının çırpılarak yapıldığı bilinen krema aslında çövenden yapılır. Çöven sabunotu olarak bilinir. Saponaria officinalis yani çöven köklerinin bir gece suya ıslanmasının ardından 5 saat süreyle kaynatılması ve oluşan yeşil suyun köpürene dek çırpılması kremanın temeli. Ancak köpük oluştuktan sonra bol şeker ilave edilerek kıvam arttırılıyor. Bu krema deryasının içine atılan kurabiyeler köpüğe gömülünce üzerine tarçın dökülüyor.

Peki çöven ne? Çöven nevi şahsına münhasır bir bitki. Sabun otu denmesinin nedeni leke çıkarma özelliğine sahip olması. Haziran-temmuz aylarında beyaz çiçekler açan, 50-60 cm yüksekliğinde çok dallı, çok senelik, kazık köklü, otsu bir bitki. Yaprakları sapsız, soluk yeşil renkli, çiçekleri küçük pembe ve beyaz renkli. Türkiye çöven türlerinin 50 tanesine ev sahipliği yapıyor ve bunların 5 çeşidi ekonomik öneme haiz. Kerebiç yapımnda kullanılan kısmı ise kökü (radix saponaria officinalis).

Çöven köpürme özelliğinden soapwort olarak biliniyor ingilizcede. Yakın doğuda ve trakya bölgesinde tahin helva yapımında kullanıldığından köpük helva da deniliyor. Kıbrıs’ta ise hellim yapımında peynir suyuna konuluyor.Bir de son olarak kişisel tavsiyem kerebiçin buzdolabında bekletildikten sonra yenmesidir. Aksi takdirde pek bir ağızda dağılıyor. Soğukken daha ferah bir yiyecek olduğu kesin ayrıca.