bildirgec.org

lavinya76

11 yıl önce üye olmuş, 30 yazı yazmış. 914 yorum yazmış.

Bakır Rengi Hatıralar

lavinya76 | 10 June 2010 10:37

Kimseye haber vermeyin adresi kendim bulurum, dediğine bin pişman olmuştu otogarda elinde valizle kalakalınca. Güneşin en kızgın saatleriydi. Saçını ensesinde toplayıp az ilerdeki taksiye doğru ilerledi. Bavulunu aldı taksi şoförü, bagaja yerleştirirken “hoş geldiniz” dedi. Nezaketen bir gülümsemeyle karşılık verirken elindeki adresi uzattı adama.

– Bedesten’e mi?
– Bilmiyorum işte kâğıtta ne yazıyorsa orası…

Cama dayadı başını. Yorgun ve uykusuzdu. Tüm minarelerden aynı anda ezan sesleri yükselmeye başladı. Ne garip bir havası var şehrin diye geçirdi içinden. Ulvi, uhrevi…

sardunyaların çok selamı var…

lavinya76 | 07 June 2010 12:13

………………………..

Yazlık sinemaların kapanmadığı zamanlardı daha. İnsanların tahta sıralarda film izlerken gazoz ve beyaz leblebi keyfini doya doya yaşadığı, tahta sıraların bir tarafınızı acıtmasının neşenizi kaçıramadığı günlerdi. Akşamüstü güneşin kavurduğu toprağın bezginliğine, imdat çığlığını duyan bir çift el, bahçe hortumuyla yetişirdi. Doyururdu toprağı ve çiçekleri suya. İşte o mis gibi toprak kokusunun üstüne salınırdı sardunyaların kokusu, “biz de yandık, öldük, piştik aman ne sıcak” naraları içinde. Beyaz sardunyalar bağırırdı “önce bize suuuu tutuştuk aman ne sıcak”. Kırmızlar kızardı “biz daha çok susadık önce bize suuu…”

ŞARKI DEVAM EDİYOR

lavinya76 | 04 June 2010 10:53

GİDENİN HİKAYESİ…

Ardımdan sallanan hüzünlü ellerini biraz daha çok görebilmek için, sen minicik bir nokta oluncaya kadar hep geriye çevirdim başımı. Ağladığını görmedim ama hissettim, gözyaşının sıcaklığını getirip bıraktı rüzgâr yanağıma.
Oysa kaç gece ağlamıştın saklayarak gözyaşını. Oysa kaç kez görmüştüm uzaklara dalarken pencerede, perdeye sığınmış gözyaşını.
Ağlama diyemedim. Giden bir sevgilinin ardından gözyaşı dökme hakkın vardı. Diyemedim… Tıpkı senin bana gitme diyemediğin gibi…

Bir İlk Yaz Esintisi: Hanımeli

lavinya76 | 31 May 2010 11:09

Menekşe, lale, hanımeli

Üçünü de severim bu çiçeklerin ama gönlümde yeri başkadır hanımelinin. Mis gibi kokusuyla sarhoş eder, sarıldığı çitin ya da bahçe duvarının üstünden nazlı nazlı gülümseyerek bakar gibi gelir bana hep. Gülümsediğini düşündüğüm tek çiçektir hanımeli.
Yazlık evlerin ve balkonların zarif sarmaşığıdır o. Gerçekten adı gibi zarif, narin bir kadın elini anımsatır çiçekleri.

TANBURAM REBAB OLDU

lavinya76 | 27 May 2010 16:02

eski bir rebab
eski bir rebab

Rebab dinlemeyi sever misiniz?

Son zamanlarda günün yorgunluğunu atmak ve ruhumu dinlendirmek için sık sık dinlediğim bir enstrüman. Çok eski bir müzik aleti olmasına rağmen ben yeni keşfettim diyebilirim.

İlginç bir yaşam öyküsü var rebabın. Yüzyıllar boyu şarkı sözlerine, şiirlere ilham kaynağı olmuş bu enstrümanın diğer adı da rubab. Kelime kökeni olarak Farsça bir sözcük ve “küçük yaylı çalgı” anlamında kullanılıyor. Bir zamanlar Türk müziğinde yadsınamaz yeri olan rebab,
18. yüzyıla kadar müziğimizin vazgeçilmez bir enstrümanı imiş. 18. yüzyıldan sonra Avrupa’dan gelen “sine kemanı” sayesinde pabucu biraz dama atılmış ama Mevlevi dergâhlarında önemini korumaya ve tasavvuf müziğinde kullanılmaya uzun yıllar daha devam edilmiş. Hatta Mevlevi dergâhlarında sıkça kullanılması nedeniyle kutsallık atfedildiği bile olmuş.

Rebabın kökeni meselesi ise oldukça karışık. İlk olarak Süleyman peygamberin rebab çaldığını söyleyen de var, bu müzik aletini Farabi’nin icat ettiğini de.

onlar için bir kap su…

lavinya76 | 21 May 2010 11:56

terk edilmek her canlıya aynı acıyı verir
terk edilmek her canlıya aynı acıyı verir

Hadi kızım koş, diye arabanın kapısını açtığınızda yine gezmeye gidiyoruz sanıp sevinçle koştum arka koltuğa. Ayşe’cik bebeğiyle meşguldü yol boyu benimle ilgilensin diye sırnaştım ama dur Lady, diye azarladı beni hatta kafamı itti usulca. Kalbim kırılır gibi oldu ama aldırmadım. Siz ön koltukta hararetli bir şeyler konuşuyordunuz, belki de tartışıyordunuz. Kimsenin benimle ilgilenecek hali olmadığını anlayınca usulca uzandım olduğum yere.

Dantel Gibi İşlerdi Hüzünleri

lavinya76 | 20 May 2010 11:39

Dizlerine başımı koyup anlattığı masalları dinlerken dalıp giderdim uykulara. İlk o anlatmıştı Yusuf ile Züleyha’nın emsalsiz aşk hikâyesini. Hz. Yusuf rüyaları tabir edermiş bir de Züleyha ile birbirlerini çok sevmişler, bu kaldı aklımda sadece. Zor aşklar her zamanda vardı vesselam.

Beyaz bir tülbentle örterdi beyaz saçını sütninem. Öyle güzel pamuk elleri vardı ki saçımı okşasın, yüzümü okşasın ama hep eli dokunsun isterdim bana. Elini üstümden hiç çekmedi o yüzden ben büyüdükten sonra bile.

Bir bahar kokusu: Fesleğen

lavinya76 | 17 May 2010 12:57

fesleğen/reyhan
fesleğen/reyhan

Çiçekçi tezgâhlarında ve pazarlarda bu mevsimin belki de en çok sevdiğim çiçeği reyhanı görünce heyecanla aldım birkaç saksı. Yapraklarını okşadığımda mis gibi kokusuyla sevgime ve ilgime karşılık verdiğini düşündüğüm bu çiçek şimdilerde pencere önünde ve balkonumda olmak üzere evimin birkaç alanını süslemekle birlikte içime bahar ve yaz sevincini yayıyor.

Çok eskiden çocukluğumda bazı evlerin balkonunda ya da bahçesinde denk geldiğim ta o zamanlarda kokusuna hayran olduğum bir çiçekti.

HUZUR…

lavinya76 | 12 April 2010 09:32

……………………….

Siyah şalını omzuna atıp ana binadan bahçeye açılan kapıya doğru ağır ağır sürükledi ayaklarını. Ne zamandır doğru dürüst yürümediğinden ayak tabanı küçük bir çocuğun dengede durmaya alışmaya çalıştığı zamanlardaki acemiliğe basıyordu.

Kapıdan çıktığında ılık bir yaz rüzgârı yüzünü yalayıp geçti. Etrafı süzdü boş gözlerle kimsecikler yoktu. Yaz günü, bu kasvetli ve sıcak hava herkesi öğle uykusuna teslim almışken, gözüne ne gece ne gündüz uyku girmeyen bir tek o vardı.

şimdi…

lavinya76 | 09 April 2010 11:51

Şimdi sana sürgün yüreğimi ve öykümü toplayıp gelsem o küçük kasabaya… Hani o ilk günkü coşkuyla karşılar mısın beni aynı peronda?

Sesine düşen türkülerimi yakalasan saçlarından, sürüyerek götürsen gözlerinin kıyısına, baksam uzun bir gecenin kollarından sana…
Yakacak ne varsa yakmış olsan çoktan, şömine de odun niyetine. Kırgınlıklarını biçsen ortadan, sal gibi. Uzansa düşlerim göl dinginliğine ve ben geldiğimde sen çoktan unutmuş olsan bir asır önce ayrıldığımızı…