bildirgec.org

koza 68

11 yıl önce üye olmuş, 140 yazı yazmış. 991 yorum yazmış.

“yeniden istiklal”

koza 68 | 29 August 2007 13:24

Dün , ulusalcıları da laikleri de anti-laikleri de gördük.Türkiyede sahnelenen oyunun aktörlerinin nasıl roller kestiklerini de gördük.gördük ki, bu devletin ne ortak bir hedefi ne bir manifestosu ne de millete verebleceği bir şey var…

Demokrasi demokrasi diye tutturanların devletin en yüce makamına seçilmiş bir zat’a karşı gösterdikleri tavrı türklüğün ya da milletin direnişi olarak açıklayabilir misiniz?fıkra bu ya,Adam lokantaya gider, garsona bir çorba getirmesini söyler.Garson çorbayla gelir adam limonu sıkmaya çalışır, yüzünü ekşitir ve garsonu çağırır,

” Reİs” in bir günü…

koza 68 | 27 August 2007 15:57

Akşam vakti 18.00 dolaylarında istanbul’un anadolu yakasında bir restoranın telefonu çalar.

Telefonu hostes açar…

-.”……..” restoran
-“…….. ” ver bacım.
– kim diyim efem?
– reis…
– ………………..
– reis, naber?
İyidir..beni dinle; senin restoran adına bi tekne kirala benim için…Benden bahsetme, adım geçmesin, gece bostancı iskelesinden binecem.yengenle bi hava alalım oldu mu koçum?
– Yau zor be reis, bunca işin arasında….
– İşinin a…..na kodurtma lan, ayarla şunu….
Telefon kapanır…Kiralık tekne kaptanıyla birlikte 4 saattir bostancı iskelesinde beklemektedir. kaptan huylanmaya başlamıştır, restoranı arar daha ne kadar bekleyeceğini sorar. Kaptana beklemesi söylenir…
Gece yarısı , beş erkek bir kadın yata binerler. kaptan nereye gidileceğini sorar…adamlar kaptanı denize atarlar…
Tekne limandan ayrılır…Kaptanın şikayeti üzerine polis tekneyi çam limanı açıklarında yakalar…“reis” ve adamları serbesttir…
ertesi gün..restoranın telefonu çalar. reis aramaktadır…
Bana ……bulun
– Şu an yok efendim.
– O zaman bana ………….. ile iki garson gönderin
– Siparişinizi aldım efem 30 dak.içinde yolluyorum.
Garsonlar yemeklerle birlikte müşterinin evine doğru yola çıkarlar…eve geldiklerinde , sorgusuz sualsiz dayak yerler…
reis,olum, partronunuz olacak o, i…..ne buraya gelmeden sizi bırakmam rehinsiniz…
arabada bekleyen restoranın şöförü de arkadaşlarını merak edip, evin zilini çalar…o da bi ton sopa yer ve rehin alınır…

Tayyip haklı . . .

koza 68 | 23 August 2007 11:57

Şu yazıdaki ana fikri lafın kıçına düğümlemeye niyetim yok. Tayyip bey haklı arkadaş….
Tayyip beyin bekir coşkuna hitaben söylediği;
“ya sev ya terket” sözü belki de ülkenin kurtuluşunu müjdeleyen bir tarihi söylemdir.
Tayyip bey boş konuşmaz, mutlak bi bildiği vardır…
Anlamadınız mı?
Burada “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” cinliği ve kurnazlığı vardır.
Tayyip bey; kendisine oy vermeyen kitleye hitaben söyledi bu sözü…
” Beni sevmeyen ölsün”ölmeyi beceremeyen gitsin kardeşim,terketsin…
hadi , başka kapıya! bi dönem aynı sözleri ülkücüler de söylemiyorlar mıydı?
Onlar hem kovup, hem öldürüyorlardı üstelik…
Ilımlı islamın insafı, sadece başka kapıya diyor
Koca başbakan boş konuşmaz elbet.söylediğinde mutlak bir tarihi gerçek ve ülke selametii çin öngörü vardır;
başbakan şu gerçeği ifade ediyor
22 temmuz genel seçimlerinde . 35 milyon geçerli oy kullanilmış mı? Kullanılmış.
Oyların, %47 si tayyip beyin partisine gitmiş mi? Gitmiş.
Kelle olarak, Tayyip beyi sevenlerin sayısı tamı tamına 16 milyon ediyor…
hesap ortada.
Geriye ne ne kalmış?
29 milyon Tayyip beyi sevmeyen kelle…piçleşen molozlaşan kelleler..
işte bu 29 milyon kelleyi kovuyor başbakan. “sizinle işim olmaz arkadaş gidin benim ülkemden”….demeye getiriyor…
Bunları söylerken işkembeden sallamıyor, türkiyenin bi anda nereden nereye geleceğinin hesabını yapıyor…
böylelikle,
1 .ülke ,,gelişmişlik sıralamasınada birden pik yapıcak 92. sıradan çok yukarılara uçacak.
2. “Gsmh” birden artacak 20 yıl soraki hedefleri bu günden yakalamış olacak…
3.nufusumuz ab yi korkutmıyacak artık…
4. 29 milyonluk göçmen seli dünya dengelerini sarsacak bundan türkiye karlı çıkacak.
5.ulusal güçler arasında derlenip toparlanma olacak, tayyip’le inatlaşma sona erecek….
6.Tayyiple “oynaşmaya” kalkanın , biletinin kesileceğini dost düşman öğrenecek.
7.kötülüğün gözü çıkacak bi daha …bi daha bu topraklarda bitlenmiyecek….
faydaları çoğaltmak mümkün elbet.
Ama en önemlisi ahali tayyip beyin istediği kıvama gelecek….Belki de yeni bi şekil düşünecek.!…
Hatta arada bir bizlere soracak;
” söyle ey! Halkım kim daha çok seviyor?”

ciao “R”

koza 68 | 06 August 2007 14:35

Bulundukları bölge taşlarla ve yabani otlarla kaplıydı.. Göle ulaşmak için , yolu kapatan uzun otları temizleyip, taşları bir kenara koyarak kendilerine yol açmaya çalıştılar…
Varış noktasına ulaşmak için birbirlerinden ve yoldan ayrılmamaları gerektiğini biliyorlardı…. Ortaya koydukları enerji , kısa dağ tırmanışının ardından ,ekibi ekstra enerji yaratmaya zorluyordu….
Daha bir gün öncesine kadar, birbirlerine bağlı olarak kısa bir tırmanış gerçekleştiren ekip, şimdi uzungöle ulaşmak ve hedeflerinin son noktası olan gölün ,derinliklerine yine birlikte yine dostça dalmanın peşindeydiler…
– beyler varış noktamız biz ona yaklaştıkça uzaklaşır gibi görünür…buna aldırmayın.
ekip şefi bu sözleri söylerken ekiptekilerden birinin cebine bir mesaj düşer…
uzaklarda ki bir sevgiliden;
“ sevgilim rüyamda beni kucakladın ve öptün…sıcacıktı dudakların…seni çok özledim…sadece çaktırmıyorum, keyfini çıkartasın diye…sçs,sçs herşeyim.”
Adam sms’i dikkatle okudu…güzel bir yüzün ve biçimli, bedenin sahibesini düşündü….” ne kadar şanslıyım. iyi ki bu ilahi kadınla tanıştım , iyi ki burdayım, iyi ki onu hiç aldatmadım “ diye söylendi.
Elindeki konserve kutusunu açmaya çalıştı, diğerleri gibi yorgun ve aç bedenini doyurdu…

üç çingeneye dair…

koza 68 | 03 August 2007 13:03

Kadıköy , akmar pasajı karşısında üç çingene dün akşam öylesine bi müzik ziyafeti verdiler ki, tadı damağımda kaldı…
Keman, ud ve darbukadan ibaret sazlarına gırtlak nağmelerini de katınca ortaya çıkan üç uyumlu sesin armonisi insanı alıp götürüyor.üstelik bu sesler mikrofonsuz …
Bunlar avrupa kentlerinde sık rastlnan sokak şarkıcları gözleri yerdeki boş mukavva kutuda …
Ulen ne tuhaf bi milletiz yau ; elini cebine atan yok, dilenciye para verip keklendiğimizi biliriz de, şu üç gencin sanatına ve emeğine bön bön bakmaktan başka bişey yapmayız….

“PİN” kodumuz bizi kurtarır mı?…

koza 68 | 11 June 2007 14:29

Kaleşah tepesinden ,baktığımda cenova şatosu görünüyor. Kim bilir, hangi kaygılarla yapılmış, hangi korkuların sığınağı olmuş…
Hafta sonunu, Amasra’da geçirdim. Nerede olursanız olun, toplumun genel kaygıları peşinizi bırakmıyor, sizi de sarıp sarmalıyor…Etrafınızda ki güzellikler bile size çekici gelmiyor… özlemiyle yanıp tutuştuğunuz toprak kokusu, yeşil , hiçbirisi size cazip gelmiyor…
Hemen yanıbaşınızda dolaşan sevdiğiniz kadının vucudu , çıplak ayaklarının çekiciliği bile sizi mutlu edemiyor …kaçıp gitmekle, saklanmak arasında kalıveriyorsunuz…
Aklınız ve teniniz farklı şeyler istiyor sanki….
Gözüm, dağ evinin minik tv’sine ilişiyor; Haberler kötü ; Şehitler, cenazeler, niteliksiz adayların listelere girerek yarattıkları umutsuz bekleyişler…
Huzursuz bedenler diyarı olmuşuz adeta…
23 temmuz neyi değiştirecek?
Hasan gidecek, kel hasan gelecek !…
Şu seçim inadından derhal geri dönüp, meclisi fesih edip, iktidarı kurucu meclise devredebilseydik ülkemizin önündeki belirsizlikleri de aşmış olacaktık…Tren kaçtı !…
Gerçek olan şu ki; Milletimiz , tabandan tavana dönük bir belirleyiciliğe kayıtsız duruyor. Adayların nitelikleri ile ilgilenmiyor ya da gerçek bir demokrasi talebinden uzak görünüyor…
Neyse,
Milletimiz elbette boş durmuyor; Bu garabet durumdan nasıl çıkarızın hesabını “secret” okuyarak gidermeye çalışıyor….
Anayasa,secim yasası,siyasi partiler yasası..OUT!
“Çekim yasası” İN !

Bi de hayatımızın PİN kodlarını öğrendik mi tamamdır!
İnsanın PİN kodu
İlişkilerimizin PİN kod’u…
Anlayacağınız hayatımızın her alanında PİN kod’u var ; %98 pin, %2 özgür irade…
Şu, secret’i daha önce bilebilseydik, pin kodlarımızı çözebilseydik ,bunca bela başımıza gelmezdi…
Yanlış anlaşılmasın; Bu konularda yapılan çalışmaları küçümseyecek kadar dangalak değilim…Ama bunların yeni bir şeymiş gibi sunulmasına karşıyım…
Halkımızın bu konularla ilgili , islam tasavvufunun dan haberdar olmamasına hayret ediyorum…
Sonuç; Hep birlikte “çekim” duasına çıkmanın zamanıdır diye düşünüyorum…
“Ol ” dediğimizde bakalım neler olacak birlikte göreceğiz….

Harmanın sonu iyi görünmüyor…

koza 68 | 05 June 2007 13:49

Birileri, planlarını bu ülkeyi imha etme üzerine inşa etmiş. Bağımsızlık temellerimiz sürekli mayınlanıyor…
Bu ülkenin vatandaşları olarak bunu neden yaparlar?
Alıp veremedikleri nedir?…

İktidarı, muhalefeti bir yandan, yazılı ve görsel basını öte yandan…
Bu ülke 84 yıldır böyle kuşatma görmedi.
Umut olarak nitelenen partiler birleştiklerinin ertesi günü dağılıyorlar…
Sosyal demokrat olduklarını söyleyenler gönülsüz bir ittifakı gerçekleştirebildiler…
“ben aday olmam!”
vasiyet var!
Sağın umutları sola, solun umutları sağa geçerek, ne kadar ilkesiz ne kadar tutarsız olduklarını kanıtladılar…
Pes!

” BİR KürT “

koza 68 | 31 May 2007 11:32

Deniz Bölükbaşı ; Son günlerin flaş adamı, dış işleri eski bürokratı..

1 mart teskere’sinin ardındaki gerçekleri açıklıyor,bilinmiyen yönleri ile kamuoyunu aydınlatmaya çalışıyor..
ABD ile yaşanan sorunların kaynağını tezkerenin reddine bağlıyor…
Kuzey Irak’ta kurulan uydu devleti de gene tezkerenin reddi ile ilişkilendiriyor…
AKP , içindeki “kürt” kökenli milletvekilleri teskereye red oyu kullanmasalardı, ABD ile sorun yaşamaz, Irak’ın toprak bütünlüğü ile ilgili kararlarda daha çok söz sahibi olabilirdik demeye getiriyor…
Tezkerenin reddine ben çok memnun olmuştum, ancak gelinen noktada artık şüphelerim var!…
Neden mi?
Genel kurmay , operasyon için hazır olduğunu kamuoyuna çeşitli vesilelerle duyurduğu halde, hükümet konuyu meclise getirmekten yana görünmüyor…
Acaba kendi içlerindeki “kürt” kökenli milletvekillerinden mi çekiniyorlar?…
Böylesine mühim ve belki de devletin selametini ilgilendiren bir mesele mecliste engelleniyor!…
“Kurucu devlet” kürt kökenli yurttaşlarımıza hep toleranslı davranmıştır, ihanetlerini görmezden gelmiştir…

ver dediler verdik,öl dediler öldük…

koza 68 | 30 May 2007 15:17

Devletin zirvesi küs!Baksanıza adamlar birbirleriyle selamlaşmıyorlar bile…Pür dikkat tatbikatı izliyorlar!Kafalarından neler geçiyor, nelerin hesabını yapıyorlar?…Muhtemeldir ki; cumhurbaşkanı uzayan görevinin sorumluluklarını bir an önce yerine getirip, salimen emeklilik günlerini düşlüyordur…Başbakan, “ulan! bu adam gitmeden bizim iktidarımız falan,hikaye yahu!” diye karalar bağlamış…Genel kurmay başkanı, “ Bu tatbikatlar iyi güzel de k.ırak’ta karşımıza ya başkaları çıkarsa ?

Kim ne düşünürse düşünsün seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyoruz…Meydanlar dolacak, ittifaklar, nifaklar, halkı ikna etmenin yolunu arayacaklar…Köylünün eli sıkılacak,hal-i hatırı sorulacak…Hamdullah Suphi Tanrıöver, “dağ yolu” adlı eserinde aynen şöyle der;
“Köylüye sordum: “ Hükümetin Ankara’ya gelmesinden memnun musunuz?”“evet” dedi.“niçin?”“Eşeğin sırtına ne koysam,tavuk,bulgur,yahut çalı, Ankara’ya gidince hepsi para oluyor…”Tekrar sordum;“ Yalnız bunun için mi memnunsun?”Bir şey demedi.Ben iyi anlatmak istedim:“Bu günkü hükümet vergi memuru,jandarması,mahkemesi ve diğer adamları ile senin için eskisinden daha iyi midir?Dada kötü müdür? “Köylü bana din kitaplarına mahsus bir vecize lisanı ile şu cevabı verdi:“ Abdülhamit zamanında bize paşalar ver dediler verdik,öl dediler öldük. Onlar gitti,yerine başka paşalar geldi; onlar da bize ver dediler verdik,öl dediler öldük. Bunlar da gitti,yerine siz geldiniz; siz de ver dediniz verdik, öl dediniz öldük. Şimdi merakla bekliyoruz.Bize ne zaman al diyeceksiniz.”
Hamdullah Suphi bey bu anısını naklettikten sonra devamla; “Aziz arkadaşlar, maziden bize kalan miras kokunç bir harabidir,perişanlıktır…” diye devam ediyor. İyi bir hatip olduğu herkesçe bilinir..

Tetikleyen kadın ve naif adam…

koza 68 | 28 May 2007 14:23

iki güzel tatil gününü tamamen açık havada geçirdim…
İnsan toprakla,suyla temas ettiği oranda güç kazanıyor sanki…
Geçen haftanın sokak kavgalarına benzeyen kötü görüntüsünü silip attı toprak ana!…
Koruma duvarlarının ardından şahsıma ve tüm komüniteye “topunuzu s……m” diye bağırıp çağıran “kayıp kene’yi” de unuttum…canı cehenneme!…
Dedim ya hafta sonu iyi geldi…
Fenerbahçe’mizin stat içinde ve de dışında ki şampiyonluk kutlamaları muhteşemdi…
Bir Malmö FF taraftarı olan ,”mırmır’ın” fenrbahçeli olması artık kaçınılmazdı..
Ülkesinde böyle bir manzarayı tüm yaşamı boyunca göremiyeceğinin o da farkında…
Mırmır, beni mutlu edecek bir şey daha yaptı; Çoktandır izlemek istediğim bir filmin, dvd’sini getirterek gecenin son bombasını patlattı!…
“Straw dogs”
Bir sam Peckinpah filmi…
Rolleri, Dustin Hoffman ve Susan George paylaşmış…

Film erkeklerin kendilerini kanıtlama uğruna gene kendilerini harcadıkları gerçeğinden yola çıkıyor…Neyi yaşamak istediğine bir türlü karar veremeyen genç bir kadının eşinden aldığı intikam…Karısının taşıdığı ağır şehveti sadece ti’ye alan, naif bir bilim adamının tetiklenişi…

Bu filmi izledikten sonra gerçekten de kadınların farklı bir hafızaları olduğuna inandım…
Eğer iki kişinin hayatına zehirli bir duygu hakimse, her şey tersine dönüveriyor aniden…
Erkeklerin , kadınlarda ki duygu yoğunluğuna kayıtsız kalmaları, ondan coşku , cesaret bekleyen bir kadını olmadık işler yapmaya itebiliyor…
Kadınlar böyle durumlarda ya bir başka sevgiliye koşup yaşamak istediklerine kavuşmayı seçiyor ya da kaçıp saklanmak arasında kalıveriyorlar…
Onların öylesine farklı bir hafızaları var ki,
Ödediklerini unutmayıp bir gün ödettiriyorlar…