bildirgec.org

il mare

11 yıl önce üye olmuş, 104 yazı yazmış. 990 yorum yazmış.

AŞK,İNSANIN KENDİ TADINA BAKMASIDIR

il mare | 27 April 2010 15:00

“Bana iyi gelmiyorsun,sinirlerimi bozuyorsun”
Dediğinde hayatının en emin ,doğru cümlesini söylediğini biliyordu.
Eve döndü, cümleyi kurarkenki yüz ifadesinin acaba nasıl olduğunu aynanın karşısına geçip,cümleyi defalarca tekrarlayarak prova etti.
“Bana iyi gelmiyorsun” dan hemen sonra mı “sinirlerimi bozuyorsun” u eklemişti yoksa araya bir es koyup, ilk cümlenin asabiyetini biraz olsun yüzünden silkmiş,belki söyledikten hemen sonra pişman olup vicdanının sesini duyarak yumuşak merhametli bir ifade takınarak mı eklemişti. Önemli ayrıntılardı bunlar, ayrıntılardan nefret ederdi,ayrıntılara takılan insanlardan nefret ederdi,ama konu kendi sarfettiği bir cümle yüzünden empati yapmaya gelince, gizlemeye çalıştığı hassasiyetini koruyamıyordu işte, ille de saklandığı yerden çıkarıyor, üzerindeki tozları siliyor ve binbir çeşit ihtimalleriyle, cilalayarak onu bir dahaki cümlelerinde de kullanılabilir hale getiriyordu.

YİT

il mare | 27 April 2010 10:36

Düşünüyorum da, galiba, tam da başka hiçbir şey düşünmeden denizi hissetme şerefine ulaşmışken ben, her dalganın her damlasıyla konuşup anlaşabiliyor,tuzlarını yüzüme sürünebiliyorken yok sayarak gözlerimdeki yaraları, zamanında döktüklerim yerine yunusların burunlarına elimi uzatıp inciler kapabiliyorken ve her kaptığımdan değerli olmayı öğreniyorken; upuzun,daracık,çok haneli soğuk bir apartman gibi belirdin önümde.

Kocaman bir alanda minicik bir yer kaplıyordun aslında ama; ben tam da o minik noktada idim.Kolumu kaldırmaya,mavilerimi soldurmaya hiç takatim yokken,en ufak bir yer değiştirme her bir tonu siyaha boyayacakken,yani en sabitlenmişliğimi bulduğunda sen; sen yer değiştirdin,titredin,unutulmuşluğunu sildin.
Daha önce kimbilir nelerin önünü tıkadığın bir yerlerden gelip bu sefer benim önüme kondun,gözlerimi tıkadın,en görmek istediğim anda manzaramı kapadın.Geldin ve önüme kondun,mavikondum oldun.

KAKTÜS OLABİLMEK

il mare | 22 April 2010 09:27

yalnız ama dimdik
yalnız ama dimdik

Bir gün daha bitmişti işte.
Aynaya baktı, kendinden önce, arkadaki masasının üzerinde duran kaktüsü gördü. Sonra bir daha kendine baktı. Galiba bir kaktüse benziyordu ve belki o kaktüsten bile daha kaktüstü.Çoğu zaman bir kaktüsten çok daha fazla kaktüs olabiliyordu. Çok daha fazla dikenli,çok daha fazla can acıtan,çok daha dayanıklı,daha çirkin ve daha…

Evet, dünyaya birdaha gelse,kesinlikle bir kaktüs olarak gelirdi.
Bir daha gözlerini dikti bilgisayarının yanına kondurulmuş minik sevimsiz bu bitkiye.Tesadüfi değildi konuşlandığı yer,şu, radyasyonu kendine çektiğine dair popüler bilgiye kulak asıp satın almıştı onu ve bu minik ve çirkin şeyin üzerine,aynı zamanda altından kalkamayacak kadar fazla sorumluluk da yüklediğini düşünerek,ve sürüye uyarak, tam da bilgisayarının yanına koymuştu onu.

LADES

il mare | 19 April 2010 15:07

Ya “içimizdeki şeytan” ın satırları arasına dalarak geçirecekti bu sönme vakti çoktan gelmiş ışıkların aydınlattığı zamanı, ya da içindeki şeytanı satırlarla dışarı çıkararak.

Mail kutusunu açtı, bugün şeytan gibi bir şeye benzettiği birinin maillerini okudu son kez. Kapadı sayfayı sonra,masaüstündeki belgelerimi,bayatlamış birkaç parçayı,indirip de kullanmadığı programların logolarını , bir farenin ayak izleriyle çevreledi bileğinin yardımıyla, taradı taradı, bıraktı. Birkaç kez sağa tıkladı,ardından sola, tam bu aptal oyunu bırakmış kitabına yönelecekti ki son bir sağ tıklamayla yeni bir belge açtı,ardından da çok sevdiği bir müziğiçalıştırarak,yazmaya başladı.

DÜZENBOZAN

il mare | 15 April 2010 10:24

Tüm adilikleri yapsa da hayat, söylediklerimizi kurşun olarak yollamasa geri keşke…
Kendi kendimizi, kendi söylediklerimizle, kendi masum paylaşımlarımızla gene öldürtse de, belli etmese bize pek…
Ama işte… Pişmanlık öylesine kötü ki… Geçmiş bir minicik zaman diliminde, parıl parıl parıldayan gözlerle,munzur mu munzur bir ifadeyle minik bir paylaşım, öfkeli ağızlardan geri püskürtülmese ya, tam sinemize…

Hesapsız yaşamak haram bize.
En büyük günah,hesap yapmamak iken, bunun, hiçbiryerde yazılı olmadan kendi kendimize yaşayarak anlamak zorunda olduğumuz bir farz olması ,adiliğin daniskası.
Hesapsız yaşamlar haram bize.Uzun vadelisi,kısa vadelisi,ne kadar lahzaya bölünüyorsa zaman,hepsi için işte,düşünmeden söylenen sözler,hatta sadece yeterince düşünmeden söylenen sözler cehennem ateşimiz, ahret patikamız.

ALAZ

il mare | 13 April 2010 09:37

23.

Hani bir günde bin şey yaşanır, bin tane şey hissedilir ya,
Bir tane çıkarsın evden hani, döndüğünde binsindir,
Çürüyor gidiyor,renkleri soluyor ya hani her bir hissin , ertesi gün yerlerine gelen körpeleri ile…
İşte o bazı çürüdü sanılan hisler aslında bazen hiç bayatlamaz, hep taze…
Nadirdir onlar,tazeliğin aznavur saflığıyla parlarlar , inci gibi ulaşılması zor ve en derindedirler,
Derindedirler; çünkü onlar ne yazık ki hep en derinden hissedilendirler…
Bazen hiçbirşeyin yakamayacağı kadar can yakarlar, bazen de…
Diğer bir seçenek vardır herhalde,fakat benim bilmem herze..

AKORTSUZ BAŞIM

il mare | 10 April 2010 15:45

Bu, insanın yapısında mı var; yoksa bir tek ben mi böyleyim?
Ortada tek bir şey var, tek bir hedef. Hayatın geçirilmesi gereken diğer süreçlerine de bakıldığında, becerebilmesi oldukça kolay bir şey…
O tek bir şey üzerine, sanki aynı anda milyonlarca şeyin üstesinden geliyormuş gibi düşüyorsun ki, dünyada tek bir şey üstüne odaklanıp elde edilmiş başarıların en iyisi,en güzeli senin olsun diye, elinden gelenin en iyisini yapasın ,yapasın diye…
Zaman geçiyor, ilk başlarda her şey güzel gidiyor; mutlu ve umutluyuz derken,
Hünerleri gösterme zamanı artık iyice yaklaşıyor.
Artık yapılan yapılmıştır, artık istenilse de yaptıklarının üzerine çok bir şey katılamazdır.
Bunu beyninde o kadar çok tekrarlarsın ki sonra, gelinen en son aşamada,
Neredeyse beynin bu başıboşluk duygusundan,bu rahatlamadan sarhoş olur, bilinçsizleşir, kendini resetler, gider,dolanır,aylak adam olur,işsiz kalır,kalır,kalır derken…
Herşey bir anda, en son aşamada, tıkanırrrr kalır…
Azimli kulaçlarla yüzülüp varılan kuyruk, boynumuza dolanır,koca bir varoluşluktan, tekrar filizlenemez bir yokluk yaratır…

DİLEMMA

il mare | 04 April 2010 14:08

Sen doldur,ben içerim boğaziçini

Bir şekilde doğmuşsun ve konmuşsun bir yere işte….
En koyu aidiyetsizliği taşıyorsun damarlarında,kan diye….
Çoktan vazgeçmişsin konuşmaktan,kendini anlatmaktan..
Ama insansın hala işte,unutabiliyor zaman zaman,çocuk olabiliyorsun,baştan silebiliyorsun.
Yani zaman zaman, kendini anlatmaya kalkışabiliyorsun,heyecanlı gözlerle, hiç sönmeyecekmiş gibi duran ferlerle…
Tam affedecekken karşındakini,her şey tekrar güzel olabilir aslında diye düşünürken,o kahrolası umudunu hala satılığa çıkarmamışken…
Bir kez daha karar veriyorsun onu satmaya…İşte bir kez daha yazıyorsun hiç dinmeyecekmiş gibi duran koca öfkenle,ruhunun tam merkezine “satılık” diye…
Ruhun umut demek, satılan umut demek…
Diyorsun ,diyorsun ya bir kez daha…
Biliyorsun ki sen istesen de o gitmeyecek bir yere…
Ait olmadığın yerlerde,bunca zaman hala anlaşılamamış olmanın verdiği acı ve zarar veren öfkenle, çaresizliğin doruklarına ulaşıyor, kendi gözyaşlarında boğuluyorsun…
Avuçlarını sıkıyorsun,kapıları çarpıyorsun,küfür ediyorsun.Günahtan korkmak ise, günah…
Hem günah da ne,sevap ne, anne ne ,baba ne? Birlikte yaşamak,birlikteyi bırak,yaşamak ne???
Cevabı bulamadığın anda daha da yaşamak istiyorsun ama, anlamsız birlikteliğe inat yapayalnız…
Sanki yapabilecekmişsin gibi oturup ciddi ciddi çareler arıyorsun.
Evden dışarı çıkıp geri gelmiyorsun,kimseye nerdesin napıyorsun haber vermiyorsun.
Zaten herkesi gittiğin anda siliyorsun.
Derdin özgür olmak değil,derdin gidip gelmemek değil….
Derdin bitmek,derdin tükenmek senin…Derdin nefret etmek, ve nefret etmeyi istememek…
Meraklısı değilsin arkanı dönmelere,alıp başını gitmelere…
Derdin anlayış,derdin anlaşılmak…Derdin bir çift göz,derdin insan! Derdin insan! Derdin insan!
Sesler yükseliyor biryerlerden,hep aynı ton,hep aynı sözler…Hep aynı nefret…
Düşünüp duruyorsun gene…Biryerler olmalı! Gidilip dönülmeyecek,bir kez olsun öfkene yenik düştürtücek,mantığını tamamen yok edecek bir yerler!
Gözünü kapıyorsun,ciddi ciddi düşünüyorsun.
Ertesi sabah uyandığında,
Yine aynı yatakta oluyorsun.
Ama işte,derdin o yatakta olman değil senin,
Derdin o yatağın olması…

GÜZEL OLURDU…

il mare | 26 March 2010 12:45

göz alıcı;çünkü çok renkli
göz alıcı;çünkü çok renkli

Bir trenddir gidiyor,şimdi tüm dizilerde millet illa birbirini aldatıyor,bacısına bilmem nesine yan gözle bakıyor.

Aşkı Memnu ile başladı,Behlül amcasının karısına baktı,

Ondan önce Kavak Yelleri vardı, orda kim kiminle ne yaptı,zaten belli değil..

Yaprak Dökümü’nde Leyla ile Necla ortalarına tek bir adam aldı, yeri geldi Leyla sardı yeri geldi Necla bağrına bastı, ama Oğuz’a bir şey olmadı.