bildirgec.org

hotshite

11 yıl önce üye olmuş, 56 yazı yazmış. 328 yorum yazmış.

Mammali Turchi

hotshite | 08 August 2005 18:24

D.T.O.İzmirli bir arkadaşım tatilden döndü. Memleketten getirdiği haberlerden biri de D.T.O. akımı oldu. İzmir’de birileri dağa taşa şablonla “Dünya Türk olsun” yazıyormuş. Akım hemen benimsenmiş; İstanbul’a Bursa’ya falan sıçramış. Ayrıntıları ekşi sözlük’ten öğrendim. Yazarlardan biri şu yazıları işaret etmiş. Tahmin ediyorum ki; yazıları yazan Tevfik’in bu olayla yakından bir ilgisi var. Onun yazdığı salaklıklara şöyle bir anlam kazandırayım dedim: Etre fort comme un Turc. Yani haklılar güçlü olsun; Türk gibi güçlü olsun; güçlü haksızları yensin. Sloganın sempatikleştirilmiş hali bile sorunlu. – Çetin Altan geçen hafta yazdığı yazıda gerek Türkçeyi, zengin bir dağarcıkla “okuma-yazma” boyutunda değerlendirip, tadına varamadığımız için, gerekse anadilimizin folklora, yazılı edebiyata yansımış lezzetiyle derinliğinde mayalanamadığımız için kaba kuvvetle övündüğümüzü ve övülmeye açlık çektiğimizi söylüyor. – Bu varlığına inanılan kaba kuvvet meziyetimiz, 50 kişi hakkından geldiğimiz iki Leeds United taraftarı falan derken aklıma Hasan Bülent Kahraman’la yapılan bir röportajı getiriyor. Röportajda H.Kahraman, pornografik bir toplum olduğumuzu, şiddet görüntülerine tabii kaldıkça bundan yaralandığımızı, dolayısıyla şiddete yakın ve açık şiddeti içinde yaşatan bir toplum olduğumuzu söylüyor. Bu halin aynı zamanda faşizmin kurgusu olduğunu vurguluyor. – Velhasıl kelam Işıkara’nın İzmit depremi sonrasında “Türkiye’de her sene deprem olur kimse aldırmaz. neden şaşırdınız bu kadar?” deyişini onaylarcasına bırakalım sokaklar d.t.o ile bezensin.

GoByourself

hotshite | 15 July 2005 21:47

New york’taki barlara giden insanların genel bir özelliği var. Sesleri müziği bastırıyor. Bastıramazsa avazı çıktığı kadar bağırıyor. İstanbul’da gidilecek mekan genelde çalan müzik esas alınarak seçildiğinden olsa gerek barlarda fazla bir gürültü olmuyor.Konuşacak lafı olan başka yerlere gittiği için gelen adamın “konuşuyorsam bar da bile dediklerim dinlemeli” gibi bir kaygısı olmuyor. O yüzden bizim barlar gözümde tütüyor. karizma bir duruş ile barın köşesinde soteye yatmak güzel bir tavır. . Ama tavıra blog alemimizde rastlamak mümkün değil. Bir kaygı var. Öyle bir kaygı ki blogkardeşliği.com‘un kurulmasına yol açmış. Siteden öğrenebildiğimiz üzere amaç; “blog okuyucuları ve yazarları arasında bir bağ kurmak”mış. . Hemen hatırlamak istiyorum. Nedir bu blog diyorum. Şuradaki yazı imdadıma yetişiyor. Diyor ki; internette büyük sitelere baktığımız zaman adeta her şeyin bir merkezden çıkmışcasına üretilmiş olduğunu fark ediliyoruz. oysa günlük yaşama dair duygu ve düşünceler, ilginç web sitesine verilen bağlantılar, beğenilen şarkı sözleri, fotograflar gibi içeriğe sahip bloglar tıpkı yazarı gibi kendine has fikir ve görüntülerden oluşuyor ve bu tekdüzeliği yıkıyor. . hazır blog paketlerinin sayısı iki elin parmaklarını geçmezken nasıl olurda blog dediğimiz şey aynı tezgahtan çıkmış gibi görünmez? içerik desen sabah yenilen poaçalarla gazetede çıkan günün haberine yapılan birbirinin aynı yorumlar.