bildirgec.org

emsvizyon

11 yıl önce üye olmuş, 521 yazı yazmış. 423 yorum yazmış.

Bilim Kurguları – 2

emsvizyon | 29 January 2009 14:50

bir dönem etkisinde kaldığımız ve izlediğimizde bize görsellikte ilkleri yaşatan filmlerimize devam ediyorum… bu sefer görece biraz daha yeni yapımlar. hemen herbirinin mutlaka sıkı hayranları vardır diye tahmin ediyorum 🙂

Total Recall

bizi mars’a taşıyan, orda hayat kuramamızı sağlayan film… hatırlarım da trt haber’de bu filmde kullanılan efektlerden bahsetmişti, hatta o sahne şeydi hani arnold abimiz‘i kovalıyorlar ve bir dedektör gibi birşeyin içinden geçiyor… x-ray cihazı olan bu dedektörden geçenlerin kemikleri yansıyordu ve eğer bir yerinde silah taşıyorsa o bir uyarıyla renklendiriyordu… o sahneyi göstermişti haberde, hatta arnold abimiz o dedektörü parçalayıp içinden geçip kaçıyordu… sadece o mu? mars’ın görselliğinden bahsetmeme gerek bile yok, hani burnundan vericiyi çıkardığı sahne ya da robot sürücülü taksi şöförü… peki sanal tatil için gittiği recall firmasında olanlar vs baş döndürücü 🙂 hatta marsdaki insanların tipleri, bardaki o 3 memeli hatun.. ne detaylar öyle, 90’lar’ın o günkü acemileri olan bizler için en iyi efekt dalında oscar almış bu film bir başyapıtdı…

Elektrikli Öküz: Think OX

emsvizyon | 21 January 2009 15:18

önceleri ford‘un geliştirdiği bir modelken şimdi kendine ait bir marka olan norveçli think, OX modeliyle iddialı. think’in esas modeliy think city‘nin aksine daha büyük olan ox bir aile arabası kıvamında.

5 kişilik tek hacim araç yine de ford’dan izler taşımıyor değil. elbette think city gibi bu da tamamen elektrikli bir otomobil. ancak bir kaç artısı var ve en göze batanları ise, wi-fi ve üzerindeki güneş panelleri. bu paneller sayesinde ox klima,radyo ve ya wi-fi gibi fonksiyonları için gerekli enerjiyi güneşten sağlayarak enerji tasarrufuna gidiyor…

2010 ya da 2012 gibi yollarda olması beklenen ox‘un 200 km menzil ve 135 km maksimum hızda olması bekleniyor…

the Final Countdown

emsvizyon | 19 January 2009 12:54

başrollerini kirk douglas ve martin sheen‘in paylaştığı 1980 yapımı the final countdown, yönetmenliğini don taylor‘ın yaptığı bir bilim kurgu filmi. film, ismiyle kendine ait bir sınıf yaratmış olan USS Nimitz uçak gemisinin pasifikte karşılaştığı bir fırtına ve sonrasında yaşadıklarını resmediyor. bu fırtınanın içinde açılan bir zaman tünelinden geçen gemi tam da pearl harbor baskınından bir gün önceye geliyor. bunu anlamaları biraz geç oluyor tabi ama sonuçta müdahale etmeye karar veriyorlar… iyi bir eğlencelik olduğunu düşündüğüm film, zamanının süper güçlerine bir mesaj niteliği taşıyor esasında… unutmamak gerekirki dünyanın en büyük savaş makinesi olan nimitz için bir film yapmaya değer doğrusu… gerçi filmde tomcatlerin iki japon pırpırıyla yaptığı it dalaşı oldukça güzel 🙂 sonuçta insana bu günkü teknolojiyle geçmişe gidersek neler yapabileceğimizi sergileyebiliyor… enteresan bir hisse kapılıyor insan… filmin efektleri öyle ahım şahım değil, anlatımı vs de öyle… ancak yeniden çevrimini beklediğim filmler arasında… hatta başrollerini michael douglas ve charlie sheen paylaşsın 🙂

Bilim Kurguları – 1

emsvizyon | 13 January 2009 14:36

kıstas olarak kendi beğenilerimi ve bilgilerimi kullanacağım bu nacizane yazı dizime, trt yıllarında çok aşina olduğumuz bilim kurgu yapımlarına değinerek başlamalıyım dedim. trt yılları diyorum, o tek kanallı yıllarda çoğumuz bir çok bilim – kurgu eseriyle tanıştık. akıllarımıza kazındılar ve hatta vazgeçilmezlerimiz oldular… işte ben de vazgeçilmezlerimle başlayıp, günümüze kadar gelen ve hiç değilse benim için bile olsa ( ki sanmıyorum sadece benim için olsun ) kült olduğunu düşündüğüm yapımlarla devam edeceğim… yazı dizimin ilerleyen kısımlarında ise “aa bu da vardı ya eveet hatırladım” dedirtecek eserlere de rastlamak mümkün olabilir belki 😉

belkide space odyssey ya da star trek ve hatta thx 1138 gibi yapımlarla başlamamı bekleyenler olabilir ama dediğim gibi kıstas benim 🙂 ben elbette şunlarla başlamalıyım:

Star Wars

benim için o yıllarda yayınlanan o 1.2.3. bölümü de aynıydı, starwars olsun da taştan olsun. başladığında dünyadan kopardım… george lucas‘ın ölümsüz eseri star wars yazı dizime başlamak için en iyi yapı bence… ışın kılıçları, uzay gemileri, gezegenler hepsi büyüleyici… jediler ile sithlerin arasında geçen inanılmaz mücadele ve tabiki robotlar R2D2ve CP 3P0darth vaderin görülmemiş ilginçlikte ve etkileyicilikteki kıyafeti,sesi ve soluk alıp verişi… tüyler ürpertici… adı üzerinde, yıldız savaşları

Beauty and the Beast | Güzel ve Çirkin

emsvizyon | 07 January 2009 15:24

newyork’un gotik atmosferinin içinde filizlenen ve imkansızın da ötesinde yaşanan bir aşkı anlatan dizi filmdi beauty and the beast. trt ekranlarında güzel ve çirkin adıyla çevrildiği aynı yıllarda boy gösteren dizi, catherine ile “aslan” vincent arasındaki aşk ile bizi ekranlara bağlıyordu.
1987 yılında çekimlerine başlayan ve 3 sezon süren bu fantastik yapım‘ın yaratıcısı ron koslow… başrollerini bu gibi rollerin adamı, en son hell boy‘u canlandırmış olan ron perlman ve o yıllarda terminator’de sarah connor rolü ile yıldızı parlamış olan linda hamilton paylaşmakta…

yirmi yıldan eski ama ilk okul çağlarımın unutulmazları arasında olan bu dizinin konusu ise kısaca şöyle; newyorkda yeraltında kurulu gizli bir şehirde yaşayan bir grup insan yanlarında çok özel birisini barındırıyorlardı… yarı aslan yarı insan olan vincent’ı… vincent, catherine’i görür görmez aşık olmuş ve ona tutkuyla bağlanmıştır. bu aşk öylesine kuvvetlidir ki sevgiliye doğru geliştirilen empati duygusundan da öte bir çeşit telepati yaratmıştır. böylelikle vincent nerede olursa olsun catherine’in ne hissettiğini bilebilmekte ve başı derde girdiğinde onu kurtarmaya gelmektedir… catherine olan aşkı sayesinde newyork’da ki suçla da savaşmaya başlayan vincent, bir çeşit; görünmez, ıspatlanamaz ama varlığı hissedilen güçlü bir kahramana dönüşür…

windows 7

emsvizyon | 30 December 2008 16:56

http://sosyalmekan.wordpress.com/2008/12/30/windows-7/

Johnny Mnemonic

emsvizyon | 20 December 2008 14:50

işte keanu reeves‘i matrix‘e taşıdığına inandığım film johnny mnemonic. 1994 yılında senaryosu yazılmaya başlanan matrix‘in çekimlerine 1997’de başlandı işte aynı akımın daha doğrusu matrix’i besleyen kaynağın bir parçası olan jonhhy mnemonic‘de bu yıllarda gösterime girdi, 1995 yapımı cyber-punk film’in yönetmeni Robert Longo, başrollerini de tabiki Keanu Reeves ve Dina Meyer paylaşıyor. konusu, şirketler için beynini bir bilgi taşıyıcısı gibi kiraya veren Johnny Mnemonic’in ( Keanu Reeves ) taşıdığı bir bilgi için kötü adamlar tarafından kovalanmasından ibaret aslında. bu kötü adamlar bilginin kaynağı ve bilginin gönderildiği şirketleri ortadan kaldırmışlardı, sıra taşınan bilginin ele geçirilmesiydi.. johnny, bilgiden kısa sürede kurtulmak zorundadır çünkü bilgi beyninde ne kadar uzun süre kalırsa o kadar hasara neden olmaktadır, ayrıca kötü adamlar da peşindedir… johnny, çocukluk anılarını sildirerek beyninde daha fazla boş alanlar yaratmıştır. içinde bunun da huzursuzluğunu taşırken, öyle ya da böyle bu bilgi dışarı çıkacaktır ve sonu kötüdür…