Ülker Hanımeller, anneler gününü yurtta ve tüm dış temsilciliklerde kutlamak için bir kampanya yapmış ve adını da “Seni Saraylarda Yaşatacağım” koymuş…
Sitede son zamanların popüler mekanizması slogan tamamlama ve mevcut sloganlara oy vermenin yanı sıra “Hatıralar Geçidi” ve “Bir Kalbin İki Yarısı” gibi her biri bir diğerinden romantik iki bölümle de ilgilenebiliyorsunuz.
www.ofisolimpiyatlari.com
Şimdi efendim; Elave, bu cenahlarda adı sanı pek duyulmamış İrlanda kökenli bir cilt bakımı/kozmetik markası. Nothing to Hide ise, “saklayacak vallahi de billahi de bir şeyimiz yok” diyen firmanın spekülatif işler üstbaşlığında başa yarışan sitesi. Linke tıklamaya tenezzül etmeyenler için buraya kadar her şey normal görünüyor değil mi?
Lakin pek öyle değil… Ajans, saklayacak bir şeyi olmama halini kanımca fazla abartmış. Cypress Cove vb, Elave labları yanında anaokulu gibi kalmakta. “Girin kendiniz görün” diyerek işin içinden sıyrılacağım sanırım lakin ecnebilerin deyimiyle “viewer discretion is advised” demeden de kaçmak olmaz.
Yüzyılın en spammer bankası Garanti, sevgililer günü için yaptığı Elf Yourself‘imsi uygulamasıyla karşımızda. Mekanizma, tahmin etmekte zorlanmayacağınız şu biçimde ilerliyor; resminizi yüklüyorsunuz ve sonuç olarak epey kötü key’lenmiş bir bonus kafa sizin için dansediyor….
Tamam, itiraf edelim Elfyourself ve Wedding Crashers işlerinin bu denli popüler olacağını ve tekrarlanacağını biliyorduk da, Garanti Bankası gibi normalde standardın epey üstünde kulaç atan bir markanın herhangi bir artı değer yüklemeden replika uygulamalar yaratmasını pek beklemiyorduk.
Hi-ReS, Requiem For A Dream’e yaptığı “kelimeler kifayetsiz” siteden bu yana; ne yaparlarsa yapsın soyup başucumuza koyacağımız arızalı bir interaktif ajans. The Fountain ise Darren Aronofsky’nin Requiem’in devamı niteliğinde çektiği filmin, karşısında mutluluk gözyaşları bile dökebileceğimiz güzellikteki sitesi. O da bir Hi-ReS işi. Uğruna, FWA’da “Site of The Decade” diye bir kategori yaratılsa yeridir.
Ödev/sunum ya da rapor gibi sıkıcı bir şey hazırlamak yerine oyun oynamak istiyorsunuz fakat yarın sabah teslim edecek bir dosyaya ihtiyacınız var. O vakit, File Destructor’a gidip göstermelik bir dosya indiriyor ve yarın asla açılmayacağına emin olduğumuz dosyayı gönül rahatlığıyla kaydedip oyun oynamaya devam ediyoruz.
Adından da anlaşılabileceği üzere dosyanızı hacamat eden File Destructor 2.0, .doc, .ppt, .swf, .pdf ve .mov gibi onlarca formatı desteklediği gibi hem PC hem de Mac’te çatır çatır çalışıyor. Asıl zekice olansa uygulamanın arkasındaki fikir… File Destructor, İsveçli oyun portalı Hype tarafından, “oyun oynamaya daha çok vakit ayırın” mottosuyla yaptırılmış.
Geleneksel penis süsleme sanatının inceliklerine vakıf olduğumuz Dickorations’dan beri ayrı bir takdir ettiğimiz Durex, bu kez de The Pants Whisperer isimli bir advertainment’la arz-ı endam ediyor.
Penis terapisti Dr. Caressa Cox’la tanışmak için gereken yükleme süresince ben diyeyim bir, siz diyin iki Durex tüketmek mümkün. Lakin bu süreci alnımızın akıyla atlattıktan gayet “kinky” tabir edebileceğimiz bölümlere geçiyoruz. Testis ve penis tarihi üzerine detaylı bilgiler, penis ismi oluşturgacı ve kullanıcılardan geldiğine dair galonlarca şüphe beslediğim videolar, mevzunun belkemiğini oluşturuyor.
Kromozom yapım sağolsun, söz konusu olan “akıllı ev aletleri” olunca kendimi kaybediyorum. Kumaşın cinsini idrak ederek beni yormayan çamaşır makineleri ya da suyun sertliğine göre parlatıcı takviyesi yapan bulaşık makineleri falan, anlamsızca aklımı başımdan alıyor. Her neyse…
Siemens İngiltere, “her türlü lekeyi anında çıkarırım” mealinde ilerleyen yeni çamaşır makinesini tanıtmak için şahane bir advergame’le karşımıza çıkmış. stainArt, en yaygın 14 leke türünü kullanarak – ki aralarında bebek mamasından çimene, kırmızı şaraptan kana kadar ne ararsanız var – kendi t-shirt tasarımınızı yapmanız üzerine kurulu… Oldu da bitti maşallah dedikten sonra sanat eserinizi galeriye yolluyor ve arkadaşlarınızı “hadi kanka, benimkine oy ver” şeklinde organize ediyorsunuz.
“Takımsız bir CİN erkeğinin hayat damarlarından biri kopuktur, nahoştur, damarı kesip atsa daha iyidir. Tamam, kabul. Abarttık.” cümlesinin “Desteklediğin takım” manası taşıdığı, “Sen bu cinlikleri nerede öğrendin?” sorusunun ise “Son bitirdiğin okul” anlamına gelebileceği başka bir site bilen varsa beri gelsin, eğer yoksa -ki bire Google bahse giriyorum yoktur – sizi Benq-Siemens’in EL71 modeli için tasarladığı YardımCİN ile tanışık kılalım.
Hepimizin “kaşıntı” seviyesine tepe yaptıran durumlar var; mesela klavyeye dökülen bol şekerli kahve, kanallar arasında gezinirken manasızca yükselen ses seviyesi, senkronize dansetmeyi marifet sanıp bir yandan da şarkı söyleyen katl-i vacip boyband’ler… Evet, boyband’ler; Acaba onlarsız hayat nasıl olurdu? Glue London, Coke Zero lansmanı dahilinde banner’ını yapmış, biz tıklayıp gördük ki muazzam oluyormuş.
“Normal kola tadında diyet kola” mottosuyla gündemimizi işgal eden Coke Zero’nun Boyband konseptli banner’ı, kısıtılı interaksiyon seviyesi ve 600 küsür kb’lik (devimsi) boyutuna oranla epey güzel bir iş oluvermiş. Sahnede, o tiksindiğimiz boyband stilinde şarkı söyleyen üç adet sefil var, biz de yanlarındaki kaldıraçları çekerek onları hazin sonlarıyla başbaşa bırakıyoruz. Olay bundan ibaret olmasına rağmen, müzik seçimi, ilüstrasyon kalitesi ve konseptin kendisi ağız kulak arasındaki mesafeyi kısaltan cinsten.
