bildirgec.org

ceyhunak

11 yıl önce üye olmuş, 41 yazı yazmış. 400 yorum yazmış.

ANORMAL

ceyhunak | 16 February 2009 09:51

ceketsiz.blogcu.com
ceketsiz.blogcu.com

Mevsim kış, hava ayaz….
Üzerime örttüm geceyi;
yorgan misali,
Üşümüyorum şimdi.
BEKLEMEKTEYİM GÜNÜ,
Zamanı gelince… gideceğim.

Rüzgarın gölgesine yaslıyorum sırtımı,
Saçlarımı Meltem okşuyor,
Ürperiyorum…
Kurumuş dallardan;
Güneşi topluyorum tek tek…
Parlak olanlarını seçiyorum,
Bir gün sapsarı, bir gün turuncu,
Bir gün kızıl..
Saçların gibi bakır..
Vazgeçilmezliğine dolamışsın onları,
En etkili silahın sanki.
Şimdi yüreğimde izleri,
Tıpkı bir ağıt gibi.

Kahve Tutkusu

ceyhunak | 12 February 2009 11:55

www.kavunkarpuz.com
www.kavunkarpuz.com

Kahve deyip geçmeyeceksin…
Elimizde tuttuğumuz bir fincan kahvenin başından hangi serüvenler geçtiğini bilerek içtiğimiz de kahve daha da güzel anılar bırakacaktır bizde. Eskilerden kalan bir deyim derki “Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl hatırı” vardır. Evet vardır. Kültür olarak her misafire sunarız kahvemizi; yorgunluk kahvesi, keyif kahvesi… gibi lakaplar takarak.

· Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan’dır. Ve kahve fideleri ülkeden ülkeye yayılarak bugün ki haline bürünmüştür.
· Yasemin çiçeğine benzer,
· kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde iki çekirdek bulunan
· 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur.

ozer-rayman.blogspot.com
ozer-rayman.blogspot.com

En Hüzünlü Makamım

ceyhunak | 11 February 2009 19:11

Bulutlar parçalı,
Sessiz ve sakin.
Yağmur yağıyor;
Sensiz ıslanıyorum,
Islandığımın farkına varmadan.

Yaprakların dilinde veda bestesi;
En hüzünlülerden biri,
Aşk acısı çekmişsin belli
Sen “Hüzzam”.
“Si” de karar vermişsin,
ben “Segah”.
Yalnızlığımda çaldığım,
Kemanımdaki acı bestem.
Tek kişilik senfonim.

Ben Hazan, Ben Hüzün

ceyhunak | 06 February 2009 09:52

Ben Hazan, Ben Hüzün

Bıraktım hüznümü bir sahil şeridinde,
Dalga seslerinde…*Hüzün *
Çekildi deniz kabuğuna,
Alabora oldu tekneler,
Balıklar sahile vurdu,
Yakamoz denizin tenine.
Gölgem seni aradı,
Karanlık ve ıssız.
Kırılgan gözlerim,
Parçalanan yıldızlarda.

Şimdi mevsim sonbahar,
İçimde dalga sesleriyle.*Hazan*
Karanlıkla geldi haberin,
Düştün gözümden.
Tutmadın elimi,
Üşüdü ruhum.
Dökülürken yapraklar,
Mevsim hazan.
Sus dedi rüzgar;
Bastırdı nefesimi, sesimi,
Susmadım ama konuşamadım da.
Yürüdüğüm yolda kurumuş yapraklar,
Sırtımda yalnızlığım.
İliklerime kadar işlemiş hazan,
Bitti masallar.

Ahir Zamanlarım

ceyhunak | 04 February 2009 09:57

Başlamadım senden sonra hiçbir şeye,
Baş koyduğum her şey yarım kaldı.
Her hikayeden bir yol çaldım,
Oynamasam bile dublaj yaptım.
Biraz senden,biraz benden derken,
Hayatımızdan uzaklaştım.
Sakinleştim, dinlendim,
Biraz da yaslandım.
Yaslandığım ağaçlardan güç aldım.
Sonra köklendim,
Köklerimle sana bağlandım.
Sen yedi kat aşağıdayken,
Ben üst katlarda sensiz kaldım.
Haykırdım; sessiz harflerle,
Duyan olmadı.
Parçalanırken mabedim,
Kutsal olan hiçbir şey kalmadı.
İçimde ki tabular yıkılırken,
Yıkandım o saf gözyaşlarınla…
Arındım,
Ardından kalan küllere bulandım,
Şimdi;
Bir Cenin kadar günahsızım.

Dövme Tenimin Sıfatı

ceyhunak | 30 January 2009 09:56

Bir makas elimde;
Gençliğimi kesiyorum kendi ellerimle..
Üzüldüğüm ne varsa atıyorum hayatımdan,
Belki seni, belki beni.. Şimdi de bizi..
Dönüp bakmak gelmiyor içimden geriye,
Sana ait duygular artık
Boynuma dolanan kalın bir urgan.

Adını sıfatsızlaştırıyorum bende,
Bir hükmün olmasın yüreğimde.
Siman tanıdık değil artık,
Sorma bana gözündeki feri.
Eriyip gitti nurlarım.

Şimdi ahkam kesiyorum hayata,
Esip gürlüyorum..
Asi lügatim uyanıyor uykusundan.
İsyan ediyorum asiliğime,
Yalnızlığım minik bir dövme tenimde.

Koza

ceyhunak | 28 January 2009 09:55

Kozamı yırtıyorum zorla,
Artık kelebek olmak istiyorum.
Ömrüm kısa olacak biliyorum,
Varsın olsun…
Ama özgürce uçmak istiyorum yine de.
Rengarenk kanatlarım olsun,
Ahenkli kanatlarımla, Umut semalarda.
Her kanat çırpışımda, yaklaşıyorum sana.
Umut semalarda ya,
Maviye bulandım şu anda.
Güneşten kızıl alıp, kuşanıyorum boynuma.
Sonra;
Hafif bir yağmur yağar,
Renklerim ıslanır.
Bir pelerin giyinirim, rengi ebruli..
Zamana inat uçarım, Ulaşırım sana.
Seni görünce konarım omzuna,
Soyunur tüm renklerim sana,
Senin renklerine bulanırım, kanatlarım sende kalır sonra.
Bu denli severken seni,
Ölmek mubah her renk uğruna.

AnLa

ceyhunak | 24 January 2009 21:19

Hayatımda laf kalabalığı yapma;
Bilirsin Laflar hava da kalır hep.
Boş boş konuşup da canımı sıkma,
Zaten bu aralar kötü ya her “şey“…
Bir de sen varma üzerime;
Biraz olsun ANLA…
Kimse sana gelmez, sen ona gitmedikçe,
Ve gitme zaten seni istemeyene.
Sus biraz sus,
Anladın mı gönül?

Yüz*leş*me

ceyhunak | 24 January 2009 15:11

…beni her terk edip gittiğinde bir boşluğa düşüyorum. Ve bu boşluğu doldurmak için sen gider gitmez, telefona koşup, aklımda ki ilk telefon numarasını çevirip, uzun uzun konuştuktan sonra, koşar adımlarla ona gidiyorum. Mum ışığında yarı aydınlık oda da kendimi rahatlatmak için konuşur, hayallerimi ve hatta bedenimi paylaşıp gün doğmadan kaçıyorum sessizce o semtten. Bir suçlu gibi, cinayet işlemiş bir katil gibi… Bu gece de beni terk ettiğinin hemen ardından, yine vardım farklı bir semte. Eve dönüp aynaya baktığımda utandım kendimden, seni değil kendimi aldatıyordum aslında. En acı olanı da bu ya. Odama gittim, pencereyi açtım, ayaz hava odamla beraber, bedenimi serinletti. Uykumun kaçtığının farkına vardım. Bu halde yatağa uzandım, ama uyuyamadım. Ve düşündüm, Biliyordum sevgili; sende beni her terk edişinde benim gibi yapıyordun. Bir başka evde, bir başka beden de hüküm sürüyordun. Belki bu yüzden vazgeçemiyorduk birbirimizden, sen beni terk etmekten ve bende seni beklemekten.Günahlarımız bile aynı senle… Ama şimdi söyle hangimiz daha günahkârız?

Direniş

ceyhunak | 21 January 2009 10:07

Anladım, gideceğini anladığımda sana kal diyemedim,
ya da ben sende kalmak istiyorum diye sana haykıramadım.
Gururumu siper ettim ya o an, aslında kendimi kandırdım,
şimdi mecburen sana muhtacım.
Anladım, gittiğini kalmadığında anladım,
ben de sana kal demediğim için kendimi anlamadım…
Oysa ne umutlar taşırdım sana dair içimde,
Kal demesem bile kalacağının direnişine,
Bu direnişte benden geçmeyeceğine.
Ama geçtin; ezdin ve gittin…
Gidişinden “kal”an tek şey, bir adsız acı,
Acımın tarifi sen, adı neydi bilmem…
Bilemem…