bildirgec.org

buddhala

11 yıl önce üye olmuş, 124 yazı yazmış. 787 yorum yazmış.

7

buddhala | 24 January 2008 16:28

high hopes
high hopes

Parmağını kaldırmış, arabama almam için ricada bulunuyordu. Benimse başım ağrıyordu. Yolda kaç kişi binmişti, kimlerle ne sohbet etmiştim hatırlayamayacak kadar başım ağrıyordu. Ufak bir radyo sesi ve sigara bana yeterdi. Kadın güzeldi, eli su gibiydi, şapkası vardı, duruşu, sırıtan kalçası, göğüslerinin gamzesi çoğu tır şöförünü yoldan alıkoyacak cinstendi. Ben istemedim onu, ne sabahları ne de taze ekmek koktuğunu düşündüğüm göğüslerinin gamzesini…

Oradan uzaklaşırken ve haberim olmadan bu güzel gamzeli kadına yaklaşırken porselende soğumaya başlayan kahveler gibiydim. Biraz dibe çöktüm, birinin beni içebileceği hayalini kurdum. Yol insana farklı imkanlar sunuyordu aslında; bazıları şarkı sözlerini, kitaplarını, filmlerini yaratırdı. Yol belki değişken bir tapınaktı iç dünyamızda. Gözümüz hızlı karelerde kayboluyordu, camdan dışarıya, kedinin sahibine baktığı gibi bakmaya başlıyorduk. Tek farkımız başımızı cama vurmuyorduk. Ama o kadar çok dalıyorduk ki; ibadet ediyorduk ki o tapınakta, istediğimiz yere vardığımızda gördüklerimizin rüya olduğunu sanıyorduk. Uykusuz kaldık diye, gözlerimiz yanıyordu, burnumuz vücudun bir tek o tarafı dışarda kalmış gibi, buz gibi oluyordu. Halbuki alakası yoktu. Gözümüz yol boyunca açık kalmaktan acıyordu, burnumuz ise cama değmekten…

8

buddhala | 04 January 2008 00:11

Alice ile benim, ilkokulu aynı sınıfta okuduğumuzu hatırlamam bir tık sayesinde oldu. Hani şu, görmek için tıklayın ya da buraya reklam vermek için tıklayın gibi. O şuan ki ismini değiştirmiş gerçi, deterjan isimlerini belirleyen mühendisler; ona da, aslına yakın ve mesleğine uygun bir isim bulmuşlar. Allie Sin bir tıklamayla sizi; bana hep çocukken hayalini kurduğunu söylediği, Wonderland’ ine götürüyor. Alice in Wonderland ikimizin en sevdiği masaldı. Allie Sin’ in ülkesine hap almadan tıklayarak gittim ve küçükken sürekli misafir ettiği ülkesinin son haline şahit oldum. Gelişmekte olan dünyaya ayak uydurmuştu. Allie Sin Pornland. Allies in Pornland. Alice in Pornland. Alice in Wonderland.

9

buddhala | 22 November 2007 09:05

Bir dilek tut!
Ne oldu?
Bir dilek tut işte. Kirpik var gözünde,eğer hangi gözünde olduğunu doğru tahmin edersen, dileğin olur derler.
Tuttum o halde!
Hangi gözünde?
Sol…

Aşırı rüzgardan eriyen bir sigara, burasından açamadığım bir neskafe ve otobüslerde yolcuların uykusunu getirmek için koyulan vurdulu kırdılı filmlerden biri. Ne yazık ki filmi daha fazla izleyemedim. Kalbime ağrılar giriyordu. Gözüm uzaklara dalıp, uykuya dalmak istediğinin sinyalini veriyordu. Ayağa kalkıp, yatağa gideyim dedim. İçtiğim son nefes sigaranın benden almak istediği bir şey vardı sanki. Mideme bir soğukluk geldi ve sessizliği delen uçak gürültüsünü duydum bir tek. Birden, üstünde onlarca büfenin, restorantın ve yemekevinin telefonlarının basılı olduğu mıknatısları taşıyan buzdolabının rutin motor sesi sahneye çıktı. Eskiden buzdolabının içi yemek dolu olurdu, şimdi dışı yemekevlerinin basılı olduğu mıknatıslarla dolu ama içi boş. Hatta hayatın başlangıcı sayılan su bile damacanada bir telefonla getirilmeyi bekliyor. O da buzdolabının üstünde telefon numarası bir mıknatısa görsel güzelliklerle basılmış, buzdolabının geniş hacmi ve antibakteriyel özelliğine rağmen. Meyveler de ya kurutulmuş ya da botokslu… domatesin selülitleri mavi ışık teknolojili buzdolabına koyunca gitmeyecekse, buzdolabı sadece arada bir devreye giren motor sesinden başka birşey olamaz ki!

10

buddhala | 28 September 2007 10:35

Sevgili Okuyucu, sen bu satırları okurken ben çok uzaklara gitmiş olacağım!

açık denizlere kaçırılmış bulutlar
açık denizlere kaçırılmış bulutlar


Buraya her geldiğimde, gelmeden önce yapmayı düşündüklerimin listesini yapardım. Ancak uzağında iken özlediklerime, yakınımda olunca pişman olacağım tavırlar sergiliyordum. Geçmiş zamandan anlatıyorum size bunları, haliyle zaman ilerledi. Zamanın kum tanelerine bölünüp, kapsüllere koyulsa da durdurulamayan kötü bir özelliği var. İlerlemek, geç algılanan ve hata yaptıktan sonra yaptıklarımızdan tecrübe edinmemizi sağlayan bir eylem benim için. Benler için ilerlemek bazılarının hoşuna gitmese de, onların gönlünü hoş edebileceğim bir dünyayı küçükken çizmiştim evin bahçesine. Hani şu, her Pazar mangal keyfi yapılan, çocuk seslerini ve onları uyaran, gölgede uyumaya çalışan dedelerini, mangalın başında sinekleri kovmakla kağıdı sallamak arasında kalmış cızbız mühendislerini, kames topla yakan topları, suda yüzen karpuzları, dibe çöken biraları, ortamdan medet uman uyanık arıları barındıran evlerin bahçeleri. Biraz ötesinde filesiz potasıyla çakma basketbol sahasında; kısa boyluyum diye beni katmadıkları basketbol maçlarının oynandığı asfalt zeminde, tebeşirle sınırları çizilmiş dünyamı görebilirdiniz. Her hafta silinen tebeşir izlerini, sınıftan aşırdığım tebeşirlerle tazelerdim.

pofuduk bulutlar
pofuduk bulutlar

İçine geçer, güler yüzlü gökyüzüne ve pofuduk bulutlarına bakardım. Bir keresinde öyle kaptırmıştım ki kendimi, komşu çocuklarından birinin fırlattığı basketbol topu darbesiyle kendime gelmiştim. O darbe sonrasında beynim uğulduyordu, kulağımı ateş basmıştı. İçimdeki hiddet önlenemezdi. Hemen abimin yanına koşup durumu anlattım. Ardından konuyu aile meclisine taşıdım ve sınır ötesi operasyon için gerekli oy çoğunluğunu almaya çalıştım. Annem duruma çocuğun ailesiyle diyalog kurulmasını öneriyordu, babam da diyalogdan yana tavır takınınca operasyon hayallerim suya düştü. O gece, babam çocuğun hangi okula gittiğini söyleyip asıl niyetini belli etti. Sabah uyanır uyanmaz, o okula gittim, yolda ilk bireysel silahım için gerekli olan malzemeleri aldım. Bir balon, kolay kolay kopmayan lastik ve kola şişesinin ağız kısmı. Balonun gereksiz kısmını kesip, kola şişesinin ağzına geçirdim. Lastikle balonu bir güzel sıkıştırdım. Silah hazırdı. İçine çam ağaçlarından topladığım sert kurşunları yerleştirdim. Ve okul kapısına pusu kurdum. Çocuğu kapıda görünce aralıksız attığım birkaç kurşun darbesinden sonra, üstüne çullanıp hıncımı aldım. O günden sonra bahçemize gelmedi, operasyon başarıyla tamamlandı.

Sevgili Küfürbaz

buddhala | 26 September 2007 09:34

Hayalini kurduğu imkansız geleceğin görkemli girişimlerini, mütevazı başarılara tercih edecek kadar… ayağına konan sinekleri pusuya yatıp bekleyecek kadar… sevdiği sırları, söylemeye değer arkadaşı olmayacak kadar… boşalan sokaklara bakıp acı tatlı sigara içecek kadar…