bildirgec.org

aRRoGaNTe HoMbRe

11 yıl önce üye olmuş, 47 yazı yazmış. 2784 yorum yazmış.

aRRoGaNTe ve Uçan Kaz

aRRoGaNTe HoMbRe | 24 July 2008 13:55

Ben işe gidip gelirken, (evet, şaşırdınız belki ama benim bir işim var. boş gezenin boş kalfası değilim. hoş kalfası olsam onun da en iyisi olurum o da ayrı) deniz yolunu da kullanıyorum. Tamam karayolundan da bir parça tadıyorum. Ama var mı denizyolusu gibi ha sorarım size. (-denizyolusu? -evet, yanlış kullanım fakat sence de hoş bir tınısı yok mu? -var. -varım diy.. -sigigit).

Kadıköy’den kalkan motorlar var. Bir de Maya Dağ’dan kalkan kazlar. Ben motorları tercih ediyorum. Kazlar sorun yaratıyor genelde. O Nils denen ibişe özeniyorum bazen. Ne de güzel yolculuk ediyor kaz üstünde. (-kaz üstünde ha. o zaman bazen bilet alırken, oradaki görevliye uyarıda bulunmak gerekebilir. tercih eden olur, etmeyen olur. -nası yani? -şey gibi işte, ‘motor üstü olmasın’ uyarısı gibi. ben kaz üstü gitmem mesela, hayatta gitmem. gitmem de gitmem. rica ederim ısrar etme.) Çoğunlukla da motorun üst bölümünde oturup, Uykusuz ya da Penguen dergimi püfür püfür esen rüzgar eşliğinde, zevkle okuyarak yolculuk ediyorum . Rüzgarın efil efil estiği zamanlar da oluyor. O zaman ona bir merhabamı eksik etmiyorum tabi. Neyse efenim, bu motorların bazı seferlerinde motor, direk bir güzargaha gidip dönmek yerine, önce Karaköy’e sonra Eminönü’ye uğrayıp dönüyor. Ben de dergi ile haşır neşir olduğum ve dur şurayı da okuyayım, şu bölümü de bitireyim, hem bak sayfa bitmek üzere derken en son inenlerden biri oluyorum Karaköy’de ve zaman zaman koşa koşa inmek zorunda kalıyorum. Kimse kalmamış oluyor etrafımda inmeye çalışan, inmek için hareketlenen.

Çelişikim, çok da şikim..

aRRoGaNTe HoMbRe | 11 July 2008 15:51

Bir arkadaşım ile mezar taşı mevzusu üzerine konuşuyorduk. İnsan zaman zaman hangi konular üzerine konuşmuyor ki, değil mi ama..! Ulen nereden geldik bu konuya deyip, konuşmaya devam etmesini biliyor ama terbiyesiz. Arkadaşım madem farkettin, saçma sapan, istemediğin, tatsız bir konu üzerine konuştuğunu, e dur o zaman, bırak konuşmayı. Yok, olur mu, hem şikayet edecek, hem de devam edecek. E bi sus yahu. Ben öyle adamın ta mına koim sevgili okur. Hatta sen de ko. (sendika) Neyse işte ben de o adamlardan biriyim. (-hangi adamlardan? -koyulası) Nereden geldiyse konu mezar taşına, biz de o konudan konuşuyoruz. Konuşmayıp da ne yapacağız? Mevzu dolaşmış dolaşmış, gelmiş oraya. O konu açıldıysa konuşacaksın arkadaşım. Yok o konu saçma, yok efendim nereden geldik bu konuya şikayeti de ne oluyor? Konu seçmek de ne demek oyle? Ben konu seçen öyle adamın ta mına koim afedersin sevgili okur. Neyse yukarıdaki tezim ile de çelişmiş bu son yazdıklarım. Kendimin de ta mına koim o zaman ben emi..Amma da çelişikim ha..! Çok da şikim. (-şıkım yani? -hayır, çok da zkimde anlamında) Ne diyordum, bilmiyorum işte. Bir şey var anlatacağım, anlatamıyorum. Hep böyle oluyor. Ulan dombili, madem bir hikayen var. Gir konuya anlat. Bu kadar yan yollara sapmak neden? (-istemsiz)

bir aRRoGaNTe HoMbRe masalı

aRRoGaNTe HoMbRe | 09 June 2008 17:32

Uzun zamandır bir yazı yazayım. Artık zamanı geldi. Yazayım yazayım, n’olur yazayım lan diye düşünüyorum. Ne yazsam acaba ne yazsam, bir karar gerisi versem başlasam gelir, zaten yarısıdır başlamak başarmak inanmak gibisinden kelimeler, cümlemsiler kafamı meşkul ede dursun, döner başlıklı kız ormanın derinliklerinde ilerlemeye başlamış. Orman sessiz ve ürkütücüymüş. Korkusunu şarkı söyleyerek yenmeye çalışan oynar başlıklı kızın ağzında, “haydi lilililililililili yar” adlı süpersonik şarkı varmış. Bir yandan şarkıyı söylüyor, diğer yandan acaba bi “li” eksik mi söyledim lan diye düşünüyormuş. Sonra “bas gaza yavrum bas gaza” adlı koptik şarkıyı söylersem, hem gaza gelir daha hızlı giderim, hemi de hemhüm diye düşünmüş.

Derken çalıların arasından bir ses duymuş. Yola birden mavi renkli, beyaz şapkalı, küçük bir yaratık fırlamış. Çok başlıklı kız korkusundan az kalsın elindeki cep telefonunu düşürüyormuş. Cep telefonu adeta düşeyazmış, bambaşlıklı kız ise korkudan sıçayazmış. Fakat bu yaratık hiç de öyle düşmanca görünmüyormuş. “Nereye böyle şeker?” diye sormuş yaratık. “ Bayi toplantısına gidiyorum” demiş hepbaşlıklı kız. “Fakat sen kim olasın, kimsin ki, amaaaan sen kimsin?” diye sorabilmiş en sonunda.” Ben, riyakar şirinim” demiş yaratık. “Bizim köy az ileride, adı Çımıklar Köyü. Kötü kalpli Gargamel peşimdeydi. Ona izimi kaybettirmeye çalışıyordum. Arkadaşlarım overlokçu şirin, nohutlu şirin ve ay ne şirini bulmalıyım. Bana yardım etmelisin.” diye eklemiş. ” Çok da zkimdeydi.” diye cevaplamış hiçbaşlıklı kız. “Hem benim yapacak çok önemli işlerim var, hem de ismin pek güven vermedi bana, ne yalan söyleyeyim.” diye eklemiş ve riyakar şirine tekme atıp, yoluna devam etmiş. Az gitmiş, uz gitmiş.(-uz ne lan?). Gide gide bir söğüde dayanmış dayanmış. O söğüdün allarına boyanmış, gelin boyanmış. O kadar yürümüş o kadar yürümüş ki, inanmazsın o kadar yani. Tabi sonunda karnı guruldamaya başlamış. Midesinin isyan sesi, sessiz ormanda yankılana dursun, bizimkisi (-kim? -başlıklı olan işte) “Ben o kadar dirençli, o kadar kuvvetliyim ki açlıkla mı baş edemeyeceğim” deyü kendisini gazlıyormuş.

İçine sevgimi de kattığım yemek

aRRoGaNTe HoMbRe | 08 May 2008 10:39

Evet dostlar, bugün de bana ayrılan sürenin sonuna geldik. (-nasıl ya daha yeni başlamıştın. bu ilk cümle değil mi? neresinden okumaya başladım laaan yazıyı..! – yazıyı, yazıyııı aRRoGaNTe’nin delirdiğini yazıyı) Hiç üzülmeyin dostlar, kaçırdığınız bir şey yok. Bu, klişeleri yıkmak isteyen aykırı ruhumun bana ve dolayısıyla sizlere oynadığı bir oyun. Yazı sonlarında görmeye alıştığımız cümlelerden birini ilk cümle olarak kullandım, nedir yani. Bence oldu, böyle de güzel durdu. Evet nerede kalmıştık var bir de. Onu da henüz bir şey anlatmamışken burada kullanayım da aykırı ruhum şenlensin, sonra da sefam olsun hahhayyt. Ama zaten bir şeyler anlatmayan biri olduğum için bu klişeyi hiç kullanmasam da olur. Bu da amacına uygun bir eylem aslında. Kullanmamak, evet kullanmıyorum lan.

Öfkeli Şirin’in Gazabı

aRRoGaNTe HoMbRe | 02 May 2008 15:43

Otobüstesiniz. Vapurda, minibüste, belki bir toplantıda. Ortam sıkışık. Ayakta duruyorsunuz, biri gelip baya baya değdirip geçiyor. Ya da değdirmesin tamam, ama normal çarpma, sürtünme ya da temas sınırlarının üzerinde bir olay yaşanıyor. Böyle durumlarda o kişiye dönüp ” Evet, ben de sizden hoşlandım gerçekten. Ama ilk buluşma için bu yakınlaşma fazla değil mi?” demek istiyorum. Evet , evet bunu demek istiyorum. Hatta bir keresinde dedim böyle bir şey. Çok sesli değildi demek ki, adam duymadı. Yanımdaki arkadaş duyup, (duyup duyup, çok komikmiş bu ‘duyup’, sürekli tekrarlansın, gülelim eğlenelim hep) baya eğlenmişti. Acaba adam duysa ne olurdu, sonrasında neler yaşanırdı ise başka bir yazımızın konusu olsun. (aaa! aşkolsun, anlatsana kııııız..!)

Zivaynzik raporları

aRRoGaNTe HoMbRe | 16 April 2008 15:26

Bugün herkesin, herkes abartılı oldu, çoğumuzun bir hayalinden bahsetmek istiyorum. Evet, çok istiyorum bunu. Öyle istiyorum ki öyle böyle değil. (şöyle istiyorum). Bir iş yerinde çalışıyorsunuz. Muhtemelen çok da sevmediğiniz bir patronunuz ya da bir müdürünüz var. Belki seviyorsunuzdur bilmiyorum, sevin bir itirazım da yok. Ne yani, bana mı seviyorsunuz sanki. (ipimle kuşağım). Zaten ne demişler, deveyi diken, insanı pikaçuuuu…Azdır ama sevilen bir patron. (azdırma)

Hayaliniz ise lotodan, ganyandan olmadı Iddaa’dan voleyi vurup (voleyi vurmak), patrona posta koymak. Çok şahane bir şey bu. Düşününce bile insana bir rahatlama geliyor. Oooohh beah, ne zevk ha..!

Hayvan İrfan

aRRoGaNTe HoMbRe | 10 April 2008 13:43

yarim, sana koştum gecenin bir vakti
evinin önüne gelende kan ter içindeydim
aşkın sürükledi beni yine, yorgunluk nedir bilmedim
alnımdan akan terleri, elimin tersiyle sıyırttırıp attım da
götümden akan tere yapacak bir şey yoktu sevdiceğim
artık don pantül hep ıslak ama olsun
şimdi sana yakınım ya o bana yeter de artar bile

yahu sevdiceğim sizin mahallede amma çok köpek varmış
yanlış anlama sakın severim hayvanları
bilirsin hayvan İrfan derler bana sevdiklerim
ama hafiften tırstığımı söylesem yalan olmaz, onu da bil
leeen huuşşşt yaklaşmayın, deeet güüüt
pardon gül yanaklım, hissettiler tırstığımı sanırım
hırlar oldular bana toplu halde, diş gösterir oldular

Oğlunuz ne iş hüş…?

aRRoGaNTe HoMbRe | 04 April 2008 13:59

Geçen gün arkadaşlarımdan biri evlendi. O sebeple aklıma kız isteme diyalogları geldi. (niye geldiyse). Yani bugün oğlunuz ne iş yapıyor ile bozdum. Oturdum birkaç diyalog yazdım. Evet, deliyim.

1
– oğlunuz ne iş yapıyor?
– bizim oğlan statta terlik.
– nası???
– twigy yani..
– ?*#?!
– yaa beyefendi yok mu hani gol olduğunda kale arkasında zıplayan terlikler..işte onlardan 43 numara olan bizim oğlan.
– hmm..
– hmm derken?
– ne desem bilmiyorum.
– bizim tercihimiz, verdim gitti kızı olur. yani beklentimiz bu yönde. ama gerçekçi olmak gerekirse…gerekir mi sizce de?
– gerekir.
– kısmet değilmiş artık. efendim bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır vb. cümleler kullanmak isterim o vakit.
– uygundur bizim için.
– hadi kalk oğlum gidelim. size de iyi akşamlar.

Yok devenin pofuduk terliği

aRRoGaNTe HoMbRe | 28 March 2008 14:48

Size bugünkü yazımda her zamanki gibi yine yeni yineden (olmadı lan bu, ‘yeniden’le bitmesi gerekiyordu. neyse koy g.tune) kayda değer hiçbir şey anlatmayacağımın altını, üstünü, yanını, sağını, solunu, cibilliyetini..(- hiişt hoooop du du duur, naptın hacı sen? – hee, pardon ya gaza geldim yürüdüm gittim.) çizmek istiyorum.(çiz bakalım) Bir de ek olarak bu yazıda diğer yazılarıma nazaran, (onbir ayın sultanı nazaran) daha fazla küfüre yer vereceğim. Neden diye soracak olursanız ki bence sormayın. Adam küfür edeceğim diyor, sen neden diye soruyorsun. Cevabının ne olmasını, nasıl olmasını bekliyorsun? Bence sana da çok pis küfür edecek olm. Sakın sorma, bence yapma böyle bir şey. Ben yerinde olsaydım, yani ben sen olsaydım, hiç böyle bir olaya girmezdim. (noluyoo ya yine?) Küfürden hoşlanmayanlar olabilir aramızda. Ama bu tür eğlenceli yazılarda dozunda kullanılacaksa eğer, (- doz neydi lan? – doz maça olm, oyna sen) ben severim küfürü. Yani bana edilmedikten sonra bana ne ki yaa, değil mi ama..Yok yok, bu bahsettiğim öyle bir şey değil. Küfürleri bir bağlaç olarak kullanma, şahsa yönelik değil de efenim tümceyi hareketlendirme bazında kullanmaktan bahsediyorum. Esasında bariz kıvırıyorum kardeşim. Küfür küfürdür. Pistir, leştir. Sayın aRRoGaNTe neden küfür? Neden mi, şeydeen dolayı, ondan yani. Bulduğum en güzel cevap bu, gerisini siz düşünün. Diyorum ki küfür sevmeyenler, parmak kaldırsın ve izin alsın benden. Onlar çıkabilirler, ‘yok’ yazmayacağım.

Psychooğlan der ki

aRRoGaNTe HoMbRe | 26 March 2008 15:12

ustaya saygı
ustaya saygı

nazlı yarim, meleğim, yoksun yanımda yine
iki dakka adam ol, gel sen beni bir dinle
yargısız infazdır be, yaptığın sevdiceğim
devam etsin bu tavrın, kafa göz gireceğim

sensiz gönlüm karardı, uzadı hep geceler
çok korkuyorum balım, her yanımda öcüler
sen yokken geçen günler, haramdır bana haram
gel artık geleceksen, canım sıkma abraahaaam

ellerini çağırır, özlem ile ellerim,
gelmezsen kelebeğim, onu bunu ellerim
sokak sokak gezerim, hiç utanmaz ‘mee’lerim
bu aşk ile güzelim, divan bile delerim