Can kolumu sıkarak “burayı hiç görüş müydün?” diyene dek, yayvan ve lakayt bir şekilde sokağı geçmekteydim. Gösterdiği eski Rus evlerini andıran yapıyı bir çok kez görmüştüm. 2 metre kare çapında bir kulübeyi andırıyordu. Simetrik 3 pencere tüm duvarlarına 30 santimetre şeklinde yerleştirilmişti. O güne kadar hiç bu denli dikkat etmemiştim. 20 santimetre genişliğinde taşlardan yapılmış minyatür bir kaleyi andırıyordu. Aslında andırmaktan öte pencerelerindeki demir parmaklıklar tam anlamıyla bu izlenimi yaratıyordu. Kısa bir süre sonra “evet” diyerek, konuyu bitirmek isteyişimi hatırlıyordum. Kızların anatomisinin ilk dersini başarıyla geçtikten sonra bu beni çokta çeken bir konu olamazdı.