bildirgec.org

aggali

11 yıl önce üye olmuş, 85 yazı yazmış. 557 yorum yazmış.

7 Noktalı Yazı

aggali | 06 January 2010 09:37

Son günlerde bende tuhaflıklar başladı, bunun nedenlerini hiç sorgulamadım, sorgulamam da!…….

Ama bu duyguların bende yarattığı infial geçmek bilmiyor bir türlü, nedir, nedendir bilemiyorum.

Aşk desem değil, zira yıllardır aşık olamamak gibi bir sorunum var…….

Hınç, garez desem kime karşı, ben seviyorum insanları…….

Pişmanlık desem neye pişman olacağım? Çok şey yaptım yaşamımda, ama pişmanlık bana göre değil…….

Zayıflık desem, belki, bir ihtimal…….

Kıskançlık desem kimi kıskanacağım ki, hayatta öğretmekten haz alan biri olarak, yolumu kıskançlıkla çizmedim hiç…….

Hafifleme Çeşitleri

aggali | 11 December 2009 11:00

Efendim tekrar merhabalar;

Sizlerle paylaşmak istediğim konu hafifleme; ama hafifleme dediysem hemen çevirmeyin başınızı efendim, konuyu gayet bilimsel ve de kilimsel olarak incelemek niyetindeyim.

Dilerseniz önce hafiflemenin ne olduğu ile başlayalım. Yaygın bilimsel kanının aksine hafiflemenin kilo ile bir alakası olmadığını, bilahare kilo vererek hafifleyenlerin bir müddet sonra bu kiloları geri alarak ağırlaştıkları ve çoğu zaman televizyondan gördüğümz üzere “Ağır Ağbi” oldukları görülmüştür. Zaten konunun bu kısmı konumuzun dışında kalıyor, o yüzden bu kısmı politikacılara bırakarak, Bizi asıl ilgilendiren kısma gelelim.

Bilgili ve bilinçli olmak

aggali | 14 May 2009 13:20

Dikkatli okuyunuz!………

(“Dostlar, Romalılar, vatandaşlar, beni dinleyin… Ben buraya Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil.

İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler ise çoğu zaman kemikleriyle beraber gömülür gider. Hadi Sezar’ınkiler de öyle olsun. Asil Brutus size Sezar’ın haris olduğunu söyledi; eğer böyleyse, bu ağır bir suç. Sezar da bunu pek ağır ödedi.

Şimdi burada Brutus’le diğerlerinin izinleriyle, çünkü Brutus şeref sahibi bir zattır; zaten hepsi, hepsi şerefli kimselerdir, evet müsaadeleriyle burada Sezar’ın cenazesinde söz söylemeye geldim. O benim dostumdu, bana karşı vefalı ve dürüsttü; lakin Brutus haris olduğunu söylüyor ve Brutus şerefli bir zattır.

Benim fikrim senin fikrini döver.

aggali | 09 May 2009 19:09

Son zamanlarda dikkatimi çeken birşeyler var hafifte. Bir çeşit “benim fikrim senin fikrini döver” mantığı görüyorum. Açıkçası hiç hoşuma gitmemekle birlikte, bunu bir toplumsal yansıma olduğunu da bilmiyor değilim.

Ancak bu durumun; okuyup yazan kesimde olması (hafif yazarları bence toplumdaki çoğu insana göre eğitimli) ve eleştirilere tahammül sınırının epey aşağılarda bulunması sebebi ile bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Fikirler birbirleri ile çelişebilir, bundan daha doğal birşey yok. Ancak fikir sahipleri bunu anlayışla, hoşgörü ile kabul etmekten kaçınırlarsa, işte o zaman yanlış olan şeyler var demektir. Çağdaşlık bana göre hoşgörünün egemen olduğu toplumlarda ortaya çıkar.

İzleyip izleyip iç çekiyorum.

aggali | 28 March 2009 11:13

Önceleri aklıma hep onun bakışları gelirdi. O bakışlarla karşılaşmak için otururdum televizyonun karşısına. Onun beni görmediğini bilmeme rağmen; belki 1984’teki gibi “Telescreen”ler icadedilmiş olabilir diye düşünmeden de edemezdim.

Sanki heryerde o anons var; “3079 Winston Smith……” diye kulaklarımda çınlıyor gibi. Ama konumuz bu değil, o ilk etkilendiğim bilimkurgu roman olmaktan öte gidemedi zamanla.

Önce Smallville dizisinde Lana Lang oldu dikkatimi çeken, Clark Kent olup neredeyse her bölüm hayatını kurtarmaya adadım kendimi.

Ama zamanla dizinin etkisini attım üzerimden. Derken yepyeni biri ile karşılaştım. Atmosfer dışında yapılan bir deneme sırasında; Kurt Deliği ( Solucan Deliği olarak da bilinir) Galaksinin öbür ucuna giden biri oldum. Orada karşılaştığım kişi ise Aeryn Sun isimli güzel bir Peacekeeper hatunuydu.

Orada Ka Dhargo, Zhaan gibi iyilerle arkadaş oldum. Rygel gibi bir “Dominor” ile tanıştım. Hatta Peacekeeper’lar ile Scarran’ların savaşlarına tanık oldum. İçinde bulunduğum geminin adı “Moya” idi.

Antebin Hamamları

aggali | 26 March 2009 17:35

Şıpıdık terliklerimi geydim, elime de aldım kahkemi,
gözüm emmimgilin bahçasine kaldı.

Tamatos, balcan, hıta hepisi yetişiydi, amma emmim yememizi istemiydi ki. Onun gendi malını kimseye vermediğini cümle alem biliydi.

Emmim mırhızın tekiydi, elindeki tek çöpü bile atmiy, biriktirip duriydi.

Emine bibi, çok kızıydı buna, “Çerçöpü neyniycin herif, feleen çapıdına taş mı bağlıycın” diy, emmime kızıydı.

Emmim heç oralı olmıydı valla, gendi bildiin yapıydı.
Diydi ki; “Avrat işime garışma, madeyin ortasına zumzuunan kodum muydu, balkısından duraman haa!…”

100 Altın-100 Değnek

aggali | 22 March 2009 09:35

Bir arkadaşımızın tamlama ile ilgili yazısı geç de olsa (bende hep öyle oluyor, herhalde geçakıllı olduğumdan) aklıma bir eski misali getirdi.

Efendim geçmiş zamanın birinde; epeydir barış içinde yaşayan bir ülkenin hükümdarı sıkıntıdan neredeyse patlamak üzere imiş. Ne yapsa nafile, sıkıntısı azalacağına artmaktaymış habire.

Vezirlerinden birinin önerisi üzerine, ülkede ne kadar yetenekli varsa saraya toplamasını buyurmuş. Gelenler arasından en iyi yeteneği seçmek ve biraz da cansıkıntısını atmakmış amacı.

Yatılı Hikayeleri-Thomasina

aggali | 20 March 2009 09:38

Onu ilk gördüğümde, cennetten düşmüş bir melek sandım; sapsarı saçları, yemyeşil gözleri ile insanı büyülüyordu. Çevresine bakıyordu tanımak istercesine. Bir an gözgöze gelir gibi olduk sanki, melek olduğuna iyiden iyiye inanmaya başlayacaktım.

Oysa dünyada melek olmadığını, onun da bizim gibi bir insan olduğunu anlayacak kadar zeki olduğumu düşünürdüm hep.

Daha 17 yaşımın baharına çeyrek vardı ve bir karış havada aklımla insanları incelemek gibi bir gaflette bulunuyordum. Üstelik yatılıydım da!…

Okulun kantininde gördüğüm zaman tam bana uygun olduğunu düşünecektim ki; düşüncemin orta yerine düştü “Coğrafyacı”. Mealen derslere girmemiz gerektiğinden, hafifçe “eşek”liğimizden dem vuruyordu sözleri. Kös kös girdik derse tabii.

Yatılı Hikayeleri-Ceviz

aggali | 17 March 2009 10:20

Bir iki belletici öğretmenimizden bahsettik. Şimdi arkadaşlarla devam edelim. Bazı arkadaşlarınızı hatırlarken, komik yönleri gelir aklınıza,bazılarının size ettiği eziyetler, bazılarına ise sizin ettiğiniz eziyetler gelir aklınıza. Bazan da birlikte yaptığınız yaramazlıklar gelir aklınıza.

Bunları söyledim diye sadist ya da mazohist olduğum sanılmasın. Sadece yaşadıklarımı yazmaktayım. Daha doğrusu yaşadıklarımdan aklımda kalanları, gönül süzgecinden geçirip öyle yazmalıyım diye düşünüyorum.

Efendim gelelim konumuza; hani bazı anlar vardır, insan o anın içinde iken ayrı bir heyrete düşer, o an geçtikten (anı zaman içinde olgunlaşıp belirli bir tat kazandıktan ) sonra, zaman zaman hatırlayıp ” Ne günlerdi!” nidası çeker ya, işte öyle birşey bu.

Yatılı Hikayeleri-Robot

aggali | 15 March 2009 13:02

Şimdi ikinciye başlıyoruz. Onu anlatmak biraz daha zor. Çünkü her hareketini, her yaptığını anlatmalıyım ki; onu biraz olsun anlatabilmeliyim.

İlk geldiği zaman pek dikkatimizi çekmemişti aslında. Ortalama biri gibi görünüyordu. boyu ne kısa ne uzundu. Esmer, siyah saçlı, eli yüzü düzgün biriydi. Her yerde karşınıza çıkabilecek ve hiç dikkatinizi çekmeyebilecek biriydi.

Ama zamanla onun her hareketinin hesaplı, yaptığı her şeyin zamanlı olduğunu gördük. Dakika şaşmayan biriydi. Her şeyin yerinde ve zamanında yapılmasınıa çok önem verirdi.