bildirgec.org

yıldız hakkında tüm yazılar

Samanyolunda mahsun bir karadelik

quex | 26 November 2010 17:59

Şu son 2 haftadır “Kara Delik” lere çok taktım. Mevzuya aslında Morgan Freeman ın anlatıcılığını yaptığı “Through the Wormhole” dizisi ile başladım. Parçaçık fiziği, uzay-zaman teorileri, görecelik kavramı, spring teorileri, karanlık madde, ondanda ilginci karanlık enerji, stephen havking derken iş kara deliklere geldi dayandı lakin bu delikler bütün bu teorilerin bittiği yerler.
Sonra parçacıktan uzay fiziğine geçiş kaçınılmaz oldu ve gezegenler sistemler galaksiler derken. Kendimi akşamları gökyüzüne bakakala buldum.
Şunu hep merak etmiştim. Bizim galaksimizin (samanyolu- ya da MilkyWay) gerkezinde ne olup bitiyor. Belgesellerde hep dünyadan dış uzaya doğru bir serüven izleniyordu.
Ama 15 senedir samanyolunun merkezini inceleyen bir bilimadamlarının sonuç almaya başlaması sonrası galaksimizin merkezinde neler döndüğünü ufaktan anlamaya başlamışız.
Neler döndüğünü diyorum çünkü hakikaten yıldızlar, görünemeyen bir nesnenin etrafında müthiş bir artan-azalan ivmeli hızda dönmekte. Bu nesne görünmüyor çünkü bu bir Kara Delik. Ve yıldızları bu hızda döndürebilen bu deliğin büyüklüğü güneşimizin 4 milyon katı.
Artık her galaksinin merkezinde böylesine kara deliklerin bulunduğu biliniyor. belkide birden fazla. Mesela komşu galaksimiz, Andromedada iki tane gözlemlenmiştir. Bu içten içe kaynayan iki galakside yaklaşık 2 milyar yıl sonra birbirine geçecek. Ne kadar kozmik. Ne kadar güzel.
Demek yıllar önce çocukken annemin aldığı Andromeda adlı kitaptaki uzaylı oradan gelmiş. 2 milyar yıl sonra hep birlikte buhar olacağız he.

Türk televizyonlarının yarattığı son yıldız

kahramancayirli | 18 September 2010 16:08

80lerde Müjde Ar için deniyordu. 80lerin ikinci yarısından itibarense Hülya Avşar için. “Türk Sineması’nın son yıldızı.” Sonra özel televizyonların ortalığa saçıldığı 90lar geldi geçti. Peşinden kitle iletişiminin bambaşka boyutlara taşındığı 2000lerin ilk on yılı. Ve nihayet nur topu gibi bir yıldızımız oldu: Deşilmeye müsait, bol malzemeli bir geçmiş; kendine güvenmekten bir basamak daha yukarısı; ışıltılı bir duruş, medyanın her türlüsüyle Hülya Avşarvari bir ilişki, genelde sanatçıların çoğundan alışkın olduğumuz saygılı, “arkadaşlar da işini yapmaya çalışıyor”dan fazlası, yerine göre ters, bazen azarlayıcı, kimi zaman evin küçük, sempatik kızı modunda, oynadığı iki film, kaliteli sinema çizgisinin altında da olsa, artık yıldız o. Onun reklamında oynadığı patates cipsinin, deodorantın satışı önemli ölçüde artıyor. Günbegün, gitgide marka olma yolunda. Türk televizyonlarının yarattığı son yıldız. Beren Saat. Uzak, mesafeli, az röportaj, az görüntü ama bir vesileyle hep haber. Dizi çekimi için Çeşme’de kaldığı otelini değiştirmesi de haber, saçındaki beyaz tel de, … Birçok televizyon figürünün, sunucu, oyuncu, yapımcı,… “yenilerden kimi takip ediyorsunuz, beğeniyorsunuz” sorusunun direkt yanıtı.Yeni dizisi Fatmagül’ün Suçu Ne’nin tanıtım filminde Saat’in gölgede bir görüntüsü var. Bir an gerçekten dizide Hülya Avşar’ın oynadığını sandım. O kadar benziyor yani. Kim bilir, belki kaderleri de benzer, ne dersiniz? Çok tutan, kaliteli diziler, büyüyen hayran kitlesiyle birlikte herkesten daha da uzaklaşan bir oyuncu?

Meteor Yağmuru Duası…

firatocal | 16 August 2010 12:22

günlerden perşembe ile cuma arası 12 -13 ağustos 2010 civarları… gece yarısından sonra sahile konuçlanmış durumdayız ailecek… meteor yağmurunu en ön koltuklardan izleyebilmek için erkenden dökülmüşüz sahile …

gece yarısına az kalmış… söylenen o ki asıl gece yarısından sonra meteorlar yağmur gibi yağacakmış… neme lazım , biz bir sürü şemsiye getirdik… önlem önlemdir diyoruz… mazallah , kafa göz yarmak var…

şu insan kalabalıklarını görünce aah ah diyorum , bir dürbün olsa ne para kırardık şimdi… serbest girişimin gözüne gözüne vurmak vardı… neyse , bir dahaki sefere diyor başlıyoruz seyre…

Allah Allah… yahu biz mi yanlış yere oturduk… yoksa öndekiler yüzünden mi hiçbirşey görmüyoruz… lütfen arkadaşlar , oturunda biz de nasiplenelim şu meteorcuklardan… bu güne kadar öldürmeden yaşatmayı başarabildiğimiz içimizdeki çocuğu sevindirelim biraz…

Sevgiliye… ( Sahibini Arayan Şiir … )

firatocal | 29 July 2010 09:57

hatıralar istiyorum unutulmayacak
bir dokunuş istiyorum sonsuza dek hep kalacak
eellerini gözlerini istiyorum yanlızlığımı unutturacak
sevmeni istiyorum beni dünyalar benim olacak

sevgilim demek tek dileğim sana
saçlarını okşamak dağıtmak isteğim esen deli rüzgarda
dokunmak tenine bir mesaj kalbine dudklarımdan
işte bu seni sevmek bitmek bilmeyen sonsuz bir arzuyla

esmer sevdim yalnız kalbimde
sevilmeyi hakkeden bir tek sevgiliyi
istedim ona ulaşmayı düşlerimde
aaahh ahh nasıl isterdim bir yolunu bilmeyi

kolay değil sevgisizlik
anılarım yapayalnız çekilmiyor sensizlik
eriyorum karanlık odadaki anlamsız bir mum gibi
gözlerim arıyor değerli gerçek bir sevgili

EVCİLİK OYUNU ??

clique X | 24 May 2010 17:41

EVCİLİK OYUNU MU? YOK ARTIK DAHA NELER!!

Rwenzori daglarindaki sisli ormanlarda yaşayan dağ gorillerinin sosyal yaşamı veya 21. yy.da kriminal biyoloji ve adli tıp çalışmalarının geldiği nokta gibi hususların Türk insanının ilgisini çok da çekmediğini biliyoruz. Daha çok kimin şeyi kimin şeyinde tadında programlar ve diziler ilgi görüyor. Yapımcılar da sürekli halkın bu zayıf karnına çalışarak para arttırmanın yollarını deniyor.

Geçen gece kanalları gezerken denk geldiğim bir program bana gerçekten bu işin sınırlarında dolaştığımızı gösterdi. Programın adı Evcilik Oyunu. Görebildiğim kadarıyla 4 çift evcilik oynamaya çalışıyor. Ayrıca yeteneğine saygı duyduğum Yıldız Asyalı’yı da kemanını bırakmış olarak böyle bir oluşumun içinde görünce şaşırdım. Yarışma formatı da bi garip. Adı Evcilik Oyunu ama kızlar koskoca yatakta yatarken, adamlar kanapede yatıyor. Küçük yaşlarda kızlarla evcilik oynayarak erkek arkadaşlar tarafından madara olmayı göze aldığımız o günlerde tek tesellimiz onlara sarılarak uyuyor taklidi yapmamızdı. Hatta çiftlerden biri evcilik oyununu yanlış anlamış olacak ki, erkek evde, hatun dışarıda çalışıyor. Bu oyunu küçükken oynadıysan kızın elindeki pembe renk bir tepsiden plastik fincanlarda çay/kahve namına çok su içmişsindir, bari bunu hatırla. Yok o da yok. Diyaloglar saçma/gereksiz, sürükleyiciliği sağlayacak unsurlar mevcut değil, zorla mı çektiriyorlar yarışmayı tüm ekibe anlamadım. Sanki yönetmenin iç sesi şöyle diyor.

İnternette Marka Olun!

55memo55 | 05 May 2010 13:35

Hepimiz internet dünyasında kendi alanımızda marka olmak istiyoruz değil mi ? Peki bunun için neler yapıyoruz? Neler yapmalıyız ve yapmamalıyız? Hepsi yazımızın devamında ve madde madde yazacağım 🙂

1-) .Com Domain

.com domain oyun, müzik, video, blog, portal vb.. aşağı yukarı tüm alanlarda markalaşmak için en iyi tercihtir.

2-) Özgün İçerik

İnsanlar web sayfamızı ziyaret ettiklerinde diğer sitelerde bulduklarından daha farklı ve güzel şeyler beklerler. Bu yüzden özgün içerik yazın, yükleyin.

3-)Verileriniz Kendi Hostunuzda Olsun

Oyunlarınızı, müziklerinizi, .rar-zip dosyalarını, resimlerinizi… kendi hostunuza upload etmeye bakın. Bu sayede hem dosya kontrollerinde bir sorun yaşamazsınız hemde diğer (ç)alıntı yapan insanlar sizin sunucunuzdan faydalanır haliyle bu da sizi özellikle Google’de iyi yönde etkiler

O – 3

Colpadan | 02 November 2009 12:57

Şehrin ışıklarından kurtulmuştu. Günlerdir yağan yağmur da dinmiş, yerini pırıl pırıl sakin bir geceye bırakmıştı. Kumsalda uzunca bir süre yıldızları seyretti. Zihnindekilerin tamamı boşalmıştı. Evrenin sonsuzluğuyla karşılaşınca, düşüncelerindeki harflerin her biri yıldız olmuştu sanki. Kelimelerse takımyıldızları oluşturuyordu. Tüm gökyüzü büyük bir hikayeydi adeta. Tüm yapması gereken, bu hikayedeki rolünü bulmaktı. Şehirden uzaklaşınca tüm dünyadan kurtulmuş, uzaydaki boşlukla hayat bulmuştu. Az önceki haykırışını durduran da işte bu derin boşluktu.

Brigen’in Buluşu

Colpadan | 01 November 2009 16:46

Sabahleyin bir iyi bir de kötü haberle güne başladı Brigen. Kötü haber, artık Brigen’in hiç bir projesine destek verilmeyişiydi. Yıldızlararası seyahat projelerinin hepsi rafa kalkmıştı. İptal etmeyi düşündüğü ışık hızı gemileri projesi zaten çoktan tarihin tozlu sayfalarında kalmıştı. 26 yıl çok uzun bir süreydi ve aslında Brigen’in kendisi tarih olmuştu. Artık bir bilim adamı olarak kendisine sadece saygı duyulabilirdi. İşlevini yitirip oyun dışında kaldığını düşünerek hüzünlendi.