bildirgec.org

türkiye hakkında tüm yazılar

Lanetli gemi STRUMA… Hayalet yolcular anlatıyor.

hayalicindegecti | 17 May 2010 10:22

İkinci Dünya Savaşının hüküm sürdüğü yıllar. Romanya, faşist rejim, ırkçı yasalar. Yahudilerin lanetlenişi. Ard arda yaşanan Yahudi toplu katliamları.
Zengin Yahudiler için planlanan bir gizli bir kaçış harekatı. Büyük paralara satılan 790 bilet. İlk durağı İstanbul, son durağı Hayfa olarak ilan edilen pahalı ölüm yolculuğunun sonuçlanmayan öyküsü.
Hayalet yolcuların anlatımı:
O gün hava buz gibiydi. Aralık ayının tam ortasındaydık çünkü. Hepimiz o, meşum gemiye birbirimizi neredeyse ezerek binmiştik. Yavaş yavaş karadan açılıyorduk. Bize el sallayanlar artık görünmüyordu. Köstence çok uzaklarda kaldı.
-Gemide ilk gün hepimiz o kadar sevinçliydik ki . O yıllarda bizler “diğerlerine göre” adeta “lanetliydik” ya, pasaportlarımız sanki “Yahudi” olduğumuzu gösteren birer utanç belgesiydi.
-O buz gibi güvertede ve leş kokan alçak tavanlı kamaralarda 769 yolcuyduk. Hepimizden tam bin dolar almışlardı geminin işletmecileri.
-Amacımız büyük Nazi zulmünün yaşandığı Romanya’dan kaçıp kurtulmaktı. Önce İstanbul’a ulaşacak, sonra Filistin’e varacaktık.
-Kutsal topraklara eriştiğimizde ise özgür, mutlu, huzurlu ve de en önemlisi Yahudi olduğumuzu saklamadan, bundan hiç utanmadan yaşayacaktık.
Romanya’nın Köstence Limanından 12 Aralık 1941 günü Karadeniz’in buz gibi sularına açılan gemide önce sevinç çığlıkları duyulmuştu. Lanetli gemi STRUMA Nazi zulmünden kaçan Yahudileri taşıyordu ve bu 769 yolcu, İkinci Dünya Savaşının zorlu koşullarında para bulup da kapağı kurtuluş gemisine atabildikleri için şanslı sayıyorlardı kendilerini.
Panama bandıralı 46 metrelik STRUMA aslında yolcu gemisi değildi, İngiltere’de yat olarak tasarlanmış, yıllarca kullanıldıktan sonra köhneleşip, çaptan düşünce de Tuna nehrinde sığır taşımacılığında kullanılmaya başlanmıştı. Uyanık, paragöz girişimciler Konfino ve Pandelis tarafından Romanya’da Yahudilere pazarlanması hiç de güç olmadı.
Aralarında iyi yetişmiş meslek sahibi pek çoğunun da bulunduğu yolcuların amacı, faşist Romanya’daki Nazi zulmünden kaçıp, “kutsal topraklar”a, Filistin’e ulaşabilmekti. Dönemin koşullarına gore çok büyük paraydı STRUMA için ödedikleri bin dolarlık ücret.
Ne ki, Köstence limanında büyük bir şokla karşılaştılar, çünkü kendilerine gösterilen fotoğraflarda Queen Elizabeth’ten farksız duran gemi, kırık dökük, derme çatma simsiyah bir mavna olarak karşılarında duruyordu.

Uyanık işletmeci, Pandelis Yahudilerin rıhtımdaki itirazlarına akıllıca karşılıklar verdi:
Bunca Yahudiyi Romen topraklarından çıkarmak, kaçırmak kolay mı sanıyorsunuz? Gizli bir plan hazırladık, asıl gemi 5-10 mil açıkta. Çok acele hareket etmemiz gerekiyor, aksi taktirde Nazilerin baskınına uğrayabiliriz.Kararınızı derhal verin.

Profumo olayı… Geçmişten bir seks skandali sayfası.

hayalicindegecti | 11 May 2010 10:52

Christine Keeler
Christine Keeler

Aşk, dokunmak, özlemek, sevmek, tutku... Neden bu kadar vazgeçilmezdir bu duygular yaşayan! herkes için?
İyi de , bir insan ne için vardır şu kısacık yaşamda? Para mı, güç mü ister, yoksa tanınmak, sosyal statü sahibi olmak mı önemlidir insanoğluna? Ya da bir an gelir, herşey geride alıp “tensel beklentiler” mi ön plana geçer?
Peki, basit bir dokunuş nasıl olur da tüyleri diken diken edebilir? Ya o bir çift göz? Nasıl olur da dünyadaki o milyonlarca gözden farklı bakabilir insana?
Sokaktaki insan için bu duygular beklentiler çok “olağandır” da, neden “siyasetçi”ye çok görülür?
En önemlisi, “aşk skandallerinde” olayın iki tarafından biri olan erkekler neden çoğu kez hoşgörülür, hatta bu işten prim kazanır da… Kadın toplum tarafından adeta lanetlenir?
Peki, madem ki insanlık yüzyıllardır kendini “aşk tsunamisi”nden,sonunda ölüm dahi olsa bir türlü kurtaramamış, o halde neden hala boşa kürek çekilmeye devam edilir? Asıl amaç, insanların “robot gibi yaşamasını” öngörmek, bunu alkışlamak mıdır? Yani şu mu denir:
Otur oturduğun yerde. Ortalama insan gibi yaşa. Sadece ihtiyaçlarını karşıla. Hayallerin, duyguların, beklentilerin olmasın. Hele hele diğerlerinden farklılığın asla ama asla olmasın. Standart bir robot gibi yaşa.
Ödül ise şöyle vaad edilir:
Bizim öngördüğümüz gibi yaşarsan, öbür dünyada sana zaten cennet bahşedilecek… O zaman gel keyfim gel diyecek, ondörtlük huriler, hatta ve hatta kevser şarapları ile taltif edileceksin.
Bugünlerde Türkiye’de “istifa” ile sonuçlanan bir aşk skandalini tartışıyoruz. Yani Deniz Baykal-Nesrin Baytok olayını. Oysa geçmişteki örnekleri o kadar çok ki… İşte İngilterede, 60’lı yıllarda yaşanan Profumo Skandali (*…)
John Profumo, Oxford mezunu, “Baron” ünvanı taşıyan, İngiliz kabinesinde “Savaş Bakanı” olabilmiş, para-pul, statü ve güç sahibi, soylu bir İngilizdir. Güzel, alımlı, üstelik de aktristlik kariyeri olan Valerie Hobson ile evlidir…

John-Valerie Profumo
John-Valerie Profumo

Mutlu çift, 60’lı yıllarda Londra sosyetesinin parlak ve renkli dünyasında yaşarken, kader John Profumo’ya “dünyanın en eski” oyununu oynamaktadır. Profumo, bir gün, bir dostunun evinde tek başına bir partiye katılır ve orada “şahane” bir gençkızla tanışır, Christine Keeler ile… Christine 19 yaşındadır, üveybabasının tacizlerine ve parasız yaşam koşullarına mahkum olduğu kasabadan kaçmış, gözkamaştırıcı güzelliğini kucaklamaya hazır Londra sosyetesinin şefkatine sığınmışır. Üstelik de ne cömerttir bu Londralı erkekler… Anlık buluşmalar, saatlik sevişmeler için bile Christine’e “delice rakamlar” üzerinden ödeme yapmaya hazırdırlar. Chirstine bir anda “taşralı kız” tutumunu terk eder ve “call girl’lüğe terfi eder..
1961 yılı sonbaharında Londra ona tutkun erkeklerin savaşına sahne olmakta, bu işten en büyük parsayı da Christine’i pazarlayan Stephen Ward toplamaktadır. 60’lı yıllar aslında soğuk savaş yıllarıdır, Demir Perdenin odağı “Sovyetler” “en büyük düşman” durumundadır.
Ne yazık ki, Christine Keeler’in randevu listesinde en sık yer alanlardan biri İngiliz Savaş Bakanı John Profumo iken, diğeri de Rus Ataşe Eugene Ivanov’dur…
Bu bilginin kamuoyuna sızması ile birlikte şu soru oraya atılır:
Acaba Christine, bu ikili arasında “bilgi alıverişi”ne de mi aracılık etmektedir?
Oyunun bundan sonrası bilindiği gibi cereyan eder… Profumo ilişkiyi önce reddeder, sonra kabul edip, görevinden istifa etmek zorunda kalır. Keeler ise bir sebep uydurulup 9 ay hapse mahkum edilir. Öykünün en inanılmaz, en olağanüstü sayfası ise Profumo’nun karısı Valerie’nin tutumudur, yaşamlarının sonuna değin kocası John’un yanında kalır, üstlelik de olay üzerinde 40 yıl boyunca tek keime bile etmez.
E, bugün acaba filmi geriye sarabilsek ve John Profumo’nun oyundaki rolünü Valerie’nin oynamasını sağlayabilsek ne gibi sonuçlara ulaşırdık sizce? Düşünsenize John, karısını affedip, ömrünün sonuna değin ona sadık kalabilir miyd?
Hele Valerie, skandalin izlerinin biraz sararıp unutulmasının ardından katıldığı hayır faaliyetleri nedeniyle Kraliçe Elizabeth tarafından saraya davet edilip “Britanya İmparatorluğu Kumandanlık Şeref Rütbesi “ nişanıyla taltif edilir miydi?
Ya dönemin Başbakanı Thatcher onu “Milli Kahraman” ilan eder miydi?

(*) An Affair of State: The Profumo Case
(**)John Profumo – Peter Kinsley

Vakıfbank Araba otomobil kazan 81 il 81 otomobil çekilişi

NLPMaster | 07 May 2010 11:58

Vakıfbank world card otomobil çekilişi 81 ile 81 otomobil kazandırıyor.
Vakıfbank WorldCard başvurusu yapana 5 çekiliş hakkı 50 tl alışveriş ise 1 çekiliş hakkı kazandırıyor.

Vaıkf Kredi kartı kampanyası araba çekilişi ile bedava araba kazanmak isterseniz bu kredi kartı kampanyasına bakabilirsiniz.

Vakıfbank worldcard otomobil çekilişikampanyasına katılarak araba kazanmak isterseniz kampanya sistesinde yer alan şu kampanyaya bakabilirsiniz: Vakıfbank araba çekilişi

TANGO DANSI

ekince | 16 April 2010 14:57

19. yüzyılın sonlarına doğru, Güney Amerikada, özellikle Arjantin’de ortaya çıkan bir dans türüdür. Bu dansın müziğine de aynı isim verilir.

1915 yıllarında Avrupa’da yayılmış ve üst sınıf dansı haline gelmiştir. Yaygınlaşmaya başlamasıyla ünlü müzikçilerde tango bestelemeye başlamıştır.

1930’lu yıllarda içeriğinde değişiklikler meydana geldi. Tango neşeli müzikler içerirken, sonradan hüzün hakim oldu.

Türkiye’ye tangonun gelişi 1940’lara rastlar. Bu dans ve müziğin çok tutması üzerine, birçok plak yapıldı ve orkestralar bile kuruldu. Yabancı bestecilerin bestelerine Türkçe sözler yazılmaya başlandı. Daha sonradan Türk besteciler kendi özgün eserlerini yapmaya başladılar.

çin’in en büyük alışveriş sitesi “TAOBAO”

wowo | 06 April 2010 13:17

Alibaba Group tarafından 2003 yılında kurulan taobao‘nun 170milyon kayıtlı kullanıcısı bulunuyor. 2009 yılındaki işlem hacmi 29 milyar $ olan taobao çin’de ki toplam perakende ticaretinin yaklaşık %1.98 ine sahip. her çeşit ve fiyatta şeyin satıldığı sitenin malesef yurtdışına satışı bulunmuyor. Ancak orada yaşayan bir tanıdığınız aracılığıyla siteden alışveriş yapılabilir. kargo masraflarına ragmen birçok şeyi türkiye’den ucuza mal etmek mümkün! ülkemizde bulunmayan şeyler de satılıyor..

Alışveriş için mesajla bana ulaşabilirsiniz.

MMO Severler İçin Yepyeni Bir Yüz

eldindor | 05 April 2010 11:21

MMOTürkiye.net

mmoturkiye.net
mmoturkiye.net

Devasa çok oyunculu çevrim içi Rol yapma (MMORPG),strateji (MMORTS),(FPS) ve daha bir çok katagoriyi bir arada sizlere suna yepyeni bir site, Online oyun severler bu sitede gerçekten aradıkları şeyi bulacaklar. Oyunlar hakkında bilgi ,incelme haber,makale,röportaj ne ararsanız var. Çok düzenli bir şekilde düzenlenmiş bir iste tasarımı gerçekten ilgi çekici kolay anlaşılır. Online oyun severlerin mutlaka uğrayıp bir göz atması gereken bir site, müptelası olacaksınız….