bildirgec.org

türkiye hakkında tüm yazılar

Peygamber Devesi aslında bir Uzaylı mı?

| 11 August 2009 18:31

Peygamber Devesi aslında bir Uzaylı mı?
Evrende yalnız mıyız, dünya dışı varlıklar var mı, acaba uzaylılar aramızda mı yüzyıllardır tartışılan bir konu. Biz uzaylıları hep ufolarda, uçarak gelen

garip elleri koca gözleri ve bize hep “merhaba dünyalı biz dostuz” mesajları veren varlıklar olarak düşündük. Ama uzaylı denilen varlıklar insandan farklı olmalı daha zeki daha dayanıklı, duyu organları gelişmiş teknolojileri bizden daha ileri özelliklere sahip olmalı. Bu özellikleri uzayda değil

internette araştırmak bile bizlere yeterli geliyor aslında. Uzaylılar neden böcekler olmasın. Kendi ağırlıklarının kat kat üzerini taşıyan karıncalar, radyasyona dayanıklı hamam böcekleri bal yapan arılar, ortamı taklit edebilme yeteneğine sahip böcek türleri.

Peygamber devesi ilginç özellikleriyle böceklerin içersinde ayrı yere sahiptir. Bu obur hayvanlar hiçbir şeyden korkmaz ve her şeyi yiyebilirler hatta kendini bile. İşin ilginç yanı ise kolu veya anteni gibi bir yeri kopsa veya yese bile yeniden yerine yenisi gelmektedir. Bu kadar vahşi olmasına

rağmen tarlada ve bahçede zararlı böcekleri yediğinden çiftçinin ve bahçıvanın yegâne dostudur.Aslında özellikle Türkiye’ de zehirli kene ile mücadelede peygamber devesinin kullanılması çok faydalı olacaktır.

Manavgat hava durumu sorgulama hava durumu sayfası

NLPMaster | 08 August 2009 11:20

Manavgat hava durumu grafiği ve manavgat hava durumu sorgulama sayfası farklı kaynaklardan manavgat hava durumu raporlarını derliyor.

manavgatta hava durumu nedir diye merak edenlere rehber olması amacı ile hazırlanan manavagat hava durumu izleme sayfası ile manavgatta yağmur manavgatta güneş manavgatta bulut gibi hava durumu olaylarını inceleyebileceğiniz derlemeler bi araya getiriliyor.
Manavgat sitesinde ye alan manavgat hava olayları sayfasına buradan bakabilirsiniz: manavgat hava durumu

Sigara yasağı ile bunu anladık ”Türkiye’de Eğitimden önce yaptırım şart”

| 05 August 2009 22:58

Sigara yasağı ile bunu anladık ”Türkiye’de Eğitimden önce yaptırım şart”.

Sigara yasağı ile
bilinçlenmeye, kurallara uymaya ve içmeyenlerin hakkına saygı duymayı birazda olsa
öğrendik.

.

Aslında bu yasak daha genişlemeli özellikle sigara tiryakisi olanlar dışarıda hatta kendi evlerinde dahi olsa 0-12 yaş grubundaki çocukların yanında sigara içilmesi yasaklanmalıdır.

Sigaranın ne kadar zararlı olduğunu bilen insanların ve bize sağlığımız için sigarayı bırakmamız yönünde tenkit eden doktorların bile sigara içtiğine şahit oluruz. O halde “Eğitimden önce yaptırım şart”

Türkiye’de Neden Nükleer Enerji?

adilfrkn | 03 August 2009 17:01

Nükleer santral.
Nükleer santral.

Kafalardaki sorulara cevap vermek için önce nükleer enerji konusunda DOĞRU bilgiler edinilmeli. Ancak sonra isabetli bir karar alınmalıdır.

Nükleer enerji hakkındaki doğru bilgiyi medya haberleri veya birkaç politikacı değil ancak bilim adamları ve bilimsel yayınlar verir. Çevreci olmak nükleer enerjiye karşı çıkmak değil; çevreye en faydalı, maliyeti ucuz, ileriye dönük, güvenli ve sürekli olabilecek, yatırım, bakım, işletme ve dış maliyeti uyum içinde olan bilimsel gelişmeye açık enerji sistemlerini desteklemektir. Şu bir gerçektir ki Türkiye büyük bir enerji darboğazındadır. Bu aşılamaz ise ülke güvenliği, sanayi ve ekonomi vahim sonuçlar doğuracaktır.

ASİMİLASYON VE LAZLAR

karataymo | 02 August 2009 15:18

Asimilasyon

Tarih boyunca bir cok toplumun sonunu savasmadan getiren daha az kanli ve daha uzun ve acili bir surec, ne yazik ki insanin agzindan tek seferde cikabiliyor. Ve o girdigi yerden bu kadar cabuk cikamiyor. Turk Dil Kurumu asimilasyonu ” ozumseme”, ” benzesme” olarak tanimliyor, toplum bilimi ise baskin olan yapinin, azinlik olan farkli etnik kokenlerden gelen toplumlari kendi icinde yavas yavas eritmesi olarak tanimliyor. Yok olan azinliklarin inaclari, dusunceleri, dinleri, dilleri, gelenek ve yasayis sekilleri olmuyor ne yazik ki; eriyip yok olan sey o toplumun bireylerinin benlikleri oluyor.

BOSNA SOYKIRIMI

blackjack38 | 20 July 2009 16:41

Yıl 1992. Avrupa’nın ortasında Sırplar Bosna-Hersek topraklarına giriyor ancak bu giriş savaş veya toprak için değil KAN için. Öncelikle konuya öncelerden başlayalım. Bosna-Hersek Yugoslavya’nın dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden altı cumhuriyetten biridir. 1 Mart 1992 tarihinde halk oylaması ile bağımsızlık kararlaştırılmış ve bağımsızlık adımları atıyordu ancak Sırp Milisler lideri Radovan Karaciç “Bağımsızlığı kabul etmeyeceğiz. Eğer Bosna bağımsız olursa, Müslüman, Sırp ve Hırvatların çatışmasından kaçamayız. Umarım bu bir uyarı olur. Aksi takdirde, Kuzey İrlanda, Bosna-Hersek’in yanında bir tatil merkezi gibi kalır” sözleri ile Sırpların ne planların içinde olduğunu ilk adımlarda göstermiştir. Sırp orduları ve katliamları bu adımdan sonra hızlı bir şekilde Bosna-Hersek’in üzerine yağmur gibi yağmaya başladı. Peki herkesin düşündüğü ve kızdığı Türkiye’nin Bosnalılara yardım konusu nereden geliyor veya biz kendimizi durduk yere mi buna mecbur hissettik. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzet Begoviç’in görevlendirdiği başbakan yardımcısı Muhammed Cengiç 19 Mart 1992 tarihinde Türkiye’ye yardım istemek için geldi ancak Türkiye bu yardım talebine birkaç ihtiyaç malzemesi dışında yardımda bulunmadı ancak Türkiye’den askeri ve siyasi yardım bekleniyordu. Türkiye’nin yardım etmemesi Sırpları daha da çok cesaretlendirdi çünkü Avrupa’da ve dünyada Sırplar bu operasyon sırasında sadece Türklerin karşı çıkacağını düşünüyorlardı. Bunun üzerine katliamlar arttı ve Bosna Katliamı simgesi olan Srebrenitza Katliamı yani Srebrenitza olayları yaşanmaya başladı. İnsanlar evlerinden alınıp kurşuna dizildiler, genç yaşlardaki kızlar kamplara götürülüp ‘savaştan’ yorulan Sırp askerlerinin tecavüzüne uğradılar. Bu sözlerin gereği kadar beyninizde somut olabilmesi için sayı vermek istiyorum. 312 bin Bosnalı öldürüldü ve 50 bin kadına tecavüz edildi. Bu katliamın dünyanın gözü önünde hatta bazı televizyon kanallarının canlı yayınla verdiği kurşuna dizilme olayları katliamın aslında sadece Sırplar tarafından değil birçok devlet tarafından istenildiğini gösteriyor. Katliamdan sadece bir yıl sonra küçük bir kızın şu sözü bu katliamın çocuklar üzerindeki etkisini en güzel şekilde anlatıyor. Srebrenitza’da annesinin kollarında ve evinin altında saklanan küçük bir kız çocuğu annesine ” Anne çocukları küçük mermilerle öldürüyorlar değil mi?” sorusu bu çocuğun ölümü kabullendiği ancak büyük kurşunların canını acıtacağını düşündüğünü gösteriyor. Bir savaş (tabi öyle diyebilirsek) bu kadar mı acımasız olur?
Bu katliamın sorumlularını okuyan herkesin lanetleyeceğini düşünüdüğüm için veriyorum;
Sırp Partisi Lideri: Radovan Karadzic
Sırp Ordusu Komutanı: Radko Mladiç
Bosnalı Sırp Komutan: Vujadin Popoviç
Genelkurmay Başkanı: Ljubisa Beara
Güvenlik Şefi: Drago Nikoliç
Özel Polis Müdürü: Ljubomir Borovcanin
Genelkurmay Başkan Yardımcısı: Radivoje Miletiç
Tugay Komutanı: Vinko Pandureviç
21 Temmuz 2008 yılında Sırbistan da düzenlenen bir operasyonla Radovan Karadzicyakalanmıştır. Ve Radovan Karadzic ‘in bir resmini ekliyorum ki beynimizdeki ve kalbimizdeki nefret ona ulaşabilsin…

Radovan Karadzic
Radovan Karadzic