bildirgec.org

sultanahmet hakkında tüm yazılar

Sultanahmet′te Akşamüstü Renkleri

ramazanbeduk | 06 April 2011 08:00

Bir fotoğraf gerçekte kimindir?

Çekenin midir?
Bakanın mıdır?
Yoksa kaleme alanın mıdır?

Fotoğrafçı çekmiş fotoğrafını.
Ve güzelde bir ad beğenmiş fotoğrafına:
Sultanahmet′te Akşam Güneşi.

Lakin,
Fotoğrafa bakan bir kadın itiraz etmiş bu duruma,
yazmış eleştirisini fotoğrafın altına:
“Bu kadar renkli bir kareye bu başlık kesinlikle uygun olmamış.
Çünkü ortada görecek bir akşam güneşi yok.
Belki başlık, “Sultanahmet′in Renkleri” olabilirdi” demiş.

ufak istanbul gezisi

nazokiraze | 25 July 2010 13:07

Başlığa bakarak İstanbul’un her bir yerini arşınladığımı zannetmeyin, kızımın beni bu yaz tatile götürmedin o halde İstanbul’u gezeceğiz bıdı bıdı … şeklindeki yoğun isteklerine bakaraktan geçen Taksim bugün Sirkeci, Sultanahmet dolaylarında Allah’ın sıcağında psikopatça bir gezi yaptık. Aklı olan otursun oturduğu yerde, sıcağa,trafiğe,kalabalığa bulaşmasın.

Sirkeci’ye gelir gelmez anladım ki bunlar durmayacak çaresiz büktüm boynumu ve dondurmacıya besmele çekerek yaklaştım.(Dondurma siftahmış sonrası sırasıyla haşlanmış mısır,közlenmiş mısır, su, tost,portakal suyu,soda,su,simit,su, şu,bu,o,su…su şeklinde uzadı gitti)

Tarih başkenti Sultanahmet

srkncntrk | 28 August 2008 12:44

Sultanahmet, dünya medeniyetinin başladığı bir meydandır. İstanbul dördüncü asırdan beri bir dünya başkentidir. Bu dünya başkentine birçok medeniyetler sahiplik yapmış ve eserler bırakmışlardır. Öyleki yerüstünde olduğu kadar yeraltındada bir çok gizli eserler vardır, bunlardan bir taneside tabiat harikası olan yerebatan sarayıdır. Yerebatan sarnıcının etrafına birtakım suistimaller sonucu birçok yüksek yapılar yapıldı. Oysa Roma İmparatorluğu döneminde buranın korunması için buraya hiçbir inşa yapılmamış, at meydanı olarak kullanılmıştı. Osmanlı’da burayı at meydanı olarak kullanmış, bu sayede bu yapılar hiç zarar görmemişti. Günümüzde ise buraya oteller yapılmak istenmekte, sanki sultanahmet adliye binası yeterince görüntü kirliliği yaratmıyomuş gibi.

Müzeler Haftası

blogman | 17 May 2008 10:20

http://www.bilgiservisim.com/2008/05/16/muzeler-haftasi-18-24-mayis-2008/

Peace Brothah!

| 25 June 2007 16:48

Yazının içeriğini belirtmeden bu başlığın ne ile ilgili olabileceğini sordum muhterem bir kişiliğe.
Barış Manço dedi.
Değil…
60 kuşağının en önemli hareketi. Amerika’nın yürüttüğü Vietnam Savaşı’na karşı “savaş karşıtı” politik bir görüş belirterek güçlü bir akımın ve ekolün önderliğini yapmışlardır. Hippiliğin nihilizme, satanizme ya da rock kültürüne nazaran daha az anarşik bir yapı olduğu ileri sürülüyor. İçinde saklı alt mesajlardan ziyade görünen kısmı ile mütemadiyen esrar içip sevişen (Aşk ve esrarla mest olmuş),avarelik edip sıkıcı bir monotonluk içinde olan, tam anlamıyla bir gençlik kaybı olarak görülen bir topluluk hippiler. Halk dilinde ise çiçek çocuklar, anarşık komün, ye iç sıç yat kolonisi, çok da s****deydi topluluğu vb. adlar taşırlar.
Lakin doğaya saygı gösteriyorlardı, görünürde hiç bir iş yapmadıkları halde 5 parasız yaşamayı başarabiliyorlardı, hümanist idiler, kollektif çalışıyorlardı, özgürlükçü idiler,ne diyelim kırılgan isyancılar idiler.
Ekşi şöyle der:

Hippilik kayıtsız şartsız, bütün varlığınla, maddi ya da manevi hiç bir şeye ait olmamaktır.
iyiliktir, düşünmektir, aramaktır, tecrübedir, keşfetmektir.
illaki yaptığım her şeyin bir anlamı olmalı bir isim koymalıyım bunlara dersen de, hipilik hipiliktir.
kısacası hipi olmak için hipi olunmaz.
örnek: otostop çekmektir. 40 derece sıcakta farımıs bir vaziyette sırtındaki yirmi kiloluk çantaya katlanmasını bilip, ‘ahbap, bence şu gelen otobüse atlayıp geri dönelim!’ dememektir. gitmektir. gidebildiğin kadar gitmek. umudunu hep taze tutmaktır.
köksüz yaşamaktır. rüzgar gibi.

Devam:

İstanbul’da Gece Seferleri

anticipation[pilli_silinen_hesap] | 09 September 2006 12:49

4 sene önce Sultanahmet’te yaşarken, böyle turistik bir yere otobüsle ulaşımın neden saat 9:30’da bittiğini bir türlü anlayamazdım. Şimdi gördüm ki sadece Sultanahmet değil; 5 hatta daha İETT gece seferlerine başlamış. Son otobüsler genellikle saat 01:00’da. Yolu metro hattı üstünde olmayanlara, taksiye para bayılmak istemeyenlere duyurulur.

ağlamasın yapraklar

| 13 October 2005 00:51

ve kentte rüzgâr eser. sultanahmet’te kandil mumundan damıtılan saf mürekkeple hât icrâ eder ulema. kentin yarısı açtır, diğer yarısı belki dalga geçer açlarla. güneş, kız kulesi’nin üstüne dokunduğunda rüya görürüm belki: ilk defa kız kulesi’ni geziyorumdur rüyamda. rüya bu ya; belki deniz yarılır ve düşümden düşerim serin maviye. benim rüyam bu; çırpınmak beyhude. derin bir nefes alırım boğazın serininde; üsküdar’dan vururum sahile. fırıncı kamyonları göremez beni sabah koşuşturmalarının telaşında-n. asya’dan avrupa’ya eser bu sabah rüzgar. uyanırım rüyamdan ve sarı nevresimlerimin neden yataktan çıkıp vücuduma dolandığına kafa yorarım ilk. belim terlemiştir ve doktorun dediği üzere, yavaşça sağ tarafım üzerinden doğrulurum üç minik bel fıtığımın cilvesi üzerine. terlik aramaz artık ayaklarım, ilk defa yerler kaplıdır beton olmayan bir şeyle. ayak parmaklarım, tahta parkeyi hissetmek için uzaklaşır birbirinden; tıpkı kırmızı hırkamda parlatıp yemeden seyrettiğim kırmızı elmayı “hissetmek” için aralanan “5-yaş-el-parmaklarım” gibi… tahtayı severim; dokunmayı, pürüzlerini, kıymıklarını, parmaklarını üzerinde kaydırdığında çıkardığı sesi-verdiği hissi… tahtayı severim; babam yaşarken bir süre marangoz olduğundan… tahtayı severim; doğup büyüdüğüm (büyümeye çalıştığım) ev ahşap olduğundan. ve tahta “mertek”lerle örtülü toprak “dam”ımızda hep mutlu olduğumdan. tahta balkonumuzda, babamın bana yaptığı tahta sedirimin üzerinde ilk aidiyet duygusunu hatırlatır tahta bana. babamı hatırlatır; ve kavakları.