bildirgec.org

sinir hakkında tüm yazılar

Utanmak Neydi, Ne Oldu?

bithikotsis | 07 June 2011 10:55

Eskiden bir otorite vardı çocukların en ufak yaşlarında büyüklerinden görüp benimsediği. Her türlü konuşmada, hitapta ya da yaklaşımda hep büyüklerinin öğretileri akıllarına gelerek hareket etme vardı. Biraz belki mahalle baskısı, biraz da ele güne karşı rezil olma korkusundan olacak ki tembihler havalarda uçardı adap konusunda.

Bazı egoist kızlar.

bithikotsis | 17 April 2011 00:51

Kızlar…Onlarsız yapamayız, onlarla da olmaz derler çoğu erkek…Haklıdırlar da bazen. Hep bir olumsuz yaşanmışlık vardır geçmişlerindeki ilişkilerde bu erkeklerin. Kimi saman alevi gibidir, yaşanır ve hemen unutulur. Kimisi de kalıcı bir zift gibidir ömür boyu akıldan çıkmaz.

Kimi kızlar, fedakardır. Nasıl daha iyi olurum diye düşünürler, art niyet yoktur neredeyse…Aşık olmak isterler, aşık olurlar ama bu aşkları da suistimal edip erkeği kullanmazlar. Tabii sayıları da yok denecek kadar azdır bu tiplerin. Bir erkek için en güzel hediyelerden biridir aslında.

ENGELLİLER İÇİN YÜRÜMEK ARTIK HAYAL DEĞİL!!!

Beacool | 27 December 2010 11:21

Birçok şeyin aslında olduğundan çok daha zor olduğu, zorlaştırıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Ekonomik açıdan daha iyi ülkelerdeki yaşam zorlukları ne yazık ki buradaki kadar zor geçmiyor. Bu zorlukları en ciddi biçimde yaşayanlar listesinin en tepesinde de ne yazık ki engelli vatandaşlarımız yer alıyor.

Tibion Bionic Leg Yürümek... Yeniden!
Yürümek… Yeniden!

Bir dönem geçirdiğim bir kazadan dolayı o zorlukları birebir de yaşamış biri olarak diyebilirim ki ülkemiz ne yazık ki bir engelli için gerçekten de çok zor (bkz yazı sonu notu). Böyle anlarda yaşamış olduğum; yerinden kalkıp (ama başaramayıp) hareket etme isteği ve dürtüsü artık modern teknoloji ile mümkün oluyor. Sunnyvale Tibion firmasının icadı olan ve Tibion Bionic Leg ismiyle anılan ürünü belden aşağısı hareket etmeyen hastalar için resmen bir şifa niteliğinde. Daha önceleri duyurmuş olduğum protez haberini de göz önüne alırsak sanırım yakın gelecekte engelli yaşam çok daha kolay olabilir.

At-maa!!!

witamin | 16 August 2010 11:06

Bu olayı bir daha yaşamam diye düşünmüştüm yıllar önce duyduğum patlama sesinin ne olduğunu anladığımda.Önce sesi tanımlayacağım ; birilerine tanıdık gelecek mi bakalım? Bir güm sesi, ardından 1 saniyenin yarısı kadar bir zaman sonra gelen şangırtı sesi.Yaşamayan bilmez bunu.Yüksek bir yerden televizyon düşme sesidir kendisi.Bundan 4 yıl önce kaldığım apartmanın 6. katından aşağı atmıştı komşumuz televizyonunu.Düşmedi efendim bildiğiniz atıldı.Bazı araç lastikleri patladığında muazzam bir ses çıkar hani.Bir şaşkınlık olur insanda.Ses o kadar kuvvetli değil ama uyandırdığı his aynı.Evinizde huzurla oturmuş yemeğinizi yerken açık mutfak kapısından içeri giren o ses bomba paniği yaratır.Ha bu ses plazma televizyonlarda olur mu onu bilmiyorum.Benim karşılaştıklarım hep flat televizyonlar.Çoğul kullandım çünkü bu akşam iftar vakti yine yaşadım olayı.Dejavu oldu sandım , beynime henüz yeterli glikozun ulaşmayışından sebep.Bu defa apartmanda değil ama sokağımızda attı komşumuz televizyonunu.Tabi bu defa tecrübe sahibi olduğumdan sesi duyar duymaz “aa biri televizyon attı” dedim hemen.Hatta bu komşumuz televizyonla yenemeyince sinirini ;bir de çekyat atmış aşağıya.Ama tabi onun sesi televizyon kadar uzağa gitmediğinden o yönden gelen haberci komşular sayesinde öğrendik çekyatın da olaydan zarar gördüğünü. “İşin gücün yok , iftarı bırakıp havadis öğrenmeye mi çıktın?” demeyin rica ederim.İftardan sonra şöyle bir balkona çıkan anneme anlatmış hemen komşumuzun oğlu.Böyle şeyler içinde durmaz insanın, sağa sola anlatılası durumlardır ki bakın ben de size anlattım.
Ha bir de 2 yıl önce alt katımdaki bayan bütün tabağı çanağı parçalayıp bir gece yarısı çıkıp gitmişti evden.”Ben de mi olumsuz enerji var , yoksa herkesin mi başına geliyor böyle şeyler?” diye sormuyor değilim hani kendime…

Peki neye sinirleniyor bu insanlar,neden atıyor evinin eşyalarını? Tabi ki ben işin bu kısmı ile ilgilenmiyorum,beni ilgilendirmesi gerektiğini de sanmıyorum.Kendini ya da sinirlendiği kişiyi atmasın da aşağıya neyi atarsa atsın diyeceğim ama aşağıdan birinin geçme ihtimalini düşünerek onu da diyemiyorum.Bu kadar sinirlenmeyelim en iyisi.Oldu da sinirlendik mi?Ayaktaysak oturalım,oturuyorsak yatalım.Mümkünse elimize hiç bir şey almayalım.Zira anlattığımdan da çıkarılacağı üzere : Keskin sirke küpüne zarar…

Sinir Krizleri ve Kendimizi Cezalandırmamız Üzerine Mazoşistçe Bir Yazı…

firatocal | 09 August 2010 16:33

Sinir halleri , kızgınlıklar , insanın kendini cezalandırma yolları gibi… Yaptığımız hataların intikamını alırcasına farklı karakterlere bürünüyor ve yabancılaşarak kendimizi cezalandırıyoruz… Normal hayatımızda sahip olduğumuz benliğimizin gerektirdiği davranışlardan uzaklaşıp tam tersi davranışlar sergiler hale geliyoruz…

Biraz mazoşitstçe bir tutum… Sanki hatalarımızın kefaretini ödemek için acı çekmek ve bundan da manevi bir haz almak çok insansı ve bizden bir davranış biçimi…

Kendime biraz yakından biraz da dışarıdan bakma fırsatı bulduğum anlarda , yaptığım aptallıkların üstüne türlü bahanelerle sinir krizlerine girdiğimi görüyorum…

TEMİZLİK(!)

il mare | 04 May 2010 16:16

süprüntüler de süslenir
süprüntüler de süslenir

İki odalı bir evde temizlik var ; küçük hacimli çok sayıdaki halı, kamburlaşmış ve henüz yeni göğsünden ameliyat olmuş bir kadın tarafından balkonun kenarlarına seriliyor teker teker, annesine yardım olsun diye. Bir başka annesinin kuzusu, eski model,çok sesli bir elektrik süpürgesini çalıştırmış, aynı zamanda yüksek yaşına rağmen bir şeylerin ucundan tutmak isteyen annesinin ağır işiten kulaklarına yüksek desibeller yollayarak,süpürgenin sesiyle başıbozuk bir ahenk içerisinde azarlarını savuruyordu, elindeki boyundan çok kısa sopa zımbırtısı ile.

Hergele martılar..

inniendo | 28 March 2010 15:00

İlkbaharın inadı var bende, ilkbaharın hesaplaşma adına nefreti var bende. Alışık olmadığım bir klavyeden yazma siniri de cabası; Denizin saf kokusu, çatıda cıyaklayan martıların sesine karışıyor canım iyicene sıkılıyor..
Adalet üstüne konuşmalar yapıyorum, aforizmalar deniyor ya şimdilerde; Kimse siklemiyor, karaktersiz martılar bile, kendi hür dünyalarını gözüme gözüme sokarcasına iplemiyorlar beni. Halbuki bir an, ne de güzel, zulümle ilgili tatlı hayaller kuruyordum..
Bir an bir kadına yumruk attım; “Boğuştuk, iteledim kakaladım,vurdum vurdum..”
Ya bunları yapmasaydım? Cemiyet içine nasıl çıkardım? Niye siktir olup gitti dediklerinde doyurucu ve beklenen bir yanıtım olabilir miydi?
Bizden beklenen bu olmalı; Yapmadım etmedim dersen aşağılık biri olur çıkarsın! Trafikte odunla
dalmadın mı muteber adam değilsindir.. Yok efendim benim bir ailem var, elin orospusuyla itiylen köpeğiylen bir olamam der, şikayetini geri alırsan, önce ya karın seni boşar ya da sevgilin terkeder..
Bulunduğum mekan bunları düşünmeme uygun değil ama ben düşünüyorum işte.
Burdan, hukuka sardım; Aklıma mülkiyet ile ilgili kavramlar geliverdi. Mülkiyet,veraset,miras olmasaydı evlilikler olur muydu? Yukardaki martılarda bunların hangisi var? gönüllerince kanat çırpar hergeleler elbet.. “elin orospusuyla itiylen köpeğiylen bir olamam” diyen adam ardında önce devletin sonra hukukun gücünü hissetseydi karısına ya da sevdiğine rezil rüsva olma gibi bir derdi olur muydu?
zulüm güzel şey. Zulümle ilgili tatlı hayaller kuruyorum; Aslında her zeki insan, topluma şiddetle hükmetmenin tatlı hayallerini kurar. Aklınızı,insanlığınızı ayaklar altına alıyormuşsunuz, ne önemi var?

Yapay Sinir Ağları

kursatt | 22 February 2010 12:07

PES 2010
PES 2010

eğer sıkı bir pes oyuncusuysanız pes 2010 çıkmadan yayınlanan şu video’yu görmüş olmalısınız. video’da

peki pes 2010’da üzerinde durduğumuz noktalar nelerdi, bir göz atalım. takım stratejisi; pes 2010’da yaptığımız en büyük gelişme yapay zeka oldu.

diyordu. devamında 8 kaydırma çubuğu ile takım stratejisini 0-100 arasında ayarlayabileceğimiz ve oyunu almamız gerektiği söyleniyordu. peki neydi bu yapay zeka? konami mühendisleri ne yapmıştı da 8 kaydırma çubuğu ile takımımızı daha “akıllı” oynatabiliyorduk?

PES 2010
Yapay ağlar

eminim yapay zekanın ne olduğu konusunda fikriniz vardır ama anlatımımın bütünlüğü açısından birkaç yetkin tanım vermem gerektiğini düşünüyorum.
yapay zeka ile ilgili tanım araştırmasına girdiğinizde iki seçenekle karşılaşırsınız. yapay zeka (artificial intelligence) ve yapay sinir ağları (neural networks). aslında ikisininde ilgilendiği şey aynıdır ancak “yapay zeka” daha yüzeysel bir kavram iken “yapay sinir ağları” ne olduğu hakkında biraz daha fikir verir. çünkü yapay zeka demek; yapay (doğadaki örneğine benzetilerek insan eliyle yapılmış) sinir (hayvansal organizmalarda duyuları taşıyan beyazımsı teller) ağları (yaygın şebeke) demektir.

GLADIO

blackjack38 | 22 November 2009 12:06

Günümüzde hızla yayılan bir söylem var ‘Gladio’. Aslında bu kavram veya örgüt çok eskilerden bugüne kadar gelebilmiştir. Biz yazımızda bu ‘Gladio’ nun tarihini araştırca, tabi ki Türkiye açısından.Gladio II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’da gelecekte olması beklenen bir Varşova Paktı işgaline cephe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla İtalya’da NATO tarafından gizli olarak örgütlenen Kontrgerilla (stay-behind) operasyonunun kod adıdır ve İtalyanca daki kelime anlamı kısa kılıçtır. aslında anlaşılır bir dilde açıklamak gerekirse bu oluşum o dönemde Komünizme karşı Nato ülkelerini korumak amaçlı kurulmuş olan gizli örgütlerdir ancak isim olarak İtalyadaki örgütün adı Gladio dur. ilk olarak İtalyada ortaya çıkarılan bu örgüt aslında artık Komüniz e karşı değil bulundukları ülkelerin kendilierini geliştirip, kendilerini yetiştiren ve para ödeyen güçlere karşı durabilcek kadar güçlenmelerine yönelik faaliyetlerde bulundukları anlaşılmaktadır çünkü artık dünya üzerinde Komüniz gibi bir tehlike kalmamıştır. Türkiye de darbelerle beslenen bu örgüt kendine en verimli yaşama alanı olarak askeri birimleri ve rütbeleri görmüştür. son dönemlerde bu örgüte karşı bir araştırma, tutuklama gerçekleşse bile İtalya da olduğu gibi bu örgütlerin liderleri ve yönetildikleri güçler hep sır olarak kalacak gibi görünüyor. kendilerine güç olarak gördükleri her alanda yer almışlardır. milliyetçi kesim, sol kesim, sağ kesim, komünist kesim…Türkiye bu tehdite karşı hep konusulur ancak birşey yapılmaz bir ülke iken bunun konusulması ve bir takım hukuki eylemlerin gerçkeleşmesi gelecek açısından gerçekten umut verici.