bildirgec.org

sadakat hakkında tüm yazılar

RİSK

mavilikler | 02 July 2010 16:25

“Peki, ya sıkılırsan?!..”

Konuşma boyunca gözlerinden eksilmeyen güven ifadesi ilk kez gölgelenir gibi oldu. Ancak birkaç saniye süren bu durum yeterli bir cevaptı benim için.

Kelimeler ağır ağır dudaklarından dökülürken, ben çoktan kararımı vermiştim. Ama O bunun farkında olmadığı için, halen cevapla ilgilendiğimi düşünüyor, bu yüzden de sabırsızlanmama neden olan bir çabayla yeni yeni cümlecikler oluşturuyordu.

Baştaki birkaç saniyelik duraksama olmasaydı, her bir cümleyi gerçek bir ilgiyle dinleyecektim. Ama şimdi tek ilgilendiğim, gerçek cevabı örtmeye yönelik bu girişimin bir an önce son bulmasıydı.

sabır sarı…

witamin | 26 June 2010 10:44

Bahara dönüktü yüzüm,
yeşil yapraklarım,
pembe düş tozu çiçeklerim,
biriktirdiğim çiğ damlaları,
güneşe açılan kollarım,
senin içindi.
geçti…

Güneşi beklerken yağmur, meltemi beklerken bora,suyu beklerken ateş,seni beklerken…
ve döküldü düş tozu çiçeklerim,
kollarım teslim zamana..
bu yaz da yere bakacak gözlerim,sözlerim,özlerim…

sonbahara dönüktü yüzüm,
sabır sarı yapraklar,
yağmura dayanan kollarım,
daha çok zaman vardı yaza,
yaz vardı öyle değil mi ama?

milan kundera’nın kimlik’i

hayalicindegecti | 26 April 2010 16:26

Milan Kundera (1929 doğumlu Çek asıllı yazar, hani şu Prag’dan sürülen –neden bizden iyilere hiç dayanamayız?-, komünist partisi üyesi iken partiden de kovulan, Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği’nin yazarı) ile o kadar isterdim ki tanışmayı… Aslında yıllardır Paris’te yaşıyor, bir gidişte bal gibi randevulaşılıp Şanzelize’de kahve içerken sohbetin tadına varılabilir.

Neyse işte, Kundera, Kimlik’te (*) neler anlatmış, üzerinde sohbet edelim mi? Memnuniyetle, ama önce bir kaç alıntı:

YILDIZ FALI

lavinya76 | 30 March 2010 10:58

Her sabah yaptığı gibi yine kahvaltıda çayını içerken bir yandan gazeteye göz atıyordu. Günlük yıldız falı bölümüne geldiğinde gözüyle tüm burçları süzerek teraziyi buldu. Yeni bir aşk doğmak üzere diyordu falında. Umutsuzca gülümsedi. Aşkı unutalı uzun zaman olmuştu çünkü. Fallar hep yalan söylerdi zaten.
Duşunu aldı. Saçlarını kuruturken neden olmasın diye düşündü. Belki de bir kez olsun doğru çıkardı bu fal. Ama nerden bulacaktı ki bu yeni aşkı? Kafasını salladı aklından geçen düşünceye kızarak. Ne aşkı ya?

Aşkımın Tarifi

infine | 14 February 2010 11:54

Arçelik‘e aşkınızı tarif edin aşk pastanızı yapsın. Biraz tutku, bir tutam heyecan, bi çimdik özlem 🙂
Malzeme çok, dilediğini seç. Tüm malzemeler karışsın ve pastan ortaya çıksın.
Bak bakalım aşkı senin gibi tarif edenlerin en çok bulunduğu şehir hangisi?

Akraba Olmak

Ahmetcandemir | 27 December 2009 14:58

“Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş insanlarız; bizden âlâ akraba mı olur?” diyor Cemil Meriç.İnsanlar akraba olsunlar olmasınlar artık birbirimizi sevmeyi unuttuk.Artık herkes birbirinin zaafını yoklar oldu.Herkes birbirinin zayıflarını gözler oldu.Bu yaklaşım biz inanlara yakışmayandır.Bizler ki hepimiz aynı kitaba inanıyoruz.Aynı yüce yaratana inanıyoruz;fakat bütün kötülükler de bizde.Böyle olmaz,böyle gitmez arkadaşlar bizler birbirimizi sevmeli dinimize karşı olanlara bir vücut olduğumuzu,tek yürek olduğumuzu göstermezsek.O kişiler o yüreği 10 değil yüz parçaya,bin parçaya bölerler.Son zamanlardaki ülkemizde yaşanan sorunların özüde işte budur.Umarım herkes benim gibi bir düşünceye sahiptir ya da öle olurlar.Herkese saygılar.

Ben Seni

furkan iren | 24 July 2009 15:00

Sen beni ben de seni
Anlamadın mı?
Neden?
Sen beni ben de seni
Sevmeliyiz delice birbirimizi
Ben sana, sen bana
Bağlanmalıyız yürekten tutkuyla
Ve tutunmalıyız derinden
Sevmeliyiz delice
Ben seni sende beni
Sen beni bende seni

aşk?

Thing | 02 February 2009 18:08

Aşk ne zaman başlar.
Aşkın yoğunluğu libido ile aynı oranda mı artar.
Kaçıncı seksten sonra biter aşk.
Sevgi hangisinden önce gelir.

Kadının cevval hali !

koza86 | 27 January 2009 12:57

Bir kadın tipi türedi ; cevval, dişli , saldırgan..” doğuştan kadın” cinsindenmiş!

Araştırmacının biri, bunların neye bu hale geldiğini incelemiş. vardığı sonuç şu; Bunlar diyor, ya nikah masasında damat adayı tarafından bırakılıp kaçılan kadınlardır, ya da sevgilisini en iyi arkadaşı ile yatakta basmışlardır.. teşhisi bu araştırmacının.

Tedavi yolunu da işaret etmiş adamcağız. Diyor ki; böyleleri eski lambalı radyolara benzer, dehşetli parazit yaparlar, bazende armut gibi bakarlar.. kafalarına bir tane çaktın mı eski ayarlarına geri dönerler.. hatta ben nerdeydim, ne oldu bana? diye de sorarlar..
Bu tedavi metotları bizi aşar.Alakadar da etmez..
Asıl mesele bunların diğer elmaları da çürütmeye yönelik saldırılarıdır;