bildirgec.org

mavi hakkında tüm yazılar

Gizemli Mavi

Chat Noir 1 | 10 February 2011 14:25

Şu yıldız denizinde yüzerken,
Yere basabilmek gizemli maviyi anlamaktır.
Ümitsizlik mavisinde kaybolmuşken,
Mantık gemisine ulaşabilmek gizemli maviyi anlamaktır.
Serin sularda yüzmeyi unutmuşken,
Bir martının kanadına tutunup yükselmek,
Gizemli maviyi anlamaktır.
Güneşin saçları mavi yaşamı bulmuşken,
Kum tanelerindeki ışıltıyı görebilmek,
Gizemli maviyi anlamaktır.

Güliz Ardilli / İstanbul / 19 Mayıs 1997 Pazartesi

ONLAR’IN GÖZÜYLE DÜNYA

admin | 25 December 2010 13:15

Onlar nasıl görüyor?
bizim gibi mi yoksa çok daha farklı mı?

Onların görme becerileri oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor ve hepsinin farklı görme yetileri var.

Mesela güvercinler farklı renk tonlarını en gelişmiş bilgisayar programlarından bile daha iyi saptama yeteneğine sahip.

maymunlar 6 farklı tipte renk körlüğüne sahip ve erkek maymunlarda renk körlüğü dişilere oranla daha yaygın.

kediler ve köpeklerin görme duyuları çok iyi değil onlarda koku
ve duyma duyusu çok gelişkin özellikle kediler renk körüdürler.köpekler zaman zaman sarı ve mavi arasındaki farkı algılayabiliyor ama kediler bunu bile ayırt edemiyor

DENEMEK BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ

admin | 24 December 2010 17:10

Yaşamın gidişatını beğenmediğimiz zamanlar çeşitli yollara başvururuz.Parasal anlamda yada duygusal anlamda aksi giden zamanlar olur ve ne yapabileceğimiz konusunda kafa patlatırız.
Bazen çok basit önlemler ya da çetrefilli olmayan yollar bizi amacımıza götürebilir, içinde bulunduğumuz aksi durumu düzeltebilir. Küçük dokunuşlar büyük sonuçlar doğurabilir.

DAYANAMAM

mavilikler | 22 October 2010 10:38

Eğer gözlerini dört açıp her bir yöne aynı dikkatle bakarsa, gördükleri karşısında en fazla birkaç saniye içinde sımsıkı kapayacağından emindi göz kapaklarını.

Onları tekrar dünyaya aralamak içinse oldukça uzun bir zamana ihtiyacı olacaktı.

Nihayet açmayı göze alabildiğinde de kesinlikle öncekinden çok farklı bir şekilde ‘merhaba’ diyecekti her şeye. Gözleri dışarıdan bakan birinin bakış açısından, olabildiğince açıkmış gibi görünse de sadece kendisinin bildiği o gerçek değişmeyecek, aslında çevresindekilerin son derece sınırlı bir bölümünü görüyor olacaktı yine.

Nokta anıların koynunda kalan..

Dolce Magico | 18 October 2010 14:14

www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.
www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.

Dün bir yerdeydim, oldukça mavi ve yeşile boyalı bir yerdi. Aslında anılarımı düşündürecek tanıdık bir yer değildi, fakat anılara derin bir atlayış yapacak kadar sakin ve dingindi. Etrafımda üç beş arkadaş vardı. Onların ikisi sevgiliydi zaten, mavi ve yeşile bir yolculuk yaptılar. Kalan iki arkadaşta balık tutmayı yeğledi. Ben balık tutmayı beceremem! Yalnız bir başıma kaldım masa da ve bu aslında tanıdık olmayan doğa, bana başka başka doğalardan tanıdıklar getirdi. Bir an, bu göl ve alabildiğince yeşil alanlar memleketimden görüntüleri gösterdi bana. Çok, ama çok derin bir nefes aldım ve beş altı saniye tuttuğum nefesi üflerken o an beynime hücum eden anılarımın yoğunluğunu üflüyordum. Koskocaman anılarım nokta olmuştu beynimde, ama çok fazla noktalardı onlar. Her noktayı bazen hatırlamanız zor olsa da çizgiye döndürürsünüz olabildiğince. Aslında hafızanızda hala koskocaman olan anılar, nedense ne kadar zorlasanız da o anınızın oluşturduğu çizgiyi, nokta nokta çizilmiş değerlerde hatırlarsınız. Çoğu zamanda anılarınızı es geçer, hatırlamak bile istemezsiniz.
Bir nokta anı geldi aklıma, içinde birçok noktaları barındıran. O noktanın içinde biri haykırıyordu, benim evvel zamanlarımın birinden. ‘Bir yürek konuşuyordu’ desem, tabi ki ‘yürekler konuşmaz’ dersiniz. Peki, o yürek ‘iç sesleri ile konuşuyor’ desem, olabilir dersiniz.
Ben de olabilir dedim. Bir yürek vardı o zamanlar, ‘hani büyüdüm ben’ demenin başlangıcı olan zamanlardan. Hani gölgesi bile sizi heyecanlandıracak o evvellerden ve işte bazen o evveller sizi tatlı bir gezintiye çıkartır, nokta anıların koynunda kalan kırıntılara..

MAWİŞ’E

il mare | 17 August 2010 13:03

Bir arkadaşım var;
Kulakları duymaz dili lal.
Gözleri okyanus mavisi,hep diri .
Doğduğunda kulağına Gül diye fısıldamışlar, o gün bugündür hep gülüyor.
Ben hiç o kadar gülmedim.
Üç senedir yazdan yaza görüşmelerimizle sıkı bir bağ kurduk kendisiyle.

Ailesi de kendisi gibi, nasıl sıcaklar.Her sohbete giriştiğimde onlarla, çıplak ayaklarımı değdiremediğim uzak toprakları önüme seriyor gibiler,arınıyorum ruhumun gürültüsünden,yapaylıklarla boyanmış hücrelerinden.Kutsanıyorum.
Çizgilerine her daldığımda, bana umut vaad ediyorlar;sınırlarımı epeyce aşan,yıldızların çok ötesinde bir yerlerde.Rahatlıyorum.
İç dünyam basitleşiyor çok zor anladığım şiveleriyle; suratlarına doğru eğiliyorum biraz,sözcüklerin fışkırılışına yakından tanık oluyorum,nefeslerinin toprak kokusuna,en çok da sevgi dolu gözlerine.Anlamasam bile anlıyorum sonra.Birini anlamak için dilin en gereksiz kavram olduğunu anlıyorum,gerçek bir anlamanın bugüne kadar hiç anlamadığım bir şeylerden ibaret olduğuna kanaat getiriyorum.

Sony’den NWZ-E350 Walkman

sCoRPionTR | 13 August 2010 10:20

80’li ve 90’lı yıllarda walkmanleri ile insanlara yolda müzik dinleme şansı sağlayan Sony, teknolojiyi de arkasına alarak Walkman üretimine devam ediyor. MP3 piyasasının bu kadar gelişeceğini fark edemeyen Sony uzun süre kendi çıkardığı ATRAC formatında ısrar etmişti fakat daha sonra MP3’ün tartışmasız başarısını kabullenip 2004 yılında MP3 player piyasasına el attı.

Mavi…Derin..Yangına Çalardı Gözlerin..

suleceizler | 15 July 2010 18:17

Aklıma geldikçe , o günkü gibi içimi yakan o deli yangınım.Sen unutamadığımsın ,sadece bende saklı adınAdını yalnızca içime haykırdığım ,mavi yangınımGözlerine her baktığımda ,o mavi yangında eriyip kaybolan ben ,sana hiç çaktırmadı ne yazıkki bu kadar yangın olduğunu, Söyleyemedim sana ,sen bana haykırırken gözlerinle aşkını ,ben kaçtım ,söylemekten korktum ,anlamandan korktum.Senin mavi yangınında beni yakmandan korktum.Oysa ki ben çoktan kapılmıştım o mavi yangına , farkında değildim.
Ve hayatımda hiç kimse senin gibi bakmadı bana.
Öyle derin mavi,yakıcı ,öyle iç ısıtan,içimi kaynatan,heyecandan kalbimi durduran ,İliklerime kadar işleyen ,bir okadar masum ,içten ,gözlerinle aşkını böylesine gözler önüne seren öyle bir bakışla bakardın ki bana öylece kalırdım karşında ,ne yapacağımı bilemeden.Sen beni yakardın ama ben donar kalırdım karşında büyülenmişcesine.Kaçmakta bulurdum çareyi..Kaçardım ki kalbimin gümbürtüsünü duyma diye utanırdım.İçimdeki sana yangınları görme diye kaçardım.Ama her kaçtığımda yine karşıma çıkardın.Aynı takip eder gibi.O koskocaman şehir,sanki küçücük kalmıştı ikimize.Her yerde sanki sen ve ben vardık. Otobüs durağını hatırla.Ayrı otobüslere binerken ,ayrı otobüslerden aynı pencerelere baktı bakışlarımız.Ve gene o aynı bakışla baktın bana o günde.Mavi ..Derin ve mavi bir yangına çalan gözlerinle.Yıllar sonra karşılaşmış olsakta,ben aynı yangınlarda yandım o an yine ve yine…Sen aynı duygularla ,aynı mavi yangınınla baktın bana.Gene konuşmadık.Aslında biz hiç konuşmadık.Bu aşk sadece senin derin mavi yangın gözlerinle,benim ela ya çalan sana yangın gözlerimde kaldı. İkimizde biribirimize seni seviyorum diyemeden geldi geçti yıllar. Hiç konuşmadan ,yalnız gözler aşkını yaşadı..Aşk sözleri hiç söylenmedi.Ama ben genede hiç unutmadım seni mavi yangınım..Hayatımda başkaları oldu ama ,hiç kimse senin gibi bakmadı bana..Mavi…Derin…Yangın gibi..

YİT

il mare | 27 April 2010 10:36

Düşünüyorum da, galiba, tam da başka hiçbir şey düşünmeden denizi hissetme şerefine ulaşmışken ben, her dalganın her damlasıyla konuşup anlaşabiliyor,tuzlarını yüzüme sürünebiliyorken yok sayarak gözlerimdeki yaraları, zamanında döktüklerim yerine yunusların burunlarına elimi uzatıp inciler kapabiliyorken ve her kaptığımdan değerli olmayı öğreniyorken; upuzun,daracık,çok haneli soğuk bir apartman gibi belirdin önümde.

Kocaman bir alanda minicik bir yer kaplıyordun aslında ama; ben tam da o minik noktada idim.Kolumu kaldırmaya,mavilerimi soldurmaya hiç takatim yokken,en ufak bir yer değiştirme her bir tonu siyaha boyayacakken,yani en sabitlenmişliğimi bulduğunda sen; sen yer değiştirdin,titredin,unutulmuşluğunu sildin.
Daha önce kimbilir nelerin önünü tıkadığın bir yerlerden gelip bu sefer benim önüme kondun,gözlerimi tıkadın,en görmek istediğim anda manzaramı kapadın.Geldin ve önüme kondun,mavikondum oldun.