bildirgec.org

masal hakkında tüm yazılar

Çocuk Masalları…

maltoferfol | 12 April 2012 17:15

Ellerimden tutup, kendi etrafında dönmeye başladığında,
gördüm, gerçekten gördüm Dünyanın döndüğünü…
Çocuk masalları anlatmasaydı eğer, kim inandırabilirdi ki Dünyanın döndüğünü bir çocuğa…
Denizlerin üzerinde yürüyen devasa insan sürüleri, tek gözlü korsanlar bir denizi kaçırırken karadan, kim bir oyun olduğunu anlatabilirdi ki masal olmasaydı…

Her masal bir şakanın gerçekliğini barındırmıyor mudur içinde…
Sadece minimize edilmiş birçok yaşanmışlık…
Eli yüzü düzgün insanların tek gözlü gönül gözleriyle etrafı kana buladığı savaş alanını andıran yüz ifadeleri…

Eski Bir Masal…Aşk!

admin | 25 March 2011 16:29

Yine sigaramın dumanı dağılıyor, küçücük odama…hala buradayım şaşıtıcı!

Çocukluğum, deli çağlarım hepsi sinmiş duvarlara.Çok şey değişti, o pembe hayallere rağmen.Ve ben…ben çok değiştim.Büyüdüm artık.Dudaklarımda, acıyla yoğrulmuş olgun bir gülümseme var.

Oyun

hurie | 17 February 2011 14:13

Olmadı.Yine olmadı.Oysa ki bu sefer olacaktı,bu sefer onun istediği olacaktı ve o mutlu olacaktı.Ama eli kolu bağlı kaldı yine.Olanlar tesadüf mü yoksa ters giden hayat değil kendisi miydi?Hata neredeydi,hata kimdeydi,olması gereken bu muydu,doğru olan,haklı olan neydi?Cevabını bilmediği sorular beynini kemiriyordu uyuşturuyordu adeta.

DEDEM

il mare | 07 February 2011 11:14

Bu his beni bulmuş muydu daha önce…

Böylesi bir cam kenarını beklemişim demek ki.
Annemlere derdim hep şu masayı camın önüne alalım diye; yılbaşında süsleyelim evimizi, kar yağsın o gün diye dua edelim hepbirlikte. Madem masayı camın önüne almıyoruz, yere bi sofra kuralım kabasından… Örtüyü üstüne değil de altına serelim masanın, birileri şaşırıp üstüne kondursun da gülelim.Saralım etrafını işte, yakın olalım birbirimize. Çok mu zor ki … Zor değil ama gerek yok… GEREK. Ne mühim kelime.

kuyuda

taha3045 | 04 December 2010 16:07

Diyarlardan birinde bir kız yaşarmış kendine göre güzel, kendine göre soyluymuş ama dedim ya kendine göre…

Henüz yeni yürümeye başlamış bir bebekken bahçedeki kuyuya düştüğü vakit bir süre yokluğu belli olmamış, zavallı yavrucak kör,karanlık kuyuda saatlerce ağlamış bakmış gelen giden yok ne yapsın tabiki susmuş ve zifiri karnlıkta el yordamıyla çevresini karıştırmaya başlamış.

Bebek bu ya daha önce kuyuya düşürülen şeyleri hevesle toparlamaya başlamış, karanlıkta onların ne olduğunu bilmeden , bulduğunu pembe elbisesinin ceplerine doldurmaya başlamış, bir kaç saatte böyle geçirmiş.

Az sana, çok bana

snail | 29 November 2010 16:27

Her insan az çok sana benzer, her insan az çok bana, insan insana benzer az veya çok, bitki bitkiye, hayvan hayvana, evet her şeyin içinde ötekisinden az çok bulunur; fakat tanıdıkça bir insanı, geriye kalan her şey yok olur…

DÜNYAYI KURTARIYORUM, GERİ ÇEKİLİN!(2)

cellatlina | 24 October 2010 16:56

–yalnızlığını, insanlarla ilişkilerini, ikilemlerini, yaşamak güdüsü ve güdüsüzlüğünü “ŞAK!” diye çözdüm.onun dünyasını, gerçeklerini, şakalarını ve yanılgılarını…müziğini…kaskatı olmuştu dünyasından kuş bile geçmiyordu;bir iguana gibiydi.anlatılamaz garip bir yaratık…ve sürüsüyle yaşıyordu.–

Dünyadaki tüm dilencileri toplayan adam onlara şöyle dediğinde ben de duydum: SİZ BİLEREK ÇÖMELENLERDEN DEĞİL, DİMDİK BAKANLARDANSINIZ.
Elimi kaldırdım, tüm dilencileri toplayan adam, kısa bir süreliğine gözgöze gelmemizin ardından, bana söz verdi. “Bu dünyayı satmak bize kaldıysa; artık öyle bakamayacağız.” dedim.
Müthiş müzikal bir sessizlik belirdi, havada asılı durdu ve sonra taş gibi yere düştü.
Sonra planlar değişmedi tabii, dünyayı satmak için büyük bir tezgah hazırlamaya başladık, ardından biraz düşündük ve en tatlı satış stratejilerimizi geliştirdik.
Benim içime sinmiyordu dünyayı homoseksüel bir iguanaya satmak. Ancak en güzel stratejiler hep onun için hazırlanıyordu. Onu etkilemek zorunda hissettik kendimizi çünkü. Satış günü iguana familyasına tüm hünerlerimizi gösterdik; iyi olduğumuzu, dünyayı da iyi halde satışa çıkardığımızı, geleceğin iyi olacağını, cinsiyetlerin ayrımı söylentilerinin hep yalan olduğunu, dünyada artık dilenmeyen bir insanın kalmadığını; yani bu enfes dünyanın tam ağızlarına layık olduğunu ballandırarak anlattık bir avucumuz açık şekilde. iguanalar kahkahalar atarak dinlediler, homoseksüel iguana ise genellikle somurtuyor bir yandan da çilekli dondurmasını yalıyordu.
henüz dünyanın ikinci kıtasını anlatmaya yeni başlamıştık ki iguanalardan biri -zaten topu topu 150 kişiydiler- sürünerek bizim olduğumuz bölgeye yaklaştı. sustuk ve ürktük. bir anda tüm bu olanların bir rüya olduğunu farzettim ve harekete geçtim; iguanalara doğru koşup birbirlerinin aralarıdaki mesafenin çoğalmasını sağladım; bu sefer onlar ürkmüşlerdi. “vermiyorum lan dünyayı” diye bağırdım. tüm dilenciler hayretle yüzüme bakıyorlardı, “sıkıysa alın!” dedim. homoseksüel iguana bu halimden etkilenmişe benziyordu.

Meçhul Bir Kadına Adanmıştır…

firatocal | 30 August 2010 11:33

Hüzün diğer adıydı kadının … Hayal kırıklığı ise soyadı … Sicilin den silinmez künyesi … Etine , ruhuna ebedi kazılı …

Aldığı ilk nefes ile kanatlarını yitiren aşk kurbanı melek misali ağlamaklı zümrüt gözleri… Sevgilisinden çok , kaybettiği saf sevgiyi aramaktan yorgun…

Tanrısını terk etmekten bin pişman… Her ayrılık yorgunu kadın kadar bıkkın aşktan…

Sorguluyor günahını… Dalıp dalıp gidiyor gözleri , şimdiden çok çok uzaklarda olan , yitirdiği sonsuz ve el değmemiş günahsız mutluluklara…

MASALLAR GERÇEK OLSA…..

suleceizler | 09 August 2010 17:45

Ve bir gün mutluluğu arayan insanlar bir araya toplanırlar. Herkesin bir derdi vardır, yüzleri asla gülmez ve mutluluk sanki onlara çok uzaktır. Ama yinede mutluluğu aramak için yola çıkmaya karar verirler. Gitmedikleri ülke kalmamıştır nerdeyse ama bir türlü aradıkları mutluluğu bulamazlar. Aslında mutlululuğun tek bir gülüşte olduğunu bilmezler.

İçlerinden biri derki “O zaman mutlu insanlara bakalım ne yapıyorlar? Nasıl mutlu oluyorlar?” der.

Mutlu insanları gözlemlemeye başlarlar.. Hepsinin yüzü gülüyor, neşeyle kahkaha atıyor, sanki dünya umurlarında değil gibi davranıyorlardı. Bu insanlar ne çok zenginlerdi, ne de dertsiz insanlardı. Aslında hepsinin bir dünya derdi olmasına rağmen hayata gülüp geçebiliyorlardı. Birde kendilerine bakarlar, hiç gülmediklerini ve hep söylendilerini fark ederler. Aslında mutluluk yanı başlarındadır. Hatta mutluluk tam içlerinde, kalplerinin tam ortasındadır. Nasıl farketmediklerine şaşırırlar, halbuki ülke ülke gezip mutluluğu arayacaklarına kendi kalplerini dinlemeyi bilselerdi mutluluğun yalnızca sevdikleriyle birlikte olmak ve kalplerindeki sevgi olduğunu anlayacaklardı. Geç de olsa bunu anladılar ve mutluluğu arayan o insanların küçük köyünde gülüşmeler, kahkalar ve şenlikler yükseldi. Her yıl mutluluk şenlikleri düzenlediler ve doyasıya eğlendiler. Ve o günden sonra mutluluğu kalplerinde yaşamayı öğrendiler……

aşka masalım Var..

morfik | 07 April 2010 10:09

öncesi:

pörsümüş uykularını kağıda çizdi, Melek..

melek çıktı Ağaca. ağaç kopardı kendini topraktan, Dağı(lı)n en tepesine-
dağ, zirvesinden atladı bin kanatlı Kuşa- kuş Buluta- bulut Kabuğa- kabuk Sırra- sır Açığa..
velhasıl ulaştı Tanrı’ya..

Tanrı yazdı Resme. .

ilk Gün:

kimsiniz ve Heyecan.
_ benim ve Heyecan.

ikinci Gün:

dün yoktunuz, yokluğunuz varlığınıza Yol.
yürümüş ve Sevmiştim. yollar kalkıp ağırlığından, bakmıştı Ardımdan.
_ susun Lütfen. yolların bırakıp Taşını, gittiğini Gördüm. gördüklerime Kördüm. baktım Size. hatırlamıştım-sizi. sevmiştim Ben.