bildirgec.org

kore sineması hakkında tüm yazılar

I’m A Cyborg, But That’s OK (2006)

queennothing | 01 December 2012 12:40

1963 senesinde Kore’de dünyaya gelen Chan-wook Park‘ı “Oldboy” adlı yapımdan biliyoruz. Yönetmenin 2006 senesinde çektiği sinema filmi “Ssaibogeujiman gwaenchanha” (I’m A Cyborg, But That’s OK), yönetmenin dehasını bir kez daha kanıtlar nitelikte. Başrollerinde Su-jeong Lim ile Rain’in rol aldıkları film, Uluslararası Berlin Film Festivali’nde ödül kazanırken, Baek Sang Ödülleri, Asya Film Ödülleri, Montréal Film Festivali gibi bir çok etkinlikten ödülle döndü. Orjinal süresi 105 dakika olan bu farklı romantik-komedi filmi, Türkçe’ye “Ben Bir Robotum ama Sorun Değil” şeklinde çevrildi. Filmi, sadece Kore Sineması meraklılarına değil, farklı bir şeyler arayan ve hoş vakit geçirmek isteyen herkese tavsiye edebiliriz.

Wang-ui Namja- King And The Clown- Kral ve Soytarı

Kuduz maymun | 18 February 2010 12:18

2005 yılı yapımı bu Güney Kore filminde birlikte çalışan iki komedyenin eşcinsel aşkı konu ediniliyor. Kasabaları gezip komedyenlik yapan bu iki aşığın yolu, çeşitli maceradan sonra saraya dek uzanıyor. Sarayda soytarılık yapmaları istenen çift ve arkadaşları, bir süre sonra kralın da soytarılardan feminen olanına aşık olması yüzünden zor duruma düşüyorlar. Kadınsı görünümü ve davranışlarının yanında ince güzelliği ile dikkat çeken bu feminen genç, soytarı sevgilisi ve kralın birbirine düşmesine neden oluyor.

Jun-gi Lee- Soytarı
Jun-gi Lee- Soytarı

Film son derece etkileyici ve aşkın masumiyeti film boyunca vurgulanmış. Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Ülke tarihinin en yüksek hasılatlı filmi olma özelliğini taşıyan bu dram birçok yerde de ödül almış. 2007’de Oscar’a aday olmuş olan bu filmin ödülleri hakkındaki bilgiyi buradan alabilirsiniz.

NEFES /

sahaf1976 | 29 July 2009 11:30

Duvarlar, duvarlar, duvarlar…
EN TEHLİKELİ DUVAR GÖRÜNMEZ TUĞLALARLA ÖRÜLMÜŞ OLANDIR

Yaşlıları, akıl hastalarını, çocukları, suçluları arkasına atıp kapısını kilitlediğimizde bize güvenlik duygusunu veren duvarlar. Onları mı içeri kilitlemiş oluyoruz yoksa kendimizi mi dışarıya kilitliyoruz üzerinde epey düşünülmesi gereken bir soru sanırım.

Ya da belki de duvar esaretin somutlaşmış halidir yalnızca. İlle de akıl hastanesinde, kimsesizler yurdunda, yaşlı bakım evinde ya da hapishanede olmak gerekmiyordur “normal” ve “özgür” insanlardan ayrı koyulmak için. Bazen o güvenlik veren nimetlerin tam ortasında bembeyaz hayatlarımızda da görünmez duvarlar sarıyordur etrafımızı.

FEDAKAR KIZ

sahaf1976 | 14 July 2009 16:01

fedakar kız
fedakar kız

KİMSE SEVGİDEN BAHSETMESİN KENDİNDEN VAZGEÇEBİLENE KADA
2004 yapımı Fedakar Kız isimli bu Kim Ki Duk filminde, Henüz Ortaokula giden Yojin; ( Ji-min Kwa ) okuldaki yakın arkadaşı Jaeyong’un (Yeo-reum Han) isteği üzerine onun, para karşılığı kendisinin ayarladığı erkeklerle cinsel ilişkiye girmesi konusunda işin organizasyon kısmını üstlenmiştir. Fuhuş yoluyla ettikleri parayla yurtdışına gitmeyi hayal eden iki kız yaptıkları işi sorgulamamakta, bir oyunmuşçasına planlarını uygulamaya devam etmektedir.
Elbetteki iki küçük kızın altından kolay kolay kalkamayacağı risklerle dolu bir iştir bu aynı zamanda ve Yojin’in, Jaeyong için son derece profesyonelce ayarladığı buluşmaların birisinde polisler otele baskın düzenler. Müşterileri telefon aracılığıyla ayarlamasının yanısıra, aynı zamanda Jaeyong müşterilerle birlikteyken gözcülük görevini de üstlenen Yojin’in, zamanında haber verememesi nedeniyle baskın sırasında paniğe kapılan Jaeyong, otelde müşterisiyle basılmaktansa kendisini boşluğa bırakarak hayatına son vermeyi tercih eder.

ZAMAN

sahaf1976 | 14 July 2009 13:22

zaman
zaman

SAHİP OLMAK YA DA OLMAMAK; İŞTE BÜTÜN MESELE BU…
Shakespeare’in muhteşem oyunlarından Hamlet’te, prens Hamlet bir türlü geçemediği eylem zeminine ulaşmaya çalışırken şu sözleri sarf eder tiratlarının birinin başında, “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.”
Usta yazar hala yaşasaydı ve artık çağımız insanının atacağı tiradın ilk cümlesinin; “ Sahip olmak ya da olmamak; işte bütün mesele bu” haline geldiğini görseydi ne düşünürdü acaba. Şüphesiz kendi bedenine varana dek çevresindeki tüm “şey” leri bir tüketim nesnesine dönüştüren, bankalar ve dev alışveriş merkezlerinin oluşturduğu yeni imaj tapınakları arasında var olmaya çalışan bu zavallı insan modeline çok üzülürdü. Ve yine muhtemelen orijinal adı Shi gan olan 2006 yapımı bu Kim Ki Duk filmi de çok beğenirdi.
Jung-woo Ha, Ji- Yeon Park ve Hyeon-a Seong’un başrolleri paylaştığı bu film Kim Ki Duk’un sessizliğini sevenler için biraz üzücü diyebilirim.
Kim Ki Duk Zaman’da bu kez masaya zamanı yatırıyor diyebilirim. Hem de her yönüyle…

YAY

sahaf1976 | 14 July 2009 09:57

YAY
YAY

“Öleceğim güne kadar bir yay gerginliğinde güzel, güçlü bir ses gibi yaşamak istiyorum.”

2005 yapımı YAY‘ da yaşlı bir balıkçı (Seong-hwang Jeon) çok küçük yaşlarda bir kız çocuğu (Yeo-reum Han) bulur ve ona teknesinde bakmaya başlar. Büyüdüğü zaman onunla evlenmeye karar vermiştir. Büyüyene kadar da onu dış dünyanın tüm etkilerinden korumaya…
Bu kararı ne zaman vermiştir? Kızın ailesini bulmak için ne kadar çabalamıştır filmde bunların cevabını bulamıyoruz. Zaten önemi de yok. Önemli olan verili alışkanlık ve yazılmış ya da yazılmamış yasaların bize öğrettiği bir ilişki formundan uzak oluşu bu ilişkinin.

BOŞ EV

sahaf1976 | 13 July 2009 09:53

BOŞ EV
BOŞ EV

HAFİF ACILAR KONUŞABİLİR AMA DERİN ACILAR DİLSİZDİR.*

2004 yapımı Boş Ev‘de tanıdığımız; eğitimli fakat evsiz bir genç olan Tae-suk (Hyun-kyoon Lee), sahipleri bir sebeple şehir dışında olan evlerde kısa süreli misafir olarak hayatını sürdürmektedir. Bir hırsızdan çok bir hayalet gibi yaşadığı evlerde, evi terk ederken yine bir hayalet gibi iz bırakmamak konusunda da son derece ustadır… Yıkanmak, çamaşırlarını yıkamak, dinlenmek ve yemek yemek gibi kişisel ihtiyaçlarını karşıladığı bu evlerde bozuk olan ne varsa tamir ederek bir nevi borcunu da ödeyen Tae-suk’un bir alışkanlığı da girdiği evlerde, ev sahiplerinin resimleriyle kendini aynı karede fotoğraflamak… Tae-suk’ un tüm bu eylemleri Kim Ki Duk’un vizöründen çıkarken seyircinin özel mülkiyet duygusunu da alt üst etmeyi başarıyor.

SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING

sahaf1976 | 11 July 2009 09:27

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom

BİR ÖMÜR YÜREĞİMİZDE TAŞIDIĞIMIZ TAŞLAR
Kim Ki Duk görselliği ve mistisizminin en üst seviyelerde gezdiği bir film demek hiç te abartılı olmayacaktır. Görüntü yönetmenliğini Dong-hyeon Baek’ in üstlendiği 2003 Güney Kore yapımı bu filmde gölün üzerinde yüzen bir saldaki küçük tapınak ve değişen mevsimler neredeyse kusursuz bir beğeni ile beyaz perdeye nakış nakış işlenmiş.
Görüntü yönetmeninin ustalığının Kim Ki Duk’un dehası ve resim yeteneğiyle birleşerek böyle bir sonuç oluşturması elbette ki beklemeyen bir şey değil. Beklenmeyen şey Kim Ki Duk’un bu film de fiziksel ya da psikolojik şiddetten belirgin biçimde uzaklaşmış olması. Kişisel hayatında yakaladığı iç huzurun ve dinginliğin bu filmde damla damla yedirildiğini görmek mümkün.

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom

Kendisinin de orta yaşlı bir keşişi canlandırdığı bu filmde bu filmde yine de finalde ulaşılan bir fasit daire ile Kim Ku Duk filmlerinin olmazsa olmazını da görmüş oluyoruz. Bilge bir rahibin yanında mevsimlerin metaforuna yaslanarak büyüyen bir çocuğun hayatına tanık olurken. Dış dünyanın rahibin öğretilerinden daha yakıcı ve öğretici olduğunu da sanki biz de çocukla beraber büyüyerek izliyoruz. Çocukluk sırasında hemen hemen hepimizde olan o saf şiddette filmin merkezine oturan güçlü öğelerden. Aslında tam karşılığına merak demek mümkün… Büyümekte olan bireyin çevresini kuşatan her şeye, hayata ve ölüme karşı duyduğu merak…

THE COAST GUARD

sahaf1976 | 09 July 2009 17:06

The Coast Guard
The Coast Guard

Sınırın Öteki Tarafından Bakabilsek Görürdük Sınırın Öteki Tarafında Olduğumuzu.
2002 yılı ve Yönetmenin diğer filmleri gibi Güney Kore yapımı olan filmde bu kez insanlar arasındaki sınır ile devletlerarasında ki sınırın trajik bir harmanı var. Yönetmenin Deniz Kuvvetlerinde geçirdiği beş yıllık süreden de oldukça beslendiği bilinen filmde son derece milliyetçi bir Güney Kore Askeri devriye gezerken sevişen bir çifti Kuzey Kore’li ajanlar zannederek çiftin erkeğini öldürür. Görev bilinci ve masum bir insanı öldürmüş olan vicdani ağırlık artık asla yakasını bırakmayacaktır.
Filmin oyuncuları; Dong-Kun Jang (Kang Sang-byeong), Jeong-hak Kim (Kim Sang-byeong), Ji-a Park (Mi-yeong) ve Hye-jin Yu (Cheol-gu)’ nun izleyiciye geçen gerçekçi atmosferin oluşabilmesi için oyunculuklarını bütün sınırlarıyla kullandıklarını da belirtmekte yarar var.
Görüntü Yönetmeni koltuğunda oturan isim, bu kez; Dong-hyeon Baek

BAD GUY / AŞK; BEŞİNCİ ELEMENT

sahaf1976 | 09 July 2009 15:01

BAD GUY
BAD GUY

Maddenin üç halini bilen ve bu üç hali bilmekten ötürü benzersiz bir tatmin yaşayan bizler aşkın kaç halini biliriz? Sevgi şüphesiz ki öğrenilebilen ve kesinlikle bireyin içinde bulunduğu çağdan çağa küçük farklılıklar gösterebilen bir edimdir. Yıllarca dinlediğimiz masallardan, şarkılardan, hikâyelerden, okuduğumuz roman ve haberlerden, izlediğimiz diziler, oyunlar ve filmlerden, tanık olduğumuz ilişkilerden ve büyüklerimizin nasihatlerinden biriktire biriktire oluşan aşkı bir gün aniden geliverene kadına ya da adama koşulsuz veririz. Başka şansımız da yoktur hani…
Peki, ne kadar doğrudur bu aşk, ne kadar uygundur insan doğasına? Yoksa toplumun genel sağlığı ve doğruları uğruna kurban mı edilmiştir? İğdişlenmiş, sakatlamış olması ihtimali yok mudur? Bilmediğimiz bir hali var mıdır aşkın, bilmeye hazır mıyızdır acaba?

BAD GUY
BAD GUY

İşte bu cesur soruları sorabilen ve cevaplarıyla karşılaşmaktan korkmayacak izleyiciler için benzersiz bir film Bad Guy.
2001 yapımı bu film de yine Kim Ki Duk imzasıyla öne çıkıyor. Farklı sınıfları temsil eden bir pezevenk (Jae-hyeon Jo) ile bir genç kızın (Won Seo) arasındaki aşk ilişkisine oldukça rahatsız edici bir yaklaşımı var yönetmenin. Aşk ancak eşitler arasında yaşanabilecekse buyurun durumu eşitliyorum diyen Kim Ki Duk. Aşkın ve maddenin bilmediğimiz sularında yüzdürüyor bizi.