bildirgec.org

kompozisyon hakkında tüm yazılar

Rastgele Aşk

liquidlightening | 04 June 2009 13:13

Bir kompozisyon edasıyla
giriş sadece yalnızlıktan ibaretti
gelişmeler ise kontrolsüz
sanki bir sonuca bağlanmayacak gibi
gelişigüzel yaşanırken
rastgele seçeneklerin
parçalarını köreltmesi
bazılarını ise çok uzaklara götürmesi
tepkilerin ardında ki tepkisizlik
seyre bıraktı gözleri
eller işlevsiz
o bedene mi aitti?
nekadar gerçek, nekadar yalan ?
belki de sadece yalan gerçekliği sorgulayan
sözler, ucuzlaştırılan hayat kadar basit
daha önce de görmüş , daha önce de yaşamış , daha önce de söylemişti
neden demeden önce nasıllara bakmamanın acizliği
kim bilirdi o anların deneyimlerde barınacağını ?
ve kim bilirdi tüm çıplaklığıyla seni savunmasız kılanın birgün savunman olacağını?
güneşe maruz kalan ten çok yandı
gölge bulunca sevindi, sığındı
hayat bu ya , rastlantısallığın iyi yanı
2 girişi belkide sonuca bağladı.

SANA MEKTUP VAR…

admin | 26 February 2009 15:27

Sevgili Dünya’cığım
Sana geldiğim günü inan hatırlayamıyorum. Hem sadece ben değil, bütün misafirlerinin de sana geldikleri günü hatırlamaları mümkün değil. Ancak sana geldiğimiz günün tarihini ve saatini biliyoruz ve bakıyoruz solmuş kâğıt parçalarına, acaba nasıldık diye…

Ama bu olmaz ki Dünya; sana gelir gelmez hemen ödev veriyorsun bize, önümüze boş bir kâğıt koyuyor ve yaz diyorsun en kralından bir kompozisyon ve notunu sona saklıyorsun. İyi tamam da, bu kompozisyonların giriş cümlesi hep aynı oluyor, “ıngaaaa.” Giriş bölümüne gelince de acemice yazılmış oluyor. (Hatta yazdıklarımızı hatırlayamayacak kadar hızlı ve acemice bir bölüm bu.) Bu giriş bölümlerinde benzerlikler de oluyor haliyle, hepsinde şeker ve çikolata yoğunluğunu görebilirsin. En sevilen yeri bu kompozisyonların gelişme bölümünün ilk sayfaları; öyle bir rüzgâr estiriyorsun ki, ayaklarımız yerden havalanıyor. Ey gençlik ne çabuk tüketilen bir dumansın; hâlbuki hiç tükenmeyecekmişsin gibi yaşanırsın. Güzel rüzgârdı be Dünya, o estirdiğin gençlik rüzgârları.

Benim Annem Süper

nzright | 20 April 2008 08:15

ALO Anneler Günü yaklaşırken yeni bi yarışma hazırlamış. Benim Annem Süper adını verdiği siteden hem yarışmaya katılabilir hem de detayları öğrenebilirsiniz.
ALO Benim Annem Süper Çünkü… kelimeleri ile başlayan cümleyi en güzel şekilde tamamlayanlara ödül veriyor. 1 Kişiye laptop ve Disneyland seyahati ayrıca 30 finaliste de 1 yıllık ALO Deterjanın hediye edileceği yarışma ile siz de annenizin yaptığı fedakarlıklara teşekkür etme fırsatı yakalayabilirsiniz.

Aslında… hepimizin annesi süper değil midir?

Senin kaderinde ağlamak var , Niye ?

neoturk | 29 November 2007 09:20

Bir cami avlusundayız şimdi , havada bir hüzün , ağlamaklı gözler…Bir kırmızılık vuruyor yerdeki su birikintisine
Parıldayan yıldızlar var kızıllığın az ötesinde , kafamı kaldırınca gördüm. Gözü yaşlıydı , birşeyler istiyordu karşında duran dağdan,soğuk bakıştan,hissiz duruştan
arkasındakiler ağlıyordu ama o sadece “kanınız yerde kalmayacak”dedi.
Yaşlı gözlerin burktuğu dudaklar sadece “vatan sağolsun” diyebildi.
Tv si başında bu olayı seyredenler, ağlacaktı. Ne de olsa bizim koruyucumuzdu bu topraklarda, ona her ay cebimizden ayırdığımz rızkımızdan veriyorduk. Görevi buydu bizi korumak !
Kanalı değiştirdim , çocuklar vardı sahnede.
Mutlu çocuklar hepsinin yüzü gülüyordu. Bir karaltı belirdi sahnede , konuştu güzel yüzlü bir melekle. Herşey bitti o anda mutluluk dağaldı, bir öteki oluverdi sahnedeki.
Parlayan yıldız emir vermişti , inecekti sahneden gidip çocuk doğuracaktı. Çocuk gidip ölecekti vatan için ve o kız eğitimsiz olacak , dışlanacak, öteki olacaktı çünkü ” vatan sağolacaktı “.

Verme Beni , Devlet Ana

neoturk | 21 November 2007 00:45

Çocuklarımıza (aslında öğretmenlerimize bile) tarihimizi anlatamamış olmanın sıkıntısıdır yaşadığımız herşey. Kendimizi anlayamamış olmamızın çaresizliğidir yabancı ellerde deva arayışımız. En son bir kompozisyonla yeniden patladı bu irin , iyi tımar edilmemiş her hastalık gibi nüksedip duracaktır. Tek çaresi ise okumaktır / okutmaktır. İdealleştirilmiş düşüncelerden sıyrılmanın vakti çoktan geçmiştir. Biz neysek oyuz neslimiz de oydu atamızda şimdimizde. Anlamamaya gayret gösterenlerin, gözlerini yumanların dışında herkese açıktır gerçekler. Dününü araştırmayan eskinin değerlerini elektronik terazide tartan bulduğuyla hüküm kesen ve bunun sonucunda 1299 yılını kötüleyen adamadır bu yazı ve onun gibilerine. Belki bu yazıyı okumayacaklardır (okuyanlar bir yerde kıstırıp anlatsınlar) herşeyin bir hikmeti vardır. Bir dostum yıllardır adını bildiğim ama her nedense alıp okumadığım Kemal Tahir ‘in ”Devlet Ana” romanı okumamı tavsiye etti (Bende size salık veririm) okudukça o kadar büyük bir eser olduğunu anladım ki tarihimize bakış açımızın bu çizgide olması gerektiği fikri hasıl oldu. Tam bu sırada yukarıdaki olay meydana geldi , Osmanlıyı kara bulut olarak gören bir öğretmen. Öğretmene mi kızmalı ? Öğretmenin bu güne kadar osmanlıya karşı şartlandırılmışlığına mı ? Osmanlıyı kötüle pirim yaparsın düşüncelerine mi ? bilemedim. Başlığa dikkat edin , Osmanlıyı kuran bu cümledir ,, osmanlı söğütteki kara bulut değil , zamanın rumu , ermenisi,bizanslısı için sığınılacak bir gölgelikti. Bu sözü söyleyen Kara Vasil in oğlu Mavro dur , söyleten Kemal Tahir. Osmanlıyı devam ettiren cümlede ”köylülerin köleliğine karşı ,Frenk soygununa,zulmüne,ırk düşmanlığına karşı biz hoşgörü, dayanışma,can,ırz,mal güvenliği sağlayacağız” ve aslı osmanlıda şudur ” Batıya yöneleceğiz ! Talan etmeyeceğiz ! Din yaymaya çabalamayacağız. Tersine herkesin inancına saygı göstereceğiz! İnsanlar arasında , din,soy,varlık bakımından hiçbir üstünlük tanımayacağız!”
Devleti Alinin temeli bu esaslar üstüne kurulmuştur. Kökü sağlamdır , Hakiki oğuzun , türkün töresi budur , biz bin yıllardır süre gelen bu geleneğin yeni bir sürgünüyüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak , bir zaman sürgüne iyi bakmak için köke önem vermedik , şimdi çınarımızın bütünüyle ilgilenmek zamanıdır. Ayaklarımız üzerinde duruyoruz artık ! Evlatlarımıza bu çınarı nasıl anlatalım diyecek olursanız orta üçten sonraki tüm neslimize başlanacak bir basamak ”devlet ana” dır. İşin Felsefesini arayanlar şuraya da bakabilir
yorumlarınızla yazıyı zenginleştirirseniz memnun olurum.

GERÇEK YAZI

garip adam | 26 September 2007 18:51

gercek yazi:)
Kompozisyon (3. sınıf ogrencisinden)
Konu: “3 dilek hakkiniz olsa ne dilerdiniz?”

Gunumuzde cok dilek hakkimiz olmasi cok onemlidir.
Maalesef sevinerek bu hakkimizi kullaniriz her zaman. Benim 3 dilek hakkim olsa 3 dilek hakki daha isterdim.
Elde var 6 dilek hakki, 5 ile 3 er dilek daha dilesem 15 dilek hakkim daha olur. 15 dilek ile her istedigimi dilerim. Gunah degilse Allah olmayi dilerim. Allah olduktan sonra dilek hakkim sonsuz kere sonsuz olur.
Cok akili olurum. Maalesef her istedigimi yapabilirim. Kendime
kasvetli bir yaris arabasi yaptiririm. Onunla Antalya’ya gider dedemlerin elini operim.Dedem bana torunum Allah olmus der. Sevinir. Harclik verir. ağabeyme vermez, cunku o arabaya kusan bir gerzek. Sonra dedem mezarlikta zombileri
oldurmeye gonderir beni. Hepsini yok ederim isin kiliciyla.
Babami da bisiklet almadigi icin bir guzel doverim.