bildirgec.org

kiraz hakkında tüm yazılar

Kiraz Sapı deyip geçme

taneremir52 | 25 June 2012 09:44

yaz aylarına girdiğimiz şu sıralarda pazarlarda manavlarda süper marketlerde hatta el arabasında satılar kendinden çok sapının faydası olduğunun artık kesin olarak bilimsel olarakta kanıtlanan bir üründen bahsetmek istiyorum.KİRAZ
zayıflamak isteyenlerin bu aralar kiraz dan çok kiraz sapları ile ilgilendiğinin belki farkına varmışsınızdır
bunun sebebi kiraz sapının idrar sökücü metebolizmayı hızlandırıcı ve bunun gibi bir çok rahatsızlığa iyi geldiğinin bilinmesidir.
ben size zayıflatma etkisinden bahsetmek istiyorum kiraz sapları meyvelerinden ayrıldıktan sonra güzelce bol suda yıkanır bir avuç (yaklaşık elli ila altmış adet arası) kiraz sapı kaynatılmış 1 litre su içine atılır kısık ateşte 10 dakika haşlanır daha sonra 10 dakika kadar demlendikten sonra ister sıcak ister soğut günde 3 fincan içilir özellikle aç karnına içilmesi iştah ta kestiği için tercih edilir vücuttaki ödemi sökmesi fazla suyun atılması idrar yollarını temizlemesi gibi bir çok faydalarının yanında yüze canlılık kazandırması kadınlardaki adet ağrılarını azaltması gibi bir çok faydalarının bulunduğunun ispat edilmiş olması sanırım bundan sonraki kiraz sefalarından sonra çöpe attığınız kiraz saplarının saklanması konusunda bir kere daha düşünmenize sebeb verecek önemli etkendir.

yemek,içmek…

nazokiraze | 03 June 2010 09:43

Bu hafta köyden gelen nevale hakkında yazayım istedim, öncelikle dünyada 100 ülkemizde ise 33 çeşidinin yetiştiği kekikten bahsedeceğim. Kayınvalidem dağdan bayırdan toplamış dağ kekiklerini, sadece et yemeklerinin vazgeçilmezi olduğu için mi? Elbette hayır, kış olunca başı bitten kıçı dertten kurtulamayan gibisinden bir tabire çokça yakışan zayıf bünyelerimizin sık sık antibiyotiğe tenezzül etmemek için evde büyücü kadınlar misali kaynatıp durduğumuz otlu, çöplü karışımlara şifa vermesi için.

Dünya kekikyağının yüzde 10 ‘unu karşılayan Türkiye’nin en fazla üretim yapan yeri Isparta-Sütçüler. Kekik her derde deva, toksinleri defetmek, solunum enfeksiyonlarına karşı durabilmek için kekik öneriliyor.

Köyün bahar gezisinden gelen ganimetlerden biri de enginar yaprağıydı, şeklini pek beğenmediğim kuru yapraklar meğer karaciğer ve safra keseciğimizin can dostuymuş, eh safra kesemin dostu benim de dostumdur diyerek onları kavanozla büyü dolabıma kaldırdım:D (büyü dolabımda her daim bulunan söğüt yaprağı, ıhlamur, kiraz sapı, nane, papatya, hatme çiçeği, zencefil, yeşilçay ve tarçın ile iyi anlaşacaklarına eminim) Şimdi tam zamanı olan canım kirazların saplarını atmayıp bir yerde biriktirin faydaları saymakla bitmez. Bir de kantaron getirdi ne işe yarar neyle içilir, yenir araştırmadım daha.

Sonbahar sortisi sonrası gelen nimetlerle ölçülemese de ,salça,tarhana, kuru erik, balkabağı gibi nimetler olmasa da annemizin bahar köy gezisi de epey işime yaradı, mesela köyden gelen semizotu içimizi açtı ,semizotu faydalarıyla mutlaka ihmal edilmemesi gereken bir sebze.Marketlerde bolca yer alsa da yabanisi çok daha lezzetli.

damağımızdaki kırmızılar

nazokiraze | 13 July 2009 16:07

Ne yaparsam yapayım salça ,domatestutkumun önüne geçemeyen bir zavallıyım ben sadece domatesi zeytinyağlılarda kullansamda aklım hep salçadadır. Sofrada beyaz yemek olduğu (yayla çorbası, pilav, sade makarna, yogurtlu kızartma gibi salçasız domatessiz yemekler) ille bir çeşit kırmızı renkli yemek ararım yoksa doymam.

Kırmızı renkli besinlerin pek çok etkileri va insan vücuduna, elbette bu bahsettiklerim salça değil ,rengi kırmızı olan diğer sebze ve meyveler. Bunlar Meyed tarafından yapılan araştırmaya göre hafızayı güçlendirip kansere karşı koruyucu görevi görüyor.

Orman meyveleri diye bilinen karadut, böğürtlen, kızılcık ,ahududu gibi koyu kırmızı meyveler sağlık anlamında gözbebeği haline gelenlerden birkaçı.Çin’lilerin mutfağında özel bir yere sahip olan dut, kanı temizleyip böbrekleri dinlendiriyor.Anadolu’da da duta çok önem verilir, yapraklarından sarma yapılmasından tut, kurusu,pestiline kadar her çeşidini yaparlar. Dut pekmezinin faydalarını anlatmaya gerek yok. Dut şurubu ise ağız hastalıklarına birebir.

SAKURA – KİRAZ (Cerasus Avium)

teacher07 | 18 May 2009 14:50

Bir sağlık dostu, güzellik uzmanı, doğumun, yenilenmenin, bereketin sembolü kiraz… Sadece meyvesi değil, sapı, kökü, kabukları, çekirdeği çiçeği ve ağacı harikalar yaratmakta… Zayıflamak isteyenlerin de dostu kiraz…

Kiraz çiçekleri baharı, meyvesi de yazı müjdeler. Kiraz ağacı çiçek açtığında, gelinlik giymiş gibi salınır. Çocuksu duygularımızı da ayaklandıran bir meyve kiraz. Kız çocukları, kırmızı top gibi kulaklarına küpe yaparlar kirazı. Kirazın yaşam içindeki yeri anılarla sınırlı değildir elbet. Yunan mitolojisinde doğum ve yenilenmeyi simgeler. Çin’de ölümsüzlüğün simgesidir…

Polonezköy

pillibebekkuyuda | 28 October 2007 21:45

Çocukluğum, baykuşların ağaç kavuğundaki düzenlerini insafsızca bozmaktan keyif aldığım Polonezköy de geçti. Herşey, kafalarının yarısını kaplayan gözlerini, sonuna kadar açıp bana bakan şaşkın ifadelerini, görmek içindi..Hala gözlerini gereğinden fazla açarak konuşan insanları gördüğümde, baykuşları hatırlarım.

Polonezköy ün derinliklerine indiğinizde her yeri ağaçlarla kaplı sihirli bir masal ülkesinde hissedersiniz kendinizi..Eğer, sonbahara rastlarsanız ve bir gecenizi bu ağaçların altında geçirirseniz ertesi sabah, kahverengi yapraklardan oluşan kalın bir yorgan bulursunuz üzerinizde.. .

Yaz meyvaları ve cintonik

kopanisti | 14 June 2007 15:43

Dün geceyi yanlız geçirdim. İş seyehati denen gereksiz şey, daha iyi yaşamak için illaki para kazanmak zorunda olmak. Kazandıkça daha iyisini alabilmek için daha fazla çalışmak.

Çalıştıkça daha fazla çalışmak. Hep daha iyi bir yaşam için. herşeyi işimize vererek kendimize vakit ayıramamak, sevişirken bile yarını düşünmek. Sonuçta birşey olduğu da yoktur, yıprandığınla kalırsın. Hayat geçer sen gidersin, eşyaların paraların burada kalır.

Öğlen çok kaçırmışım yemeği, hala midem doluydu. Bir serin duş iyi geldi. Biraz meyve yiyeyim yeter diye düşündüm. yeter tabi niye yetmesin ki? Yaz meyveleri gibisi yoktur, hepside egzotiktir, erotiktir. Canlı renkleri, bol suları, tatları, duyguları, kokuları alır götürür insanı eğer götürülmek istiyorsa.

Dolaptan aldığım meyvelerden yıkayıp büyükce bir tabağa koydum ve balkona attım kendimi, deniz az da olsa gözüküyor balkonun ardından evlerin arasından. Bu kadarı da yeter mutluluğa. Güneş batıyor, hava tertemiz, gökyüzü kırmızılaşmaya başladı. Çilek, kiraz, kayısı, kırmızı erik dolu tabak. Ağzıma atıyorum önce kirazı, içerde ezip patlatıyorum, suyu dilime damağıma bulaşıyor, denizi seyrediyorum, keşke şeftali, kavun ve karpuz da olsaydı. Ama az kaldı bi dahaki sefere onlar olacak fakat çilek olmayacak, kiraz olmayacak. Hep böyledir. Birşeyler olunca birşeyler olmaz. Birşeyler gelirse birşeyler gider.

Bi şey daha eksik sanki dedim ve kalktım. uzun bir bardağa bol buzlu cintonik yaptım. İçine bir dilim kabuğunu soymadan yeşil elma ve bir dilim yeşil limon, bir iki damla da yeşil limonun suyu. Sessizlik güzel de hafiften de bir müzik gelse geri plandan hoş olur. Simon & Garfunkel, yanlızız ya hadi bakalım nostalji olsun. Bardağın yarısına geldim meyvalar eşliğinde. Sevgili hep akılda acaba otele varmış mıdır? Numarayı çevirdim. Canım şimdi çıktım odaya ben de seni arayacaktım, naptın bugün, nerdesin? Hiç işte ne yapayım, eve geldim duş falan balkonda oturuyorum. Bende yorgunum yemek yiyip hemen yatacağım. Sabah iki kontol var saat beş gibi çıkarım yola. Tamam bekleyeceğim yavaş gel lütfen uçma, birşey istermisin? O güzel tostlarından hazırla. Oldu hazırlarım, yavaş gel öpüyorum seni. Ben de seni sevgilim.
Malzemeler : çilek, kayısı, kırmızı erik, kiraz, cin, tonik, yeşil elma, yeşil limon, buz, bardak, deniz, gökyüzü, Simon&Garfunkel, dandik bir cep telefonu, sevgilinin sesi, kadın, erkek, aşk,

Kiraz

| 11 June 2007 15:52

Kiraz agacinin dibinde durdum…kocaman gövdesine sarildim kafami kaldirdim tek tek dallarini seyrettim..üstünde kirazlar cikmis kirmizinin her tonunda bazilari siyah gibi kocaman .Elimi uzatip erisebildigim yerden bir iki tane kopardim..ve azima attim ..ne tatdir bu!!! ..beni cocukluguma ..ucurdu.
Babaannemim meyve bahcesine gittim…..kayisilar,seftaliler,armutlar,elmalar dolu agaclarin arasina..etrafi misirlarla cevereli o dev bahceye….yaklasmamizin yasak oldugu kuyuya…dometeslerin ,taze fasulyelerin dikilmis oldugu bahceye…herseyin kokusunu hissediyorum . Kendimi görüyorum bahcede dolasirken..Dokunmasi yasak olunan meyve kirazdi..niye babaannem kiraz agaci disindaki bütün meyvelari yememize izin verirken .
-aman cocuklarim kiraz agacima cikmayin. Diye her an gözü üstümüzde bizi caktirmadan kontrol ederdi…tabi o namaz kilarken yigenlerimden birisi onu yatak odasinin penceresinden izler… bu arada ben ve digerlerimiz hemen disardan görünmeyen dal aralarindan kiraz toplardik…namaz bitmek üzere diye sinyal gelince direk bahcenin uc tarafinda kacar , agactan uzaklasirdik ..namazdan kalkan babaannem bahceye cikinca bizi … agacindan uzak görmenin rahatliyla isine gücüne dalardi…biz bu arada coktan en az onar adet canim kirazi yutmus olurduk.bunlar 1970 lerdi…….
Sene 2004 de Ankaraya bir is icin gidince Babaannemi ziyarete gittim..aksam birlikte yemek yedik..sonra balkando oturduk..kocaman bir cinar olmustu artik babaannem .
Ona dedimki
-babaanne sana bir sey söylemek , hatta itiraf etmek istiyorum…ama kizmak yok…
-ben senin neyine kizayim yavrum
-yok kizabilirsin
-söyle kizmam
-babaannecigim biz cocuken..ebru,ben,dogan,esin,esra,elvan,onur……senin kiraz agacindan kirazlari yerdik….sen bizi onlara dokunmuyoruz sanirdin…
-biliyorum
-ne!!!!
-biliyorum yavrum dedi.Gözlerinden yaslar bosalmaya basladi…
-neden agliyorsun babaannecigim…….??
-kizim ben hic sizden kiraz esirgemedimki…o kirazin altinda benim ölü dogan bir bebegim gömülü….orda gezindiginizde onun mezarini cigniyordunuz…Savas zamaniydi…erken dogum sancilarim tutmustu…büyük baban cephedeydi….bebegimi tek basina dogurdum ve bebek ölüydü ..eskiden ebeler vardi yavrum onlar olmasa bende ölecektim, dogumdan sonra cok hasta oldum zaten…..bebegimide okiraz fidanin altina gömmüstüm..bahcemiz cok büyüktü..yeni dikilen agaclarin arasinda kimse gezinmez…orasi sakin diye düsünmüstüm…hem evden bakinca bebegimin mezarini görebiliyordum..iste öyle kizim, deyip benim ellerimi tuttu bende ona sarildim..ikimizde agliyorduk….bebek kizmis adida Kirazmis.
Bir taraftan Ankaranin isiklarini seyrediyordum…bir taraftanda gece gece kadinin haleti ruhiyesini nasil mahvettigimi düsünüyordum..acayip bir sekil de bogazima tas gibi bir sanci saplanmisti.Gidip su iceyim dedim..mutfaga dogru giderken..Babaannem tekrar bastonunu eline aldi ve ben namazimi kilayim yavrum diye yatak odasinin yolunu tuttu….Arkasindan bir müddet kipirdayamadim…onu seyrettim…sonra balkona oturup zirladim..acayip bir paylasim yasamistim..hic tahmin edemezdim…cocukken bizi o agaca yaklastirmayan öcü kadin babaannem meger bebegini koruyormus ,meger cocugunun mezari orasiymis meger o Kiraz agaci benim halammis.

Naz ve niyaz

| 03 December 2006 13:11

Naz ve niyaz
Masada bir şişe rakı bir tabak piyaz
Kafamda geçen yaz
Canım istedi kiraz
İzin verin biraz
Manavda vardır kiraz
Gittim manava manavda pek topaz
Dedim bana bir kilo kiraz
Dedi sana yok kiraz miraz
Peki dedim senin olsun kiraz
Eve döndüm yarım şişe rakı, yarım tabak piyaz
Sonra anladım biraz
Bu sadece bir rüya içinde kiraz
Bazen bir saniye bazen çok az
En iyisi yemeli piyaz
Ama bir şey eksik o da sendeki naz ve niyaz…

Yalnızlığımı çal sinek…

natalie anne makker | 08 February 2006 17:16

Odada küçük bi sinek…Sesi mi kızdırır?Konuşu mu bedenine.Daha önce kimbilir nerelere kondusu mu?Ben mutlu olacak hiçbişi bulamadığımda odada uçan sinekten mutlanırım.Varlığıyla umutlanırım,yalnızlığımı alacaktır…Bi bok sineğiyle bile mutlu olurken,kavga edecek kimseyi bulamadıgında bokuyla kavga eden insanlarla ne kadar kalırsın?Kalsan ne olur kalmasan ne… Sevsen ne olur ya sevmesen…

Yürek taşıyamayacağı kadar fazla yükü sevmez.Yürek kimin adını atıyosa ….Ne anlamı var?

Madem her boktan mutlu oluyosun be küçük kız,bu nası bi yazı?Ruhuna ne yapıyosun?