bildirgec.org

huzur hakkında tüm yazılar

Ben Ölünce Gitmiş mi Olacağım?

admin | 18 March 2011 09:29

Özledim be can…
Öyle titriyor ki içim. Nasıl bir hasret ya rabbim. Gözleri kapalı uçurumun kenarında bekler gibiyim. Ha düştüm ha düşeceğim…

Gözlerim hep aynı noktada kilitlendi, öylece kaldı…
Nefes almak mı? Bak işte o en zor olanı. Boğazıma düğümleniyor kelimeler. Konuşamıyorum be can. Özlüyorum, söyleyemiyorum…
Susmayı da beceremiyorum. Kahrolası hayattan adam gibi defolup gidemiyorum. Adım atamadıkça ölümü özlüyorum…

Karga ve Ceviz

Chat Noir 1 | 15 February 2011 13:46

Karga karga gak dedi,çık şu dala bak dedi. Bu kargalar ne kadar akıllı. İnce uzun bacaklarıyla ne kadar da sevimliler. Belki daha önce duyduğunuz bir şeyi anlatacağım. İlgili videoyu buradan izleyebilirsiniz. Televizyonda izlediğim görüntülerde kargalar ceviz yiyebilmek için trafiğin işlek olduğu bir caddede araçlar hareket halindeyken cevizi aşağı atıyorlardı.

Bilmek İstiyorum !!!

Cali Kusu | 15 February 2011 10:41

Kuşların ağladığında neden öldüğünü bilmek istiyorum. Gözyaşının gücü öldürmeye yeter mi? ya da bir damla yaş için ölmeye değer mi?Köpeklerin neden bukadar sadık olduğunu bilmek istiyorum. Değer bilmeyen insanlara böylesi sadık varlıklar neden veriliyor? Sadakatin anlamını bilmeyenlere sadık dost lazım mıdır?

Eskiden !

Cali Kusu | 13 February 2011 17:06

Eskiden güzel günler vardı,
güneşi tam gecesi tam. Eskiden sabahları güneş güzel doğardı. Birde akamüstüleri güneş batarken geceyi beklemek vardı… Ne güzeldi, eskiden güzellik vardı. Nasıl desem huzur vardı işte. İnsanlar mutluydu, gülüyordu. Hani her köşede ağlayan birileri yoktu en azından. Köşe kapmaca oynar gibi, dörtnala kaçar gibi geçerdi günler…

Eskiden zaman vardı,
Zamansızlığa inat saatlerce gülüp oynamak vardı. Ne bileyim işte geçerdi zaman. Böyle tıkanıp kalmazdı, işkcence çeker gibi saatlere bakmazdım. Nefes bile almıyorum saate baktığım kadar. Halbuki eskiden saat bile yoktu. Oda neymişki sabah çıkardım sokağa, güneş doğunca yani. Baktım akşam oluyor, güneşin gözlerini kapattığı an damlardım eve. Eskiden sokaklar vardı, insanı iki döşemelik taşa sığdıran kaldırımlar değil…

DENEMEK BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ

admin | 24 December 2010 17:10

Yaşamın gidişatını beğenmediğimiz zamanlar çeşitli yollara başvururuz.Parasal anlamda yada duygusal anlamda aksi giden zamanlar olur ve ne yapabileceğimiz konusunda kafa patlatırız.
Bazen çok basit önlemler ya da çetrefilli olmayan yollar bizi amacımıza götürebilir, içinde bulunduğumuz aksi durumu düzeltebilir. Küçük dokunuşlar büyük sonuçlar doğurabilir.

Evlat Acısı

vatanda | 11 December 2010 11:21

Sokaklar ıssız, yağmur çiselemekte
Yüreğim yanlız,yoğun ve karmaşık
Çevremde acı, gözyaşı ve hüzünle birlikte
Yoğun karanlığın içinde ıslanıyoruz hep birlikte

Oysa mutluyduk gün doğumunda
Işıl ışıldı dünya, neşe umut bütün yüzlerde
Mutluluk, huzur ve kuş seslerinde
Merhaba diyorduk yeni güne

Acı bir frenle yankılandı çevre
Uçan kuşlar ve şaşkın bakışlar eşliğinde
Zaman sabitlendi, adımlar tek bir yöne
Acı çöktü huzur ve mutluluğun üzerine

Koştuk her yönden yerde yatan kazazedeye
Bakıyordu bize taptaze, duru bir ifadeyle
Nefes almıyordu ama bakıyordu yinede
Her zamanki gibi bütün güzelliğiyle

Bir Hülya Adamı: Ahmet Hamdi Tanpınar

queennothing | 30 November 2010 09:25

“…Acıdan acıya fark var. Ve benimki acıların en büyüğü, evlat acısı idi, üstelik de yağmur yağıyordu.”

Kadı Hüseyin Fikri Efendi’nin oğlu olarak 23 Haziran 1901 senesinde İstanbul’da dünyaya gelen Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk Edebiyatı’nın belkemiğidir. Hocası Yahya Kemal Beyatlı‘nın yönlendirmesiyle Batı Edebiyatı’na merak salan Tanpınar, Balzac ve Dostoyevski romancılığını, Paul Valery şiirlerini ve Marcel Proust’un ‘Kayıp Zaman İzinde’ serisinden etkilenmiştir.

kendine paranoyak

kemalcanizm | 26 July 2010 16:15

..İş çıkışları eve dönüş yolunda istanbul un o karmaşık trafiğinde,yaralar kuşanmış bir adamın asla anımsamaması gereken bir çift dize bu.. Göz ucuyla bakabildiğim şehri,altında ezileceğim bir yükmüş gibi göstermekte..Israrla reddetdiğim ilaçların intikamı mı sanki bu..?

”Damla damla eridim,hüzne biriktim.Karardı aydınlık sözler,aydınlık yüzler karardı..”

(*Bense anlamam bunlardan..Ertesi sabah, aynı akşam için nasıl uyanabilir ki bir insan..)

AŞK,İNSANIN KENDİ TADINA BAKMASIDIR

il mare | 27 April 2010 15:00

“Bana iyi gelmiyorsun,sinirlerimi bozuyorsun”
Dediğinde hayatının en emin ,doğru cümlesini söylediğini biliyordu.
Eve döndü, cümleyi kurarkenki yüz ifadesinin acaba nasıl olduğunu aynanın karşısına geçip,cümleyi defalarca tekrarlayarak prova etti.
“Bana iyi gelmiyorsun” dan hemen sonra mı “sinirlerimi bozuyorsun” u eklemişti yoksa araya bir es koyup, ilk cümlenin asabiyetini biraz olsun yüzünden silkmiş,belki söyledikten hemen sonra pişman olup vicdanının sesini duyarak yumuşak merhametli bir ifade takınarak mı eklemişti. Önemli ayrıntılardı bunlar, ayrıntılardan nefret ederdi,ayrıntılara takılan insanlardan nefret ederdi,ama konu kendi sarfettiği bir cümle yüzünden empati yapmaya gelince, gizlemeye çalıştığı hassasiyetini koruyamıyordu işte, ille de saklandığı yerden çıkarıyor, üzerindeki tozları siliyor ve binbir çeşit ihtimalleriyle, cilalayarak onu bir dahaki cümlelerinde de kullanılabilir hale getiriyordu.